Prof. Dr. Öztin Akgüc : Kurban Bağışı

Cumhuriyet 19.10.2012

Prof. Dr. Öztin Akgüc

Kurban Bağışı

 

Şehit haberleri duyulduğunda, cenazeleri geldiğinde açık söyleyeyim, ne ağlıyorum, ne “Şehitler ölmez vatan bölünmez” türüden sloganlar atıyorum, ne yüreğim yandı, dağlandı edebiyatı yapıyorum ne de cenaze namazlarında saf tutuyorum. Acıma, eziklik, bir şey yapmama ya da yapamama utancı duyuyor, yaşananların haksızlık olduğunu düşünüyorum. Gerçekten genç insanların ölümü, ailelerinin acıları, haksızlığa uğradıkları kanısı, insanda en azından anlatımı güç bir burukluk yaratıyor. Şehitler için elimizden bir şey gelmiyor, en azından gazilerimizi, şehit ailelerini zaruretten uzak, maddi gereksinimleri karşılanmış, gelecekleri güven altına alınmış olarak yaşatalım. Bu toplumsal bir borcumuz, bir görevimizdir. Bu görevi kuşkusuz öncelikle devletin yerine getirmesi gerekir. Ancak devletin bu görevi, bu vecibeyi özenle, yeterince cömertlikle, kişilere ve şehit ailelerine gereken saygı ile yerine getirmediğini gözlemliyoruz. Bir şekilde bu eksikliğin giderilmesi gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı, bu vecibenin yerine getirilmesinde önemli araç, belki de başlıca kanal. Gazilere, şehit ailelerine, onların saygınlıklarını da koruyarak yardım etmekle haksızlık giderilemiyor, acılar dindirilemiyor. Ancak muhtaç duruma düşmeleri bir ölçüde önlenebiliyor. Maddi olanak sağlamak, hiçbir şekilde acıyı dindirmez, yapılan haksızlığı gidermez, düzeltmez; bunun da bilincinde olalım.

Mehmetçik Vakfı’nın ana kaynağı bağışlardır. Kurban bağışı, vakfın gelirleri içinde ne ölçüde pay taşıyor? Bilmiyorum ancak kurban bağışlarının Mehmetçik Vakfı’na yapılması gerektiğine inanıyorum. Böylece dolaylı da olsa şehit ailelerine ulaşılabiliyor. Bağış, bir şeyler yaptık anlamına gelmez. Vicdanımızı da rahatlatmaz ama böylece acılı ailelerden özür dilemiş oluyoruz.

  • Mehmetçik Vakfı’na bağış, kurban kesme koşulu olmadan da yapılabiliyor.

Vakfa kurban bağışı nakden yerine getirilse, yine de amaca hizmet edilmiş olacaktır.

Çizmeden yukarı çıkmayayım, ama semavi (hak) dinlerin, Tanrısal olan ve bir peygamber tarafından vahiy yoluyla algılanarak insanlığa yayılan dinlerin, özünde haksızlığa isyan, adalet duygusu, adalet özlemi vardır. Müslümanlık, öncelikle ve özellikle haksızlığa başkaldırıdır. Adalet, dayanışma, hoşgörü, başkalarına zarar vermeme, dürüstlük, her açıdan temizlik dinin özüdür. Madem ki dinimizde dayanışma, yardım, alçakgönüllülük, mahviyet asıldır.

  • Gösterişli kurban kesme ritüeli yerine, günümüzde Mehmetçik Vakfı’na bağış, kanımca amaca ve öze daha uygun bir davranıştır.

Aydınlanma, öze uygun davranış için dini kişisel, siyasal ve ticari istismardan kurtarmamız, emperyal güçlerin araç olarak kullanmalarını da önlememiz gerekiyor.

  • Laikliğin, Müslümanlık karşıtlığı değil; tersine, Müslümanlığı yücelteceği görüşündeyim.

Türkiye, günümüz yönetimi altında dahi diğer İslam ülkelerine göre daha çağdaş bir yapıya, konuma sahipse, bu laiklik sayesindedir. Laik bir Müslüman, dincilere kıyasla Müslümanlığın özünü daha iyi temsil eder ve dine saygınlık da kazandırır.

Günümüz koşullarında Orhan Veli’nin

Neler yapmadık bu vatan için
Kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik..

dizeleri dilimizde perseng.

Nutuk söylemek, slogan atmak, cenaze namazında görüntü vermek yerine,
Mehmetçik Vakfı’na bağış yoluyla, zor durumda olan gazilerimize, şehit ailelerine ulaşabilirsek, yine de yetersiz olsa da daha anlamlı bir iş yapmış, dinimizin özüne uygun bir davranış göstermiş oluruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir