Etiket arşivi: TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ

TÜRKİYE’DE SANATÇILAR, KÜLTÜR VE SANAT EMEKÇİLERİ

TÜRKİYE’DE SANATÇILAR, KÜLTÜR VE SANAT EMEKÇİLERİ

Image result for Refik Saydam

Refik Saydam
Aydınlık Gazetesi, 19.01.2020

KÜLTÜR ve sanat, bir ülkede yaşayan insanları ulus yapan en önemli değerler arasındadır. Ulusların aydınlık yüzüdür. Kültürün temel ögelerinden güzel sanatların toplumsal gelişmişlik düzeyi ve devrimlerin başarısı açısından anlamını büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk şu sözlerle vurgulamıştır:

  • “Güzel sanatlarda başarı, bütün devrimlerin başarıldığının en kesin kanıtıdır. Bunda başarılı olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima yoksun kalacaklardır.

MUSIKÎ MUALLİM MEKTEBİ

Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra 3 Mart 1924’te Üç Devrim Yasası yaşama geçirilirken Atatürk’ün gündeminde Müzik Devrimi de vardır. 1826’da kurulan Muzikayı Hûmayun’un devamı olan Saray Orkestrası 11 Mart 1924’te Ankara’ya getirilir, konserler verir. Orkestra, 27 Nisan’dan başlayarak “Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası” (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) adını alarak Ankara’ya taşınır. Aynı günlerde Orkestra Şefi ve İstiklâl Marşı’nın bestecisi Osman Zeki Üngör’le görüşen Atatürk, nitelikli müzik eğitimcisi ve sanatçısı yetiştirecek bir okul açma kararı alır. Türkiye’de henüz (Harf Devrimi dahil) pek çok devrim yapılmadan, okullar açılmadan önce Cumhuriyet’in çağdaş müzik eğitiminin ve sanatının temellerini oluşturacak olan Musıkî Muallim Mektebi, 1 Kasım 1924’te Osman Zeki Üngör’ün yönetiminde Ankara’da açılır.

Bugünkü müzik eğitimcisi ve sanatçısı yetiştiren eğitim öğretim kurumlarımızın, devlet senfoni orkestralarımızın, opera, bale kuruluşlarımızın, korolarımızın, bandolarımızın, tiyatrolarımızın, yetişen eğitimci ve sanatçı birikimimizin temelinde Musıkî Muallim Mektebimiz ve onu izleyen öbür kurumlarımız vardır. Müzik ve sahne sanatlarımızın yanında plastik sanatlar, sinema sanatı, yazınsal sanatlar ve güzel sanatların öteki alanlarında da çok önemli kurumlar yaratılmış, gelişme sağlanmıştır. Devletin sanatla ve sanatçılarla ilgili görevleri Anayasal düzlemde ifadesini bulmuştur. Yürürlükteki Anayasamızın “Sanatın ve sanatçının korunması” başlıklı XII. Bölümünde bu alanla ilgili aşağıdaki hüküm yer alır:

  • Anayasa madde 64 Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.”

Bu Anayasa maddesi, sanatın ve sanatçısın korunmasının yanında aynı zamanda halkın nitelikli sanatı yaşama hakkının devlet tarafından güvenceye alınmasının somut ifadesidir.

EMEKÇİLERİNİN ÖRGÜTLERİ

Devlet kurumlarında veya özel sanat kurumlarında ücretli olarak görev yapan sanatçılarımız ve kültür sanat emekçilerimiz, ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan emekçi halkın bir parçasıdır. Geleceği, haklarının korunması ve kazanılması, hem kendi içinde örgütlenmesine hem de istemlerini emekçi halk ile ortaklaştırmasına ve dayanışmasına bağlıdır. Sanatçıların ve sanat emekçilerinin örgütlenmesinin önünde her bir sanat kurumunun bağlı olduğu yasalar, yönetmelikler, istihdam biçimleri, sendikaların işkolu sınıflaması vb. nedenlerden kaynaklanan önemli sorunlar vardır. Aynı türden sanat kurumlarında örneğin senfoni orkestralarında, bu orkestraların bağlı olduğu kurumlara (Kültür ve Turizm Bakanlığı, belediyeler, üniversiteler, özel kuruluşlar vb.) bağlı olarak; memur, sözleşmeli, işçi, öğretim üyesi sanatçı. geçici görevlendirme, konuk sanatçı vb. istihdam biçimleri vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı senfoni orkestraları, devlet opera ve baleleri, korolar, topluluklar, devlet tiyatrolarında kadrolu olarak görev yapan sanatçılar ve kültür sanat emekçileri; 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre “Kültür ve Sanat Hizmetleri İşkolu”nda kurulu bulunan kamu çalışanı sendikalarına üye olmaktadırlar.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Temmuz 2019 İstatistiklerine göre bu işkolunda görev yapan 16.844 sanatçının ve kültür sanat emekçisinin %66.84’ü bir kamu çalışanı sendikasına üyedir. Kültür sanat çalışanlarının üye olduğu sendikalar arasında %32.94 oranla Kültür Memur Sen, %16.72 oranla Kültür Sanat Sen, % 14.40 oranla Türk Kültür Sanat Sen, % 1.25 oranla Kültür Sanat İş ve % 0.83 oranla öbür 4 sendika bulunmaktadır. İşçi kadrosuyla devlet kurumlarında veya özel kurumlarda görev yapan kültür sanat emekçileri de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre, “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolu”nda kurulu bulunan sendikalara üye olabilmektedir. 2019 verilerine göre işkolundaki toplam 3 587 328 emekçinin ne kadarının güzel sanatlar alanında çalıştığı açıklanmamıştır.. Bu nedenle müzik, sinema, oyunculuk gibi yalnız güzel sanatlar alanında çalışan emekçileri örgütleyen sendikaların, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 41. Maddesinde öngörülen “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az % 1’inin üyesi bulunması şartı”nı yerine getirebilmesi olanaklı görülmemektedir. Sendikaların dışında dernekler, vakıflar, meslek birlikleri de sanatçıların ve kültür sanat emekçilerinin örgütlendiği kuruluşlar arasında yer almaktadır.

KURUMLARIN GERÇEK SAHİPLERİ

Cumhuriyetimizin özellikle kuruluş döneminde kültüre ve sanata verdiği öneme ve yukarıda vurgulanan Anayasa hükmüne karşın bugün sanat kurumlarımız hem sayıca yetersizdir hem de bu kurumlara yıllardır yeterli sayıda kadro istihdamı yapılmamıştır. Bu durum doğal olarak sanatsal gelişmenin ve sanatçı yetiştiren kurumlardan mezun olan gençlerin istihdamının önünde engel oluşturmaktadır. Siyasal iktidar bu sorunlarla ilgilenmek, halkın sanatı yaşama hakkını geliştirmek bir yana belirli aralıklarla ısıtıp gündeme getirdiği yasa taslaklarıyla sanatçıların var olan iş güvencelerini ortadan kaldırma, sanat kurumlarını devletin sorumluluğundan çıkararak adeta yok etme girişimlerinde bulunmuştur. Bu girişimler sanatçıların ve sanatsever örgütlerinin platformlar (AS: örgütler) kurarak yürüttüğü kitlesel mücadelelerle durdurulmuştur. 2004-2007 arasında yaklaşık 20 kuruluştan oluşan Kamu Kültür ve Sanat Platformu ile 2014-2017 arasında 35 kuruluşun girişimiyle yaratılan Türkiye Sanatçılar Hareketi, sanat kurumlarını tasfiye etmeye yönelen TÜSAK vb. yasa girişimlerini önleyebilmiştir.

Bugün de sanat kurumlarıyla ilgili yönetmelik ve “gerekli görülmesi halinde yeni Kanun ve Yönetmelik taslağı hazırlığı yapmak” gündemdedir. Bu konuyla ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü içinde oluşturulan bir komisyon çalışmalarını sürdürmektedir. Var olan yasaların, yönetmeliklerin günün gereksinimleri doğrultusunda gözden geçirilmesi, geliştirilmesi elbette düşünülebilir. Ancak burada öncelikle yapılması gereken, alanda görev yapan tüm sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, sanat kurumlarının temsilcilerinin katılımlarını sağlamak olmalıdır. Yine aynı öncelikle Anayasa’nın 64. maddesi ve Cumhuriyetimizin hedefleri doğrultusunda 657 sayılı yasada ve özel yasalarda var olan haklardan, özellikle iş güvencesi hakkından asla geri adım atılmamalıdır.

Kültür ve sanata ayrılan bütçe artırılmalı, özellikle büyük kentlere açılacak yeni sanat kurumlarıyla, yaratılacak yeni istihdamlarla kültür ve sanatın gelişmesinin önü açılmalıdır. Bu konuda öncelikle 2002 öncesinde Sayın Hüseyin Akbulut’un Müsteşar yardımcılığı döneminde açılma kararı ve kadroları verilen Gaziantep, Van ve Sivas Devlet operaları, daha çok bekletilmeden hizmete açılmalıdır. 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde bir üretim devriminin eşiğine gelmiş bulunan ve Cumhuriyetimizin; yarattığı çok önemli bir kültür ve sanat birikimine sahip olan Türkiye’ye yakışan da bu olacaktır.

https://www.aydinlik.com.tr/turkiye-de-sanatcilar-kultur-ve-sanat-emekcileri-refik-saydam-kose-yazilari-ocak-2020

TÜSAK YASA TASLAĞI SANAT ve SANATÇILAR İÇİN BİR TEHDİTTİR


Dostlar,

AKP’nin Türk sanat yaşamına da müdahale ederek kısırlaştırma,
güdük siyasetin buyruğuna alma, 90 yılda Cumhuriyetin bin bir emekle oluşturduğu
11 bin dolayındaki sanatçı kadroları tümüyle tasfiye eden… inanılmaz ölçüde yıkıcı ve hiçbir demokratik ülkede örneği görülmeyen yasa taslağı hakkında bu sitede
epey yazı yazıldı..

ADD Genel Merkezi de bir destek açıklaması yaptı.. Bu metin aşağıda..

“TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ’nin ÇAĞRISI” nı sitemizde yayımlamıştık :

http://ahmetsaltik.net/2014/03/17/22848/, 17.3.2014

Ayrıca, bu bağlamda, öncü uğraş veren Kültür Bakanlığı (E) Müsteşar Yrd.
Sn. Hüseyin AKBULUT’un kapsamlı makalelerine de yer vermiştik.
Bunlardan birkaçının erişikesi (linki) aşağıda..

http://ahmetsaltik.net/2013/11/07/huseyin-akbulut-turkiyenin-kultur-ve-sanat-siyaseti/, 7.11.2013

http://ahmetsaltik.net/2014/01/02/yeni-yila-girerken-kultur-sanat-yasantimiz-ne-durumda/, 2.1.2014

http://ahmetsaltik.net/2013/12/19/ataturkun-dehasina-bir-ornek-ilk-turk-operasi-oz-soyun-ders-veren-oykusu/, 19.12.2013

Bütünlük içinde değerlendirilmesi dileğiyle..
Ve de AKP’nin yerel seçim sonrası tepkisel biçimde “nerede kalmıştık?”
sorusunu sorma yerine; “artık teenninin zamanıdır” diye davranmasını dileyerek..

Anayasa’nın ilgili maddelerini de anımsatarak :

IX. Bilim ve sanat hürriyeti
Madde 27 – Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme,
açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir
.

XII.  Sanatın ve sanatçının korunması  
Madde 64 – Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur.
Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi,
desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır.

Sevgi ve saygı ile.
2 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

ADD_logosu_adiyla

 
TÜSAK YASA TASLAĞI SANAT VE SANATÇILAR İÇİN BİR TEHDİTTİR 

 

 

Sanatı siyasetin buyruğuna veren TÜSAK Yasa Taslağına karşı haklı mücadelelerinde sanatçılarımızı destekliyoruz.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Gününde, sanat kurumları ve sanatçılarımızın üzerinde
TÜSAK tehdidi durmaktadır.

İktidar, kültürsüz ve sanatsız bir Türkiye yaratmak istemektedir.
Cumhuriyetimizin bin bir emek ve birikimle oluşturduğu,

Devlet Tiyatroları,
Devlet Opera ve Balesi,
Güzel Sanatları,
Devlet Senfoni Orkestraları,
Devlet Çoksesli Korosu,
Türk Halk Müziği,
Türk Sanat Müziği Koroları ve Toplulukları ile
Belediyelere bağlı benzer sanat kurumlarını

ortadan kaldırmayı öngörmektedir!

Hazırlığı süren “Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında
Kanun Taslağına
” göre sanat alanı, siyasal iktidarın atayacağı 11 üyeden oluşan
bir siyasal kurula,Türkiye Sanat Kurulu (TÜSAK)”na terk edilmektedir.

Sanatçı, yaratıcı olmak için özgürlük ortamına gereksinim duyar.

  • Siyasal iktidarların güdümünde sanat üretilemez.

Söz konusu taslağa karşı, sanatı savunmak için bir araya gelen sanatçıların oluşturduğu,Türkiye Sanatçılar Hareketinin yayımladığı bildiride de belirtildiği gibi;

“sanat, siyaset kurumunun müdahalesinden arındırılmalı,
siyasal iktidarların değişiminden etkilenmemeli,
evrensel işleyişi içinde yaratılıp topluma sunulabilmelidir.”

Özgür sanat ve sanatçıyı savunan Atatürkçü Düşünce Derneği,

TÜSAK Yasa Taslağına karşı haklı savaşımlarında sanatçılarımızı desteklemektedir.

27 Mart Dünya Tiyatrolar günü nedeniyle, Kültür Bakanlığı (E) Müsteşar Yrd.
ve Atatürkçü Düşünce Derneği Bilim – Danışma Kurulu Üyesi
Sn. Hüseyin AKBULUT’un, TÜSAK yasa taslağı konulu yazısını ve
Türkiye Sanatçılar Hareketinin bildirisini yayımlıyoruz.

Saygılarımızla.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi

“TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ”NİN ÇAĞRISI


Dostlar,

Sayın Hüseyin Akbulut, Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevinden emekli, çekirdekten yetişme bir devlet sanatçısı ve yöneticisidir.

AKP’nin, ülkemizin sanat – kültür yaşamına TÜSAK adı altında olağanüstü tehlikeli saldırısını birkaç değerli makalesinde irdeledi ve biz de sitemizde,
yol gösteren bu yazılara yer verdik :

* http://ahmetsaltik.net/2013/11/07/huseyin-akbulut-turkiyenin-kultur-ve-sanat-siyaseti/, 7.11.13
http://ahmetsaltik.net/2013/06/21/devlet-tiyatrolari-kapanmanin-esiginde/, 21.6.13
* http://ahmetsaltik.net/2013/11/26/kulturunu-ve-sanatini-yok-ederek-cumhuriyeti-yikmak/, 26.11.13

30 Mart 2014 sonrası AKP “kalırsa” ve hele hele eli de güçlenirse, ilk çıkaracağı yasalardan birisi budur ve Türkiye adeta çölleştirilmiş olacaktır anılan yasa ile.
Oluşacak yıkımın bir bölümünün onarımı ise uzun yılları gerektirecektir.

Bu saldırının mutlaka durdurulması gerekmektedir. Sn Akbulut bu yazısında

“TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ”NİN ÇAĞRISI‘nı paylaşıyor bizlerle..
Hareketin sözcülüğünü yapıyor.

Başta AKP, tüm Türkiye bu önemli çağrıya kulak vermeli..
Yarın geç olmasın..
AKP’nin sözde “akiller” listesinde yer alan ve Türkiye’yi bölen sözde “açılıma”a
destek veren “sanatçılarımız” (!), sahi, nerelerdeler??

Sevgi ve saygı ile.
17 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===================================

“TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ”NİN ÇAĞRISI

Değerli Okurlar;

Bu yıl “Dünya Tiyatrolar Günü” için bir makale yazmak yerine, çok anlamlı bir bildiriye yer vermenin daha da uygun olacağını düşünüyorum. Bildiri, ülkemizin sanat alanını temsil eden çok sayıda sivil inisiyatifin ve demokratik kitle örgütünün ortak düşüncesini ortaya koyuyor. 

           Cumhuriyetin hemen tüm kurumları saldırı altındayken, kuşkusuz bundan kültür ve sanat da nasibini alacaktı. 2013 Haziran’ında kültür sanat alanında çok ağır düzenleme gündeme geldi. AKP’ nin hazırladığı “Türkiye Sanat Kurumu Kurulması TÜSAK” başlıklı kanun tasarısı, mevcut tüm sanat kurumlarımızı tiyatroyu, opera ve baleyi, senfoni orkestralarını, koroları, plastik sanatları ortadan kaldırmayı, sanat kurumlarımızı yaşantımızdan çıkartmayı öngören eşi görülmemiş
bir düzenlemedir.

