SURİYE’NİN ÖLÜM TARLALARI

Dostlar,

İnsanın yüreğini derinden inleten bir irdeleme..
Ne yazık ki gerçekçi..

Syrian_dead_kids

US-Backed Death Squads Massacre Hundreds of Syrian Kurds

Kahrolsun emperyalizm ve de her nerede iseler özellikle yerli
sözde Müslüman yerli işbirlikçileri, BOP çetecileri..

Sevgi ve saygı ile.
17.8.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================================

SURİYE’NİN ÖLÜM TARLALARI

Turan Eser

ABD emperyalizmi ülkesinde obezite yaşarken, Ortadoğu’da açgözlülüğe devam ediyor. Ortadoğu’nun diktatörleri kendi yoksulları yerine, emperyalist aç gözlülüğü doyurmak için kendi evinde savaşın ve paylaşımın sofrasını hazırlıyor. Ortadoğu’nun yoksulları ise umuda yolculuk eden mülteciler haline getiriliyor. Mülteciler, kendilerine çadır açanların, çadırın açılmasına sebep olanlar olduğunun farkında değiller.

“Arap baharı” ve “devrim” diyenler, “ölüm tarlasına” dönüşmüş Suriye’de 100 bin insanın ölümüne, 100 binlerce insanın yaralanmasına ve 2 milyonu Suriye dışına olmak üzere, 6 milyon Suriyeli insan evini terk etmesine, açlığa, yoksulluğa ve savaşın soğuk yüzüne kör bakıyorlar.

AKP hükümeti de mezhepçi politikalarıyla emperyalist açgözlülüğe aşçılık,
El kaide, El Nusra ve ÖSO gibi çetelere ilham kaynağı olmaya ve mağduriyetinden sorumlu olduğu mültecilere sahte çadırlar kurmaya devam ediyor.

11 Eylül’de Cihatçı çetelere “göz açtırmayacağız” diyenler ile kendi otoriterlikleriyle yüzleşmeyenler, cihatçıların “Lazkiye’de Aleviler katledilecek” mesajını yayıyor. Lazkiye’deki Alevi köylerine yönelik katliamları, “zaferin” haberi olarak veriyorlar.

AKP iktidarı, Türkiye’nin sınırını cihatçı çetelere açarak Lazkiye’de ve Rojava’daki katliama suç ortağı olmayı, stratejik kazanım olarak görüyor.

Cihatçı çetelerin, Arap Alevilerinin dini önderlerine işkence yapması, onlarca savunmasız ve silahsız Aleviyi öldürmesi, 136 Aleviyi fidye için kaçırması, öldürdükleri insanların kalbini yiyen açgözlülükleri, asırlardır süregelen Alevifobinin devamıdır.

LAZKİYE ALEVİLERİ VE YAVUZ’UN CİHATÇILARI

Yavuz ismi Anadolu ve Lazkiye’deki Arap Alevilerinin tarihinde, katliam, zulüm, acı ve kıyımı ifade eder. Yavuz 1514’de 40 bin Anadolu Alevi’sini katletti. 1516’da Hama’da, Humusta, Şam’da Alevilere karşı katliamlar gerçekleştirir. 1517’de Suriye’yi ele geçiren Yavuz, 70 bin Arap Alevisini öldürtmüştür.
Bu katliamdan kurtulanlar Lazkiye, Antakya ve İskenderun’a yerleşmişlerdir.

Tarih tekerrür ediyor.

Şimdi Yavuz’un Cihatçı torunları, Türkmenleri de aralarına alarak “Yavuz Sultan Selim Birliği” kuruyor. Aralarında Fatih Sultan Mehmet Tugayı, Sultan Abdülhamit Tugayı’da var.

Bu birlikler Lazkiye’de Alevilere, Rovaja’da Kürtlere yönelik katliam gerçekleştiriyorlar. Açgözlü emperyalistleri doyurmak için, Suriye’den yeni bir Afganistan ve Irak yaratıyorlar.

NEDEN LAZKİYE VE ALEVİLER?

Lazkiye Alevilerin, Sünnilerin, Türkmenlerin ve Hıristiyanların barış ve kardeşlik içinde yaşadığı, farklılıkların zenginlik olarak korunduğu bir kenttir. Cihatçı çeteler ise Lazkiye’deki barışı ve kardeşliği ortadan kaldırmak ve Akdenize açılacak enerji koridorunu efendilerinin hizmetine sunmak istiyorlar.

Alevileri öldürmek ve emperyalistlere hizmet cihatçılar için bir tür ibadettir. Tıpkı Maraş’ta, Çorum’da masum insanları öldürmek ve Sivas’ta insanları yakarak ibadet ettiklerini sanan kardeşleri gibi düşünüyorlar.

ALEVİ DEVLETİNE KARŞI!

Lazkiye emperyalist müdahale ile ilk kez tanışmıyor. Lazkiye “Alavi Özerk Bölgesi” olarak da bilinir. 1925’den 1944’e kadar “Alavi Devleti” özerklik statüsü sürmüştür. Lazkiye Alevi devletinin başkentiydi! Aleviler Fransız mandasını ret ederken, Sünni Araplar “Özgür Suriye” adı altında Fransız mandasını kabul ettiler. Bugün ise Aleviler emperyalist müdahaleye karşı iken, cihatçılar “Özgür Suriye Ordusu” ismi ile emperyalizme paralı çetelik yapıyor.

Bugün için vicdani siyaset, Suriye’deki cihatçı çetelerin zulmüne, emperyalist müdahaleye ve Esad diktatörlüğüne dur demektir. Savaş, Suriye’de toplumsal muhalefetin kendi dinamikleri ile demokratikleşme mücadelesi sürdürmesini engelliyor ve demokratik mücadele zeminlerini tıkıyor.

Şimdi doğru tutum kanımca, Suriye halklarının demokratik taleplerine sahip çıkarak, Suriye’de etnik ve mezhepsel eksende yaratılan çatışmalara ve emperyalist açgözlülüğü doyurmak için artan ölümlere engel olunmalıdır.

Turan Eser
Ankara/ Türkei


https://www.facebook.com/pages/Turan-Eser/411739765538307

SURİYE’NİN ÖLÜM TARLALARI” hakkında 4 yorum

  1. Sefa Kübali

    Bu sorum sadece Alevileri kapsamiyor genel olarak bizim sol sosyalist cenah ve tarihler boyunca haksizliga ugrayanlar icin sormak istiyorum.

    Tarih Neden Tekerrür eder?
    Tarihten ders cikarilmadigi sürecede tarih hep tekerrür edecektir….

    Sefa Kübali

    Cevapla
    1. Ahmet SALTIK Yazar

      Evet sayın Sefa Kğbalı..

      Biz de hep yineleriz…

      TARİH APTALLAR İÇİN YİNELER..

      “Tarih tekerrürden ibarettir..” sözü, söyleyen inanıyorsa aptal olmalıdır.
      Ya da karşı yan koşullanmak istenmektedir, retorik tuzaktır..

      Sevgi ve saygı ile.
      18.8.2013, Ankara

      Dr. Ahmet Saltık
      http://www.ahmetsaltik.net

      Cevapla
  2. Sevda Suner

    Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar dünyada önde gelen terör sponsoru ülkeler haline geldiler. 

    Türkiye’nin Suriye’deki yeni gözbebeği, Tekfirci terör oluşumu Nusra Cephesinin önderlik ettiği şeriatçı ‘fetih ordusu oldu’! Seçimlerden bir müddet evel Suriye’ye gönderilen 20 civarında MİT elemanının çabaları ile bir araya getirilen Cihatçılar, TC subayları denetiminde bir saldırı ile İDLİB’i ele geçirdiler. TC tarafından kendilerine “Fetih Ordusu” adı verildi…Nusra Cephesi “Fetih Ordusu”na öncülük eden AL-KAİDA’nın suriye koludur… Erdoğan’ın niyeti, HALEP’i seçim öncesinde almak idi. Böylece AKP, seçimde bunu kullanarak rant sağlayacaktı!! AKP rejimi bu şekilde yeni bir Yavuz Sultan Selim ruhu hortlatarak cahil halkı galeyana getirecekti… TSK’nin ana hedefi, bu şeriatçıların Halep’i işgal ederek, Türkiye yanlısı Müslüman kardeşler rejimini inşa ve Kürtleri etkisiz hale getirmeleri idi.

    Irak ve Suriye’de faaliyet yürüten terör örgütleri siyasi ve ideolojik temellere göre IŞİD, El Nusra cephesi, Tevhid ve Cihat örgütü, Suriye İslamî kurtuluş cephesi, özgür Suriye ordusu gibi önemli örgütlere ve Irak mücahitler konseyi ve Ensarul sünne gibi küçük çetelere ayrılıyor. Ancak hepsi radikal selefi düşüncelere, vahabi tekfirci ve Kürt Alevi, hiristiyan karşıtı ideolojilere şekillendikleri gözleniyor.

    Söz konusu terör örgütleri İslamî şeriat ve İslamî devlet iddiasında bulunarak zehirli düşüncelerini ön plana çıkarıyor ve bu düşünceleri terör eylemleri ile hayata geçirmek istiyor. Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye yönetimi, Suriye’de vahşi ve cinayetkar tekfirci teröristleri Kürt-Alevi ve Hıristiyanlara karşı katliamlar yapmaya sevk etmiş bulunuyor.
    Bugün Suriye’de TC destekli tekfirci teröristlerin katliamları yüzünden milyonlarca Suriyeli komşu ülkelere göç etmek zorunda kaldı. TC, hem bunu kızıştırıyori hem de kaçanları bahane edereke kendi ‘tampon bölgeler’ planını gerçekleştirmek istiyor.

    Kürt hareketinin kendi topraklarına saldıran Cihatçılara karşı direnişi karşısında paniğe kapılan Türk devleti, saldırmak için kılıflar arıyor.
    İŞİD, TC sayesinde kuruldu. Türkiye, Kürtleri bu türden örgütlere boğdurmak amacı ile, onlara modern silahlar gönderdi, kadrolarını eğitti…İlk etapta başarı sağlayan şeriatçılar, zaman aşımında TC’nin istediği gibi, ana hedefleri olan Kürtlerin tasfiye edilmesi işinde başarılı olamadılar ve Kürtler bunları püskürtmeye başladı! TC, burada önemli bir yenilgi aldı! Şimdi işler tersine dönünce, sanki kendileri de İŞİD’e karşı mücadele verecekmiş manevrası ile suriye Kürdistan’ına kendileri girmeye çalışıyorlar.
    Petrol dolarları ve enerji kaynaklarını elde etme beklentisi içinde hareket eden TC, Ortadoğu Kürt halkına halkına karşı Cihatçıların saldırılarını desteklemeye devam ediyor…
    Türkiyenin Suriye’de desteklediği terör örgütleri, insanların, Sunni olmamalarından dolayı kafalarının kılıçlarla kesilmesi eylemlerini meşrulaştırdılar. TC’nin her alanda destek verdiği bu vahabi-şeriatçı terör gurupları, ”muhalif” denilerek maskelenmiş,Kırşehir kamplarında sakalları taktiksel olarak kesilmiştir.

    Bilindiği gibi başta Türkiye, Arabistan ve Katar olmak üzere sunni devletlerinin her türlü destek sağladığı, adlarına ‘muhalif’ denilen şeriatçı katiller tarafından Suriye’de başta Kürt,Nasturi ve Aleviler olmak üzere İslam dışı topluluklara yönelik Ortaçağ islamist Cihat yöntemleri temelinde vahşi metotlar uygulanmaktadır…Adlarına muhalif denilen bu şeriatçı katiller, Türkiye’den gelen en modern silahlarla,Ortaçağ’ın en ilkel katliam yöntemlerini simule ediyorlar. İslam’ın ilk yayılma dönemlerinde kullanılan bütün vahşi metotlar, piskolojik savaş yöntemleri yeniden devreye sokuluyor..

    Vahabiler, Bedeviler Suriye’de kafa keserken, Kürt düşmanı AKP, ‘tampon bölge’ dediği, işgal alanlarını kurmak için bu şeriatçı terör militanlarını Türkiye’de eğitip, donatmaya devam ediyor. Amaç bunların, köy koruyucuları örneğinde olduğu gibi Kürtler’e karşı kullanmaktır.

    SEVDA SUNER, 7-7-2015, LYON.

    Cevapla
  3. Sevda Suner

    AKP MİLLİYETÇİLİĞİ VE OSMANLICILIK!

    AKP milliyetçiliği, İttihat Terakki Osmanlıcılığıdır!
    El Kaide’nin 4 çeşit fraksiyonundan,Taliban, Müslüman K., ÖSO ve Hamas’ı kullanan AKP, İttihat Terakki’nin politik İslamını yeniden bayrak yaptı!

    Görüldüğü gibi Pan İslamist, Pan Turanist AKP dünyadaki diğer İslamcı hareketlerle iç içedir. AKP milliyetçiliği, Devletçiliği İttihat Terakki Osmanlıcılığıdır!!
    Artık bugün AKP rejimini savunan, Erdoğan’ın başkanlığını savunan biri, Suriyeli, Bosna’lı veya Somali’li kim olursa olsun bu, yeni ümmetin bir parçasıdır…Uygarlıkları silip süpüren bu barbarlığın yüz yıllık özlemi Osmanlıcılık ve Ortadoğu’lu İslamcı görüşlerin kaynaşması bugünkü AKP’nin dinci yüzünü oluşturuyor.

    İTTİHAT TERAKKİ KOMPLOLAR VE DARBELER HAREKETİDİR.

    RT Erdoğan kliği 15 temmuz’da birileri kalkışırken, kendisi gerçek darbeyi yaptı!
    Kafa karışıklığını da kendisi giderdi! 15 Temmuz Akşamı RTE “bu olay bize Allahın lutfu ” dedi !

    Pan Türkist, pan islamist çizgiyi esas alan AKP, 12 Eylül 1980 Cuntasının temellerini attığı ANAP, MHP, DYP çizgisinin yeni şartlara uyarlanmasıdır. Askeri cuntaların  Terörle Mücadele Şubelerinde devşirilen bu politik İslamcılar, kadrolaşmalarını tamamlayarak, o askeri anayasaya göre görev başına getirildiler! 15 Temmuz girişimi ve Erdoğan’ın gerçek darbesi ile bu kadrolaşmanın iç yüzü biraz daha netleşti…
    15 Temmuz ile ortaya çıkan duruma bakılırsa, büyük Mafya gurupları, ÖSO, Müslüman Kardeşler, NUSRA, Taliban, Hüda-Par, Hamas, Işid vb. gibi eğilimler AKP’de birleşti.
    AKP’nin yeni tabanın çoğunluğunun ise ırkçı, pan Turancı Pan İslamist MHP-DP-ANAP-Ulusalcı zihniyetinde olduğu ortaya çıkıyor…
    Osmanlıcılığın son dönemindeki, İttihat Terakkicilerin muhafazakârlık ile değişme arasında bocalayıp duran kitle piskolojisini en iyi şekilde bugün RT Erdoğan temsil ediyor!

    İlginç olan diğer bir nokta ise, AKP’nin kimi “palalılar”, kontrgerilla örgütlenmesi, fevri topluluklar ve yerel çeteler göz önüne alındığında sokaktaki örgütlü militan desteğini çoğunlukla, SADAT, ÖSO, Müslüman Kardeşler, NUSRA, Taliban, Hüda-Par, Hamas, Işid vb. örgütlerden devşirdiğidir..

    Yerelde İttihad-ı İslamcı Türk, yani Panislamizm, pan Turanizm çabaları ve devletten kopamayış, tepeden inmecilik ve devlet aygıtına bağımlılık Türkiye İslamcılığının irsî bir sorundur. Tabii ki, AKP rejiminin aile şirketlerinin ve iş adamlarının çıkarlarını savunmak için dinci gericiliği topluma hâkim kılma çabasında illa ki kitle tabanıyla birlikte safkan Şeriatçı olmasına gerek yok. Osmanlıcılık da bu işi görmeye yeter.. AKP, 12 Eylül askeri darbesinin ana amacı olan “ümmetten bir ulus yaratmak ve ulustan da yeniden bir ümmet yaratmak” ideali ile yapılan askeri anayasasının bir ürünüdür…
    12 Eylül ve 15 Temmuz darbeleri, ‘milli dindarlık’ diyebileceğimiz İslamcı, sağcı, devletçi, milliyetçi öğeleri de taşıyan eklektik veya sığınmacı bir kimliği oluşturma hedefini güder! Şimdi AKP’de toplanan politik İslamcılar kendi mirasını red etmeden ulusal kimlik veya sistem içinde, Osmanlıcılık ideolojisini yeniden yapılandırarak, Türk-İslamcı eğilim dışındaki bütün akımları tehlike olarak görüyor…
    AK Parti, öncüllü olan İttihatçılar gibi İslamcı ruhu kullanma veya çözme bağlamında, bütün namemnun unsurları toparlayıp kendi hedefleri doğrultusunda mobilize ediyor..

    İslamiyet denilen ideoloji bu coğrafyada siyasetin içeriğini de biçimini de belirleyen en önemli faktör olmaya devam ediyor.

    Bunu bilen darbeciler ve AKP’de toplanan politik İslamcılar kendi mirasını red etmeden ulusal kimlik veya sistem içinde, Osmanlıcılık ideolojisini yeniden yapılandırarak, Türk-İslamcı eğilim dışındaki bütün akımları tehlike ilan ettiler.. AK Parti, öncüllü olan İttihatçılar gibi İslamcı ruhu kullanma veya çözme bağlamında, bütün namemnun unsurları toparlayıp kendi hedefleri doğrultusunda mobilize ediyor..
    AKP, Müslüman Kardeşler, El Kaide aynı madalyonun yüzleridir.
    AKP İslamcılığı, İttihat Terakki yöneticilerinin İslamcılığının şartlarımızda ki son halidir… AKP poltik islamında, bazı ritüelleri yerine getirdikten sonra her şey serbest! Mafya, kara para, Hırsızlık, cinayet, yalancılık, kişiye biat, ahlaksızlık… Bugün, Türkiye’nin en büyük Mafya babalarının, AKP’de birleşmesi tesadufi değildir.
    15 temmuz’da askerleri linç eden unsurların çoğunu Mafya çeteleri mobilize etti…Mafya babalarına en büyük cenneti yaratan AKP iktidarının düşmemesi için en önde savaşanlar ve ”demokrasi nöbeti” tutanlar bu çeteler oldu! Erdoğan sarayının yeni şefinin, islamcı kontrgerilla SADAT örgütünün liderinin en büyük mafya çetelerinin de gizli lideri olması tesadüf değil…

    15 TEMMUZ BİR DARBE GİRİŞİMİ OLARAK KALMADI, GERÇEK DARBEYE DE DÖNÜŞTÜ!
    (“15 temmuz, Yüce Allahım’ın bana verdiği en büyük nimettir ” RT Erdoğan!)

    12 eylül 1980 darbesi gibi, hedeflenen noktalara varmak için gerekli bütün adımlar, karambol yaratılarak sivil bir darbe lideri(Erdoğan) önderliğinde yürürlüğe konuldu!
    Kenan Evren Cuntası, meşruluk kazanmak için Sağ-Sol çatışmasını bahane olarak kullanırken, RT Erdoğan Darbesi, FETÖ oluşumunu OHAL için neden olarak kullandı. Özleri ise aynı!
    İşkence ve zulüm, toplu tutuklamalar, Anayasalarının rafa kaldırılıp, muhaliflerin ailelerine dahi açık saldırı ve mallarına el koymak!
    Şu ana kadar toplanan bütün belgelerin ışığında, 15 Temmuz’un bir MİT projesi olduğu ve başkanlık hedefi önündeki son engellerin de ortadankaldırma amacı güttüğü ortaya çıktı…
    Başkanlık projesinde son aşamalara gelen Erdoğan şu anki durumdan daha güzel bir durum düşünemezdi!! Bu sayede etkin bir biçimde kahramanı oldu!
    Erdoğan 1 taşla 3 kuş vurdu!
    a- İttihat Terakki gibi Milli Birlik adına muhalefeti tümden yok etti. b-İslam ordusu kurma önündeki baş engel olan TSK’yi iyice zayıflattı. c-Sarayını meşrulaştırdı. Muhalafet denilen sahte unsurların sonları da Erdoğan sarayı oldu!
    Kendisini anti-cemaat diye tanıtan AKP, cemaat ve tarikatların en kötüleri en zalimlarinin bir ittifakı olarak anti-demokrat olan SADAT eşkiyalarını, ‘demokrasiye sahip çık’ yalanı ile öne sürerek halkın dikkatlerini başka yere çekip, kendi darbesini gizlemiş oldu!!.

    AKP’lilerin İttihatçı komploları ve gerçek dinleri!

    TC’nin kuruluşundan sonra, ulus devletin egemen dini haline gelen İttihatçı milliyetçiliği bütün siyasi partiler ve iktidarlar tarafından kullanılmaktan hiç vazgeçilmeyen temel bir TC inancıdır.
    Siyasi geçmişinde katliamcılık, soykırımcılık, yağma talanla diğer hakların yok edilmesi suçunu sorgulamayan ve hesaplaşmayan, aksine normalleştiren egemen Türk siyasal aklı, bu kirli kavramları Türk milliyetçiliği kavramıyla ifade etmekte sakınca görmüyor. İşte 16 Temmuz bu ruhun hortlaması idi… Türk soykırımcılığının iktidar eliyle Türk devlet dini haline getirilmesi ve içselleştirilmesi sonucu, doğal olarak Türk halkı da bu kirlenmeyi içselleştirdi. 
    MHP ve CHP birer devlet partileri olarak, Erdoğan’da somutlaşan ırkçılığın/Türkçülüğün/islamcılığın, İtthatçılık ruhunu görünce sütünü içmiş bebek gibi oldular!!
    Devlet dini haline gelen ırkçılığın/Türkçülüğün dokunulmaz, tabu olarak kabul edilmesi ve toplumda da kabul görmesi nedeniyle bu CHP ve MHP, hemen Erdoğan sarayına doğru savruldular.

    OSMANLI’DAN TEC’YE KADAR İSLAM SİLAHI!

    Dini bu şekilde bir araç olarak kullanmak AKP ile başlamadı! Bütün Osmanlı hikayesi, Türk islam zentezi budur.
    İslam dinini yaymak, Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Türk yayılmacılığının istila gerekçesi haline dönüştü. Müslüman olmayan devletleri işgal eden Osmanlı, işgali altındaki Müslüman devletleri ise uzun süre sömürdü.
    İslam Dini TC ile birlikte, devlete bağlı Diyanet İşleri Başkanlığının kurulmasıyla tam anlamıyla devlet kontrolüne geçti. Yeni laik olmadı, dini tekeline alarak ve iktidar aracı haline getirdi. Bunun laiklikle bir alakası yoktur! İŞİD değil, Osmanlı Halifeleri, rakı içen TC kurucularından daha fazla uyuşturucu kullanıp Erdoğan sarayı gibi Avrupa’yı gölgede bırakan saraylarında, asrın en büyük zevk sefa ortamında yaşardı!

    Diğer taraftan, Osmanlı zamanında olduğu gibi, günümüzde de İslam dini, daha ağır şekilde, iktidar inşasında ve sonrasında baskı ve zulümle sürdürülmesinde araç olarak kullanılmakta. Suudi Arabistan’dan İran’a, Afganistan’dan Türkiye, Suriye, Mısır ve Libya’ya kadar her yerde İslam kılıcı bütün halkların başı üzerinde kutsal bir ölüm makinesi olarak çalışmaya devam ediyor..
    AKP’lilerin Sloganları olan yeni Osmanlıcılık, her ne kadar 21. yüzyılda sonlanan imparatorluk ruhuna çaresizce seslenme girişimi gibi görünse de, aslında onunla hedeflenen yeni bir kimlik inşası. AKP’nin 15 Temmuz darbesi ile etrafına topladığı MHP, CHP ve diğer ulusalcı, milliyetçi, ırkçı, mezhepçi kadrolar bu hayalin çaresiz ittifakı.
    İslamcı Türkçülük anlayışı, İslami simgelerin milliyetçilik, ırkçılık, Türkçülük ve Turancılıkla harmanlandığı Türk tipi yeni bir din anlayışıdır. Esinlendiğini iddia ettiği dünyadaki İslamcı hareketlerden bu kadar farklılaşmasının nedeni, yapay olması ve toplumu dizayn etmek için kurgulanmış olması/dayatılmasıdır.

    Şimdiki AKP bayrak sallama milliyetçiliği, Türk İslamcı anlayışla birleşip, yağmacı, pervasız ve ucube bir din haline dönüştü. İşin garibi, Kürt düşmanı anlayış, bu yeni din, geleneksel din anlayışının cami ve diğer kurumlarını kullanarak pazarlanıyor. Bir yandan Ortadoğu boğazlaşmasında eli kanlı cihadistlerlerle, mezhepçi temelde ittifaklar kurup diğer halk ve inançları yok etmek için, diğer yandan Kürdistan’da milli kimliğine tehdit gördüğü Kürtleri yok etmek için, milliyetçi, ırkçı, kafatasçı, Türkçü, Turancı gruplarla ittifak halinde Kürtleri yok etme hesaplarında kullanılıyor.

    Sevda Suner,
    13 Eylül 2016

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir