Etiket arşivi: Balyoz Davası Birleşmiş Milletler’e taşındı

İklim değişikliği: Ne yapmalıyız?

ayberOrhan AYBER
Cumhuriyet, 26 Ağustos 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Ülkemiz için yapılması gerekenler.

a) Türkiye özellikle İç Anadolu bölgesinde buğday üretiminde çok aşırı kayıp yaşıyor, ayrıca Marmara Bölgesi’ndeki kuraklık ayçiçeği üretimini olumsuz etkiliyor.

Çevre mühendisi Evren Dindiren Dönmez “Türkiye iklim krizinden ilk etkilenecek ülke: bulunduğu coğrafya nedeniyle” diyor ve uyarıyor

  • “Çok ciddi önlemler alınması gerekiyor.”

b)Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı mutlaka kabul etmeli.
c) Türkiye tüm yoğunluğunu yenilenebilir enerjiye yönlendirmeli.
d) Türkiye de Z kuşağı iklim değişikliğinin riskini yaşayacak; onların derslerine iklim değişikliği konusunda kitaplar eklenmeli.
e) Ziraat Bankası gerçek görevine geri dönmeli ve Türk üreticilerinin traktörlerine haciz konmasını engellemeli, bugün ülkemizde ilk kurtarılacak olan üreticilerimizdir.
f) Şu an ülkemizde suyun yönetimi ile ilgili eski DSİ mühendisleri göreve davet edilmeli ayrıca enerji konusunda Necdet Pamir gibi uzmanlardan yararlanmalı.
g) Dünyada henüz bu büyük tehlike gereği kadar ciddiye alınmıyor gibi. Oysa en geç bir yıl sonra bütün dünyanın gerekli stratejileri uygulayabileceklerini düşünüyorum.
h) Sonuç için tahminlerim: Tüm dünya ülkeleri bir araya gelecekler.

Küresel güçler silah yapımına harcadıkları potansiyellerini ister istemez dünyamızı kurtarmaya harcayacaklar…

Kapitalizm denen 20 ve 21. yüzyılın en tehlikeli yapısı tarihin çöplüğüne gidecek.

BEDEL YİNE DAR GELİRLİYE

Küresel iklim değişikliğinin bedelini yoksul da varlıklı da ödeyeceğinden gelir dağılımı adaletsizliğinden dünya arınacak.

Yeni bir dünya düzenine (daha adil, daha eşitlikçi)  hazırlanalım…

Dünyamızı bekleyen büyük tehlike küresel iklim değişikliği ve buna bağlı olarak aşırı hava olayları.

Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal’e sormuşlar:

Sizin sözleriniz ile bilimsellik çelişirse hangisini tercih etmeliyiz?

  • “Hiç tereddüt etmeden bilimden yana olmalısınız” demiştir.

Bizler de bilimin yol göstericiliğinden ayrılmamalıyız.

BM İKLİM RAPORU NE DİYOR?

66 ülkeden 234 bilim insanının beş yıl süren çalışması ile hazırlanan rapordan alıntılara göre:

İtalya bilinen tüm dönemlerin en sıcak gününü yaşadı 48.8 derece…

Almanya da hiç görülmemiş su baskınlarında 160 kişi yaşamını kaybetti…

Sibirya ormanları halen yanıyor…

Cezayir’de yangınlar çok arttı; söndürme çalışmalarında ordu mensubu 65 kişi yaşamını yitirdi…

Kanada ormanları yanıyor ve Kanada hükümetinin bu yangınları söndürmeye gücü yetmiyor; yüzlerce kişi sıcaklardan yaşamını kaybetti…

ABD’de Kaliforniya yangınları halen devam ediyor. Su, ormanlardan daha değerli hale geldi…

Sıcak mevsimler uzayacak soğuk mevsimler kısalacak.

Üretici %60 zarara uğrayacak.

===============================
Dostlar,

Öncelikle “İKLİM FACİASI” (Climate Disaster) ile yüzleşmek zorundayız. Artık “küresel ısınma” falan değil. O aşamalar geride kaldı : Faciayı yaşıyoruz!

Yapılacaklar belli.. Sera gazları hızla azaltılacak, yenilenebilir enerji neredeyse tek kaynak olacak.
Mutlaka daha TASARRUFLU yaşamayı öğreneceğiz; herkes karbon ayak izini en aza indirecek.
Akıldışı hızlı, gereksiz, yersiz, aptalca ve sürdürülemez Nüfus artışını mutlaka ve hızla frenleyeceğiz… Her aileye 1 çocuk..
….
Küresel seferberlikle. BM öncülüğünde uzman kuruluşlarla; DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), UNEP (BM Çevre Programı), FAO (BM Gıda Tarım Örgütü)….

İnsanlık aklını un ufak edip çiğnemedi ya !
(Peynir ekmekle yemedi… demedik, artık peynir lüks, çok pahalı!)

Elbette en belli başlı (makro) önlem küresel vahşi kapitalizmin ölçüsüz kâr hırsıyla dünyaya saldırısını dizginlemek gerek.

  • Dünya fahişesi değil bu kapitalist – emperyalist zibidilerin.

Tersine, Kızılderili Reis Franklin Pierce’in taaa 1854’te ABD Başkanına yazdığı gibi,

  • Dünya bize atalarımızdan emanet, çocuklarımıza devredeceğimiz.

    Büyük ATATÜRK ne denli yerinde uyarmıştı :

  • Bizi mahvetmek isteyen emperyalizm ve bizi yutmak isteyen kapitalizm ile savaşımı meslek edinmiş insanlarız.. 

Sevgi ve saygı ile. 27 Ağustos 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

Balyoz Davası Birleşmiş Milletler’e taşındı…

Vardiya Bizde Platformu,
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvurdu.

Balyoz Davası’nın tutuklu sanıklarının aileleri ve yakınlarının kurduğu
Vardiya Bizde Platformu, merkezi ABD-Vaşington’da bulunan Perseus Strategies Hukuk Bürosu aracılığıyla Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvuruda bulunarak, sanıkların hem Türk hukuku hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuk kurallarına aykırı olarak keyfi biçimde tutuklu bulunduklarının tespit edilmesini, bu tespitle birlikte Türkiye devletinden sanıkların salıverilmesinin talep edilmesini istedi.

Tutuklu aileleri ve yakınlarının kurduğu Vardiya Bizde Platformu,
sözde Balyoz Darbe Planı Davası ile ilgili, sahte olduğu bilimsel olarak 23 ayrı bilirkişi raporu ile kanıtlanmış delillerle özgürlüklerinden mahrum edilen 250 sanığın durumu hakkında Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na başvuruda bulundu.

Vardiya Bizde Platformu adına başvuruyu gerçekleştiren, merkezi ABD-Vaşington’da bulunan Perseus Strategies Hukuk Bürosu’nun yöneticisi Jared Genser, Balyoz Davası’nda hem Türk hukukunun hem de Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerin açık bir şekilde çiğnendiğini, yargı sürecinde asgari hukuk normlarına dahi uyulmadığını söyledi.

Perseus’un Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na yaptığı başvuruda, Balyoz Davası sanıklarının yargılanmasında adil ve tarafsız bir yargılamada aranan asgari standartlara ulaşılmadığı vurgulanarak, bu nedenle sanıkların tutukluluklarının keyfi ve hem Türk ve hem de uluslararası insan hakları normlarına aykırı olduğu savunuldu.

Başvuruda, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’nun, uluslararası hukukun bu ihlallerini dikkate alarak, sanıkların Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından yasal yükümlülüklere aykırı bir biçimde tutuklu bulundurulduklarını tespit etmesi, bu tespitle birlikte Türkiye devletinden sanıkların salıverilmesini talep etmesi istendi.

Vardiya Bizde Platformu adına bilgi veren Avukat Selim Yavuz, Balyoz Davası’nda, üç ayrı iddianame kapsamında 365 kişinin, 2003 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek” ile suçlandığını, 250 sanığın tutuklu olarak yargılandığı davada, sanıklardan birçoğunun tutukluluk sürelerinin iki seneye yaklaştığını hatırlattı.

Davada kanıt gösterilen dijital belgelerin sahte olduğunun, savunma tarafından ortaya konan yüzlerce tarihsel tutarsızlık, çelişki ve hatalar ile kanıtlandığını vurgulayan Av. Yavuz, şu bilgileri verdi:

“Davanın esasını teşkil eden darbe planlarının kayıtlı olduğu CD’ler savunmaya, bu CD’ler ele geçtikten ve ilk tutuklamalar başladıktan 22 ay sonra verildi. Bu CD’ler üzerinde ABD, Almanya ve Türkiye’de yapılan bilirkişi incelemeleri sonucu, söz konusu CD’lerin sahte olduğu, iddia edildiği gibi 2003’te değil, çok sonraki bir tarihte kaydedildikleri tespit edildi. Zira tek oturumda oluşturulan ve hiçbir güncellemeye tabi olmayan 2003 tarihli CD’lerde Microsoft 2007’ye ait öğeler bulundu. Ayrıca, CD’lerin yüzeyindeki el yazılarının incelenmesi sonucunda da bu yazıların bir sanığın el yazısından makine marifetiyle kopyalanarak oluşturulduğu tespit edildi.”

Balyoz Davası’na bakan İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, tüm ısrarlara rağmen bu sahtecilikleri tespit edebilecek bilirkişilerin atanmasını reddettiğini hatırlatan Av. Yavuz, “Mahkeme aynı zamanda, iddianamede darbeyi önlediği iddia edilen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlemesi talebini de dikkate almadı. Mahkeme ayrıca, bu talepleri kabul edilinceye kadar davalara katılmayacağını bildiren savunma avukatları hakkında da suç duyurusunda bulundu. Hukuka aykırı olarak delillerin incelenme safhasını atlayarak savcıdan esas hakkındaki mütalaasını isteyen mahkeme, kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle sanıkların tutukluluk hallerini devam ettiriyor” diye konuştu.

Geçen Ağustos ayında, henüz hüküm giymedikleri halde Balyoz Davası’nda tutuklu yargılanan 34 general ve amiral emekliye sevk edildiğine de dikkat çeken Av. Selim Yavuz, “Böylece uluslararası hukukun temin ettiği en temel prensiplerden biri olan ‘masumiyet karinesi’ yargı süreci dışında da ihlal edildi” dedi.

Kimi sanıkların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı kişisel başvurulardan farklı olarak, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na yapılan bu başvurunun, üç iddianame kapsamında yargılanan tüm tutuklu sanıkları hakkında ve soruşturma ve kovuşturma sürecinde, bugüne kadar yapılan tüm hukuk ihlallerini içermekte olduğunu ifade eden Av. Selim Yavuz, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu’na yapılan bu başvuru ile basının ve halkın dikkatini bir kaz daha, 250 insanın hukuksuz bir şekilde özgürlüklerinden alıkonulduğu Balyoz Davası’nın gerçeklerine çekmek istediklerini söyledi.

BAŞVURU METNİNİ OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ.