Etiket arşivi: Enerji Bakanı Berat Albayrak

Ümit Özdağ : “AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

Ümit Özdağ’dan çarpıcı açıklamalar!

“AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

Ümit Özdağ'dan çarpıcı açıklamalar!
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır.)
Bağımsız Gaziantep Milletvekili Özdağ, Bağımsız Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve MHP Ankara eski Milletvekili Özcan Yeniçeri Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

Bağımsız Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, 5 Haziran 1926 tarihli Ankara Anlaşması ile Türkiye – Irak sınırının değiştirilemeyeceğinin tespit edildiğini belirterek, “Bu sınırda bir değişiklik olması ve sınırın diğer tarafındaki Irak’ın bu sınırdan uzaklaşması ile birlikte bu değiştirilemeyeceği tespit edilen sınır anlaşması ortadan kalkar ve Türkiye’nin Musul vilayeti üzerinde 5 Haziran 1926’ya kadar sürdürmüş olduğu bütün haklar ve iddialar tekrar devreye girer.” dedi.

Bağımsız Gaziantep Milletvekili Özdağ, Bağımsız Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve MHP Ankara eski Milletvekili Özcan Yeniçeri Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) 25 Eylül’de gerçekleşecek bağımsızlık referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özdağ, “Bu ülkenin kaderi Türkmenlerin varlık bölgesinde emperyalizmin kuklalığını kuşaklardır görev edinmiş bir Peşmerge başının çocukluğundan beri gördüğünü söylediği rüyalarına terk edilemez” dedi.

“AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

AK Parti hükümetinin referandum karşısında pasif kaldığını söyleyen Özdağ, Türkiye ile IKBY arasındaki enerji ilişkilerine dikkat çekerek şunları kaydetti:

Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın Çalık Holding CEO’su olduğu dönemde başlayan Barzani ile ikili ilişkiler Albayrak’ın Bakan olmasından itibaren daha da geliştirilmiştir. Ankara ve Erbil arasındaki ikili enerji ilişkilerine başından beri karşı olan Bağdat’ın Türkiye’yi uluslararası tahkim mahkemesinde suçladığı ve dondurduğu bir de dosya bulunmaktadır. Uzun süre Bağdat’ın uyarılarını görmezlikten gelen, Barzani’nin işgali altındaki bölgenin bağımsızlık yolunda ilerlemesi ve hatta Kerkük’ü de ele geçirmesi için ekonomik yatırımların önünü açan AKP politikaları, Barzani’nin 25 Eylül’de Kerkük’ü de içine alacak şekilde gerçekleştirmek istediği referanduma karşı etkili ve kararlı bir ‘yapamazsın’ diyememektedir. Bunun en önemli sebebi ise

  • Erdoğan ile Barzani arasında imzalanan anlaşma ile
  • Türkiye’nin elde ettiği söylenen bölge bloklarındaki hakları,
  • petrol taşımacılığı ve
  • Barzani’nin Türk enerji şirketlerindeki gizli ortaklığıdır.”

“POWERTRANS ŞİRKETİNDE ALBAYRAK’A SORMADAN HİÇBİR ADIM ATILMAMAKTADIR”

Erdoğan ve Barzani enerji ilişkileri ağının en esrarengiz şirketi olan Powertrans petrol taşımacılık şirketi halen aktif durumda” diyen Özdağ, “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı, Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Kuzey Irak’ta kara yolu ile petrol taşımacılığı hakkı kazanan şirketin ortaklık yapısında Barzani’ye yakın Nezir ailesi temsilcisi ile Çalık Holding yöneticileri olduğu gibi Berat Albayrak’ın yayımlanan e-maillerinden anlaşıldığı üzere Powertrans şirketinde Albayrak’a sormadan hiçbir adım da atılmamaktadır” şeklinde konuştu.