            Sanatçı örgütlerinin, yasa tasarısına karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gönderdiği ve kamuoyuna açıkladığı bildiri konuya ve yaşanan kabul edilmez sürece açıklık getirecektir:

Hüseyin Akbulut
ADD Bilim Danışma Kurulu Üyesi

portresi

TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ”NİN ÇAĞRISI

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, TBMM’de yaptığı konuşmasında bir yandan ‘Sanat kurumlarını kapatmayacağız’ derken; diğer yandan “Devletin
malî güçle ve kadrolarla kültür sanat alanı içinde bulunmaması gerektiğini”
 vurgulayarak daha da belirsiz ve çelişkili bir ortam yaratmıştır.

Sayın Bakanın sözleri;  kendi konuşması içindeki vurgularla, Başbakanın bu konudaki söylemleriyle, AKP İktidarının kültür sanat alanındaki icraatıyla ve 2013 yılı Mayıs ayı ortalarında belgesiyle ortaya çıkan “TÜSAK” yasa taslağıyla da çelişmektedir. Kaldı ki devletin mali güçle sanat alanının içinden çekilmesi, zaten kurumların kapatılması sonucunu getirir. Görünen odur ki “kapatmayacağız” sözü;  “TÜSAK” yasa taslağına karşı sanatçıların ve halkın yükselen tepkisini yatıştırmaya yönelik olarak yapılmıştır.

Yasa taslağının, sanat kurumlarımızın ve sanatçılarımızın görüşleri alınmadan,
büyük bir “gizlilik içinde” hazırlanmış olması da iktidarın bu yöndeki gerçek niyetini ortaya koymaktadır. Bu konuda sanatçıların örgütlendiği kuruluşların katılacağı bir yasa çalıştayı öneren TOBAV’ın 04.10.2013 tarihli ve 46.463 imzalı dilekçesine Bakanlık tarafından bugüne değin bir yanıt bile verilmemiş olması, bu niyetlerinin açık göstergesidir.

AKP; kültürsüz ve sanatsız bir Türkiye yaratmak istemektedir!

Turizme eklenen “Kültür Bakanlığı” anlayışıyla,
yıkılmasına karar verilen “Atatürk Kültür Merkezi” örneğiyle,
Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”nın ucube bir saldırı sonucu yıkılmasıyla, yayımlanmamış kitabı bile tehlikeli görerek yasaklayan kültür anlayışıyla, mevcut iktidar sanata karşı bu tutumunu defalarca ortaya koymuştur. “Devlet Sanat Kurumları”nın tümünü ortadan kaldırmayı öngören “TÜSAK” yasa taslağı bu tutumun son örneğidir.

“TÜSAK” NEDİR? 

“Türkiye Sanat Kurumu ile Sanatın Desteklenmesi Hakkında Kanun Taslağı (TÜSAK)”  ile öngörülen düzenlemeler; Devlet Tiyatrolarını, Devlet Opera ve Balesini, Güzel Sanatları, Devlet Senfoni Orkestralarını, Devlet Çoksesli Korosunu, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği Koroları ve Topluluklar ile belediyelere bağlı benzer sanat kurumlarını ortadan kaldırmaktadır.

Yasa taslağıyla, bu kurumlarda görev yapan binlerce oyuncu, müzikçi, şarkıcı, dansçı, ressam, heykeltıraş vb. sanatçı; emekliliğe zorlanmakta, kalanlar ise İl Kültür Müdürlüklerinde görevlendirilerek işlevsiz bırakılmakta, dönemleri bitince kadroları
yok edilmektedir. Böylece sanat kurumlarının yeniden hayat bulmasının önü de kapatılmaktadır. Kurumlarda hâlen görev yapmakta olan misafir sanatçı ve süreli sözleşmeli personelin varlıkları da tümüyle yok sayılmıştır.

Kurumlar ve sanatçı kadroları ortadan kaldırılınca, sanat alanı siyasî iktidarın atayacağı
on bir üyeden oluşan bir siyasî kurula, “Türkiye Sanat Kurulu”na terk edilmektedir. Kurul; sunulan projelerden uygun bulduklarına belli miktarda destekler vererek sanat alanını yürütecektir!

Sanat kurumlarının kurumsal kimlikleri yok edilerek sanat alanı yürütülemez.
Projeler bazında, sürekliliği bulunmayan toplama gruplar oluşturularak opera, bale, tiyatro, orkestra, koro sanatı yapılamaz. Türkiye’nin sanat alanı “TÜSAK” yasa taslağında belirlenen yapıyla ve siyasal iktidarların atayacağı bir siyasî kurulun kararlarıyla yürütülemez.

Dünyada “TÜSAK” gibi bir yasa örneği yoktur. “Sanat Konseyi” ve benzerini yapılandıran hiçbir uygar ülke, var olan sanat kurumlarını ortadan kaldırmayı aklından geçirmemiş, sanatı siyasetin emrine vermeyi düşünmemiştir. Bu tür yapılar tam tersine, kurumları daha fazla kaynakla desteklemek, sanatı siyaset kurumunun etki alanından arındırmak için oluşturulmuştur.

Taslakta; kaynak almak için proje sunanlar, kaynağı verenler, tam yetkili siyasî iktidar vardır; ancak sanatçılar ve sanat kurumları yoktur. Taslak; sanatın yapılışını ve sunumunu ilişki kültürü içinde bir rant alışverişine dönüştürmektedir.

KÜLTÜR VE SANAT ALANI, NEDEN SİYASAL PARTİLERİN
ANLAYIŞINA VE YÖNLENDİRMESİNE BIRAKILAMAZ?

Sanat, evrensel yapısıyla diller, dinler üstüdür, birleştiricidir, tüm toplumu ve insanlığı kucaklar. Siyasal iktidarlar ise ideolojik ve sınıfsaldır. Siyasî partilerin anlayışına bırakılan sanat toplumun tümüne yansıyamaz, birleştirici değil, bölücü olur. Siyasî iktidarların belirleyeceği “Türkiye Sanat Kurumu” da bu yapısıyla Türkiye’nin değil, ancak işbaşındaki partinin sanat kurumu olur. Bu işleyiş sonuçlarıyla bölünmeye, dönüşü olmayan bir yıkıma yol açar.

Sanat ve siyaset kurumunun işleyişindeki bağdaşmaz bu özellikler nedeniyle, sanat alanı için özel yasalar, özel statüler ve tüzel kişilikler öngörülmüştür:  “Sanat, siyaset kurumunun müdahalesinden arındırılmalı, siyasî iktidarların değişiminden etkilenmemeli, evrensel işleyişi içinde yaratılıp topluma sunulabilmelidir”. Mevcut sanat kurumlarımız bu anlayışla yapılandırılmıştır. Uygar dünyanın tümünde bu böyledir. Kurumlarımızın yapılanmasını; “dünyada örneği bulunmayan, Rusya’da bile terk edilmiş sovyetik model” olarak nitelemek, derin bir bilgisizliğin eseridir.
Tam tersine, “TÜSAK” ile sanat alanı siyasî partilerin egemenliğine terk edilerek, sanatı ve kurumları ortadan kaldıran bir sistem yaratılmaktadır.

İnsan fizyolojik gereksinimlerinin ötesinde duygu ve düşünce dünyasıyla var olabilen yaratıcı bir varlıktır. Bu yanımızı beslemeden ve geliştirmeden tam insan olmamız olanaksızdır. Duygu ve düşünce dünyasını besleyen ve geliştiren başlıca etmen ise bilim ve sanattır. Gelişkin uygar toplumlar, sanatı bu anlayışla yaşamın merkezine koymuşlardır. Bu toplumlarda devlet yurttaşına nasıl iş, ekmek vermeyi görev biliyorsa, ona sanat sunmak için gerekli ortamı hazırlamayı da vazgeçilmez bir görev olarak üstlenmektedir. Sanat; bu anlayışla ve üstün öngörüyle Cumhuriyetin kuruluşunda yapı taşı olarak yerini almış böylece, aydınlanmanın ve laik toplum yapısının yolu açılmıştır.

Kısa sayılabilecek bir sürede dünyadaki emsalleriyle boy ölçüşecek konuma gelen ülkemizin yüz akı sanat kurumlarımız, vazgeçilemez değerlerimizdir. Bizi çağa taşıyan ve uygar dünya ile bütünleştiren bu sanat varlığımızın Türkiye’mizin her tarafında yapılandırılarak yaygınlaştırılması gerekirken iktidar tarafından söndürülmek ve sanatsız bir Türkiye yaratılmak istenmektedir.

Bu yasa taslağının, köklü geçmişi ve birikimi bulunan sanat kurumlarımız ile sanatçılarımızın görüşleri alınmadan, büyük bir “gizlilik içinde” hazırlanmış olması düşündürücüdür. Salt bu gizlilik bile iktidarın gerçek niyetini ortaya koymaktadır

“TÜSAK YASA TASLAĞI” NELERİ YOK EDİYOR?

TÜSAK düzenlemesiyle, devletin dev sanat kurumları;  tiyatroları, operaları, baleleri, orkestraları, çoksesli ve geleneksel koroları lağvedilerek ortadan kaldırılmaktadır. Kurumları yok edilince işlevsiz bırakılacak sanatçılar ise, kadroları iptal edilene kadar ATM sanatçısı durumuna getirilmektedir.

Bu yasa taslağıyla, sanatçı adayı yetiştiren konservatuvarların, müzik ve sahne sanatları fakültelerinin, güzel sanatlar fakülteleri ile eğitim fakültelerinin sanat eğitimi veren bölümlerinin varlıkları ve işlevleri de ortadan kaldırılmaktadır. Bu alandaki ilgili ve yetkili herkesi duyarlılığa çağırıyoruz.

Bu yasa taslağıyla, hayat damarlarımızdan biri koparılmakta, halkın nitelikli sanatla yaşama ve yükselme hakkı yok edilmektedir. Daha da önemlisi, bu düzenlemeyle günümüzün siyasî iktidarı; Türkiye’yi evrensel boyutta geçerliliği bulunan sanatla uluslararası kulvarda yarışma alanından çekmekte, sanatı siyasetin emrine vermektedir.

Toplum yaşamında büyük rahatsızlıklara ve yıkıma yol açacak taslak bir an önce gündemden çıkartılmalıdır.

Türkiye Sanatçılar Hareketi olarak, sanat kurumlarını yok eden, sanatsız bir Türkiye öngören “TÜSAK Yasa Tasarısı”nı reddediyor, tüm sanatçılarımızı ve yurttaşlarımızı sanatı savunmak adına bu çabamıza ortak olmaya çağırıyoruz.

İnanıyoruz ki Cumhuriyetin yarattığı çağdaş insan birikimimiz ve sanatçılarımız, sanata ve aydınlanmaya karşı hazırlanan bu düzenlemeyi  reddecektir”.

TÜRKİYE SANATÇILAR HAREKETİ

Adana Filarmoni Derneği, Ankara Çoksesli Müzik Derneği (AÇMD), Ankara Devlet Konservatuvarlılar Derneği (ADK-DER), Antalya Filarmoni Derneği, Besteciler Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği (BESOM), Bursa Filarmoni Derneği, Çoksesli Korolar Derneği, Çağdaş Sanatlar Vakfı (ÇAĞSAV), Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi Çalışanları Yardımlaşma Vakfı  (TOBAV), Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS), İstanbul Filarmoni Derneği, Kültür Sanat ve Turizm Emekçileri Sendikası (Kültür Sanat Sen), Kültür ve Sanat İşgörenleri Sendikası (Kültür Sanat İş), Müzik Eğitimcileri Derneği (MÜZED), Opera Solistleri Derneği (OPSOD),
Opera ve Bale Sanatlarını Geliştirme Vakfı (OBV), T. C. Sanatçı İnisiyatifi, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği (TOMEB), Türk Dünyası Kültür ve Sanat Derneği,
Türkiye Filarmoni Derneği, Türkiye Kültür ve Sanat Hizmetleri Kamu Görevlileri Sendikası (Türk Kültür Sanat Sen), Çalışan ve emekli sanatçılar, Konservatuvar, Güzel Sanatlar ve Sanat Eğitimi Bölümleri Öğrencileri, Sanat Eğitimciler