Etiket arşivi: ’beslenme yetersizliği’

Yeniden Kızamık Salgını mı?

PROF. DR. SALTIK: “HAZİRAN’DA 164 KIZAMIKLI ÇOCUK HASTANEYE YATIRILDI. YOKSULLUK GİBİ NEDENLERLE KOMPLİKASYON GELİŞEBİLİYOR”


18.08.2023 14:14

CEREN BALA TEKE

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, kızamık hastalığındaki vaka artışını değerlendirdi. Saltık, “2023 Ocak ayında 193, şubatta 340, martta 445, nisanda 506, mayısta 567 ve haziranda 782 olmak üzere düzenli tırmanan bir olgu sayısı görüyoruz. Bir önceki altı aya baktığımızda ise örneğin; geçen temmuzda 12, ağustosta 6, eylülde 8, ekimde 16, kasımda 17, aralıkta 25 olduğunu görüyoruz. 2023 Ocak ayında ve hemen izleyen aylarda yani 193 olguya tırmandığını görüyoruz. Üstelik kayda girenlerin buzdağının ucu (tepesi) olduğu gerçeğini de unutmadan bu tabloya salgın deme olanağı ne yazık ki var…

Kızamık, olağan koşullarda komplikasyonsuz seyreder. Fakat bağışık durum bozuksa, beslenme yetersizliği varsa, altta yatan başka bir hastalık varsa; sosyo-ekonomik yetersizlik, yoksulluk gibi nedenlerle komplikasyon gelişebiliyor. Başta zatürre olmak üzere hastaneye yatırma gerekliliği doğuyor.” dedi.

Türkiye’de 2023 yılının ilk 6 ayında kızamık olguları bir önceki 6 aya göre artış gösterdi. Bu artışın “salgın” olarak nitelenebileceğini ve temel nedeninin aşılama eksikliği olduğunu vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Sağlık Bakanlığı’na veri paylaşımı konusunda saydam olma çağrısı yaptı. Konuyu ANKA Haber Ajansı için değerlendiren Prof. Dr. Saltık, şunları söyledi:

“Türkiye’de 2023 yılının ilk altı ayında görülen kızamık olgu sayısında bir önceki yıla göre oldukça yüksek bir artış söz konusu. Sayısal verilere baktığımızda bu salgın diyebileceğimiz durumun, çocukların yaşlarına göre aşısız ya da eksik aşılı oluşları ile yakından ilişkili olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla henüz olgu (vaka) görülmeyen yerlerde olguların en erken görülme yaşlarını dikkate alarak bir alt yaş sınırı kabul edersek altı ay diyebiliriz. Normalde dokuzuncu ayda yapılıyor kızamık aşıları. Eğer dokuzuncu aydan daha önce kızamık olguları görülüyorsa; -Bakanlık verileri açıklamadığı için bilemiyoruz- yeni bir kampanya ile bu çocukların eksik aşılarının tamamlanması gerekir.

Ayrıca salgın görülen yerlerde 15 yaşın altındaki çocuklar başta olmak üzere Epidemiyolojik durum nasılsa kızamıkla ilgili salgın denetim (kontrol) aşılaması yapmamız gerekiyor. Ek doz aşılamanın olağan (rutin) aşılama takvimindeki aşıların yerini almadığının altını çizmek isterim. Zamanı geldiğinde aşı takvimindeki aşıların da ayrıca uygulanması gerekliliği var. Ek doz aşı ile takvim gereği uygulanacak aşılar arasında en az dört haftalık zaman bırakmaya çaba göstermemiz gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın bu verileri saydam bir biçimde kamuoyu ile paylaşmasını istiyoruz. Demokratik bir hukuk devletinde ne olup bittiğini bilme hakkımız var. Hükümetlerin de halktan bu verileri saklama yetkileri bulunmuyor. Fakat Türkiye ne durumda biliyoruz. Dolayısıyla, alınacak önlemlerin de Sağlık Bakanlığı tarafından tıp meslek örgütleri, TTB, HASUDER (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği)… gibi tıp uzmanlık dernekleriyle, basınla ve kamuoyunun işbirliği ile yürütülmesi gerek.

  • Aşı reddi ve kararsızlığının da aynı biçimde üzerine gidilmesi gerek.

“KIZAMIK OLAĞAN KOŞULLARDA KOMPLİKASYONSUZ SEYREDER FAKAT BAĞIŞIK DURUM BOZUKSA, BESLENME YETERSİZLİĞİ VARSA, ALTTA YATAN BAŞKA BİR HASTALIK VARSA, SOSYO-EKONOMİK YETERSİZLİK, YOKSULLUK GİBİ NEDENLERLE KOMPLİKASYON GELİŞEBİLİYOR”

Türkiye’deki son bir yıllık kızamık olgularına baktığımızda; 2023 Ocak ayında 193, Şubat’ta 340, Mart’ta 445, Nisan’da 506, Mayıs’ta 567 ve Haziran’da 782 olmak üzere düzenli biçimde tırmanan bir olgu sayısı görüyoruz. Bir önceki altı aya baktığımızda ise örneğin; geçen Temmuz’da 12, Ağustos’ta 6, Eylül’de 8, Ekim’de 16, Kasım’da 17, Aralık’ta 25 olduğunu görüyoruz. 2023 Ocak’ında hemen izleyen aylarda yani 193 olguya tırmandığını görüyoruz. Bu verilerle üstelik kayda girenlerin buzdağının ucu olduğu gerçeğini de unutmadan yakalanabilenlerin, yakalanması gerekenlerin neredeyse kabaca 10’da 1’i olduğu gerçeğini dikkate aldığımızda bu tabloya salgın deme olanağı ne yazık ki var. Yatış durumlarına baktığımızda; bu kızamık olgularının Ocak’tan başlayarak söylemek gerekirse; 18, izleyen ay 63, sonraki ayda 79, 98 ve 139 ve geçen iki ay öncesinde yani Haziran’da da 164 kızamıklı çocuğun hastaneye yatırıldığını görüyoruz. Bu rakamlar da yüksek sayılır. Kızamık olağan koşullarda komplikasyonsuz seyreder, kapanır fakat bağışık durum bozuksa, beslenme yetersizliği varsa, altta yatan başka bir hastalık varsa, sosyo-ekonomik yetersizlik, yoksulluk gibi nedenlerle komplikasyon gelişebiliyor. Başta zatürre olmak üzere hastaneye yatırma gerekliliği doğuyor. Olağan koşullarda kızamık olgularında hastaneye yatırmaya gerek yok.

“BİR YAŞIN ALTINDAKİ 203 KIZAMIK OLGUSUNDA NEREDEYSE %97-98’İNDE
TEK DOZ BİLE OLSA AŞI YOK!”

Aşılama durumuyla ilişkilendirmeye çaba gösterirsek şunu görüyoruz:

Bir yaşın altında 203 kızamıklı olgu var. Bunların içinde tek doz olsa da kızamık aşısı olanlar % 1-3 dolayında. Dolayısıyla bir yaşın altındaki 203 kızamık olgusunda neredeyse yüzde 97-98’inde tek doz bile olsa aşı yok. Zaten bir yaşın altında tek doz aşı yapılmış olmasını bekliyoruz. Dokuz ya da on iki aylıkken bir doz yapılması sonra bir yineleme yapılması biçiminde olmalı. 1-4 yaş aralığında 2 doz mutlaka yapılmış olmasını bekliyoruz. 1-4 yaş arasında toplam 1700 dolayında kızamık olgusu var. Aşılama dağılımına baktığımızda bunların ancak üçte birinden azının tek doz aşıya sahip olduğunu, iki doz aşının ise beşte birden de az olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, bu açık veri gösteriyor ki; aşılamada ciddi bir gevşeme ve savsaklama (ihmal) var. Bunlar (kızamıklı çocuklar) kimler? Ülkenin nerelerinde? Sağlık Bakanlığı’nın verileri paylaşması gerekiyor.

“KIZAMIK SALGINLARINI ÖNLEMEDE ÇOK YÜKSEK DÜZEYDE AŞILAMA GEREKİYOR”

Özellikle düzensiz-kaçak göçmenlerde durum nedir, bakmak gerekiyor. Örnek olarak; kızamık aşısının bir salgın çıkmaması için en az %95 düzeyinde olmasını bekleriz. Kızamık salgınlarını önlemede çok yüksek düzeyde aşılama gerekiyor. Yüzde 95’lerin altına inmemeli. Çünkü kızamık çok bulaşıcı. Covid-19 gibi değil. Kapalı ortamlarda, okulda, işyerinde özellikle kışın, soğuk mevsimde kapalı ortamda çok kolay bulaşabiliyor.

“AŞILAMADA CİDDİ BİR GERİLEME VAR. BÖYLE GİDERSE SALGIN BÜYÜYEBİLİR”

Deprem bölgesinde çadırlarda, konteynırlarda insanların kalabalık yaşadıklarını biliyoruz. Kızamığın yakın temasla geçtiğini akılda tutacak olursak; bu olumsuz bir etmen. Kızamık 1 tek doz aşısının % 95 ve üzerinde olduğu 2022 verileriyle 40 ilimiz var. 81 ilin ancak 40’ında kızamık aşısı %95’in üstünde. Oysa 2017’de 53 ilde tek doz kızamık aşısı oranı % 95’in üstündeydi. 2017’den 2022’ye beş yılda 53 ilden 40 ile indiğini görüyoruz. Kızamık-2 aşısına baktığımızda; %95 ve üzerinde aşılı 43 ilimiz görünüyor. Bu da 81 ilin %53’üne karşılık geliyor. Dolayısıyla ciddi bir gerileme var. Böyle giderse bu daha da büyüyebilir.

“SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN BELİRTTİĞİMİZ ÇERÇEVEDE ÖNLEMLERİ ALMASI ve SAYDAM OLMASI ZORUNLULUĞU VAR”

Önlemleri daha önce sıraladık. Ek doz aşılamanın yapılması gibi.

Okullar açılacak Eylül’de, bu bakımdan kampanyanın yürütülmesinde hızlı davranılması, okul aşılarının zamanında aksatmandan tamamlanması ve aşı kararsızlığı-reddi ile savaşım verilmeli (mücadele edilmeli). Kovit-19 döneminde karşı kampanyalar yapıldı, aşıların sözde olumsuz etkilerine ilişkin ve bunlar tümüyle bilim dışıydı. Bakanlık bunlarla da etkin biçimde savaşmalı.

  • 21. Yüzyılın başlarında Türkiye’de yeniden bir kızamık salgını yaşanması gerçekten Türkiye için utandırıcı bir durum.

Çocuklarımız, bebeklerimiz kızamıktan ölmesinler, engelli kalmasınlar. Bunun için Sağlık Bakanlığı’nın belirttiğimiz çerçevede önlemleri alması ve saydam olması zorunluluğu var.”

Videoyu izlemek için üstünde tıklayınız.. (9,5 dakika)

Kübra bebek resmen açlıktan ölmüş!

Kübra bebek resmen açlıktan ölmüş!

SAMSUN’un Tekkeköy İlçesi’nde geçen 17 Ocak tarihinde yaşamını yitiren ve ’açlıktan öldüğü’ haberleriyle kamuoyunun gündemine oturan 2.5 aylık Kübra Nazar Bakırcı’ya, ölümünden 25 gün önce götürüldüğü hastanede ’beslenme yetersizliği’ tanısı konulduğu ortaya çıktı.

Kübra bebek resmen açlıktan ölmüş

Kübra bebeğin ölüm nedeni önce polis bültenine ’beslenme yetersizliği’ olarak yazıldı. Olayın basın tarafından ülke gündemine taşınması üzerine, aynı günün akşamı Emniyet Müdürlüğü bültene ’sehven’ ’beslenme yetersizliği’ diye yazıldığını, ilgili polis memurunun da görev yerinin değiştirildiğini açıkladı. Valilik’ten konuyla ilgili yapılan açıklamada da ’Açlıktan ölümün’ sadece ailenin iddiası olduğu ileri sürüldü. Hastane ve otopsi raporu basından gizlendi.

Ancak, DHA’nın ele geçirdiği hastane ve otopsi raporunda Kübra bebeğin ölmeden 25 gün önce hastaneye götürüldüğü ve ’malnutrisyon-kistik fibrozis’ (Beslenme yetersizliği) tanısı konulduğu ortaya çıktı. Küçük kıza yapılan ilk otopsi raporunda da midesinin boş olduğu açık bir ifade ile yazıldı. Bunun üzerine ailenin avukatı Yalçın Korkmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve Maliye Hazinesi’ne 210 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Avukat Korkmaz, “İş kazası geçirip sakat kalan babaya SGK gelir bağlamamış, devlet de sosyal görevlerini yerine getirmemiştir. Dolayısıyla baba çalışamadığı için Kübra bebek adım adım ölüme gitmiştir” dedi.

HASTANEYE GÖTÜRÜLÜRKEN ÖLDÜ

Samsun’un Tekkeköy İlçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde oturan 26 yaşındaki Necla ve geçirdiği iş kazası nedeniyle işsiz olan 30 yaşındaki Murat Bakırcı çiftinin 2.5 aylık bebekleri Kübra Nazar Bakırcı 17 Ocak günü rahatsızlandı. Kübra bebek Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne 112 Acil Servis ambulansıyla götürülürken yolda öldü. Kübra bebeğin hastaneye ölü olarak gelmesi üzerine Cumhuriyet Savcısı, otopsi istedi. Yapılan otopsinin ardından bebeğin kesin ölüm nedeninin tespit edilmesi için alınan parçalar İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Kübra Nazar Bakırcı’nın ölüm sebebi, polis kayıtlarına ’beslenme yetersizliği’ olarak geçti.

BASINDA YER ALINCA ’SEHVEN YAZILMIŞ’ DEDİLER

Olayın basında geniş yer bulup ülke gündemine taşınması üzerine önce Emniyet Müdürlüğü yazılı açıklama yaparak, hazırlanan asayiş vukuat bültenine küçük kızın ölümünün kayıtlara ’sehven’ ’Beslenme yetersizliği’ diye geçtiği ifade edildi. Kısa süre sonra da görevli 2 polis memurunun yeri değiştirildi. Samsun Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada da, minik kızın beslenme yetersizliğinden öldüğü yönündeki iddiayı ailenin ileri sürdüğü kaydedilip, kesin ölüm sebebinin otopsiden sonra belli olacağını açıklandı. Başbakanlık da konuyu yakından takip edip Samsun valiliğinden bilgi aldı.

AÇLIĞIN BELGESİ

Kübra bebeğin ölüm nedeninin belli olması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek sonuç beklenirken, DHA Kübra Nazar Bakırcı’nın ölmeden 25 gün önce ailesi tarafından Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldüğünü ve burada yapılan muayenede ’malnutrisyon-kistik fibrozis’ (Beslenme yetersizliği) tanısı konulduğunu gösteren belgeyi ele geçirdi. Basından gizlenen hastane ve ilk otopsi raporunda açık bir dille ’beslenme yetersizliği’nin vurgulandığı ortaya çıktı. 23.12.2010 tarihinde hastane polikliniğinde muayene edilen Kübra bebeğin çok zayıf olduğu ve ’malnutrisyon-kistik fibrozis’ tanısı konularak, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi’ne sevk edildiği belirlendi. Ayrıca Kübra bebeğe Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan otopside küçük kızın, ölmeden bir hafta önce kardeşi tarafından düşürüldüğünün belirtilmesine rağmen, ’tüm kafa kaide kemikleri sağlam bulundu’, ifadesine yer verildi. Midesinin boş olduğunun tespit edildiği açık bir dille vurgulandı.

’ÖZELLİKLE FAKİR AİLELERDE GÖRÜLÜR’

Minik kıza Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde konulan tanıyı değerlendiren, OMÜ Sağlık Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, Malnutrisyon’un kötü, yetersiz ve dengesiz beslenme olduğunu söyledi. Özenoğlu şöyle dedi:

“Eğer kişi yeterli beslenemiyorsa bu durum oluşabilir, ya da kronik bazı hastalıklar buna neden olabilir. Kistik fibzorist bir kronik metabolizma hastalığıdır. Bu kişilerin aldıkları besinler enzim eksizliği nedeniyle sindirilmeden vücuttan dışarı atılır. Vücut yenilen besinlerdeki vitamin, mineral, proteini alamaz. Malnutrisyon özellikle fakir ailelerde yeterli besin alınamaması nedeniyle görülür.”

İKİ KURUMA TOPLAM 210 BİN TL’LİK TAZMİNAT DAVASI

Bakırcı ailesinin avukatlığını yapan Yalçın Korkmaz, Kübra bebeğin ölmeden 25 gün önce rahatsızlanarak hastaneye götürüldüğünü ve burada ’beslenme yetersizliği’ tanısını konulduğunu söyledi. Korkmaz, minik kızın babası Murat Bakırcı’nın 15 Nisan 2008 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle sağ ayağının bilekten kesildiğini ve çalışamadığını belirterek şunları kaydetti:

“Müvekkilime gelir bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğü’ne ve SGK İl Müdürlüğü’ne 27.08 2008 tarihinde yapmış olduğumuz müracaata rağmen, kendisine herhangi bir maaş bağlanmamıştır. Aile zor şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalışırken, 17. 01. 2011 tarihinde 2.5 aylık bebeklerini kaybetmiştir. Murat Bakırcı, daha önce kızını Samsun Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne götürmüş ve burada Kübra bebeğe ’beslenme yetersizliği’ tanısı konulmuştur. Buna göre de tedavi önerilmiştir. Ancak müvekkilim kendisi çalışamadığı için ilkel koşullarda yaşamını sürdürürken, devletin sosyal devlet olmasından kaynaklanan görevlerini yerine getirememesinden dolayı çocuğuna ihtiyaç duyduğu gıda maddelerini alamamış ve kızını kaybetmiştir. Devlet buradaki görevini açıkça ihmal etmiştir. 3 yıla aşkın süredir kendisine gelir bağlamadığı için bu ölüm olayının meydana gelmesinde devletin kusurları bulunmaktadır. Biz de Samsun İdare Mahkemesi’ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Maliye Hazinesi hakkında toplam 210 bin TL’lik manevi tazminat davası açtık.” ’

’AÇ İNSANIN MEMESİNDEN SÜT GELİR Mİ?’

Olayın basında geniş yer bulmasının ardından Türkiye’nin her yerinden Bakırcı ailesine yardım yağdı. Samsunlu bir işadamı oturduğu evi tamir ettirdi. Yardımseverlerce eve yeni eşyalar alınıp gıda maddeleri gönderildi. Anne Necla Bakırcı, kızını iyi besleyemediklerini söyleyerek, “İşimiz yok. Zor durumda yaşıyorduk. Bu yüzden kızıma iyi bakamadım. Onu besleyemedim. Aç insanın memesinden süt gelir mi? Bundan sonra dolabım dolmuş neyime. Kızım gitti” diyerek gözyaşı döktü.

Baba Murat Bakırcı da, geçirdiği iş kazası sonrasında işyerine açtığı 501 bin TL’lik tazminat davasının devam ettiğini belirterek, “Bu süre içerisinde SGK bana bir maaş bağlamadı. Bir maaşım olsaydı. Belki kızım ölmeyecekti.” diye konuştu.
(http://www.milliyet.com.tr/kubra-bebek-resmen-acliktan-olmus-gundem-1382057/, 17.11.2016)
========================================
Dostlar,

Sağlık Bakanı Çocuk hekimi Prof. Dr. Recep Akdağ şişiniyor :

  • “Sağlık düzeyi göstergelerimiz büyük bir hızla iyileşti. Dünya bize hayran..
    Ben de bu başarıyı anlatıyorum her yerde, danışmanlık yapıyor, ders veriyorum…”
    diyor..

Kübra bebek ve otopsiyle kesinleşen AÇLIKTAN ÖLÜMÜ de hepimize ders veriyor galiba.. Asıl ders de bu olsa gerek..

AKP – RTE – MHP! Hiç utanıp sıkılmadan, ülke bu hazin halde iken ve OHAL adı altında inletilirken siz “Başkanlık” oyunlarıyla ülkemizi ve kendinizi oyalamaya devam edin..

Zerrece kuşku duymayınız ki, ilahi adalet mutlaka bedelini ödetecektir tüm sorumlularına..

Lütfen derhal yayın yasağı getiriniz bu ve benzeri haberlere de hiç olmazsa yaşamımızın son çeyreğinde bu gibi içimizi kanatan trajedileri duyup – görmeyelim, devekuşu gibi yaşayalım!

Sevgi, saygı ve acı ile.
18 Kasım 2016, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com