“HABUR’DA TANK TATBİKATINI KİMSE CİDDİYE ALMAZ”

Türkiye’nin Barzani yönetimi ile en çok iş yapan ve Barzani’yi ekonomik olarak en çok destekleyen devlet konumunda olduğunu aktaran Özdağ,

  • “Bağımsızlık referandumuna neden Erdoğan yüksek sesle ‘hayır’ diyememektedir?” sorusunu sordu.Ekonomik tedbirlerle Barzani’nin Kerkük üzerindeki iddialarının geri çektirileceğini, Bağdat’ın desteklenebileceğini ve Barzani’ye referandum konusunda geri adım attırılabileceğini vurgulayan Özdağ, “25’inde yapılacak bir referandumu gerçekten durdurmak isteyen bir yönetim, hükümet, üç gün önce MGK toplantısı yapıp karar çıkarmaz. Kararları çok önce alır ve uygulamaya koyar, etkisini de göstertir bu kararların.
  • Habur’u kapatmayan bir hükümetin Habur’da tank tatbikatı yapmasını kimse ciddiye almaz, nitekim almıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“BÜTÜN HAKLAR VE İDDİALAR TEKRAR DEVREYE GİRER”

“5 Haziran 1926 tarihli Ankara Anlaşması’nın 5. maddesine dikkat çekmek istiyoruz” diyen Özdağ, bu Anlaşmaya göre Türkiye-Irak sınırının kesin olarak değiştirilemez bir sınır olarak belirlendiğinin altını çizerek şöyle konuştu:

“Bu sınırın değişmesi durumunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Musul vilayeti üzerindeki bütün hukuki ve siyasi hakları tekrar devreye girecektir. Bu sınırda bir değişiklik olması ve sınırın diğer tarafındaki Irak’ın bu sınırdan uzaklaşması ile birlikte bu değiştirilemeyeceği tespit edilen sınır anlaşması ortadan kalkar ve Türkiye’nin Musul vilayeti üzerinde 5 Haziran 1926’ya kadar sürdürmüş olduğu bütün haklar ve iddialar tekrar devreye girer. Bu hususu sadece biz dile getirmiyoruz, bu husus Abdullah Gül tarafından da Dışişleri Bakanlığı zamanında aynen bu şekilde ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet geleneği ve dış politikasının vazgeçilmez bir parçası’ şeklinde dile getirilmiştir.”

“BOŞ BİR BİNA ALDIK”

Özdağ, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Meral Akşener liderliğinde kurulacak yeni partinin logosunun ve adının netlik kazandığını belirten Özdağ, “Bunları Sayın Genel Başkan açıklayacak, hepsi büyük bir toplantıyla açıklanacak ama bunun dışında yoğun bir şekilde farklı çalışmalar devam ediyor. Genel merkezle ilgili bu gün bilgi aldım. Biz boş bir bina aldık. Daha iyi oldu boş ve yeni bina. Dilendiği gibi içi yapılıyor, o da 24 saat esasında yapılan bir çalışmayla inşaatı devam ediyor. Normal şartlarda üç buçuk ay sürmesi gereken bir inşaat olduğu ifade ediliyor ama biz bunu Ekim sonuna kadar yetiştirmiş olacağız fakat parti daha önce kurulur.” şeklinde konuştu. (Kaynak: Ümit Özdağ’dan çarpıcı açıklamalar!)

================================================
Dostlar, 

BARZANİSTAN HALKOYLAMASI; NE YAPMALI?

başlıklı yazımızı 19 Eylül 2017 günü sitemizde yayınlamıştık (üstünde tıklayınız..)
İşte Türkiye’nin durumu bu..
Ülke yöneticileri konumlarını kişisel ticaret bağları için kullandıklarında ülkenin bağımsızlığı – egemenliği de ipotek altına konmuş oluyor.. Irak / İKBY – Türkiye ilişkilerinde olduğu gibi. Anımsanacaktır, Erdoğan bir ara Türkiye’yi bir anonim şirket gibi yönetme düşüncesinden – isteğinden söz etmişti.

  • “Ben bu ülkenin anonim şirket gibi yönetilmesini istiyorum.”
    (Balıkesir Ekonomi Ödülleri Töreni, 15.03.2015; https://www.cnnturk.com/video/turkiye/ben-bu-ulkenin-anonim-sirket-gibi-yonetilmesini-istiyorum

Ne denli tehlikeli, ufuksuz bir değerlendirme ve istek. Bir ülke ve halkı 21. yy’da nasıl bir şirket gibi görülebilir, indirgenebilir? Şirketler kâr amaçlı kurulur. Bir Devletin asla kâr amacı güdemeyeceği vazgeçilmez temel kamu hizmetleri söz konusudur :
Sağlık, Eğitim, Adalet, Güvenlik.. gibi..

