Etiket arşivi: Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli)

Tarihin Kilidi Çanakkale


Dostlar,

ADD GYK üyesi Sayın Lütfü Kırayoğlu’nun nefis bir yazısını paylaşmak istiyoruz.
18 Mart yazılarının hepsini aynı günde vermek istemedik. Bu yazı 19 Mart’a kaldı.
Sayın Kırayoğlu’nu kutlayarak ve teşekkür ederek..

Sevgi ve saygı ile.
19 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===================================

Tarihin Kilidi Çanakkale

portresi

Lütfü Kırayoğlu

Bu gün Çanakkale Zaferinin 99. yıldönümü. Çanakkale için “tarihin kilidi” kavramını ilk kim kullandı? Bilmiyoruz.
Bu denli yerli yerine oturan bir kavram daha zor bulunur. Belki de Çanakkale’ye tam anlamını verdiği için yerini bulmuş bir kavram. Bu adla yapılmış bir de belgesel film var.

Çanakkale tarihte kaç kez kilit rol oynadı? Belki sayısını tam olarak bilmiyoruz.
Ancak tarihin hiçbir döneminde 99 yıl önceki değerde kilit rolünü oynamamıştır.
Akka’lılar Troya önlerine geldiğinde de, Haçlı seferlerinde de, İslam donanması
Bizans seferine çıktığında da, Çaka Bey Ege sularında cirit attığında da,
Venedik donanması Akdeniz’i haraca bağladığında da, Barbaros’un donanması
haçlı donanmasına kök söktürdüğünde de.. Çanakkale bu denli önemli değildi.
Ama her zaman tarihin kilidi oldu.

99 yıl önce ise tarihin akışını tümden değiştirdi.

Alman donanmasına ait 2 zırhlı gemi Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli)
Çanakkale kilidinin bu tarafına geçerek kendilerini kovalayan İngiliz donanmasından kaçarak kurtuldu. İstanbul limanına geldiklerinde Türk bayrağı çekerek Karadeniz’e açıldılar. Osmanlı üniforması giymiş Alman denizciler, Rusya’nın Odessa ve Sivastopol’ünü bombaladı ve böylece Osmanlı devleti fiilen büyük savaşa dahil oldu.

Her ne kadar kimi tarihçiler savaşa girişimizi İttihat ve Terakki önderlerinin hatası olarak görseler de bu kaçınılmaz bir sondu. Çünkü zaten savaşın esas nedeni
“Osmanlı Devletinin nasıl paylaşılacağı” idi.

Tarihin en kanlı boğuşmalarından biri bir kez daha Çanakkale’de başladı.

Emperyalizm çağının gelmiş geçmiş en büyük donanması, o güne dek görülmüş en ileri teknoloji, Çanakkale önünde acze düşerek çelik yığınına dönüşen hurda olarak
Boğazın sularına gömüldü.

Birinci Paylaşım Savaşı‘na müttefik olarak giren İngiltere, Fransa ve İtalya donanması Boğazları aşıp öbür müttefikleri Rusya ile birleşemeyince tarihin akışı değişerek
Çarlık Rusyası devrildi. Yerine yepyeni bir rejim, Sovyet Devrimi doğdu.
(AS: Ekim 1917)

Çanakkale’den geçit vermeyen Osmanlı Devleti bu görkemli başarıya karşın
savaştan yenik çıkınca da, tarihin ilk Ulusal Kurtuluş Savaşını veren Kemalistler, yeni Sovyetler Birliği’nin desteğini de alarak Emperyalizmi yenilgiye uğrattılar.

Çanakkale önünde başlayan savaş, tarihe 2 yeni devlet, 2 yeni devrim armağan etti.
2 ülke birbirinin yazgısını belirledi. Emperyalizm, bu 2 ülkede 7 yıl içinde 4 büyük yenilgi gördü.

İlkinde 1915’te Çanakkale önlerinde Türk kuvvetlerine yenildi. İkincinde Çanakkale kilidini aşamayan müttefikler Çar kuvvetleri ile birleşemeyince Rusya’nın işçilerine yenildi. Üçüncüde, Beyaz Ordu, Sovyet Kızıl Ordusuna yenildi. Dördüncüde ise
Mustafa Kemal önderliğindeki milli kuvvetler işgal ordularını yendi.

Çanakkale Savaşını en iyi anlatan, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’dur. Ne yazık ki ülkemiz devrimcilerinin önemli bir bölümü Ersoy’un dinsel duygularının yoğunluğu nedeniyle O’nu anlayamamışlar, Mehmet Akif Ersoy’a çok bağlı olduğunu
ileri süren kimi dindarlar ise Çanakkale savaşının anti-emperyalist özünü kavrayamamışlardır.

Mehmet Akif, emperyalist güçleri şöyle tanımlamaktadır:

Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!

Ve savaştan yıllar sonra savaşın ortaya çıkardığı büyük kahraman Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale’de yaşamını yitiren işgal güçlerinin yitikleri için tarihin gördüğü
en insancıl ağıdı kitabe olarak savaş alanına ve onların geldiği topraklara dikmiştir.

Kendi topraklarını işgale gelmiş orduların askerleri için 1934’te Atatürk’ün kaleme aldığı sözler savaş tarihinin unutulmaz sayfalarında yerini şöyle almıştır:

  • “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız.
    Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra
    artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Savaştan yalnızca 19 yıl sonra işgalcileri böyle yüce bir gönülle anabilmişiz.
Şimdi savaştan 99 yıl sonra bir kez daha anımsatıyoruz:

  • Yine gelirseniz, yine aynı sonla karşılaşırsınız.
    Sizin için yine aynı kitabeyi dikeriz…

(http://www.add.org.tr/index.php/dosyalar/sabit-manset/1472-tarihin-kilidi-canakkale-luetfue-k-rayoglu, 17.03.2014)