Cumhuriyetin İlanı ve Mustafa Kemal Paşa’nın İlk Cumhurbaşkanı Seçilmesi..


Cumhuriyetimizin 92. yılı kutlu olsun!

Cumhuriyetin İlanı ve Mustafa Kemal Paşa’nın
İlk Cumhurbaşkanı Seçilmesi..

  • “Cumhuriyet, imkân demektir. Cumhuriyet, yalnızca adıyla bile birey özgürlüğünü aşılayan sihirli bir aşıdır. Görülecektir ki, cumhuriyet imkânları olan her memleket, özgürlük davasında er geç başarılı olacaktır. Cumhuriyet, kendisine bağlı olanları en ileri aşamalara götüren imkânları verir. Bağımsızlık ve özgürlüğüne sahip olan milletler, ilerleme yolunda imkânlara sahip demektirler. O halde cumhuriyet, her alanda ilerlemenin de en belirgin teminatıdır. Cumhuriyeti bu anlamıyla ve bu kapsamıyla anlamak gerekir.”
    (Atatürk’ten B.H., s.45)

*****

23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılması ile yeni bir Türk Devleti kurulmuştu. Millet egemenliğine dayalı bir yönetim benimsendiği için devletin adının Cumhuriyet olması gerekiyordu. Fakat o günkü siyasal ortamın uygun olmaması nedeniyle rejimin adı açıklanmamış; iç ve dış düşmanların bunu bölücü amaçla kullanmalarına olanak verilmek istenmemişti. Devletin adı o dönemde TBMM Hükûmeti olarak adlandırılıyordu.

TBMM Başkanına, elçi kabul etme ve atama, yasaları uygulatma, devleti temsil etme yetkileri verildiği halde, “devlet başkanı” anlamına gelen bir unvan verilmemişti. Bu nedenle devlet başkanlığı boş gibi görünüyordu.

Büyük zaferin ardından (AS: 30 Ağustos 1922) 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile Cumhuriyete giden yolda en önemli engel aşılmış oldu. Saltanatın kaldırılmasına karşın, hâlâ Halifeyi devlet başkanı gibi görenler vardı. Gerçekte, rejimin değişeceği ve kişisel yönetime son verileceği, Amasya Genelgesi’nde (AS: 22 Haziran 1919) ilk kez şu şekilde belirtilmişti:

“Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hâl ve durumunu gözden geçirmek ve hak isteyen sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimin dışında bir millî heyetin varlığı lazımdır.”

Rejimin değişeceği konusu daha sonra, Erzurum ve Sivas kongrelerinde de ifade edilmiştir.

23 Nisan 1920’de açılan TBMM, 24 Nisan 1920 günü kabul ettiği ilk kararla, “TBMM’nin Türk milletinin gerçek temsilcisi olduğu, TBMM’nin üzerinde başka bir güç tanınmadığını” belirtmişti. Bu, Cumhuriyet idaresinin başlangıcı demekti. Cumhuriyet rejimi TBMM’nin açılışından beri işliyordu. Yalnızca adı konmamıştı.

1921 Anayasası’na göre kurulan hükûmet sisteminde TBMM’nin kendisi hükûmetti. Böyle olduğu için bir başkanı da yoktu. TBMM’nin bakanları ayrı ayrı oylayarak seçmesi yöntemi zaman zaman iyi sonuç vermiyordu. Meclis kimi kez çoğunluğun desteğine sahip olan bir bakan seçemiyordu. Bu da Yürütme işlerini aksatıyor ve geciktiriyordu. Bunun için Hükûmet kurma sisteminin de değiştirilmesi gerekiyordu.

TBMM’nin, 1 Nisan 1923’te yeni seçimlerin yapılmasına karar verdi. Yapılan seçimler sonucu, İkinci TBMM 11 Ağustos 1923’te toplandı. TBMM, kısa bir süre sonra, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Andlaşması’nı onayladı (23 Ağustos 1923). Lozan Barış Antlaşması, Kurtuluş Savaşı’nı tamamlayan siyasal bir utku oldu.

6 Ekim 1923 günü, Türk ordusu İstanbul’a girdi.
(AS: 13 Kasım 1918’de başlayan işgal, 6 Ekim 1923’te Mustafa Kemal’in başarısı ile sona erdi.)

İstanbul, İtilaf Devletleri tarafından boşaltılınca, bu kez yeni Türk devletinin hükûmet merkezinin neresi olacağı konusu ortaya çıktı. 13 Ekim 1923’te Anayasa’ya eklenen “Türkiye Devleti’nin idare merkezi Ankara şehridir” ek maddesiyle, devlet merkezinin neresi olacağı yolundaki tartışmalara son verildi. Böylece, cumhuriyetin ilanı yolunda önemli bir adım daha atılmış oldu.

Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ve arkadaşları, artık yeni rejimin adının konulması zamanının geldiği görüşündeydiler. Bunun için de öncelikle, basını kamuoyunu hazırlamayı uygun gördüler. Eylül 1923’te Anadolu Ajansı, Anayasa’da bir değişiklik yapılacağını ve bu konuda bir komisyonun tasarı hazırlamakta olduğunu ilan etti. 27 Eylül 1923 günü Türk basını, Mustafa Kemal Paşa’nın Avusturyalı bir gazeteciye verdiği demeci yayımladı:

Anayasa’ya göre hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir. Yürütme kudreti, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanır. Bu iki hamleyi bir kelime ile anlatabilmek için hangi sözlükte aranırsa aransın, sözü geçen kelime, Cumhuriyet olacaktır. Bundan ötürü, Türkiye’nin iç gelişimi henüz tamamlanmamıştır. Daha başka değişmeler ve gelişmeler, Cumhuriyet esasına varacaktır. Bugün olduğu ölçüde gelecekte de daha çok demokratik bir cumhuriyet oluşack ve bu cumhuriyet, hiçbir biçimde Batı cumhuriyetleri esaslarından farklı olmayacaktır.” (1)

Ankara’da çıkan Yeni Gün gazetesi, 8 Ekim 1923 günü, “Yakında Cumhuriyet ilan edilecektir” başlığı ile bir makale yayımladı.

27 Ekim’de Ali Fethi (Okyar) Bey’in başkanlığındaki hükûmet istifa etti. Yeni hükûmetin oluşturulması için toplanan parti grubunda da hükümet listesi üzerinde anlaşma sağlanamadı. Parti grubunda bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa, konunun bir hükümet bunalımı değil, rejim bunalımı olduğunu belirtti. Bu gelişme karşısında ortaya çıkan görüş şuydu: Milletvekillerinin, hükümete üye seçmesi uygulamasından “Kabine sistemine” (devlet başkanı tarafından atanan bir başbakanın hazırlayacağı bakanlar kurulunun, devlet başkanı tarafından onaylanmasından sonra Meclisin güvenoyuna sunulması) geçilmesinin gerektiğiydi. Bunu sağlamak için Anayasa değişikliğine gidilerek cumhuriyeti bir an önce ilan etmek ve cumhurbaşkanını seçmek gerekiyordu.

28/29 Ekim gecesi Mustafa Kemal Paşa, yakın arkadaşlarıyla görüşerek “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dedi. Aynı gece, İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası’na kimi maddeler ekleyen ve kimi maddeleri değiştiren yasa tasarısı hazırladılar. 29 Ekim 1923 günü Parti grubunda görüşe sunulan tasarıda şunlar yer alıyordu:

1-Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli cumhuriyettir.
2-Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.
3-Türkiye Devleti, hükûmetin böldüğü idarî birimleri Bakanlar Kurulu aracılığıyla yönetir.

Parti grubunda görüşülüp kabul edilen tasarı, aynı gün (29 Ekim 1923) saat 20.30’da Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunuldu. Anayasa değişikliği teklifi aynen kabul edilerek yeni Türk Devleti’nin bir Cumhuriyet olduğu ilan edildi.

Cumhuriyet yönetiminin ilan edilmesinden sonra Meclis, Cumhurbaşkanı seçimine geçti. Gazi Mustafa Kemal Paşa, seçime katılan 158 milletvekilinin oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçildi. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmasını şöyle tamamladı:

“… Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.”

Cumhuriyetin ilanı ile devlet rejiminin adı konuldu ve bu konudaki tartışmalar ortadan kalktı. Devlet başkanlığı sorunu çözümlendi. Meclis tarafından seçilen hükûmet yerine, Anayasa gereği Kabine Sistemi’ne geçildi.

(1) Enver Ziya Karal, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1978, s.127
(2) Baki Kurtuluş, Tarihsel Olaylarla Söylev “Nutuk”, İstanbul, 1987, s.287

=======================================

Dostlar,

Yazıyı bizimle paylaşan Sayın Fevziye Göl arkadaşımıza teşekür ederiz..
Metinde, tarafımızdan anlama dokunmadan, yer yer güncel dile uyarlama yapılmıştır

Gazi Mustafa Kemal Paşa ve O’nun dava – silah arkadaşı yiğitlere 92 yıl sonra selam olsun!

Cumhuriyetin temellerine harç koyan, alın teri akıtan, en küçük katkı verenlere şükran olsun.

Bu toprakları bize yurt – vatan kılan tüm gazi ve şehitlerimize rahmet olsun..
Onlara borcumuzu ödemenin biricik yolu,

  • ÜLKEMİZİ VE HALKIMIZI BU YURTTA SONSUZA DEK
    BAĞIMSIZ VE
    BAŞI DİK – ONURLU YAŞATMAKTIR..

    Ve bu tarihsel – kutsal görev, bu topraklarda yerine getirilecek;

  • Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!

Sevgi ve saygı ile.
30 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir