Etiket arşivi: İsrail’in Kudüs başkentli bir bölge gücü haline getirilmesi arzusu

MİSKET BOMBASI

E. Amiral Türker Ertürk

MİSKET BOMBASI
İlk Kurşun, 31.8.12
http://www.ilk-kursun.com/haber/116991

Geçtiğimiz Salı günkü “Balans Ayarı” başlıklı köşe yazımda Foça ve Gaziantep bombalı saldırıları dahil olmak üzere son günlerde artan terörün Erdoğan’a, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Türk Ulusuna “Balans ayarı” yapmak için planlandığını ifade etmiş ve yazımın sonunu “Kendi adıma konuşmak gerekirse, ulusal çıkarlarımızla çatışan bu balans ayarı bende tutmaz. Sizi bilemem!” demiştim.

Büyük bir mutlulukla söylemeliyim ki, okurlarımın çeşitli yollarla bana ulaşan azımsanmayacak bir bölümünün “Bu ayar bizde de tutmaz, merak etmeyin..” cevapları ile karşılaştım.Evet, toplumumuzda kıpırdanma var, insanlarımız Erdoğan liderliğindeki AKP hükümetinin ülkemizi bir felakete doğru sürüklediğini yavaş yavaş kavramaya başladılar. Ama yeterli değil! Tam olarak aydığımızda her şey çok geç olacak.

İçimizde hainler, işbirlikçiler ve gafiller var ama çok büyük bir bölümümüz korkudan sinmiş ve sesini çıkaramaz duruma gelmiştir. Ülkemiz hızla bir iç savaşa doğru giderken hiçbir şey olmamış gibi duyarsız kalmak doğru mudur?

Biliyoruz ki, korku tanktan ve tüfekten daha etkili bir silahtır. Savaş sanatı öğretisinde “Eğer düşmanı yeteri kadar korkutabilirsen, onu savaşmadan yenebilirsin.“ derler. Gerçekten savaşmadan ülkemizi emperyalizme yem mi yapacağız. Biz onun bunun çocuğu değiliz. Anamız, babamız ve atalarımız belli. Onların tarihte neler yapıp yapamadığı da belli!

Cesaretinizi toplayın!

Yapmamız gereken tek şey cesaretimizi toplamak ve elimizi taşın altına sokmak.
Cesaret, kaybetmeyi göze aldığın şey kadardır. Kaybetmeyi göze almazsan kazandığın ve
sahip olmayı planladığın her şeyi korkun yaparsın. İşimi kaybedersem! Servetime el koyarlarsa! Maliyecileri gönderirlerse! İhaleyi alamazsam! Konuşursam beni merkeze alırlar! Terfi edemez, kuvvet komutanı olamazsam!

Düşünmeliyiz ki, sahip olduğumuz ve olacağımız hiçbir şey hür, bağımsız, iç barışı bozulmamış ve huzurlu bir ülkede yaşama şansından daha değerli değildir. Aynı zamanda böyle bir ülkeyi çocuklarımıza ve torunlarımıza miras bırakacak mücadelenin içinde olmak ahlakidir ve onlara karşı borcumuzdur. Şüpheniz var ise Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve şu anda Suriye’de yaşananları gözünüzün önüne getirin.

Korku ve dehşet salmak maksatlı terör bombaları yalnız ülkemizde patlamıyor. Geçen hafta Cuma günü Bağdat’ta iki ayrı patlama oldu. Bombalanan yerler Şiilerin gittiği camiler. Zamanlama, tahmin edebileceğiniz gibi Cuma namazı sırasında. Amaç Sünni-Şii ekseninde tırmanma sağlayarak Irak Araplarını bölmek ve kuzeydeki Kürt parçayı daha kolay koparmak.

Türkiye’de patlayan bombaların bir amacı da ülkemizi etnik olarak parçalamaktır.
Terör tırmandıkça ve bombalar patladıkça ülkemizde Türk-Kürt karşıtlığı artmakta ve
ortak paydamız olan Türk Ulusal kimliği altında beraber yaşamanın ortak koşulları her geçen gün daha çok kaybolmaktadır. Zaten istenen de budur.

Suriye’de de patlayan bombalar bu ülkeyi etnik, dinsel ve mezhepsel (Sünni Arap, Nusayri Arap, Hıristiyan ve Kürt) olarak bölmek içindir.

Sevgili okurlar,

Aslında Ortadoğu bölgesi üzerine atılan bombaların adı misket bombasıdır. Salkım bombası olarak da adlandırılan bu misket bombası BOP tipidir. Adından da anlaşılacağı gibi, bölgemiz üzerinde ABD tarafından infilak ettirilen ana bomba içindeki misket bombaları çevre ülkelere dağılarak arka arkaya patlıyorlar.

Erdoğan ise, “Ben BOP eş başkanıyım“ diyerek, atılan bombalar için ileri gözetleyici görevi yaptığını ifşa etmiştir.

Bombaların patlamasının nedeni;

Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçekleştirilmesi,
kukla Kürt Devleti’nin kurulması,
Türkiye, Suriye ve Irak’ın bölünmesi,
İran’a yapılacak müdahalenin önünün açılması,
Hizbullah’ın yok edilmesi,
Filistin sorununun İsrail lehine çözülmesi ve
İsrail’in Kudüs başkentli bir bölge gücü haline getirilmesi arzusudur.

Erdoğan askerin cezası mı?

Bugün bölge ülkelerinde etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmayı ve bir arada yaşama koşullarını yok etmeye yönelik bombaları patlatan ve terörü tırmandıran irade 1980 öncesi müdahalenin şartlarını olgunlaştırmak için Sağ-Sol çatışmasını tetikleyen irade ile aynıdır.

Bazen düşünürüm, dijital terör unsuru sahte belgelerle zindanlarda çürütülen askerler
eskinin günahını mı çekiyorlar diye. Halbuki şimdikiler doğru tarafta yer almışlardı!

1221’de Moğol kavimleri Buhara’yı yağmalarken, Cengiz Han “Ben günahlarınıza karşı Tanrı’nın gönderdiği cezayım..“ demişti. Ne diyorsunuz? Erdoğan’a bu misyon yüklenmiş olabilir mi?

Şaka bir yana Sayın Abdüllatif Şener’in Ulusal Kanal’da yayınlanan söyleşisini izlediniz mi? Erdoğan hakkında neler söylemedi neler! Bir bürokratı ve siyasetçiyi en iyi en yakın çalışma arkadaşları bilir ve değerlendirir. Başbakanınızı yakından tanımak ve nasıl bir insan olduğunu anlamak istiyorsanız bu söyleşiyi mutlaka izlemenizi öneririm. İnternet’te youtube’da bulabilirsiniz.

Fransız tarihçi Andre Mornet “Fransa’nın 1940’dan sonra yaşadığı 4 yıl vardır,
tarihimizden silinmesi gerekli yıllar dedirtecek cinstendir.“ diyor. Çünkü o tarihlerde Fransa Almanya’nın işgali altındadır ve ülkenin başında Almanya’nın kuklası işbirlikçi bir hükümet vardır.

Ülkemiz işgal altındadır ve AKP ABD’nin kuklasıdır. Tam aralığını şu anda kestiremiyorum ama 2002-2012 veya 2002-2013 arasında yaşadığımız ve yaşayacağımız bu utanç yılları da bizim tarihimizden mutlaka silinmelidir.