Dahası, bu bağlamda bir Devlet ile şirketi karşılaştırmaya girmek tuzağa çekilmek demektir.
O yüzden uzatmıyoruz. Ama bir noktayı mutlaka vurgulamak gerek :

Şirket babanızdan size miras kalabilir ya da siz miras bırakabilirsiniz. Ama ülke – vatan kuşaktan kuşağa kutsal bir emanettir, miras değildir; biz de siz de mirasyedi olamazsınız! Şirket alınır – satılır, pazarlanır, yeni ortaklar alır, tasfiye edilir.. Ülke – vatanın tek bir çakıl taşı verilebilir mi, satılabilir mi?

  • Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın diye Atatürk tarafından bizlere kutsal bir emanet olarak bırakılmadı mı??

Ne acı ki Ege’de onlarca adacık – kayalık – coğrafi formasyona Yunanistan’ın el koyması seyredilmektedir. Akla ülkemizin bir anonim şirket gibi yönetilip yönetilmediği geliyor. Ne oldu bu Ege’de onlarca adacık – kayalık – coğrafi formasyona ? Neden gıkınız çıkmıyor??

İKBY başkanı Barzani’ye gerçekte gıkınızı çıkaramadığınız gibi..
Bu 2 olay arasında ne gibi ortak yönler var??
Gün olur öğreniriz elbet.. Bu nasıl bir kadro ve hastalıklı siyaset anlayışıdır ki, Türkiye’nin başına ciddi bir bela olmuştur.. Türkiye tez elden bu kuşatmayı yarmadıkca başına çok daha ciddi felaketlerin geleceğini öngörmemek olanaksız..

Bir örneği daha anımsatalım : Katalonya… İspanya merkezi devletinden bölgesel özerklik alan Katalan kökenli İspanyollar şimdi de ayrılma halkoylamasına gitmek istiyor.. İspanya Anayasa Mahkemesi böylesi bir halkoylamasının Anayasaya aykırı olacağı yönünde hukuksal görüş bildirdi sorulması üzerine. Irak’ta da benzer gelişmeler oldu ve İKBY Başkanı Barzani tüm bunlara, ABD’nin “halkoylamasını iptal et” dileğine nasıl karşı çıkabiliyor tek başına?? Salt İsrail desteği yetiyor mu? İsrail ve ABD bu süreçte ters mi düştü birbirine?? Saf olmayalım..

Tavşan kaç, tazı tut politikası değil mi? Ya da kızım sana söylüyorum, gelinim anla..

Bu olay AKP = RTE için sanıldığından çok  daha ciddi bir turnusol kağıdı ve kırılma noktasıdır. AKP = RTE‘nin Barzani’ye kullandığı, karnından seslendirdiği tümceyi önlerine koyalım :

  • Çok ağır bedelleri olur…

Ama biz karnımızdan konuşmuyor, çok isabetli bir siyasal öngörüde bulunuyoruz; olacak budur!

Sevgi ve saygı ile. 23 Eylül 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

ŞİRVAN’da MADEN FACİASI : 16 EMEKÇİ GÖÇÜK ALTINDA!

Şirvan’da 1 işçinin daha
cansız bedenine ulaşıldı!

SİİRT (İHA)

Siirt‘in Şirvan ilçesindeki maden ocağında meydana gelen heyelanda göçük altında kalan işçilerin bulunması için çalışmalar sürüyor. Kayıp işçilerin facia sırasında çalıştığı değerlendirilen bazı iş makinelerinin gömülü olduğu bazı yerler tespit edildi. Bu gelişme üzerine enkaz altında kalan işçilere ulaşmak için aramalar bu noktalarda yoğunlaştırıldı. İşçi ailelerinin acılı bekleyişi ise sürüyor. Bu gün bir acı haber daha geldi. Kayıp 11 işçiden birinin daha cenazesine ulaşıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Umudumuzu kesmeyeceğiz ama süre olumsuz etkiliyor.” dedi.

Siirt‘in Şirvan ilçesindeki bakır madeninde meydana gelen heyelanda toprak altında kalan işçilerin bulunması için çalışmalar sürdürülüyor. Daha önce toprak altında kalan 16 işçiden 5’inin cansız bedenine ulaşılmıştı. Bu gün 1 işçinin daha cenazesine ulaşıldı. 10 işçinin bulunması için çalışmalar sürdürülüyor. Bu gün çıkarılan cenazenin işçilerden Sedat Bulut’a ait olduğu belirlendi. Sedat Bulut’un bekar olduğu, madende Rok Operatörü olarak çalıştığı belirtiliyor.

Toprak altından daha önce Murat Ant, Reşit Can, Abdulbaki Aydın, Ali Sönmezsoy ve Şefik Tuncer‘in cenazeleri çıkarılmıştı.

Siirt Şirvanda 1 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı

CENAZE TOPRAĞA VERİLDİ

Sedat Bulut’un cenazesi otopsi için Siirt Devlet Hastanesi Morgu’na götürüldü. Burada yapılan otopsinin ardından Bulut’un cenazesi, ailesine teslim edildi. Yakınları tarafından Şirvan’ın Otluk Köyü’ne getirilen Sedat Bulut’un cenazesi, burada gözyaşları arasında toprağa verildiği öğrenildi.

Siirt Şirvanda 1 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı Aile yakınları gözyaşlarına boğuldu

 İŞ MAKİNELERİNİN OLDUĞU YERLER ARANIYOR

Kayıp işçileri arama çalışmaları toprak altında kalan bazı iş makinelerinin yerinin belirlendiği bölgeye kaydırıldı.

Kayıp işçilerin bir bölümü kamyon şoförü, bir bölümü ekskavatör operatörü olarak görev yapıyordu. İşçilerin, iş makinelerinin yanında, yakınında olduğu tahmin ediliyor. Şantiye Şefi Ramazan Azboy, çalışmaların yoğunlaştırıldığı bölgede heyelan sırasında toprağa gömülen 4 iş makinesinin olduğunu söyledi. Azboy, şunları kaydetti: “Bu heyelanda 16 arkadaşımız maalesef toprak altında kaldı. 5 cesedimizi çıkardık, 11 kişiye de ulaşmak üzereyiz. Yukarı bölümdeki hafriyatları hafiflettik ki ikinci bir kazaya sebebiyet vermeyelim. Burada 1 milyon m3’e yakın bir hafriyat var. İnşallah arkadaşlarımıza ulaşırız, umudumuz odur ki canlı ulaşalım. Gerçekten zor bir şey, acı veren bir durum. İnşallah bir iki gün içinde bütün arkadaşlarımıza ulaşmayı hedefliyoruz.” AFAD Başkan Vekili Mehmet Halis Bilden, beraberinde Enerji Bakanlığı uzmanları ile çalışmaların yoğunlaştırıldığı alanda incelemelerde bulunarak durum değerlendirmesi yaptı. Çalışmaların aralıksız devam ettiğini dile getiren Bilden, “İnşallah en kısa sürede kardeşlerimize ulaşırız.” dedi.
(http://www.hurriyet.com.tr/siirt-sirvanda-kayip-isciler-araniyor-40282983?utm_source=wpush&utm_medium=breaking#webPushId=Mzc4, 20.11.16)
====================================
Dostlar,

Hürriyet‘in haberi böyle. Suya sabuna dokunma yok. Heyelan (toprak kayması) olmuşmuş Siirt / Şirvan’daki bakır madeninde. Göçüğün nedeni buymuş!? Kimsenin sorumluluğu yok. Gene Allah’tan, kader işte! Oysa aşağıda da okunacağı üzere Maden Mühendisleri Odası’nın olay yeri incelemelerine göre;

  • ..yaşanan olayın heyelan ya da başka bir doğa olayı değil şev kayması olduğu…

vurgulanıyor.. Tayyip beyin hikmetli buyrumuna göre “ölüm bu mesleğim fıtratında var..” İçtihatımız, ezberimiz budur o tarihten bu yana. Zonguldak Karadon’da 30 maden emekçisi grizu patlamasında -540 metrede feci biçimde öldüklerinde (17 Mayıs 2010) zamanın Başbakanı R.T. Erdoğan böyle buyurmuşlardı. Dönemin Çalışma Bakanı Prof. Ömer Dinçer daha da ileri giderek “güzel öldüler..” buyurmuşlar ve tarihe geçmişlerdi! (http://www.ntv.com.tr/turkiye/olen-madencilerin-ardindan-guzel-olduler,F 1Z6RlljTUy8svorYsAkdA?_ref=infinite, 28.05.2010)

Öte yandan Siirt – Şirvan’ın Maden köyünde meydana gelen göçüğe ilişkin şirket tarafından görevlendirilen bir yetkili “Allah’ın takdiridir” açıklaması yaparken, maden sahasını incelemeye gelen Enerji Bakanı Berat Albayrak köylüler tarafından protesto edildi. İki köylü gözaltına alındı. Gözaltına alınan işçi yakınlarının adları öğrenilmezken, nereye götürüldükleri hakkında da bilgi verilmedi. (http://sendika12. org/2016/11/siirt-isciler-gocukte-damat-berati-protesto-eden-isci-yakinlari-gozaltinda/, 20.11.2016)
*****

Maden Mühendisleri Odası’nın değerlendirmesi şöyle           :

Maden Mühendisleri Odası, Siirt’te 5 kişinin yaşamını yitirdiği 11 işçinin hala toprak altında olduğu facia sonrası yaptıkları incelemeyi paylaştı. Siirt’te yapılan incelemenin ardından Oda’nın düzenlediği eğitim çalıştayı için Adana’ya gelen Oda yönetim kurulu burada bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısında konuşan Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, yaşanan olayın heyelan ya da başka bir doğa olayı değil şev kayması olduğunu ihmallerin belirlenmesi için gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini ifade etti.

Maden cinayetlerinin sebebi taşeron ve özelleştirme!

ÜRETİM TEKNİK OLARAK YETERSİZ OLAN TAŞERONA BIRAKILDI

4 taşeron bulunan işletmede çevre köylerden 800 işçinin çalıştığı bilgisini veren Yüksel, – özelleştirme,
– taşeronlaştırma,
– rodövans

gibi uygulamalarla üretimin kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar boyunca elde edilmiş bilgi ve deneyim dağıtılarak üretimin altyapı ve teknik olarak yetersiz olan taşeron firmalara bırakıldığını söyledi.

ARAMA ÇALIŞMALARINDA MÜHENDİSLİK DESTEĞİ ŞART

Arama ve kurtarma çalışmaları sırasında organizasyon ve koordinasyonda yaşanan olumsuzluklar gözlemlediklerini aktaran Yüksel, bu durumu yetkililere ileterek sorunun çözümüne katkıda bulunduklarını ve mühendislik desteği ile arama çalışmalarının hızlandığını ifade etti. Soma ve Ermenek’te arama kurtarma çalışmalarını siyasilerin, Siirt’te de bürokratların yürüttüğünü dile getiren Yüksel, AFAD’ın madenlerde arama kurtarma çalışmalarında yetersiz kaldığını, maden mühendisi desteği almadan doğru aramanın yapılamayacağını söyledi. Olayın gerçek nedeninin ortaya çıkarılması için gerekli incelemelerin yapılması gerektiğini ifade eden Yüksel,
– özelleştirmelerin durdurulmasını,
– taşeron uygulamalarının iptal edilmesi gerektiğini
dile getirdi. (Adana/EVRENSEL, https://www.evrensel.net/haber/296339/maden-cinayet lerinin-sebebi-taseron-ve-ozellestirme)
*****

Şirket 3 ay önceki göçüğün ‘zararı’nı kapatıyormuş!

Siirt’te meydana gelen maden faciasına, 3 ay önce yaşanan göçük nedeniyle şirketin uğradığı zararın kapatılması için önlem alınmadan çalışmanın neden olduğu ileri sürüldü. Madende oluşan çatlakların üstünün toprakla dolgu yapılarak kapatıldığını, kepçe ile açılması gereken basamakların dinamitle açıldığını belirten işçiler, daha fazla kâr için ölüme gönderildiklerini söyledi.

Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde Ciner Grubuna bağlı Park Elektrik’e ait bakır madeninde 2 gün önce gece vardiyasında işçiler çalışırken meydana gelen göçükte 9’u kamyon şoförü, 7’si kepçe operatörü olmak üzere 16 işçi göçük altında kaldı. Şu ana dek işçilerden 4’ünün cansız bedenine ulaşıldı. Bu 4 işçi, hemen olay anında arkadaşları tarafından toprak altından çıkarıldı.

Siirt Valisi yaptığı açıklamada 1 milyon m3 toprağın kaydığını, ancak göçüğün meydana geldiği alanda mühendislerin yaptığı ölçümlerde ise 7 palyenin (basamak) çöktüğünü ve bunun da ortalama 2,5 milyon m3 toprağa denk geldiğini aktardı. Arama-kurtarma çalışmalarına başlanması için açılan yol açma işlemi halen tamamlanmadı. Çalışmaların çok ağır ilerlemesinden dolayı işçilerin aileleri zaman zaman sinir krizleri geçiriyor.

GÖÇÜĞÜN NEDENİ KAR HIRSI MI?

Maden köyü içinde 2004’te kurulan ve aralıksız maden çıkarılan ocakta, 3 ay önce yine göçük yaşandı, madeni temizleme çalışması iki ay sürdü. Bu sürede madenin belirli bölümleri çalıştığından üretim düştü. Maden temizleme çalışmalarının ardından üretim farkının kapatılması için yeniden tam kapasite çalışmaya başladı. İş makineleri tarafından açılması gereken basamaklar dinamitlerle açıldı. İşçiler patlatılan dinamitlerin göçüğe davetiye çıkarttığını savunuyor.

KAZA DEĞİL CİNAYET!

Daha önce de kezlerce kazaların olduğu 12 yıllık madende çalışan işçilerin anlatımları tüyler ürpertti. Madende çalışan işçiler, göçükten önce çatlakların oluştuğunu, ancak önlem alınmadığını aktardı. İşçiler 2 hafta önce madende çalışan arkadaşları Fatih Durak’ın da başına taş düşmesi sonucu yaşamını yitirdiğini aktardı.

GÖÇÜK GÖZ GÖRE GELDİ

Adını vermek istemeyen işçiler, madende birçok kez benzer kazaların olduğunu ve işçilerin erken davranmasıyla ölümden kurtulduklarını dile getirdi. Şirketin daha çok üretim için can güvenliğini hiçe saydığını belirten işçiler, sürekli işletme şeflerini ikaz etmelerine karşın idari personel müdürü Mahir Yiğit’in kendilerini işten çıkarmakla tehdit ettiğini ileri sürdü.

GÖÇÜK ALTINDA KALANLAR UYARMIŞ

Bir hafta önce palyelerde (basamak) gözle görülen çatlakların açılması üzerine işçilerin, Açık Alan İşletme Müdürü Mehmet Oğuz’u uyardığı; ancak Oğuz’un “Bir şey olmaz çalışmaya devam edin.” dediği iddia edildi. İşçilerin sorumlu tuttuğu Oğuz’un göçükten hemen sonra maden ocağından kaçtığı ortaya çıktı. İki gündür hiçbir yerde görülmeyen Oğuz’un işçilerin tepkilerinden dolayı kaçtığı iddia edildi. (DİHABER)
*****
Evet dostlar…

Yüreğimiz gene yangın yeri.. Politeknik‘in açıklaması tam da bam teline vuruyor:

  • Katliamın sorumlusu değişmiyor: AKP-Saray iktidarı ve yandaşları!
    Ciner Holding’e ait Park A.Ş’nin Elbistan Çöllolar Kömür sahasında 10 Şubat 2011’de yaşanan şev kaymasında ikisi mühendis toplamda 11 işçi katledilmişti. Şirketlerin kâr hırsı, saha güvenliğini ve işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri yok sayıyor. AKP-Saray iktidarı ve çalışma yaşamını denetlemekle yükümlü Bakanlıkları kamusal denetim ve yaptırım uygulamalarını sermaye lehine düzenliyor. İş cinayetlerine, Soma’ya, Ermenek’e, son olarak Siirt’teki maden ocağında olduğu gibi katliamlara davetiye çıkarılıyor.
  • Katliamın sorumluları Ciner Holding ve kamusal denetimle yükümlü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’dır. (http://politeknik.org.tr/siirt-sirvan-maden-katliami-ve-teknik-ihmaller-po liteknik/, 20.11.2016)

İçimizden “Allah belanızı versiiiinnnn katilleeeerrrr!..” diye vargücümüzle haykırmak geliyor.. ve çığlıklarımızı tutamıyor, klavyeye döküyoruz..

Dr. Ahmet SALTIK
Eski Yeraltı Maden İşletmesi Hekimi
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net, 
profsaltik@gmail.com