Etiket arşivi: E. Amiral Türker Ertürk

KUŞATMA ve BAHANE TAMAM

E. Amiral Türker Ertürk

KUŞATMA ve BAHANE TAMAM

Aralık 2010’da Tunus’ta başlayan Arap Baharı Ortadoğu’ya iddia edilen demokrasiyi kazandırmadığı gibi bu coğrafyaya aş, iş, huzur ve güven de getirmemiştir.
Çünkü Arap Baharı uzun dönem otoriter yönetimler altında yaşayan
Ortadoğu halklarının doğal tepkileri ile oluşarak gelişen bir direniş,
bir başkaldırış ve bir devrim hiç değildi.

  • Arap Baharı; ABD toplum mühendisliğinin bir planı dahilinde başlatıldı, yönlendirildi ve yönlendirilmeye çalışılıyor.

Bu arada şunu da belirtmek isteriz. Sosyal olayları kurgulamak ve yönlendirmek mümkün olmasına rağmen her an denetimdem çıkması ve başlangıçta
arzu edilmeyen başka bir yere doğru evirilmesi mümkündür
.

Emperyalizm, Arap Baharı olarak adlandırılan bu planlı değişim ile birçok hedefine ulaşmak istemiştir. Bunlardan önemli olanları şunlardır;

-Yoğunlukla Arapların yaşadığı ve enerji kaynakları bakımından zengin olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında siyasal Sünni İslam’ı dönüştürerek ve işbirlikçi hale getirerek iktidara taşımak,

-Hıristiyan, Sünni, Şii ve Alevi’yi bir araya getirebilen ve birleştirici olabilen
Arap Milliyetçiliğine son vermek,

-Filistin sorunu üzerine gelişmiş olan Arap-İsrail çatışmasını dönüştürerek
bölgeyi Sünni-Şii kavgasına odaklı hale getirmek,

Antiemperyalizmin direnç aksı olan Şiileri kuşatmak,
İran’ı yalnızlaştırmak ve vurmak,

-Filistin’in koruyuculuğunu ve sorunun savunuculuğunu İran’ın elinden alarak
Mısır ve Türkiye gibi tam kontrol edilebilir ülkelere vermek,

-Bölgenin enerji kaynaklarına kolayca ve ucuza el atmak ve sürekli erişebilmek için bölgeyi istikrarsızlaştırmak,

-Bölgede Batı’nın çıkarlarına direnebilecek bölgesel gücün yeşermesine
imkan vermemek,

-Filistin sorununu İsrail lehine çözmek ve İsrail’in sürdürülebilir kalıcı güvenliğini sağlamak,

-Daha kolay yönetmek ve yönlendirebilmek için

bölgeyi etnik ve mezhepsel kompartımanlara bölmek ve
kukla Kürt Devleti’nin kurulmasına gidecek yolu açmaktır.

AKP örnektir

ABD toplum mühendisliğinin Arap Baharı gelişmeleri içinde Arap dünyasına gösterdiği en önemli başarılı örnek daha önce dönüştürülerek iktidara getirilen Türkiye’deki
AKP olmuştur.

Emperyalizmin yüksek çıkarları nedeniyle iktidara getirilen siyasal Sünni İslam’ın egemen olduğu hiçbir ülkede barış, güven, huzur yoktur ve olması imkansızdır. 

Siyasal Sünni İslam’ın iktidara geldiği ülkelerin diğer bir özelliği de,
iliklerine kadar emperyalist işbirlikçisi olmalarıdır.

Operasyonlarla ve hilelerle Mısır’da iktidara getirilen ve İslamcı bir diktatör olma peşinde koşan Mursi’nin uygulamaları Mısır’ı tekrar karıştırmıştır. Olayların
kolay durulacağı yoktur. Alınan en son haberlere göre Tunus’ta da halkın memnuniyetsizliği en üst düzeydedir ve iç barış bozulmak üzeredir.

Türkiye’de de huzursuzluğun, iç savaş arifesinde olmamızın, terörün dayanılmaz boyutlara ulaşmasının, Cumhuriyetimizin temel değerlerine düşmanlığın, bölücülüğün ve hücrelerimize kadar emperyalist işbirlikçiliğinin kaynağı ABD’nin Arap Baharı öncesinde Türkiye’de vizyona koyduğu oyunlarla iktidara getirdiği, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla perçinlediği siyasal Sünni İslam’ın Türkiye versiyonu AKP’dir.

Suriye’ye,Irak’ın bütünlüğünü sağlamaya çalışan Maliki’ye ve antiemperyalist direnç merkezi olan İran’a düşmanlık bu nedenle yapılmaktadır. 

  • Patriotlar Suriye’ye ile savaş çıkarabilmek ve İran’a yapılacak müdahalede ülkemizdeki ABD üs ve tesislerinin korunmasını sağlamak için konuşlandırılmaktadır.

Savaşa hazır mısınız? Çocuklarınızın ve yakınlarınızın ülkemiz için
bir hiç uğruna ama emperyalizmin çıkarlarına hizmet adına kaybedilecek canlarının cenaze namazlarını iç huzuru içinde kılabilecek misiniz?

Sonsuza kadar susun !

Ya şimdi ayağa kalkar, demokratik tepkinizi ve isyanınızı ortaya koyarsınız,
ya da yaşayacağınız onursuz acıları içinize gömer sonsuza kadar içinizden kahredip susarsınız.

Suriye için ABD’nin savaş ve müdahale bahanesi ve kırmızı çizgisi en yetkili ağızlardan kimyasal silahlar olarak açıklanmıştır. Suriye böyle bir planı olmadığını belirtmesine rağmen hiçbir değeri yoktur. Sahte istihbarat raporları ve medya operasyonları Beşar Esad’ın muhalif görüntüsü altındaki teröristlere karşı kimyasal silah kullanmak üzere olduğunu söylemektedir. Gerçi biz bu filmi 2003 Irak savaşı öncesinde de görmüştük ama anımsamak isteyen yok.

  • Suriye kuşatılmış durumdadır.

Türkiye’den, Ürdün’den, Suudi Arabistan’dan ve İsrail’den silahlar Suriye’ye doğru
tevcih edilmiştir. Ürdün’de ABD ve Ürdün Silahlı Kuvvetleri 2 aydır kimyasal savaş eğitimi yapmaktadır.

Kuşatmanın batısı da tamamdır. Şu anda Akdeniz’de Suriye yaklaşma sularında Eisenhower uçak gemisi vurucu grubu ve Iwo Jima amfibi saldırı gemisi grubu dahil 17 savaş gemisi, 70 savaş uçağı, 2500’ü deniz piyadesi olmak üzere
yaklaşık 10 bin ABD askeri saldırı için emir beklemektedir. Yine burada bulunan savaş gemilerinden 4’ü Aegis Savaş Sistemi’ne sahip olup, Kürecik’te bulunan Füze Kalkanı Sistemi’nin önemli bir parçası olan radar ile entegre çalışmaktadır.

Bunun anlamı şudur : Bilgi pası Türkiye’den, Müslüman’ın kafasına inecek füze ABD’den.

Allah yoluna cenk edelim şan alalım şan-Kur’an’da vadediyor Hazret-i Yezdan

Saygılar sunarım.
(İLK KURŞUN; 7.12.12)

==================================================

Dostlar,

Değerli E. Amiral Türker Ertürk’ün  bu yazısı da son derece ufuk açıcı..
Okuyalım ve okutalım..

Teşekkürler Sayın Türker.. çoook teşekkürler..

Sevgi ve saygı ile.
8.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

KOMUTANLAR REHİN…

Dostlar,

Her şeyde bir hayır vardır… der büyükler. Biraz ironik olacak ama, Deniz Harp Okulu Komutanı iken emekli edilen Sayın Amiral Türker Ertürk, inanılmaz güzellikte (etkili, yararlı, uyarıcı!) yazılar yazmakta. Aşağıda sunduğumuz KOMUTANLAR REHİN başlıklı yazı da böyle..

Haftalık bu makaleleri ve sayısız yurtiçi-dışı konferansları ile, inanıyoruz ki, komutan olarak verdiklerinden daha çoğunu ülkemize veriyor..

Ya da tersinden söylemek gerekirse, parlak Amirali “tehlikeli” bularak emekli edenler, başlarına daha büyük bir bela aldılar!

Buyurun, yazar ve konferansçı Türker Ertürk paşa ile beyninizle, sözünüzle, kaleminizle başedin..

Teşekkürler Sayın Ertürk..

Yolunuz açık olsun..

Vira amiralim vira!

Sevgi ve saygı ile.
04.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net  

========================================

E. Amiral Türker ERTÜRK

KOMUTANLAR REHİN…

Geçen hafta Cuma günü Yüksek Askeri Şura (YAŞ), kış dönemi çalışması için Başbakan Erdoğan başkanlığında Genelkurmay Başkanlığı’ndaki Çakmak Salonu’nda toplandı. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gereğince Başbakan’ın başkanlık ettiği YAŞ’a Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup tüm Orgeneral/Oramiral rütbesindeki komutanların katılması gerekmekteydi. Fakat geçen hafta yapılan YAŞ toplantısına 3 Orgeneral katılamamıştır.

Bu komutanlardan biri NATO İzmir Kara Komutanlığı’nın açılış törenine iştirak ettiği için mazereti nedeniyle, diğer ikisi olan Orgeneral Bilgin Balanlı ve Orgeneral Nusret Taşdeler ise rehin alındığı için katılamamıştır.

Evet, hiç şüphe yoktur; Bu iki komutan Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüştürülebilmesi,
rejim değişikliği yapılabilmesi, yeni rejim ordusunun kurulabilmesi ve bölgede
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin taşeron rolünde kullanılabilmesi maksadıyla sürdürülen operasyonların bir parçası olarak rehin tutulmaktadır.

Delil Üretim Merkezi

Bugün muvazzafı ve emeklisi ile zindanlarda bulunan tüm komutan ve askerler emperyalizmin emrinde ve onun başkentinde konuşlanan
F Tipi Örgüt’ün Delil Üretim Merkezleri’nde (DÜM) 
imal edilen dijital terör unsuru sahte belgelerle esir edilmişlerdir. Basına yapılan açıklamaya göre YAŞ toplantısında ordunun harbe hazırlık durumu, ihtiyaç duyulan savunma sistemleri ve modernizasyonları, Suriye krizi, terörle mücadele ve Türkiye’nin NATO’dan talep ettiği Patriot füzeleri konusunda gelinen son durumun ele alındığı ifade edilmiştir. Gelin sizle duygudaşlık (empati)yapalım! Kendinizi YAŞ üyesi bir Orgeneral veya Oramiralin yerine koyun.

  • “Sayın Başbakan Suriye’den Türkiye’ye yönelik askeri bir tehdit yoktur. Patriotların ülkemizde konumlandırılmasına gerek olmadığı gibi ülkemizin sıcak bir savaşa girmesine neden olabilir. Ayrıca ABD bölgede adım adım kukla Kürt Devleti’ni kurmaya çalışmaktadır. Bu nedenle çıkarlarımız, Irak Merkezi Hükümeti ile işbirliğini gerektirmektedir.“ diyerek başlayan bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Yurtseverlik kıratı

Hemen cevap vermeyin!  Daha önce yanınızda oturan silah arkadaşınızın şimdi uydurma belgelerle zindanda olduğunu gözünüzün önüne getirin! Hukuk yok, adalet yok! Gidenin arkasından sahip çıkan yok! Sesinizi çıkarır ve ülkenizin çıkarı için konuşursanız, sizi de sahte dijital delil ile örgüt üyesi olarak alırlar!

Hem silah arkadaşlarınız rehin, hem siz tehdit altındasınız!

Hala konuşurdum ve inandığımı söylerdim diyor musunuz? O zaman sizin yurtseverlik kıratınız bayağı yüksekmiş!Osmanlı da kendisine bağlı ülkelerdeki yöneticilerin iradelerine ipotek koymak ve kendisine kul etmek için o yöneticilerin oğullarını İstanbul’da rehin tutardı. Aynı yöntemi PKK’da kullanıyordu. PKK bazı ailelerin çocuklarını dağa kaldırarak rehin alıyor ve ailesinin kendisine muhalefet etmesini ve devlet ile işbirliği yapmasını engelliyordu.

  1. Suriye’den Türkiye yönelik tehdit yoktur.
  2. Türkiye’den Suriye’ye yönelik emperyalizmin emri ile düşmanlık ve
    terör ihracı vardır. 
  3. Patriotlar, Kürecik’te kurulan radarın da içinde bulunduğu Füze Kalkanı sisteminin bir parçasıdır. Patriotlar Suriye ile savaş çıkarmak, Suriye hava gücünün Suriye kuzeyinde yaptığı iç güvenlik harekatını tehdit ederek ve sınırlayarak teröristlere destek vermek ve İran’a yapılacak müdahalede İran’ın misillemesine maruz kalacak ABD üslerini ve Kürecik radarını korumak için Türkiye’ye getirilmektedir.

Patriot füzelerini asker istememiştir. ABD Patriotların NATO’dan istenmesini istemiş ve bu isteğini aracısı Davutoğlu vasıtası ile Türkiye’ye empoze etmiştir. Konuşlandırma tümüyle ABD’nin ihtiyaçlarına göre gerçekleştirilecektir.

