Günlük arşivler: 7 Ağustos 2014

Ali Rıza Aydın : SEÇİM OYUNU


Dostlar,

Anayasa Mahkemesi Emekli Raportörlerinden değerli dostumuz
Sayın Ali Rıza AYDIN‘ın “SEÇİM OYUNU” adlı yorumunu paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygıyla
07.8.2014, Amasya

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=========================================

Seçim oyunu

portresi

 

Ali Rıza Aydın
Anayasa Mahkemesi Em. Raportörü
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ali-riza-aydin/secim-oyunu-95501, 7.8.14

 

Seçimlerde iki konu alışkanlık durumu yaratmaya başladı. Birincisi, iktidara ve liderine göre aday ve seçim taktiği belirleme; ikincisi de başlangıçta tepki gösteren sol seçmeni bu adaya ve taktiğe uyarlama… Genel ve yerel seçim fark etmiyor, sonuçta AKP iktidarda… Şimdi aynı alışkanlık, Erdoğan’a bağlı olarak Cumhurbaşkanı seçiminde yineleniyor.

Güncel konunun “Cumhurbaşkanı adaylığı ve seçimi” değil, AKP ve Erdoğan Hükümetinden kaynaklı “meşruiyet” ve “hesap verme” sorunu olduğunu, bu sorunun da yağ lekesi gibi büyüyerek yargı ve özellikle de yasama organını sardığını soL’un birçok yazarıyla birlikte sürekli vurguladık.

Yanlışlar üst üste biriktirildi. Bir yandan AKP meşru değil ama Meclis meşru denildi, öbür yandan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı merkez yapılarak aday arayışına girişildi.

İslam Konferansı Örgütü (Haziran 2011’den sonra İslam İşbirliği Teşkilatı)
Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP/MHP çatı adayı olarak açıklandığında ve küçük burjuva partilerinin desteğiyle de pompalandığında tepki büyük iken,
şimdi “çaresizlik” yumuşaması başladı.

Özgeçmişi malum İhsanoğlu’na, “Erdoğan’ı yenecek aday” gibi yüzeysellikten daha derinlere inerek bakmak gerekiyor. Aslında aynı derin bakış, solun oylarına talip Selahattin Demirtaş için de gerekli.

İhsanoğlu’nun özgeçmişi okunduğunda, 2005’te İKÖ Genel Sekreterliği için AKP ve ABD’nin çabaları anımsandığında, Cumhurbaşkanı adaylığı için üç sözcük yeterli:

ABD’nin aradığı kan

Kafaları karıştıran sorunun yanıtı ise ABD’de ve ABD’nin CHP üzerinde oynadığı oyunda…

IŞİD – Suudi Arabistan – Türkiye üçgenindeki ilişkiler ve bu ilişkilerin
ABD bağlantısı soL Dergi’nin ilk sayısında yazıldı. ABD’nin, Suriye özelinde,
Orta Doğu genelinde Erdoğan güvensizliği de ortada.

Sonuç olarak, ABD’nin “ılımlı İslam” politikası kriz içinde

Geçmişteki ABD/İsrail alerjili İKÖ değişime uğradı. 1997’de Tahran’daki İKÖ doruğunda Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, ABD/İsrail yakınlığı nedeniyle
eleştiri konusu yapıldığı ve toplantıyı terk ettiği belleklerdedir.

Köprünün altından çok sular aktı. İKÖ, Türkiye’nin de çabasıyla “ılımlı”, “uyumlu” İslam örgütü oldu. İslam dünyasının yalnızca ABD ile değil Avrupa Birliği ile de yakınlaşması için görev üstlendi. 2005, bu değişimin onaylandığı ve AKP’nin desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sözde demokratik yolla Genel Sekreter olduğu tarih…
Yine belleklerde olan bir konu da İKÖ yönetiminde “saydam bir demokratik sürecin kurulması” için Gül ve Erdoğan’ın, hem İKÖ içinde hem de ABD’de takdir toplaması…

İslam dünyasında “demokratik, açık, ılımlı ve reformist” gündem ve İKÖ’de “aktivist icracı sekreterya” öneren Davutoğlu ile Erdoğan/Gül buluşmasına 2005’te
İhsanoğlu eklendi. Bu dörtlü buluşma ABD buluşması ile tamamlandı.
Erdoğan-İhsanoğlu arasındaki Mısır ve Suriye gerginliği ise ABD-Erdoğan gerginliği ile koşuttur; o kadar…

Buradan, İhsanoğlu’nun AKP tarafından önerilebilecek bir aday olduğu sonucu da çıkar.

İhsanoğlu adaylığının halihazırdaki okuması, ABD ve emperyalizm kokmasıdır.

ABD’nin terörle mücadele politikası adı altında yaşananlar, İslam dünyasını
ABD politikaları ile uyumlaştırma hedefiyle koşut yürürken, Türkiye’ye biçilen “ılımlılaştırıcı / uyumlaştırıcı” rolde İKÖ ve İhsanoğlu etkin görev üstlenmiştir.
Bu etkinlik, ABD yönünden Erdoğan-İhsanoğlu gerginliğinin altında ezdirilmeyecek kadar anlamlıdır.

ABD’nin, bölgedeki krizlerin karmaşıklaşarak artması karşısında,
Erdoğan’lı AKP’nin beceremediğini becerecek bir yönetime sıcak bakması olağandır. Bunun bir başka okuması, “AKP’yi imar”la birlikte muhalefetin geniş kesimini
uzlaşma havuzuna alma yoluyla bir taşla birkaç kuş vurulmasıdır.

Türkiye’nin ve halkın geleceğinin kimlerin güdümünde yürüdüğünün görülmesi ve “Erdoğan’ı böyle bir aday yener” diyen saf uzlaşmacıların uyarılması solun asli gövleri arasındadır. Emperyalizmin “Arap Baharı aldatmacası” gibi, halkın seçeceği “mülayim” ya da “sertliği törpülenmiş” Cumhurbaşkanı aldatmacası ile karşı karşıya olduğumuz konusunda duraksama yoktur.

Sonuçta, kim kazanırsa kazansın sömürü düzeninin değişmeyeceği bir Türkiye dayatılırken, Türkiye’nin İslam sermayesi ve dünyası üzerindeki arabulucu rolünün
ve emperyalist ilişkinin sürdürülmesi hedeflenmektedir. Bu da daha çok gericilik,
daha çok piyasacılık, daha çok sömürüdür.

Erdoğan’a sözde kızılıp, Ekmeleddin’in (dinde daha üst düzeyde olanın) Cumhurbaşkanı adayı olarak önerilmesi, emperyalizm için “dinden daha üst düzeyde yararlanmak” anlamına gelir. İş buraya gelip dayandığında emperyalizm, gerçek ile sahteyi, az yararlanılacak ile çok yararlanılacağı, yaramaz ile usluyu ayırma ve seçme konusunda uzmandır.

Cumhurbaşkanı seçimi, sertin karşısına mülayimi çıkarma veya mülayim yardımıyla serti hizaya getirme arasında bir işlevle ve solu yanına çekecek Kürt oyları pazarlığıyla halka dayatılırken, bu oyunun parçası ya da izleyicisi olmamak gerekir.

Yapılması gereken, artık meşruiyet tartışmalarından bile uzaklaşan bir Meclis’in,
ne şiddet ve sertliği kalıcı hale gelen Erdoğan’ı ne de O’nun mülayimi bir adayı halka dayatmasına izin vermemek, Cumhurbaşkanı seçimini gayri meşruluk havuzuna itip boğmak, halkı ayağa kaldırmaktır.

Keban’da elektrik üretimi %50 düştü!


Keban’da elektrik üretimi %50 düştü!

SON 40 YILIN EN DÜŞÜK SU DÜZEYİ
Adsız

ELAZIĞ’ın Keban İlçesi’ndeki Keban Barajı’nda, son 40 yılın en büyük kuraklığının yaşandığını belirten, Türkiye Elektrik Üretim Anonim Şirketi
(TEÜ A.Ş.) Teknik Müdür Yardımcısı Yusuf Doğan, önceki yıllara oranla elektrik üretiminin %50 oranında düştüğünü söyledi.

Doğan “… üretimimizi planlayarak mevcut suyumuzu idareli kullanmak zorunda kalacağız… Şu anda Keban Barajı’na gelen su miktarı 150-200 m3/s dir. 
Bu miktar geçmiş yıllarda Keban Barajı’na gelen yıllık ortalama su akışının çok çok altında… Şu anda bulunduğumuz göl kodu itibariyle 830 m düzeyindeyiz…
2014’te ürettiğimiz enerji ~2 milyar kilowatt saattir. Dolayısıyla elektrik üretimimizde
%50 dolayında bir düşüş
 söz konusudur…”
diye konuştu.

 ================================

Dostlar,

Geçtiğimiz günlerde (2.8.14) biz de Keban’ı ve Baraj dolaştık.
Keban bizim 1977’de hekim olarak görev yaptığımız ilk yerdi.

Su düzeyinin yaklaşık 10 m aşağıya düştüğünü hem gözlemledik
hem de görevlilerin değerlendirmesi de bu yönde idi.

Öte yandan yüzeyden aşağı 10 m eksilme, bölgenin dağlık yapısı dikkate alındığında, tutulan toplam su oylumu bakımından ciddi bir orana karşılıktır. Ayrıca Baraj gölü çevresi daha su tutulmaya başlanmadan en az birkaç yıl önce ağaçlandırılmadığı için, hatırı sayılır bir erozyon da baraj tabanını doldurmaktadır. Bu tablo ile
Türkiye’nin en büyük yatırımlarından olan Keban Barajı ve Hidroelektrik Santrali‘nin
ekonomik ömrünün dolmasına çok uzun yıllar kaldığını söylemek çooook güçtür..

Keban Baraj gölü kıyısındaki Taşkesen (Yukarı Mişelli) köyündeki dostlarımıza yaptığımız ziyarette de (aynı 02.08.14 günü) susuzluk yüzünden salt o ailenin yüzlerce meyve ağacının kuruduğunu, tarım ve hayvancılık yapılamadığını, tümüyle bağımlı bir tüketim yapısına indirgendiklerini, bu durumun sürdürülemezliğini acı içinde aktardılar.

  • Anadolu’da 25 Temmuz 2014’ten bu yana gördüğümüz
    hemen hemen tüm çeşmeler kuru!
  • Anadolu’da 25 Temmuz 2014’ten bu yana gördüğümüz hemen hemen
    tüm dereler kuru ve uygun yerlerde otoparka dönüştürülmüş durumda!

Ulusal olarak ivedi bir “SU ve KURAKLIK YÖNETİMİ PLANI” gereksinimi ortada.
Hükümetin daha da ötesi, b,r seferberlik planı yapması gerek.
Ama ülkenin tüm yaşamsal sorunları askıda..
Varsa yoksa Tayyip beyin 12. Cumhurbaşkanı – Yarı Başkan (şimdilik!) olma düşleri..

Tüm halkımızı suyu en üst düzeyde tasarrufla kullanmaya bir kez daha çağırıyoruz..

Sevgi ve saygıyla
07.8.2014, Tokat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Not : İletiyi paylaşan Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan‘a teşekkürlerimizle..

Fiistin’de yaptıkların için teşekkürler İsrail Siyonizmi.. (!)

Fiistin’de yaptıkların için teşekkürler İsrail Siyonizmi.. (!)

İzlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

GIZLI DUSMAN ..SESLI

Sevgi ve saygıyla
07.8.2014, Tokat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net