Etiket arşivi: hukuka saygılı

Üniversitede de neoliberalizme karşı çıkılmalı!

Dr. Hasan YAZICI
İÜ PROFESÖRÜ

10 Haziran 2022 Cumhuriyet

YÖK’ün kaldırılması altılı Masa’nın ortak görüşüymüş. Sevindim. Ancak yaşamsal gördüğüm bir noktayı anımsatmak isterim. Üniversitelerimizin durumunun ana sorumluları arasında hemen hiç söz edilmeyen bir sorumlu daha var. O da dış güçler. Evet, tek bir simidin ederinin hemen 5 TL olmasından dış güçleri sorumlu tutmamız ne kadar abes ise üniversitelerimizin kayıp gitme tehlikesinde dışı güçlerin rolünü kulak ardı etmek o derece yanlıştır.

1980’li yıllar bir yandan ülkemizde üniversite özgürlük ve özerklik yoksunluğunun başlangıcıdır. Diğer yandan da neoliberal dünya görüşü egemenliğinin küresel olarak ve artan bir ivmeyle kendini hissetirmeye başladığı bir tarih dönemidir. Bu süreçte üniversite, önce sonu nereye varırsa gerçeği arayarak bilim/bilgi üretmek, üretilmişi ve üreteni korumak, ikincil olarak üst düzey bir meslek  eğitimi vermek ve son olarak da bunların bir yan ürünü olan demokrat, hukuka saygılı, aydın vatandaş yetiştirmek olan varoluş nedenlerinden uzaklaşmıştır.

ÖĞRENCİ DEĞİL MÜŞTERİ

Neoliberal üniversitenin ana amacı değişiktir. Bir an evvel piyasaya satılabilir ürünler hazırlayan bir kurum, adeta bir şirket olmaya soyunmuştur. Üzülerek okudum. DEVA Partisi yüksek öğretim tasarımında da açık seçik dile getiriliyor:

  • “Üniversitelerde üretilen bilginin ticarileşmesi (…) bunların bir yerde birikmesi gerekiyor. Piyasa şartlarında ticari bir şekilde yer bulabilmesi, ayakta kalabilmesi, pazarlanabilmesi ve büyümesi gerekiyor.”

Neoliberal üniversiteye Batı’da “managerial university” de deniyor. Ben ise piyasa üniversitesi demeyi daha uygun buluyorum. Piyasa üniversitelerinin bir dizi ortak nitelik, daha doğrusu niteliksizliği var. Hocaların ve öğrencilerin işe yaramaz, satılamaz bilgi ile uğraşmalarını pek istemiyorlar. Sonu nereye varırsa varsın gerçeği aramak umurlarında değil.

Satılacak bilgi veya elle tutulan ürün yaratmayan sosyal bilimlere pek yüz vermiyorlar. Bu bağlamda satışa sunulan ise öğrencilerin müşteri olduğu bir meslek öğretimi. Serbest piyasanın kaçınılmaz bir özelliği olan rekabet çok önemli.

EĞİTİMDE DE PİYASAYA HAYIR

Yine bir şirket ruhu içinde gerek öğretim üyeleri bazında gerekse de kurumları kıyaslayan performans değerlendirmelerine çok önem veriliyor. Öğretim üyelerini derecelendirirken her sayısalın nesnel ve nedensel olmadığını unutup yayın sayısını fetiş haline getirmişler.

Üniversite ve yükseköğretimde okuyan öğrenci sayıları  giderek artıyor. Her 8 erişkin Türk vatandaşından bir tanesinin üniversite öğrencisi olduğunu anlarız. Görmemiz gereken, pazar üniversitelerinden giderek adeta bir çarşı oluşturmayı becerdiğimiz.

  • 40 yıl evvel özgürlük ve özerkliklerinin ellerinden alınmasıyla başlamış, neoliberal akımlarla ivme kazanmış çöküş, üniversitelerimizin bu kayıp elden gitmesi artık durdurulmalı.

Neoliberal akımların, yani hunhar piyasa koşullarının, insanoğlunun geçimine, pandemiyle çok çarpıcı olarak da gözlediğimiz gibi sağlığına ve doğanın korunmasına ne denli zararlı olduğu anlaşıldı.

Aynı akımlar üniversiteler için de özellikle bizdeki gibi özgürlük ve özerkliği ellerinden alınmış olanlar bağlamında, çok zararlı.

  • Piyasa, yargıdan olduğu kadar üniversiteden de uzak durmalı.

CEMAATİN MESAJ TİPLERİ


CEMAATİN MESAJ TİPLERİ

portresi_sade

 

Türker Ertürk
AYDINLIK, 14 Mart 2015

 

Geçen çarşamba “Hepinizin Kapısına Dayanacaklar” başlıklı yazımda (AS : sitemizde yayımladık, erişim için: http://ahmetsaltik.net/2015/03/13/e-amiral-turker-erturk-hedef-sizsiniz/)
Tekirdağ’da “Sessiz Çığlık” eyleminde yaptığım konuşma nedeniyle yargılandığımı anlatmıştım. Bize karşı yapılan suçlamanın hiçbir hukuksal dayanağı yok. Gerek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gerekse Yargıtay ve mahkeme kararları çok net.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasi ile işi olmadığı, otoriter yönetim arzusunda olduğu, hukuku kendisine ayak bağı olarak gördüğü, istikrarlı bir biçimde anayasa ve yasa ihlalleri yaptığı ve siyasi hoşgörüden nasibini alamadığı doğru. Ama bize hakaretten dava açan O değil.

Taksim Gezi olaylarının 1. yıldönümünde Tekirdağ’da yaptığımız konuşmayı
Tekirdağ polisimiz kayda almış, deşifre ederek kâğıda dökmüş ve konuşmamızın
kimi bölümlerini boyayarak ve işaretleyerek iddianame hazırlaması için savcının önüne koymuş. Yani bize karşı açılan dava bu şekilde tetiklenmiş.

SUÇ DUYURUSU

Günahlarını almayayım ama bu Cemaatin yöntemine benziyor.
Ergenekon ve Balyoz gibi gayri hukuki davalar da bu şekilde polis zoruyla yönlendirilerek başlatılmış, “uygun savcı ve hakimlerle” geliştirilmişti. Geçen hafta çıktığımız
Anadolu Adliyesi 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde konuşma tapelerini savcıyı yönlendirmek maksadıyla işaretleyen polisler hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Evet, Cemaatin bizle sorunu var. Çünkü görevdeyken bulunduğumuz her yerde
F tipi örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmasını engellemeye çalıştık ve hoşgörü göstermedik. İstifa edip ayrıldıktan sonra da mücadeleye devam ettik. Hatta herkesin Pensilvanya’ya gidip el ayak öptüğü ve şefaat dilediği bir ortamda biz de gittik ama
yalvarıp yakarmaya değil, hesap sormaya ve eylem koymaya.
Bu yüzden F tipi örgütün artan oranda hedefi olduk.

Bu suç örgütü bizi yok edebilmek ve savcılara hedef gösterebilmek için Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olduğunu iddia ettiği kişi ile bizim aramızda ilgi kuran yalan ve iftirasını önce www.gasteci.tv internet sitesinde ortaya attı. Cemaatin operasyonel yalanlarını önce bu tip sitelerde ortaya atıp daha sonra gazetelerine ve televizyonlarına alması standart bir yöntemdir. Amaç büyük gazetelerini ve televizyonlarını hukusal sorumluluktan kurtarmak,
operasyonların ve talimatların kaynağını gizlemek ve husumetleri Tayyip Erdoğan’ın
üzerine yöneltmek
tir. Sorarlarsa “Biz de bu haberi o siteden aldık..” diyecekler.

TERS MANYEL

F tipi örgüt talimatlarını, fetvalarını ve operasyon emirlerini iki türlü vermektedir.
Birincisi şifreli olup ters manyel yöntemi’dir. Bu mesaj tipinde devletin içinde yuvalanan örgüt elemanlarından talimatın tam tersini yapması istenir. Bu tür talimatlar biraz fetva şeklinde ve
din motiflidir. Mesela Taksim Gezi olaylarında polise şiddet uygulaması için talimat
“kitlelere şefkat uygulayın” şekilde verilmiştir.

İkinci tip açık mesaj yöntemidir. Talimatlar, kişisel ve örgütsel operasyonlar için işaretler
açık olarak verilir. Bu mesajlar Cemaatin sahibi olmadığı izlenimi verecek internet sitelerinden başlatılır. Daha sonra Cemaatin yayın organlarına taşınır. Dava açsanız veya suçlasanız
haksız duruma düşersiniz. Masumdurlar, onlar da haberi başka yerden almışlardır!

İşte www.gasteci.tv F tipi örgütün açık tip mesajlarını yayınladığı ama örgütle bağlantısı yokmuş gibi davranılan bir sitesiydi. Bizi savcılara hedef gösterme operasyonu burada başlatıldı ve sonra diğer taraflara taşındı. Ne zaman Erdoğan-Gülen çatışması başladı ve arkasından Cemaatin uzantılarına karşı operasyonlar geldi, bu site önce bizle ilgili olan yalan haberi kaldırdı,
ilerleyen zaman içinde site ortadan yok oldu. Çünkü Cemaate ait olduğu iyice deşifre olmuş arşivi suç ögeleri ile dolmuştu. Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Dün akşam Bremen’de “Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı ve tarihteki önemi”ni anlattım,
bu akşam Delmonhorst’ta “Türkiye nereye gidiyor? Çıkış yolu nedir?” konularını anlatacağım.

Saygılar sunarım.

===================================

Saygın Amiral Türker ERTÜRK,

Size dayanışma duygu ve düşüncelerimizi iletiyoruz.
Türk Polisi’nin “Türk Polisi” gibi davranmasını, hükümetlerin – cemaatların… değil
Devletin kurumsal, hukuka bağlı polisi olmasını istiyor ve bekliyoruz.

Yargının kendine yakışır onurlu – bağımsız bir yargı organı gibi davranmasını diliyor ve istiyoruz.

Bu 2 dileğimizin yerine getirilmesinde ülkemiz için – hepimiz için
saymakla bitmez yararlar vardır.

Bu 2 dileğimizin yerine getirilMEmesinde ülkemiz için – hepimiz için
saymakla bitmez sakıncalar vardır.

Her-kes ama her-kes, ülkemizin içine sürüklendiği bataktan çıkması için
son derece sağduyulu, sorumlu, hukuka saygılı davranmak zorundadır.
Başka seçenek yoktur.

Sevgi ve saygı ile, 15.03.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com