Etiket arşivi: Başkumandan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa

ATATÜRK’ÜN BÜYÜK TAARRUZ DEĞERLENDİRMELERİ

ATATÜRK’ÜN BÜYÜK TAARRUZ DEĞERLENDİRMELERİ


Dostlar
,

26 Ağustos 1922, tarihin önemli kırılma noktalarından biridir.
Olağanüstü özveri, akıl, stratejik planlama, seferberlik ürünü olan ve Anadolu halkı için kesin olarak bir ölüm – kalım savaşı niteliğinde olan Büyük Taarruz,
92 yıl önce bu gün, 26 Ağustos 1922 günü sabahın ilk ışıklarıyla başlatılmıştı.

Başkumandan, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa idi.

Bu muazzam tarihsel olayın ve soykırıma uğratılmak istenen masum Anadolu halkının tarihte örneği görülmemiş başkaldırısının değerlendirmesini büyük Atatürk‘ten okuyalım..

8 sayfa dolusu kapsamlı makaleyi pdf olarak vereceğiz.
Ama önce bir özet :

ATATÜRK’ÜN BÜYÜK TAARRUZ DEĞERLENDİRMELERİ

Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: X, Sayı: 2, Ağustos 2008

Özet

Atatürk Türk İstiklal Harbi’nin en son ve önemli aşaması olan büyük taarruz ile ilgili olarak yaptığı konuşmalarda pek çok önemli hususun altını çizmiştir. Gerek askeri harekât hakkında söyledikleri, gerekse savaş ve toplum hayatı üzerine yaptığı değerlendirmeler O’nu anlamak hususunda büyük önem taşımaktadır. Bu makalede O’nun tek adam değil ekip adamı olduğunu gösteren anlayışını değerlendirmeye çalıştık.

Türk İstiklal Harbinin en son safhasını teşkil eden Büyük Taarruz aşaması,
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesiyle başlayan ve İzmir’in işgali ile en ileri derecesine varan düşman işgalinden Türk yurdunu ve milletini kurtaran mukaddes bir süreçtir. Türk milletinin bilhassa Sakarya “melhame-i Kübra”sından sonra bir bütün halinde Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun reisi, başkumandan Gazi Mustafa Kemal’in etrafında toplanarak kazandığı bu zafer, Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını tescillemiştir. Atatürk’ün büyük Nutkunda

“Her safhasıyla düşünülmüş, ihzar, idare ve zaferle intaç edilmiş olan bu harekât, Türk ordusunun, Türk zabitan ve kumanda heyetinin, yüksek kudret ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin lâyemut abidesidir…” (Atatürk, 1989; 450).

sözleriyle tanımladığı bu zafer Türk milletine giydirilmek istenilen Sevr paçavrasını kesinlikle yok ettiği gibi, diplomasi sahasındaki başarıların da kaynağı olmuştur. Biz bu çalışmada büyük asker ve devlet adamlığı vasfının seçkin örneklerinin verildiği ilk değerlendirme konuşmalarını incelemeye,
bugüne ışık tutacak esasların altını çizmeye çalışacağız.

30 Ağustos 1924’de Dumlupınar’da yapılan ilk anma töreninde Türk Ocağı adına konuşan Hamdullah Suphi Tanrıöver, Atatürk ve eşi Latife Hanım, Afyonlular,
köylü hanımlar, çiftçiler, erlerimiz ve subaylarımıza hitaben şöyle diyordu: 

“Burada, hâdise sözden çok kuvvetli bir mevkidedir. Ben size ne söyleyebilirim ki, bu ovaların üstünde geçen vak’alar kadar derin, manalı, beliğ ve şümullü olsun? Söz burada fiil karşısında acizdir. Bakıyorum, aramızda Anadolu kadınları var,
hiçbir felâketin üstüne gözyaşı akıtmamış, yüzleri kayalar gibi katı, yüzleri dağ başlarındaki kayalar gibi yanık, sayısız muharebelere sayısız şehitler vermiş Anadolu kadınları var. Aramızda alaca gömlekleriyle, çıplak ayaklarıyla köylüler ve köy çocukları görünüyor. Dağ başlarındaki yaylalardan Yörükler inmiş, içtimaa onlar da gelmişler, içtima tamamdır. Burada olanlar kadar burada olmayanlar da burada… Türk milletinin ruhu, bu harp meydanının kenarında şimdi el bağlamış duruyor.” (Tanrıöver, 2000; 102). Türk milletinin harp sahasında elde ettiği başarıların zemininde yatan birlik ve bütünlüğün önemini ortaya koyan
bu manzarayı günümüzde gerçekleştirmek, milli birlik ve beraberliğin devamı için en etkili yollardan biri olacaktır.

Atatürk’ün bu ilk kutlama töreninde yaptığı konuşmaya geçmeden önce,
sıcağı sıcağına Meclis’e bilgi verirken 4 Ekim 1922 tarihli konuşmasında
altını çizdiği hususlara işaret etmekte yarar vardır.

Başarı bir kişinin eseri değildir..

*********************

Makaleyi paylaşan değerli arkadaşımız Fevziye Göl’e teşekkür ederiz..

Makalenin tümünü okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Buyuk_Taarruz’u_Degerlendirmesi

Sevgi ve saygıyla.
26.8.2014, Çorlu

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!

Dostlar,

ADD Bandırma Şubesinin kuruluşundan bu yana özverili ve üretken başkanı (20 yıl oldu neredeyse!) dostumuz, Cumhuriyet’in gerçek öğretmenlerinden Sayın Melih Çınar,
30 Ağustos Zafer bayramımız için kutlama iletisi yollamış..

İletisi ile bir yandan ulusal coşku aşılarken bir yandan özlü tarihsel bilgi veiriyor ve geleceğe dönük çıkış önerileri koyuyor.

Ressam kmliği ile sanat boyutunu da elbette atlamıyor ve Nazım Hikmet’in unutulmaz dizeleriyle kısa kutlama iletisini daha da değerli kılıyor.

Kendisini kutlayarak, Bandırma ADD’de geçmişte yaptığımız pek çok aydınlanma etkinliğinde becerisini ve konukseverliğini… anımsayarak teşekkür ediyoruz.

30 Ağustos Utkusu (Zaferi) gerçekten, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır birçok bakımdan.. Biz de bu bağlamda, 140’ı aşkın yansıdan oluşan bir power point dosyasını (pdf olarak) sitemizde okuyucularımıza sunuyoruz.

  • Tüm ulusumuza ve mazlum uluslara kutlu ve mutlu olsun!

Bu görkemli utkuyu bizlere armağan edenlere, başta Başkumandan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere tüm dava ve silah arkadaşları ile sevgin (aziz) şehitlerimize bitmeyen – bitmeyecek olan sonsuz minnet ve şükranımız bir kez daha, alımız yerde olarak ifade ediyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 30.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================

30 AĞUSTOS 2013 

Melih_Cinar_Bandirma_ADD_Bsk.

 

Melih ÇINAR 
ADD Bandırma Şube Başkanı     

 

 

Orta öğretim yıllarında bir şiir ezberlemiştik:

“ 26 Ağustos sabaha karşı
Topların çelik ağzı çaldı hücum marşı…” diye.

Sevr imzalanmış, yurdumuz işgale uğramış, İstanbul ve Boğazlar İngilizlerin denetimine verilmiş, Yunan Ege’yi, İtalyan’lar Antalya ve çevresini, Fransızlar Adana bölgesini paylaşmışlar, Pontuslar Karadeniz’e, Ermeniler Doğu Anadolu’ya göz dikmişler.

Böyle bir ortamda Vahdettin ve Damat Ferit hala günün emperyal gücü İngilizlerden
medet umuyor.

Ulusuna güvenen Mustafa Kemal ve arkadaşları hazırlıklarını tamamlamışlar,
26 Ağustos’ta (1922) topları ateşlemişler, altı ayda aşılamaz denilen mevziler altı saatte dağıtılmış, 30 Ağustos’ta ise kesin zafere ulaşılmıştı.

Kurtuluş savaşı bir destandır. Bu destanın mimarı Mustafa Kemal’dir. Böyle bir destanı “Yüzyıllarda bir gelen dahi…”başarabilir, böyle bir destanı:

“Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.”

dizeleriyle Nazım Hikmet şiirleştirebilirdi.

30 Ağustos Zaferi Lozan’ı hazırladı,
30 Ağustos Zaferi Cumhuriyeti hazırladı.
30 Ağustos Zaferi egemenliğin kayıtsız koşulsuz Ulusa verilmesini sağladı,
30 Ağustos Zaferi Türk Devrimi ve aydınlanmanın yolunu açtı.

Bugün ise Damat Ferit’lerin, Ali Kemal’lerin torunları birlik olmuşlar tarihten hiçbir ders almayarak emperyal güçleri arkalarında sanarak gazetelerde köşe, televizyonlarda program kapmışlar hem Cumhuriyet’e, hem Cumhuriyet’i kuranlara, hem de kollayanlara saldırıyorlar. O emperyal güçleri dost sanıyorlar. Bu adamlardan dostluk beklemeyiniz.

Atatürk 31 Temmuz 1920’de Afyon’da subaylara bakın ne demişti :

  • “İngilizler, milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için, pek tabii olarak evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler. Mütareke koşullarının uygulanması ile silahlarımızı, cephanelerimizi, bütün müdafaa vasıtalarımızı elimizden almaya çalıştılar. Sonra kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz ve taarruza başladılar. Askerlik izzetinefsini yok etmeye gayret ettiler. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti, bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Bir taraftan da müdafaasız, ordusuz bıraktıklarını zannettikleri milletin de izzetinefsine, her türlü haklarına ve mukaddesatına taarruzla milleti alçaklığa, boyun eğmeye alıştırmak planını takip ettiler ve ediyorlar.”

O günün emperyal gücü İngiltere böyle tertipler içinde. Bugünün emperyal gücü ABD, aynı oyunu yerli işbirlikçiler ile sahneye koymakta ve güzide ordumuzu itibarsızlaştırmak için tertip içinde tertip düzenlemektedir. Birileri sanıyor ki bu hep böyle devam edecek.

Oysa bugün Irak’ın, Mısır’ın, Libya’nın, Suriye’nin başına gelenlerin yarın bizim başımıza gelmeyeceğini kim garanti edebilir. İşte o zaman gene ülkemizi “Milletimizin azim ve iradesi” içinde halkımızın bağrından çıkmış ordumuz kurtaracaktır.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!