Halk için gaz maskemiz yok

Suriye’nin Türkiye’ye yönelik kimyasal ve biyolojik silah tehdidinden bahsediliyor ve Patriotların bu tehdidi uzaktan karşılayacağı belirtiliyor. Bu da koca bir yalandır.
Suriye Güneydoğu bölgemize böyle bir tehdidi, kimyasal başlıklı topçu ateşi ile de yaratabilir. Patriotlar top mermilerine karşı kullanılamaz. Eğer söyledikleri gibi kimyasal ve biyolojik silah tehdidi varsa, bölge halkı için maske temin edilmesi ve dağıtılması gereklidir. Böyle bir çalışma olmadığını biliyoruz.

  • Sonuç olarak; Patriotlar ülkemizin çıkarları ve güvenliği için değil,
    ABD’nin çıkarları ve güvenliği için Türkiye’ye getirilmektedir
    .

Komutanlar, ülkemizin çıkarına olan bu değerlenmeyi YAŞ’ta ve Milli Güvenlik Kurulu’nda yapamasınlar, Türk Milleti’ne bu gerçekleri söylemesinler ve ABD’nin Türkiye için çizdiği işbirlikçi rotanın dışına çıkacak refleksleri geliştiremesinler diye rehindir, esirdir ve tehdit altındadırlar.

  • Türk Milleti, ülkesinin kaderine sahip çıkmak ve komutanlarını özgürleştirmek zorundadır. 
  • Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a esir olduğu gibi komutanlar da rehindir,
    esirdir ve özgür iradeleri yoktur.

Bu durumun sürmesi halinde güvenliğimiz yoktur ve sonumuz hüsrandır.

Saygılar sunarım. 4.12.12

Aydınlık/İLK KURŞUN

MİSKET BOMBASI

E. Amiral Türker Ertürk

MİSKET BOMBASI
İlk Kurşun, 31.8.12
http://www.ilk-kursun.com/haber/116991

Geçtiğimiz Salı günkü “Balans Ayarı” başlıklı köşe yazımda Foça ve Gaziantep bombalı saldırıları dahil olmak üzere son günlerde artan terörün Erdoğan’a, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Türk Ulusuna “Balans ayarı” yapmak için planlandığını ifade etmiş ve yazımın sonunu “Kendi adıma konuşmak gerekirse, ulusal çıkarlarımızla çatışan bu balans ayarı bende tutmaz. Sizi bilemem!” demiştim.

Büyük bir mutlulukla söylemeliyim ki, okurlarımın çeşitli yollarla bana ulaşan azımsanmayacak bir bölümünün “Bu ayar bizde de tutmaz, merak etmeyin..” cevapları ile karşılaştım.Evet, toplumumuzda kıpırdanma var, insanlarımız Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinin ülkemizi bir felakete doğru sürüklediğini yavaş yavaş kavramaya başladılar. Ama yeterli değil! Tam olarak aydığımızda her şey çok geç olacak.

İçimizde hainler, işbirlikçiler ve gafiller var ama çok büyük bir bölümümüz korkudan sinmiş ve sesini çıkaramaz duruma gelmiştir. Ülkemiz hızla bir iç savaşa doğru giderken hiçbir şey olmamış gibi duyarsız kalmak doğru mudur?

Biliyoruz ki, korku tanktan ve tüfekten daha etkili bir silahtır. Savaş sanatı öğretisinde “Eğer düşmanı yeteri kadar korkutabilirsen, onu savaşmadan yenebilirsin.“ derler. Gerçekten savaşmadan ülkemizi emperyalizme yem mi yapacağız. Biz onun bunun çocuğu değiliz. Anamız, babamız ve atalarımız belli. Onların tarihte neler yapıp yapamadığı da belli!

Cesaretinizi toplayın!

Yapmamız gereken tek şey cesaretimizi toplamak ve elimizi taşın altına sokmak.
Cesaret, kaybetmeyi göze aldığın şey kadardır. Kaybetmeyi göze almazsan kazandığın ve
sahip olmayı planladığın her şeyi korkun yaparsın. İşimi kaybedersem! Servetime el koyarlarsa! Maliyecileri gönderirlerse! İhaleyi alamazsam! Konuşursam beni merkeze alırlar! Terfi edemez, kuvvet komutanı olamazsam!

Düşünmeliyiz ki, sahip olduğumuz ve olacağımız hiçbir şey hür, bağımsız, iç barışı bozulmamış ve huzurlu bir ülkede yaşama şansından daha değerli değildir. Aynı zamanda böyle bir ülkeyi çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakacak mücadelenin içinde olmak ahlakidir ve onlara karşı borcumuzdur. Şüpheniz var ise Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve şu anda Suriye’de yaşananları gözünüzün önüne getirin.

Korku ve dehşet salmak maksatlı terör bombaları yalnız ülkemizde patlamıyor. Geçen hafta Cuma günü Bağdat’ta iki ayrı patlama oldu. Bombalanan yerler Şiilerin gittiği camiler. Zamanlama, tahmin edebileceğiniz gibi Cuma namazı sırasında. Amaç Sünni-Şii ekseninde tırmanma sağlayarak Irak Araplarını bölmek ve kuzeydeki Kürt parçayı daha kolay koparmak.

Türkiye’de patlayan bombaların bir amacı da ülkemizi etnik olarak parçalamaktır.
Terör tırmandıkça ve bombalar patladıkça ülkemizde Türk-Kürt karşıtlığı artmakta ve
ortak paydamız olan Türk Ulusal kimliği altında beraber yaşamanın ortak koşulları her geçen gün daha çok kaybolmaktadır. Zaten istenen de budur.

Suriye’de de patlayan bombalar bu ülkeyi etnik, dinsel ve mezhepsel (Sünni Arap, Nusayri Arap, Hıristiyan ve Kürt) olarak bölmek içindir.

Sevgili okurlar,

Aslında Ortadoğu bölgesi üzerine atılan bombaların adı misket bombasıdır. Salkım bombası olarak da adlandırılan bu misket bombası BOP tipidir. Adından da anlaşılacağı gibi, bölgemiz üzerinde ABD tarafından infilak ettirilen ana bomba içindeki misket bombaları çevre ülkelere dağılarak arka arkaya patlıyorlar.

Erdoğan ise, “Ben BOP eş başkanıyım“ diyerek, atılan bombalar için ileri gözetleyici görevi yaptığını ifşa etmiştir.

Bombaların patlamasının nedeni;

Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleştirilmesi,
kukla Kürt Devleti’nin kurulması,
Türkiye, Suriye ve Irak’ın bölünmesi,
İran’a yapılacak müdahalenin önünün açılması,
Hizbullah’ın yok edilmesi,
Filistin sorununun İsrail lehine çözülmesi ve
İsrail’in Kudüs başkentli bir bölge gücü haline getirilmesi arzusudur.

Erdoğan askerin cezası mı?

Bugün bölge ülkelerinde etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmayı ve bir arada yaşama koşullarını yok etmeye yönelik bombaları patlatan ve terörü tırmandıran irade 1980 öncesi müdahalenin şartlarını olgunlaştırmak için Sağ-Sol çatışmasını tetikleyen irade ile aynıdır.

Bazen düşünürüm, dijital terör unsuru sahte belgelerle zindanlarda çürütülen askerler
eskinin günahını mı çekiyorlar diye. Halbuki şimdikiler doğru tarafta yer almışlardı!

1221’de Moğol kavimleri Buhara’yı yağmalarken, Cengiz Han “Ben günahlarınıza karşı Tanrı’nın gönderdiği cezayım..“ demişti. Ne diyorsunuz? Erdoğan’a bu misyon yüklenmiş olabilir mi?

Şaka bir yana Sayın Abdüllatif Şener’in Ulusal Kanal’da yayınlanan söyleşisini izlediniz mi? Erdoğan hakkında neler söylemedi neler! Bir bürokratı ve siyasetçiyi en iyi en yakın çalışma arkadaşları bilir ve değerlendirir. Başbakanınızı yakından tanımak ve nasıl bir insan olduğunu anlamak istiyorsanız bu söyleşiyi mutlaka izlemenizi öneririm. İnternet’te youtube’da bulabilirsiniz.

Fransız tarihçi Andre Mornet “Fransa’nın 1940’dan sonra yaşadığı 4 yıl vardır,
tarihimizden silinmesi gerekli yıllar dedirtecek cinstendir.“ diyor. Çünkü o tarihlerde Fransa Almanya’nın işgali altındadır ve ülkenin başında Almanya’nın kuklası işbirlikçi bir hükümet vardır.

Ülkemiz işgal altındadır ve AKP ABD’nin kuklasıdır. Tam aralığını şu anda kestiremiyorum ama 2002-2012 veya 2002-2013 arasında yaşadığımız ve yaşayacağımız bu utanç yılları da bizim tarihimizden mutlaka silinmelidir.