CUMHURİYET’İN 89. YILINA ARMAĞAN : 89. YILINDA ATATÜRK ve TÜRK DEVRİMİ’ne BAKIŞ

Dostlar,

3 yıl önce yazdığımız ve bu sitede sizlerle paylaştığımız kapsamlı makalemizi bir kez daha öne çekmek istiyoruz.. (29 Ekim 2015)

  • CUMHURİYET’İN 89. YILINA ARMAĞAN :
    89. YILINDA ATATÜRK ve TÜRK DEVRİMİ’ne BAKIŞ

başlıklı kapsamlı çalışmamızı bilgi ve ilginize sunuyoruz..
Dolu dolu 9 A4 sayfası ve 4836 sözcükten oluşuyor.

Uzunluğu nedeniyle, bir de word yapılanmasını korumak için pdf olarak sunuyoruz.

Çok emek verdik.. Okunmasını, okutulmasını dileriz..
Saat 04:44 ve hala çalışıyoruz.

Sabah da elbette 1. TBMM önüne gideceğiz en büyük bayramımızı kutlamak üzere..


ADD Bilim – Danışma Kurulu üyeleri olarak Opera önünde buluşacak ve
Ulus meydanına yürüyeceğiz.

Halay çekeceğiz TGB’li gençlerle.. 

  • Başta Cumhurbaşkanı A. Gül, tüm AKP’lileri de davet ediyoruz

Her ne denli birileri tümüyle ayrımında olmasalar da,
bu Cumhuriyet hepimize gerek ve de emanet çünkü..

Kutsal.. Atatürk’ten bize kalan en büyük emanet..

2012 içinde bu güne dek yazdığımız 60. aydınlanma yazısı oluyor bu sunduğumuz..

Yararlı olması dileğiyle..

Okumak için lütfen tıklar mısınız ??

Cumhuriyet’in_89._Yilina_Armagan,_29.10.12

Sevgi ve saygı ile.
04:44, 29.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

 

CUMHURİYET’İN 89. YILINA ARMAĞAN : 89. YILINDA ATATÜRK ve TÜRK DEVRİMİ’ne BAKIŞ” hakkında bir yorum

  1. Rıza GÜNER

    NİYET VE KISMET

    Ben, askeri okullara girmek, mutlaka subay ve general olmak istiyordum; bu benim su katılmadık niyetimdi… Yani sübjektif halimdi.

    Ama Alevi olduğum için askeri okullara alınmadım. Ordu’ya ancak er olarak, vatan borcumu ödemek üzere Sakıncalı Personel damgasıyla kabul edildim. Bu da Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Alevi Vatandaşına layık gördüğü kısmetimdi… Yani Objektif durumumdu.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurucu ve yöneticilerinin hepsinin, belki istisnasız olarak iyi niyetli olduklarına hiç kuşku yok!.. Niyetleri daima iyidir… Ama, bu iyi niyetle, bize layık buldukları iyi kısmet hiçbir zaman gerçekleşmemiş, her zaman iyi bir niyetle, çok kötü bir sonuç elde edilmiştir.

    Cumhuriyet’in kurucu ve yöneticilerinin SÜBJEKTİF İYİLİKLERİ, OBJEKTİF İYİLİĞİ getirmemiş; aksine pusuda bekleyen Sünni Din Adamlarına; YİRMİNCİ ve YİRMİBİRİNCİ YÜZYILIN OLANAKLARIYLA Engizisyon faaliyetinde bulunma ve dünyanın en büyük Halifelik Hareketlerini örgütleme şansı vermiştir.

    Eşitlik, askerlikte dört bin yıl önce Çinli bir general tarafından kabul edilmiş ve Modern Ordu’nun temeli olmuştur: Önce herkes bir, herkes eşit herkes, silah arkadaşı!.. Sonra, on kişiyi yönetebilen onbaşı, yüz kişiyi yönetebilen yüzbaşı, bin kişiyi yönetebilen binbaşı…

    Eşitlik; Büyük Petro Döneminde Rusya’da, Cromwell Döneminde Birleşik Krallıkta sivillikte de kabul edilmiş; Büyük Fransız Devrimi’yle, İslam Ülkeleri dışta kalmak üzere bütün insanlığa mal olmuştur.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve yöneticileri de “HERKES EŞİTTİR!..” diyememişler ve EŞİTLİK FİKRİNİ, “bir elin parmakları da eşit değil,” anlayışı ile reddetmişler; Osmanlı üst kimliğinin yerine “Türk Olma” üst kimliğini koymak istemişlerdi.

    Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da gibi ülkelerde, üst kimlik hiç olmamış, eşitlik fikri aşağıdan yukarıya bu ülkelerin hepsinde en azından resmiyette kabul edilmiştir. “Amerika Birleşik Devletleri toprakları üstünde doğan ya da Kanunla vatandaşlık hakkı kazanan HERKES EŞİTTİR!” denilerek, eşitlik fikri bir ihtiyaç haline getirilmiş VE “ABD’Yİ KURAN HERKESE İNGİLİZ MİLLETİ DENİLİR,” gibi iddialardan kaçınılmış; ABD TOPRAKLARI ÜSTÜNDE DOĞMAK VE ABD VATANDAŞI OLMAK esas alınmıştır.

    Cumhuriyet’in 89. Yılında da hala “HERKES EŞİTTİR!..” denilememiş ve Türkiye Sünni Din Adamlarının kontrolünde Allah’a emanet bir ülke haline gelmiştir… Ne yazık ki, gerçek budur ve olası kısmeti önlemek için, “herkes eşittir!” demekten başka bir çare de yoktur.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir