Günlük arşivler: 12 Kasım 2012

Siirt’te 17 şehit..


Dostlar
,

Yüreğimiz yanıyor..
Bilgi edinme hakkı yasası kapsamında gerçekleri ama yalnızca çıplak gerçekleri
bilmek istiyoruz.

Muhalefetin soru önergesi ile hükümetten sormasını
ve asıl nedeni açıklamasını istiyoruz
.

Soru önergesine doğru yanıt vermemenin suç oluşturacağını hükümete anımsatarak.. İleride gerçekler farklı çıkarsa hesap sorulacağının altını çizerek..

CHP ve MHP’yi göreve çağırıyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
12.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Dadaşlara son görev

 

Siirt’te 17 şehit..

Pervari’den kalkan Sikorsky tipi helikopter düştü.
Ülkeyi yasa boğan olayın nedeniyle ilgili net bir açıklama yapılmadı

Siirt’in Pervari ilçesinde planlı operasyonel faaliyet için Siirt’ten kalkan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ait S-70 tipi Sikorsky helikopter Doğanca beldesi Hasan Tepe mevkisinde düştü. Helikopterin düşmesi sonucu 3 subay, 4 astsubay, 1 uzman çavuş
ve 9 uzman erbaş şehit oldu.

Genelkurmay Başkanlığı, kazayla ilgili idari ve adli soruşturmanın başlatıldığını, helikopterin düşüş nedeninin soruşturma sonucunda belirleneceğini açıkladı.

Her yere ateş düştü

17 askerin şehit haberi Türkiye’yi yasa boğdu.

Şehit Jandarma Pilot Yüzbaşı Anıl Barış Çetin’in Manisa Turgutlu’daki annesi Nevin (55) ve emekli öğretmen babası Abdullah Çetin (59) taziyeleri kabul ederken fenalaştı.

Jandarma Üsteğmen Ersan Yenici’nin Kırklareli’ndeki evinde büyük acı var.
Yenici’nin evli 2 çocuk babası olduğu öğrenildi.

Şehit Pilot Üsteğmen Yakup Çınar’ın (27) Ankara’daki baba evi de yasa büründü. Şehidin eşinin 3 aylık hamile olduğu bildirildi.

Giresun’daki baba evine ateş düşen şehit Astsubay Kıdemli Üstçavuş Hakan Gemici’nin (24), 1 ay önce evlendiği öğrenildi.

Denizlili şehit Hava Teknik Astsubay Üstçavuş Vedat Avcı’nın (25) babasını
birkaç yıl önce kaybettiği ve yeni evli olduğu bildirildi

Şehit Astsubay Kıdemli Çavuş Erkan Yalçın’ın (25) Bartın’daki evine ateş düştü. Fenalaşan şehidin ailesi hastaneye kaldırıldı.

Jandarma Uzman Çavuş Serkan Perişan’ın Gaziantep’deki baba evine acı haberi
askeri yetkililer verdi. Şehidin Kurban Bayramı’nda nişanlandığı, Perişan ailesinin
7 çocuğundan biri olduğu ve annesini kaybettiği öğrenildi.

Piyade Uzman Çavuş Mesut Şeker’in (32) şehit düştü haberini alan Konya’nın Akşehir ilçesindeki annesinin evinden de ağıtlar yükseldi. Babaennesince büyütüldüğü öğrenilen 6 ve 9 yaşlarında 2 çocuğu olan Şehit Şeker’in, babasını 4 aylıkken kaybettiği bildirildi.

Erzurumlu Uzman Çavuş Kürşat Güneş’in (23) eşinin 2 aylık hamile olduğu öğrenildi.

Adanalı şehit Jandarma Uzman Çavuş Erdal Tekin’in (24) babasıyla 3 gün önce telefonla görüştüğü öğrenildi.

Çeyizi Siirt’e gitmiş…

Kahramanmaraşlı şehit Jandarma Uzman Çavuş Ömer Büyükköse’nin yakınları, şehidin 3 hafta sonra düğünün yapılacağını, şehidin çeyizini Siirt’e götürülğünü anlattı.

Gümüşhane de şehidi Jandarma Uzman Onbaşı Yusuf Tüfekçi (22) için yasa boğuldu.

Eyalet yasası federalizme götürür!

Eyalet yasası federalizme götürür!

“Büyükşehir yasası Türkiye’yi federalizme götürür!”

