Türkiye sorunu: demokratik hukuk devleti (DHD) sorunudur.
Kürt sorunu da, özünde bir DHD sorunu.
İlki, ikincisini zehirliyor; ikincisi ise, ilki üzerinde uzlaşma zeminini gölgeliyor. Nasıl?
Anayasa’ya göre Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına saygılı, demokratik ve laik, bir sosyal hukuk devletidir.
Kürt sorunu ise, toplumsal yapıyla ilişkili; Devletin insan topluluğuna içkin.
Yurttaş, halk ve millet/ulus, insan topluluğunun hukukileşmiş soyut kavramları olup, 1924 Anayasası’nda ‘Türkiye ahalisi’ şeklinde tanımlanıyor.
GENEL SORUN: DHD
Önce şu sorulmalı: Türkiye’de ‘demokratik hukuk devleti’, -Kürt sorunundan bağımsız olarak- ne ölçüde saygı görmekte? Hukuk devletinin üç ölçütü -insan hakları, demokrasi ve devlet- açısından birer cümle ile yanıt:
–İnsan hakları: Düşünce özgürlüğü, toplu özgürlükler ve siyasal haklar, sistematik ve sürekli olarak çiğneniyor.
–Demokrasi: Siyasal iktidarın eldeğiştirme yollarını, “sürekli anayasal darbe” yoluyla tıkamaya harcanan emek, Devlet yönetimi için harcanandan daha yoğun.
Devlet: Yasama-yürütme-yargı erklerinin birbirinden ayrılığı ve yargı bağımsızlığı, Anayasa metni üzerinde kaldı.
Eşitlik-laiklik-yurttaşlık: Cumhuriyet’in bu üçlüsünü resmen aşındırma etkinlikleri sürekli ivme kazanıyor.
Ülkesel ve çevresel haklar: Bütün Türkiye tehlikede; tarihsel-kültürel-doğal varlıklarıyla, kentsel-kırsal ve kültürel çevresiyle yağmalanıyor.
KÜRTLER İÇİN DAHA ÇOK
Eşit yurttaşlık eksiği nedeniyle, DHD açığının bedeli, Kürt yurttaşlara ve siyasal hareketine Türkiye geneline göre çok daha ağır bir biçimde yansıyor.
Demokratik açıdan, yerel demokraside Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı bir yana, anayasal güvenceler hemen tümüyle askıda. CHP’li belediye yönetimlerine uygulanan Anayasa dışı baskıdan farklı ve çapraz baskılar yelpazesi:
–Kayyum: Sayısı 60’ı aşan HDP’li belediye başkanı yerine kayyum atandı.
–Tutuklama: Başta S. Demirtaş olmak üzere 6000 kadar seçilmiş mahpus.
–Kapatma: MHP dayatması sonucu açılan HDP’yi kapatma davası.
TBMM ve HDP
TBMM, Anayasa değiştirme yetkisi olan tek kurum: Türev kurucu iktidar. Parlamenter rejim için eksen alınan kurum; haliyle Anayasa değişikliği çalışmalarının merkezi.
CHP Genel Başkanı, haklı olarak ‘Kürt sorunu için çözüm yeri TBMM, muhatap ise HDP’ dedi.
Ulusal ölçekte toplu temsil özelliği bulunan tek kurum olarak TBMM, işleyişi en saydam olan anayasal merci. Yetki olarak da, asli ve genel yetkiye sahip tek kurum. Hükümet yokluğu da TBMM’nin müzakere organı olma özelliğini daha da öne çıkarıyor.
“TUTUM BELGESİ”
Güçlü demokrasi; bağımsız ve tarafsız yargı; kayyım rejimi değil, halk iradesi; Kürt sorununda demokratik çözüm; barışçı dış politika; kadına özgürlük ve eşitlik; ekonomide adalet; kamu yönetiminde liyakat; doğaya saygı; gençler için özgür yaşam; demokratik anayasa. Bunlar, HDP’nin ‘Tutum Belgesi’başlıkları.
Bu başlıklar altında yapılan önerilerin tümüne yakını Millet İttifakı tarafından savunulan demokratik hukuk devleti amacı ile örtüşüyor:
“Çözümsüzlüğün başlıca kaynağı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değiştirmek istiyoruz. Hedefimiz otoriter ve tekçi sistemin yerine çoğulcu demokratik sistemin tesis edilmesini sağlamaktır… Sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil; konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur” .
TÜRKİYE ÇAĞRISI
Kürt sorunu bir Türkiye sorunudur; ama Türkiye sorunu çözüme kavuşmadan Kürt sorununu çözme olanağı bulunmadığı gibi demokratik hukuk devletinin temel gerekleri uygulamaya geçirilmeden Kürt sorununu tartışma olanağı bile doğmaz.
Tutum Belgesi, bu bağlamda -ayrıca ele alacağım- üç ana sorunu gündeme çıkarıyor:
-Anadili hakkı ve evrensel kimlik haklarının tanınması,
-Yurttaşlık,
-Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi.
Kürt sorununun çözümünde TBMM’yi merkeze alma, TBMM eksenli parlamenter rejim öngören anayasa çalışmaları ile de örtüşmekte. Tutum Belgesine göre; eşit yurttaşlığı esas alan Anayasanın hazırlanma süreci, her kesimi kapsayan, demokratik katılım ve toplumsal müzakereye dayalı bir yöntemle yürütülmeli.
İTTİFAK VE İKTİDAR
Cumhur İttifakı, gelecek seçimlerde de çoğunluğu kaybetmemek için, HDP’yi Millet İttifakı dışında tutmak için her yolu meşru sayacak.
Bu nedenle, Türkiye tarihsel bir dönemeçte:
Eğer demokratik hukuk devleti ekseninde bir ittifak sağlanabilirse, Kürt sorunu için çözüm yolu da açılır; tersine, bu sağlanamaz da yeniden Cumhur İttifakı çoğunluğu elde ederse, “mezhep-etnisite” bireşimli tek kişi yönetimi pekişmiş olacak. Bu durumda, Kürt sorununun çözümü bir yana, Türkiye sorunu, daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti sorunu daha da derinleşecek.
Bu nedenle, TBMM’nin merkezi konumu, ülkemizin geleceği için yaşamsaldır.
Türkiye ‘ nın meselesi; “T.C’nin temeli kültürdür.” M.Kemal Atatürk’ün formülasyonu gereği kültürel devrimdir. Uylaşımla gerçekleştirilecek bu devrimin özü eşit yurttaşlık temelinde liyakatı esas alan hakkaniyetli laik demokratik toplum yapısıdır. Yazıda geçen bu öz “Tutum Belgesine göre; eşit yurttaşlığı esas alan Anayasanın hazırlanma süreci, her kesimi kapsayan, demokratik katılım ve toplumsal müzakereye dayalı bir yöntemle yürütülmeli.” Özü pazarlık olan müzakere ile degil özû razılıkla helâlesme olan uylaşımla çözüme kavuşur.Bu tutum belgesine ruh veren “müzakere ve diyalog terminolojisi” nefsi mülkiyetçi düzeneği güçlü kılıyor…baki selamlar
Ulusal ve toplumsal düzeyde GÜNCEL, tümüyle SOMUT ve NESNEL, tam DEMOKRAT, gerçek YURTSEVER, derin BİLİMSEL, her sözcüğü ve tümcesi HAKLI ve TEMELLİ, GEREKLİ ve GEREKÇELİ, olağanüstü ÖNEMLİ ve yaşamsal DEĞERLİ, baştan sona MÜKEMMEL teşhisler, saptamalar, irdelemeler, yorumlar, genellemeler, sonuçlar, öngürüler ve öneriler. Çok değerli vekil ve ünlü hukukcu sevgili hocamız Prof. KABOĞLU’nu en yürekten duygular, dilekler ve saygılar sunarak kutlamak gerek. Seçkin ve saygın yayıncıları Prof. SALTIK’a ve BİRGÜN GAZETESİ’ne de aynı duygular, dilekler ve saygılar..