Etiket arşivi: Gerçek Biyolojik Bağışıklık

HALK TV Programımız : 31 Temmuz 2021

Dostlar,

31 Temmuz 2021 Cumartesi günü akşam saat 20:00’de HALK TV’de olacağız.. / OLDUK.. 

Bizim konuştuğumuz ilk 35 dakikada rating rekoru bir ke daha kırıldı..

Youtube erişkesi (linki) aşağıda.. Önce yangın hakkında bir Mülkiyeli olarak değerlendirme :

Yangın hakkındaki değerlendirmemiz sonrası aşağıda, izlemek için tıklayın (15-16 dk.)

Türkiye Nereye?” başlıklı  programın çok başarılı yürütücüsü Sn.  Fatih Ertürk‘ün konuğu olacağız haftalardır sürdürdüğümüz gibi. İlk 30 dakikada biz Kovit-19 Salgınının güncel durumunu irdeleyeceğiz.

31 Temmuz 2021 akşamı Sağlık Bakanlığınca açıklanan “resmi” tablo aşağıda..
Havuzdaki aktif hasta sayısı 221.353’e tırmandı. Bu rakam son sınırsız açılım – saçılımın başlatıldığı 1 Temmuz 2021 günü 80.662 idi, yaklaşık olarak 3’e katlandı salt 1 ayda! 5.430.940 olan toplam olgu sayısı 5.727.045’e yükseldi 296.105 artış ile.

Soralım iktidara : Her gün “aşı olun + tedbirli olun” diyerek 4. dalganın tırmanışını salt seyir mi edeceksiniz??

3. dalgadan çıktığımızı varsayarak tam gevşemeye geçtiğimiz 1 Temmuz 2021 günü turkuvaz tablo “resmen” aşağıdaki gibiydi :


Paylaşılan veriler değiştirilip sınırlandırıldığı için bire bir karşılaştırma olanağı yok. Ancak 5288 olan günlük yeni olgu – vaka sayısının 22.332’ye, nerdeyse 4 katına, 42 olan günlük ölüm sayısının ise 79’a tırmanarak 2 katına eriştiğini hemen görebiliyoruz, hem de hafta sonunda!

4 hafta içinde son derece hızlı bir tırmanma. Üstelik Kurban Bayramı sonu işe dönüş günü olan 26 Temmuz 2021 sonrasının yansımasını görmek için henüz erken.

Gerçekte 1 Temmuz 2021 verileriyle de tüm kısıtları kaldırarak tam gevşemeye geçmeye Epidemiyolojik olarak olanak yok-tu. Ancak AKP = RTE iktidarı bu bilimsel gerçekliği göz ardı ederek bir kez daha “bilerek risk aldı” ve turizm gelirleri, artan toplumsal basınç ve sınırlı sosyal devlet ödemelerini durdurmak için gerekçe yaptı.

Hızlandırılacak aşı kampanyasına bel bağladı diyelim AKP = RTE iktidarı.

Ancak plan gerçekte delik deşikti :
– Tam esnemeye hazır değildi günlük olgu ve ölüm sayıları vd.
– Aşılama ile hızla yeter toplumsal bağışıklık sağlama bir varsayım idi, olmadı.
– Sınır kapılarında çok gevşek tutulan önlemler pahalıya patladı.
– Delta varyantı, milyonlarca turist yollayan başta Rusya olmak üzere hızla yayılarak beklentileri alt üst etti..

Bunlar öngörülebilir miydi, EVET!
Öngörül(e)medi ya da risk mi alındı, EVET!
1 aydır dünya ortalamasının çok üstünde 10 kat hızla yükselen salgını iktidar seyir mi ediyor; ona da ne yazık ki  EVET!

Bu 1 ay boyunca fazladan, salgın alaturka – bilim dışı – ticari/ekonomik beklentiler ve “Allah kerim” ilkelliği yerine Epidemiyolojik ilkelere bağlı – bilimsel yönetilse idi fazladan kaç masum insanın hastalanması önlenebilir ya da ölümü engellenebilirdi? Veri tabanı elimizde olsa hesaplayabilirdik ancak yasak!

  • Geçtiğimiz hafta Dünya genelinde Kovit-19 olgu sayısı önceki haftaya göre %11 arttı, Türkiye’de ise %114!
  • Geçtiğimiz hafta Dünya genelinde Kovit-19 ölüm sayısı önceki haftaya göre %12 arttı, Türkiye’de ise %16!

Bu 2 çarpıcı veri, ülkemizde işlerin iyice sarpa sardığının kanıtı. “Ne yapalım, dünyada da salgın var..” savunmasını çürüten bir tablo. Evet, Dünyada da salgın var ama Türkiye’de salgının beteri yaşanıyor!

5,7 milyonu aşan toplam olgu – vaka sayısı ile Dünyada 7. sıradayız, oysa nüfus bakımından 17. sıradayız.

Dün dünyada toplam 643,191 yeni tanı kondu, Türkiye’de 22,332. Dünya nüfusunun kabaca %1,1’ine sahibiz ama günlük olgu -vaka sayısının %3,5’i bizde.

Aşılama da umulduğu gibi gitmiyor ve gerekli yüksek düzeyli (%80+) toplumsal bağışıklığa erişilemiyor. Uzayan – sarkan – yavaşlayan – aşı çekincesi ve reddi duvarına toslayan kampanya, salgını frenlemeye elvermiyor.

Bir yandan aşılama, bir yandan havuzdan doğal ya da yapay bağışıklığı zamanla sönümlenen / zayıflayanların hızla ayrılması, gerçek immünolojik toplumsal bağışıklık düzeyini yakalamayı seraplaştırıyor. Başkaca etmenlerin de payı ile denebilir ki;

  • Türkiye’de gerçek biyolojik bağışıklık (kağıt üstündeki aşılama oranı değil!), tüm çabalara karşın 1/3’ün üstünde değil. Ya da toplumun 2/3’ü hala Kovit-19’a karşı savunmasız!Bu gerçeklik akıldan çıkarılmamalı ve bir yandan aşılama oranı büyürken bir yandan salgının tırmanmasını açıklayacak başlıca risk.. Türkiye aşılamada ilk 10’da değil!Başta Avrupa, AB ve Avrupa ülkeleri, Avustralya, Japonya, S. Arabistan… yeni ve ek kısıtlara başvuruyor olabildiğince aşılamaya karşın..

Ne diyecek bu başarısız ve acı tabloya AKP = RTE!?

Öte yandan 7.88 milyar dünya nüfusunun %28,2’si en az 1 doz aşı aldı. Tam aşılılar %14,5. Toplam 4,1 milyar doz aşı yapıldı ve her gün 37,6 milyon insan aşılanıyor. Ne var ki, düşük gelirli – yoksul dünyada hiç yoktan tek doz Kovit-19 aşısı olabilenler hala %1,1!

Dolayısıyla bu aşıya erişim adaletsizliği hızla giderilmedikçe salgın uzayacak, yeni ve daha “hünerli” (!), gerçekte aşıya dirençli – daha kolay bulaşan – daha ağır hasta eden – daha çok öldüren varyantlar oluşacak. Son günlerin yeni belası bu kez Kolombiya Varyantı!

4. dalga tırmanmakta!

Veriler 2. dalganın ortalarındaki düzeyde..

Pek çok ülke değişik kısıtlara başvurmakta. Bloomberg’te kapsamlı bir derleme yayınlandı, bakılmasında çok yarar var.. (https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-07-26/passports-for-pubs-mandatory-shots-europe-ramps-up-covid-fight?cmpid=socialflow-twitter-usiness&utm_medium=social&utm_content=business&utm_campaign=socialflow-organic&utm_source=twitter, 31.7.21)

Türkiye hiçbir şey yapmadan salgını seyredebilir mi??

Bir yandan “olağandışı” orman yangınları, bir yandan denetim altına alınamayan salgın…

Türkiye çok ağır, artık sürdürülemeyecek olan çok yönlü YÖNETİM BUNALIMI yaşıyor. Temel neden, dünyada örneği olmayan ucube “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” ya da açıkçası post-modern sultanlık! Atatürk Türkiye’si için onur kırıcı, çoook utandırıcı.

AKP = RTE iktidarı, doğrudan doğruya pek çok sorunun birincil kaynağı.

Bir an önce, bu iktidarın erken seçimle değiştirilmesi gerekiyor.

Türkiye için birincil öncelik budur.

Bilgi ve ilginize derin kaygı ve acı sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 31 Temmuz 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

Stockholm’de kızamık salgını

Stockholm’de kızamık salgını…
Sağlık kuruluşları alarma geçti

Stockholm’de son günlerde baş gösteren kızamık salgını sağlık kuruluşlarını alarma geçirdi.

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Halk Sağlığı Merkezi salgının göçmenlerin yoğunlukta yaşadığı Järva semtinde başladığını, yayılmasından endişe ettiklerini açıkladı. Yapılan açıklamaya göre şu ana dek 3 yetişkin ve 7 çocukta kızamık hastalığı tespit edildi.
Kızamık salgınının yaygınlaşmasının özellikle Somalili aileler arasında kızamık aşısının otizme neden olduğu söylentisinin etkili olduğunu düşündüklerini belirten Halk Sağlığı Uzmanları, ailelere çocuklarına derhal aşı yaptırma çağrısında bulundular.

Halk Sağlığı Merkezi normal hedeflerinin nüfusun %95’ini kızamık hastalığına karşı aşılamak olduğunu belirtmelerine karşın, ailelerin aşıdan kaçınmaları nedeniyle bu oranın Järva semtinde %70’te kaldığını açıkladı. Merkez yetkilileri bölgedeki göçmen dernekleri ile birlikte Somali dilinde hazırlanan görsel ve yazılı bilgilendirme kampanyasını yaygınlaştırmak için yoğun bir çalışma yürütüyor. (Cumhuriyet, 18.3.17)
==================================
Dostlar,

Umarız Türkiye için bu olay ders olur.
Stockholm, 9 milyon nüfuslu bir ülkenin (İsveç) başkentidir ve bu kentte yaşayan göçmenlerin sayısı herhalde Türkiye’de yaşan 3 milyonu aşkın Suriyeliden çok değildir! Bu göçmenlerin 2011 ilkbaharından bu yana Türkiye’de yüz bini aşkın çocukları olmuştur ve bu çocuklar 0-6 yaş diliminde olup Kızamık bakımından da tehlike altındadırlar.
Yine biliyoruz ki, İsveç’in yerleşik göçmenlerinin yaşam ve hijyen koşulları bizdekilerden iyidir. Yine de Kızamık salgını çıkmıştır Stockholm gettolarındaki Müslüman Sudanlıların çocuklarında! Üstelik kayıtlara göre %70 aşılama oranı söz konusudur.
Bir olumsuz söylem, “otizm riski” çok az eğitimli insanların kafasını bulandırmıştır.
Bu çok küçük riske karşın, şimdi kızamık ölümleri ve çok ağır komplikasyonu olan
SSPE hastalığı ile yüzyüzedirler..
Türkiye’de 2 aile çocuklarına aşı yaptırmak istememiş ve konu Anayasa Mahkemesine dek gitmişti. AYM ise anababaların itirazını yerinde görerek, zorla aşı yaptırılamayacağını, zorlamanın hak ihlali olacağına karar vermişti. AYM’nin gerekçesi Anayasanın 13. maddesi bağlamında zorunlu aşı için (Çiçek dışında) YASAL düzenleme bulunmayışı idi. Sağlık Bakanlığı ise neredeyse 2 yıldır bir yasal düzenleme yaparak çocukluk çağı aşılarını zorunlu duruma getirmedi..
Ülkemiz için büyük bir risktir bu durum. Salgın çıkmaması için risk altındaki kitlenin %85’inin biyolojik olarak aşı ile bağışık (dirençli) kılınması gerekmektedir. Kağıt üstündeki kayıt rakamlarının bir değeri yoktur. Aslolan Gerçek Biyolojik Bağışıklıktır (Real Biological Immunisation). Bu değerin %85’i aşması gerekir ki, bulaşıcı hastalık sınırlı kalarak
salgın yapamasın.. Gerçek Biyolojik Bağışıklık için gerekli aşağıdaki 5 koşulun her birinin
ayrı ayrı %95 düzeyinde yerine getirildiğini –iyimser bir senaryo olarak– varsayarsak;
şaşırtıcı biçimde, Gerçek Biyolojik Bağışıklık düzeyinin çarpıcı derecede aşağılara düştüğünü görebiliriz..

1. Aşının kuramsal bağışık yanıt oluşturma gücü (potensi)
2. Aşılanan risk altındaki duyarlı kesim oranı
3. Aşılananların bağışık yanıt verme gücü (beslenme vb.)
4. Aşının fabrikadan kişiye yapılana dek soğuk zincir koşulları
5. Aşının uygulama hataları (doz, emilim, polio aşısı sonrası tükürme/emzirme vb.)

Gerçek Biyolojik Bağışıklık =  .95 x .95 x .95 x .95 x .95 = %77,4!

Görüldüğü gibi, 5 koşuldan her birinde %5’lik “küçük” bir firenin bile birleşik (kümülatif) etkisinin hızla büyüdüğü ve Gerçek Biyolojik Bağışıklık düzeyinin %77’lere düştüğü izlenmektedir. Bu değer, salgın eşiği olan %85‘in altındadır, açıkçası salgın riski varlığı anlamına gelmektedir.
Ülkemizde TNSA 2013 verileri ile 0-6 çocuklarımızın %9,5’inde ağır – süregen beslenme yetersizliği (bodurluk!) vardır. Aşı reddi ve yukarıda listelenen öbür etmenler de dikkate alındığında, Türkiye için, aşıyla korunulabilir bulaşıcı hastalıklar açısından hatırı sayılır bir
bulaşıcı hastalıklar salgını riski söz konusudur.
Halen Sağlık Bakanlığı aşı programında 13 aşı söz konusudur.

İvedi çağrımızdır                    :

  • Sağlık Bakanlığı derhal tek maddelik bir yasal düzenleme ya da tercihan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Yasasında bir değişiklik ya da madde eklemesi biçiminde yasal düzenleme önerisini Bakanlar Kurulu eliyle TBMM’ye sunmalıdır..
  • 2 yıla varan bir gecikme söz konusudur ve aşı dışında kimi zorunlu koruyucu sağlık hizmetlerinin de reddi biçiminde bilim dışı – kabul edilemez başkaca “genişleyen red” davranışlarının belirmesi sakıncası vardır..
  • Hemen, daha çok gecikmeden.. Bedeli ağırdır ve bu yüzden bulaşıcı hastalık salgınları çıkması, masum bebek ve çocuklarımızın ölümüdür..
  • Sorumlusu doğrudan AKP iktidarı ve Profesör çocuk hekimi Sağlık Bakanı olacaktır.

Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 18 Mart 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com