Bu sözler Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a ait. Akaydın, “siyasi bir proje” diye nitelediği Eyalet Yasasını, Ulusal Kanal’a değerlendirdi.

FEDERALİZME GÖTÜRÜR!

Büyükşehir Yasa Tasarısı’na ilk tepki Antalya’dan geldi.

Eyalet yasası federalizme götürür

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın eyalet sistemini yaşama geçirecek olan Büyükşehir yasasını Ulusal Kanal’a değerlendirdi.

Akaydın, siyasi proje olarak nitelendirdiği eyalet yasasıyla Türkiye’nin federalizme götürülmek istendiğini söyledi:

“Bu bir siyasi projedir. Daha tehlikesi bu projenin altında federalizme doğru Türkiye’yi götürmek isteyen kapalı kapılar ardında ve yurt dışında verilmiş sözlerin
başlangıç izlerini görmek mümkündür.”

Akaydın, Türkiye’nin ulusal yapısının federalizme uygun olmadığını söyledi:

“Türkiye’nin siyasi yapısı ulusal yapısı federalizme müsait değildir.”

Akaydın, yasayla birlikte yerelleşmenin ortadan kaldırıldığını vurguladı:

Yerelleşmeyle bu yasanın bir ilgisi yok çünkü birtakım belde belediyelerini kaldırıyosun 100’e yakın belediye yerelliğini kaldırıyosununuz demek.
Yerelleşiyoruz dedikleri halde il valilerine de birtakım yetkiler veriliyor
meclis kararlarını onaylama gibi. Bu da merkezileştirme göstergesidir.”

(http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/eyalet-yasasi-federalizme-goturur-h6745.html, 12.11.12)

Seni sevmeme devam etmemin bir sakıncası var mı kendi içimde??

 

 

 

SEVGİDEN CAYDIĞIM YERDE DARIL BANA..    

Bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor zamanla….
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.

Anıların kar topluyor inceden,
Bir yorgan gibi geçmişimin üstüne.
Ama yine de unutuş değil bu,
Sızlatıyor sensizliği tersine.
Senin kim olduğunu bile bilmezken.

Seni sevmeme devam etmemin bir sakıncası var mı kendi içimde
Bir hayaldin öncesinde, adın konmuş aşk dilinde
Ben senin sadece imkânsızındım
Kelimeler tükendi de, sen bitmedin bak içimde..
Bunu senden beklemezdim…
Hangi yalan, hangi sebep
Cevabın yok, bitti demek

Belki de ben senin korkularındım…
Zorundayım, zorundasın
Hangi yolun sonundasın
Belki de sakladığın bi şey var…
Biri varsa aramızda
Çığlıklarım yalnızlığa..

Bu ayrılık akşamında
Gözyaşıma
Gözyaşıma boğuldu dünya
Sorma bana sensizliği
Sorma bana gücün yoksa
Gelen aynı giden aynı
Bırak beni yalnızlığıma?

Metin Altıok

AYDINLIK BAŞYAZISI; SERHAN BOLLUK : ‘Etkisiz Kuvvet’

BAŞYAZI

Serhan Bolluk

‘Etkisiz Kuvvet’

29 Ekim ve 10 Kasım’da meydanlara akan milyonları ve eylemini nasıl tanımlayacağız?
Bir yanıt medyada.
Özellikle 11 Kasım tarihli gazetelerin birinci sayfalarına bakalım.
Ankara’daki büyük eylemi boşuna aramayın.
Ya hiç vermediler ya da küçülttüler.
Bir kısmı da daha özel bir tavırla Dolmabahçe’de yapılan eylemi büyüttüler.
Hani şu 2003’teki üniversiteler yürüyüşünde “Ordu göreve” pankartı açan,
Kürt düşmanı grubun birkaç bin kişilik toplantısı…
SoL, Birgün ve Evrensel’in birinci sayfalarında da büyük yürüyüş hiç yer almadı.
Milyonlara arkasını dönen, Zaman, Bugün ve Star’la buluşan tuhaf bir “sol”la karşı karşıyayız…
Fotoğraf böyle.
Dinamik baktığımızda ise yeni bir olgu görüyoruz.
Kitlelerle medya arasındaki ilişki eskisi gibi değil.
Anlamak için 29 Ekim ve 10 Kasım’ın öncesine dönelim.
Her ikisinin de bir hazırlık dönemi oldu. Eylemler yerden bitmedi.
Aydınlık ve Ulusal Kanal dışında bu çalışmaları yansıtan bir gazete ya da
TV kanalı olmadı.
Ama milyonlar meydanlardaydı.

“4. Kuvvet” yerine artık “Etkisiz Kuvvet” diyebiliriz.
Yazı girişindeki sorunun yanıtını da bulmuş oluyoruz.
Geniş halk kitleleri sistem dışında bir iş yapıyor.
İnanmayan o sistemin medyasına baksın.

Hükümetten ihale alan şirketlere garanti: Halkı daha fazla hasta edeceğiz!

Dostlar,

TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) web sayfasında yayımladığı dehşet verici bir raporu paylaşmak istiyoruz..

Demek koluyor ki, artık öyle bir aşamaya geldik ki; kamunun mallarını sermaye ancak
belli güvencelerle lütfen satın alacak denli şımarmış.. Benzetmekte hata olmasın; insanlar bağlı, köpekler serbest..

Rapor aşağıda.. Okumalı ve okutmalısınız..
AKP kadroları ülkeyi nasıl bir bataklığa sürüklediler..

Demek ki, 900 dolayında Sağlık Bakanlığı hastanesini
87 Kamu Hastane Birliği’ne satmak üzere olan Sağlık Bakanlığı
,
bu Sağlık İşletmelerine “hasta garantisi de” vermekte..

“Yataklarınızın % 70’ini dolduracak ölçüde hastayı size garanti ediyoruz… “ demeye getiriyor Sağlık Bakanlığı.

Ülkede 200 bine yakın hastane yatağı var. Bunların yaklaşık 120 bini Sağlık Bakanlığı’nın. Bunların da % 70’i 84 bin hasta yatağı ediyor. Demek ki iktidar, ne yapıp edip, izlediği politikalarla her yıl 84 bin yurttaşı hastanelik, pardon “sağlı işletmelik” edecek.

Bir başka deyimle Kamu Hastane Birliklerinin Sağlık İşletmelerine her yıl
84 bin “müşteri” Sağlık Bakanlığından garanti!

Bir şeyi daha artık çok iyi anlamak gerekiyor :

Devr-i AKP’de Sağlık Bakanlıklarının görevi insanları iyileştirmek, sağlık kazandırmak değil, tam da tersine hasta ederek özel sağlık sektörüne müşteri kazandırmak!

KüreselleşTİRme dedikleri, bu olmalı..
Ya da postmodernite, yahut postmodern sağlık hizmetleri??!!

Anlaşıldı değil mi?
AKP’ye oy veren necip milletimize, vermeyenlere, “kuru” lara ve de “yaş” lara,
ne kuru ne yaşlara ve de hem yaş hem kuru tüm cumhura bir kez daha hayırlıı olsun!

Sevgi ve saygı ile.
12.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
================================================

Hükümetten ihale alan şirketlere garanti:
Halkı daha fazla hasta edeceğiz!    

Kamu özel ortaklığı ihale sözleşmelerinde hastanelerde en az %70 doluluk oranı taahhüt edildiği tesbit edildi. Böylece KÖO işine giren büyük patronlara hastane işinde daha çok kar garantisi veriliyor. Bir başka deyişle hastahaneler bundan böyle karhane!

“5 yıldızlı otel konforunda hastaneler” yapacaklarını duyuran ve ihale yapmaya devam eden Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere % 70 doluluk vaat ediyor. Hastanelerin %70 gibi yüksek oranda dolu olmasının nasıl sağlanacağı ise belirsiz. Ancak bu oran tutturulamaz ise Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere aradaki farkı ödemeyi taahhüt ediyor. Dolayısıyla bu doluluk oranını tutturmak için vatandaşın daha çok hastalanması ve hastanelere başvurması gerekiyor.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulandığı dönem boyunca yatak doluluk oranları giderek artsa da şirketlere vaat edilen % 70’lik doluluk oluşmamış durumda.
Sağlık Bakanlığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2011 verilerine göre yatak doluluk oranları şöyle:

Yıllara ve Sektörlere Göre Hastanelerde Yatak Doluluk Oranı, (%), Türkiye.
(Kaynak: Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü.)

Peki bu grafiklerdeki verilerden ne anlamalıyız? Yataklı tedavi hizmetlerini değerlendirmek için kullanılan pek çok kavram vardır. Bunlar 100 kişiye düşen yatak sayısı, hasta yatırılma oranı, polikliniğe başvuran hastaların ne kadarının hastaneye yatırıldığı, bir yatağın yılda kaç gün boş kaldığı, yatakların ne kadarının dolu olduğu gibi verilerdir. Bu veriler daha nitelikli bir yataklı tedavi hizmeti vermek için bir planlama aracı olarak kullanılmalıdır.

Hasta yataklarına kârlılık gözlüğüyle bakmak, turistik tesis yatakları ile karıştırmak ancak AKP iktidarına mahsustur.

Turistik tesislerde doluluk için çaba harcanabilir. Ama sağlıkta bu çaba daha çok insanın hastaneye yatacak denli hastalanması için çaba harcamak demektir. Hastaneler
halkın sağlık gereksinimine göre değil de kârlılık üzerinden yıkılıp yapılırsa
“garantili” bir biçimde doldurulmaları da gerekir. Ne günlere kaldık!

Yıllara Göre Hastanelerde Yatak Doluluk Oranı, Tüm Sektörler, (%), Türkiye.
(Kaynak: Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü) 

Şirket Temsilcileri Hastaneleri Yönetecek

Hazine arazileri üzerine inşaat yapacak bu şirketlere hem 25 yıl “kira” ödenecek hem de hastane içindeki görüntüleme ve laboratuvar dahil pek çok hizmet devredilecek. Yani Sağlık Bakanlığı hem kiracı olacak hem de hizmet satın alacak. Son yapılan yasal değişiklikle bu şirketlere tam KDV muafiyeti de getirilmişti.
O halde bu ihalelerde kamunun yararına olan ne? Ayrıca 25 yıl kiracı olarak kullanılacak bu hastanelerin Kamu Hastaneleri Birliği süreci ile birlikte “kamu sağlık tesisi” olacağı söyleniyor. Oysa 2 Milyon TL’ye yapılan hukuk danışmanlığı ihalesini alan şirketlerce hazırlanan sözleşme taslağına göre hastane “şirket temsilcisi” tarafından yönetilecek. Sağlık Bakanlığı döner sermaye bütçesinden ödenecek “kiralar”
11 ihalede yılda 2 Milyar TL’nin üzerine çıktı. Önümüzdeki 25 yıl için şimdiden 50 Milyar TL (eski para ile katrilyon) borçlandırıldık. Açıklanan ve planlanan 45 ihale ile bu tutarın tüm döner sermaye bütçesiyle bile karşılanamayacağı hatta Sağlık Bakanlığı bütçesinin de büyük bölümünün sadece bina kullanmak için harcanacağı açık.

Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davalarda Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent ve Elazığ ihalelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildi. Mahkeme ayrıca dayanak
3359 Sayılı Yasanın da Anayasa Mahkemesine gönderdi. Anayasa Mahkemesi
ilk incelemesini yaparak davanın esastan görüşülmesine karar verdi.

Türk Tabipleri Birliği Kamu Özel Ortaklığı sürecini ve yaratacağı kamusal zararı yakından izlemeyi sürdürüyor.

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/hukuk-3420.html, 9.11.12

 

21. Yüzyılın Sorunlarına Atatürkçü Çözümler.


Dostlar
,

ADD Bilim Kurlu Başkanı değerli hocamız Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan‘ın
10 Kasım 2012 günü Ankara’da Yüksek Ticaretliler Derneği‘nde verdiği konferansın yansılarını izlemek için lütfen tıklar mısınız??

21._Yuzyilin_Sorunlarina_Ataturkcu_Cozumler

 Ali hocamızla Atatürk’ü, Hak’ka yürüyüşünün 74. yılında anma bağlamında birlikte sunu yapacaktık. Fakat bizim Denizli’de kapsamlı görevimiz çıkınca görev Ali hocamıza kaldı. 

Dernek Başkanımız Sayın Davut Özdemir’den öğrendiğime göre salonda insanlar ayakta kalmış.. Ali hocamız çok başarılı bir sunum yapmış. Ali hocaya durumu sorduğumda ise, her zamanki alçakgönüllülüğüyle “fena olmadı galiba..
demekle yetindi..

Sunu 20 dolayında yansı içeriyor ama çok özlü.. Umarım Dernekte kamera kaydı da yapılmıştır. Bana ulaşırsa web(youtube’a) koymaya çalışırız.

Teşekkür ederiz Sn. Ercan’a sunumunu bizlerle paylaştığı için..

Sevgi ve saygı ile.
12.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net