ARTVİN CERATTEPE DİRENİŞİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ..
Fotoğraf: DHA
Söz konusu maden alanını işletecek olan, Bay RTE’ye yakın Bay Mehmet Cengiz olup,
“Milletin a…’a koyacağız“ diyebilen yüz kızartıcı küfürü yapan adamdır!
Bütün Türkiye’ye çok ciddi özür borcu olan ve pek çok hak yoksunluğu ile hukuksal olarak “yaptırım” görmesi, utanca boğulması ve köşesine çekilmesi gereken gereken bu zat,
tersine Devletten ve AKP iktidarından “umur” görmektedir. Bu etik – ahlak – hukuk dışı durum halkın adalet duygusunu derinden zedelemektedir. En ağır biçimde küfür edilerek vicdanlarda derin aşağılanma duygusu oluşturulan Ulusumuz, yaşadığı örselenmeyi (travmayı)
unutmuş değildir. AKP’nin kendisine “dost” olmadığını da yaşayarak acı biçimde görmektedir Esas olarak bu tür travmaların olumsuz etkilerinin, onurlu insanlar (halkımız!) üzerinde
uzun yıllar sürdüğü de bilimsel olarak bilinmektedir.
Bu sosyal psikolojik / politik sosyolojik sorunsal bir yana, Artvin’in eşi bulunmaz doğasını hoyratça tahrip edecek maden arama izni (ruhsatı) nasıl verilebilir? Böylesi bir ruhsata
nasıl olumlu ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) Raporu verilebilir??
Başbakanlığının son dönemlerinde bütün maden arama izinlerini Bay RTE‘nin tekelinde topladığı ileri sürülmüştü. Bir Başbakan neden böyle yapar? Ülkenin Enerji ve Doğal Kaynaklar Bakanı (son AKP Hükümetinde RTE’nin damadı Albayrak!?) ne güne durmaktadır?
Bu davranış hukuksal olarak bir yetki gaspı ve kamu yönetimi ilkelerine ters olmanın yanı sıra politik olarak da ciddi soru işaretleri uyandıran bir fiyaskodur.
“Niçin” sorusuna Bay RTE’nin hiçbir biçimde akılcı, hukuka, devlet geleneklerine,,
uygun yanıt vermesi olanağı yoktur. O zaman da apaçık şaibe altında kalırsınız..
*****
Sorunun bir başka boyutu Anayasa’nın 56. maddesidir.
Bu madde, açıkça Yurttaşa çevreyi geliştirme, koruma ve kirlenmesinin engellenmesi görevi vermektedir Devlet ile birlikte. Bu düzenleme yurttaşa hem Anayasal buyruk hem de
anayasal bir yetkidir. Sorumluluk doğal olarak yetkiyi doğurur. Yurttaşın çevreyi
koruma – geşiştirme ve kirlenmesini engelleme davranışı gösterMEmesi anayasal suçtur!
Artvin halkı, Cerattepe’de açık altun madeni açılmasını, Anayasanın anılan maddesi bağlamında çevreyi geliştirme, koruma ve kirlenmesinin engellenmesi görevi kapsamında görmektedir. Takdiri ve değerlendirmesi bu yöndedir. Bu kanaat ve kararın tersi yöndeki tercihten değersiz olduğunu savlamak olanaksızdır. Dahası, 1 ya da birkaç kişinin çıkarı, şirketlerinin kârı, yöre halkının yaşam hakkını sınırlama, doğayı tahrip etme hakkı
asla ver(e)mez.
Ayrıca Anayasa’nın 169. maddesinde çok net olarak;
– “..Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez..” denilmektedir.
Yine Anayasa’nın 34. maddesine göre;
– “..Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir..” düzenlemesi yer almaktadır.
Çevreyi korumak, geliştirmek ve kirlenmesinin engellenmesini istemek,
3. kuşak insan hakları kapsamındadır. Demokratik ülkeler artık bu aşamadadır.
Ülkemizde ise, AKP ile birlikte en temel insanlık hakkı olan SAĞLIKLI YAŞAM HAKKI bile tehdit altındadır ve çiğnenmektedir. Artvin halkı demokratik – yasal – anayasal – uluslararası hukuka uygun ve sonuna dek MEŞRU bir direniş, doğayı koruma ve 56, maddedeki ANAYASAL YÜKÜMÜNÜ yerine getirme davranışı içindedir. Ancak baskıcı AKP iktidarı,
esen yelden ödü patlar bir patolojik psikoloji içine sürüklendiğinden kente girişleri bile yasaklama girişimindedir! Anayasal gezi hakkı bile engellenmektedir. Vali suç işlemektedir.
Üst makamlardan gelen yasa ve hukuk dışı hukuk dışı buyrukları Vali, Anayasanın 137. maddesi uyarınca yerine getirmeme yükümü altındadır.
*****
Hiçbir iktidar döneminde bunca çok insanımız yaşamını yitirmemiştir!
Niçin?? Nereye dek?? Eli kanlı iktidarların sonuç aldığı görülmüş müdür?
Silahsız ve şiddet kullanmayan, suç işlemeyen ve suça teşvik etmeyen bırakın yasal – anayasal, evrensel hakkı ve görevi olan direniş gösteren Artvin halkının üstüne güvenlik güçlerini orantısız güç kullanarak salmak, olsa olsa AKP iktidarı gibi açık faşizme geçmiş
bir siyasal zorba anlayışın ürünü olabilir.
Anayasa md. 34 de yer alan toplantı gösteri yürüyüşü hakkını
Artvin halkının direnişi bu anayasal madde bağlamında da AKP iktidarınca çiğnenmek istemektedir… 18 Şubat 2016 günü saat 23:45 dolayında binlerce Artvinli dev bir yürüyüşe geçmiş ve Valilik önünde toplanarak Atvin’i haramzadelere bırakmayacaklarını haykırmıştır.
Ankara’da gün içinde yapılan destek eyleminde polis 11 dolayında insanı gözaltına almıştır. Oysa gözaltını gerektirecek bir davranış olmamıştıri Polis yetkilerini aşarak hem Toplantı
ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Yasayı hem de Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasasını çiğnemiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararları, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri sırasında zorunlu (mücbir) sebepler olmadıkça suç bile işlense eylem hakının engellenmemesi,
hukuka aykırı eylemin belirlenerek sonrasında işlem yapılması yönündedir.
AKP iktidarı ne hukuk, ne yasa, ne hak, ne töre ve gelenek dinlemektedir!?
Halkın sırtından polis – jandarma copunu – dipçiğini, biber gazını – basınçlı suyu eksik etmeyerek nereye varabileceğni düşünüyor AKP iktidarı ve İçişleri Bakanı Efgan Ala??
Nereye denli??
Bu baskı meşru direniş hakkını bilemez mi?
Artvin halkının açtığı pankartlarda Haziran 2013 direnişinin anımsatılması önemlidir.
CHP Artvin milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan, 21 Şubat 2016 saat 00:33 dolayında
Halk TV’de güncel durumu yansıtıyor.. Bir milletvekili, Valilik önünde açlık grevine başlamak zorunda bırakılmıştır.. İnsanlar neden böylesine köşeye sıkıştırılır?
AKP iktidarı kimin iktidarıdır?
Yandaş sermaye adına bir siyasal iktidar, 21. yy’da halkına böylesine zulüm yapabilir mi?
AKP kendi ayağına kurşun sıkmaktadır. Bu hazin hukuksuzluk halkın gözünü iyice açacaktır.
Kendine bunca zarar verebilen bir eylemin akıl fukarası öznesi, olsa olsa AKP olmalı!
Ayrıca, AYYÖŞ (Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı) de bu tür girişimlerde yöre halkının görüşüne başvurulmasını gerektirmektedir. AKP iktidarı burada da çifte standart içindedir.
AKP iktidarı apaçık hukuk ve insanlık dışına bir kez daha düşmüştür.
Söz konusu polis – jandarma – iktidar saldırısı derhal durdurulmalı ve sükunetle, katılımcı olarak
konu bir kez daha irdelenmelidir. İlgili Bakanlar (RTE’nin damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Orman ve Suişleri Bakanı) hemen Artvin’e giderek yerinde, halktan doğrudan
bilgi almalı ve hukuka uygun uygar (AKP’den beklenebilir mi??) politikalar benimsemelidirler.
Artvin halkının hukuka uygun ve tümüyle meşru, yürekli direnişini içtenlikle selamlıyoruz.
Bu haklı eylemi destekliyoruz.
AKP iktidarını halkla inatlaşıp zıtlaşmaktan kesin olarak kaçınmaya ve
hukuk dışı orantısız güvenlik gücü kullanma zorbalığını derhal durdurmaya çağırıyoruz.
Bizim de üyesi olduğumuz EĞİTİM-İŞ‘in Cerattepe direnişine destek posteri için
lütfen tıklayın:
Sevgi ve saygı ile.
21 Şubat 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Yazının pdf biçimi : ARTVIN_CERATTEPE_DIRENISININ_DUSUNDURDUKLERI