Etiket arşivi: Türk Eczacıları Birliği

Eczacıların çığlığı

GÜNCEL30.09.2022, BİRGÜN

Türkiye’de sağlık alanındaki sorunlar büyürken hak kayıplarına uğramayan meslek grubu kalmadı. Geçtiğimiz pazar Dünya Eczacılar Günü idi, ancak eczacılar kutlayacak bir şey bulamadılar. Türk Eczacıları Birliği yaşanan zorlu sürece dikkat çekerek eczacıları, eczane çalışanlarını, eczacılık fakültesi öğrencilerini ve tüm ailelerini 16 Ekim’de Ankara’da yapılacak Büyük Eczacı Mitingi’ne davet etti.

Eczacılar yıllardır yaşadıkları sorunları anlatıyorlar. Bırakın çözüm bulmayı işlerin kötüye gitmesiyle canları daha çok yanıyor. Mevcut iktidarın ortaya koyduğu piyasacı sağlık politikaları ilaçta da etkisini gösterdi.

  • Sağlık hizmetlerinin çok “tüketilmesi” ve hasta olmak üzerine kurulu sistem, ilacı da bir tüketim nesnesine dönüştürdü.

Kişi başı yıllık ilaç tüketimi 2002 yılında 10 kutu iken bugün 30 kutuya çıktı. Sistemin yurttaşlar ya da eczacılara değil çok uluslu ilaç şirketlerine yaradığı anlaşılıyor.

SAĞLIK, İLAÇ, ECZACILAR

Eczaneler halkın sağlığı açısından çok önemli görevleri yerine getiriyorlar. Yalnızca ilaç ve aşı sağlanması olarak düşünmeyin. Yurttaşların hemen yakınlarında, mahallerinde en kolay ulaşabildiği sağlık danışmanı konumundalar. Bunun ne denli önemli olduğunu pandemi döneminde açıklıkla gördük. Canı pahasına kesintisiz sağlık hizmeti veren eczanelerde 77 eczacı ve 24 eczane teknisyeni Covid-19’a yakalandı ve yaşamını yitirdi.

Serbest eczaneler gittikçe düşen kârlılık oranlarından ve artan maliyetlerden bunalmış durumda. Kârlılık oranlarında ilaç fiyatlarına göre azalan tarife uygulanıyor. Ancak şaka gibi, bu tarifeyi belirleyen fiyat aralıkları 2004 yılından bu yana güncellenmemiş durumda. 2009 yılında ve geçtiğimiz temmuz ayında kâr paylarında yüzde bir ile üç arasında iyileştirmeler yapılsa da, eczacıların uğradıkları kayıpları karşılamıyor.

Kabaca açıklamam gerekirse; ilaç fiyatları arttıkça daha çok ilaç, kâr oranlarının düştüğü 100-200 TL ve 200 TL’den yüksek kategorisine giriyor. Oysa TÜFE’ye göre bu aralıklar güncellenseydi 2021 yılı için 100 TL olan sınır 375,36 TL, 200 TL olan sınır 750,71 TL olacaktı. Bu yıl enflasyona göre bu rakamları %80 daha artırmamız gerekiyor.

  • Kısacası eczacıyı enflasyon ve dövizdeki artışlar karşısında ezdiren bir model ile karşı karşıyayız.

Hesaplamalara göre eczanelerin brüt kâr oranları 2002 yılında % 17,2’den 2019 yılında %13,8’e gerilemiş durumda. Aynı dönemde karşılanan reçete sayısı ise 113 milyondan 401 milyona çıktı. Yani iş yoğunluğu ve eczane giderleri katlandı.

  • Pek çok eczane kapanma tehlikesi ile karşı karşıya.

Kamuda çalışan yaklaşık dört bin eczacı ise yıllardır yok sayılıyor. Son yayınlanan ek ödeme yönetmeliğinde büsbütün mağdur edildiler. Hakkaniyete uymayan ve çalışma barışını bozan bu durumu günlerdir Sağlık Bakanlığı’na anlatmaya çalışıyorlar ama muhatap bulamıyorlar.

Artan ilaç yoklukları ciddi bir sorun ve eczacıları da hastaları da büyük sıkıntıya sokuyor. Fiyat farkı çıkarmayan ilaç neredeyse kalmamış durumda ve farklar her geçen gün katlanıyor, hastalar cebinden karşılıyor. Bu durum eczanelerde tahsil edilen katılım payları ve reçete bedelleriyle birleşince hastalarla eczacıları sık sık karşı karşıya getiriyor.

Denetimsiz açılan eczacılık fakülteleri bir yandan eczacılık eğitiminin niteliğini düşürürken, bir yandan da genç eczacılar için işsizlik sorununu ortaya çıkarıyor, mesleğe zarar veriyor.

HEKİMLERİN KAYGILARI

Tam da bu tartışmaların içinde, Dünya Tabipler Birliği tarafından yayınlanan bir tutum belgesinde, çok uluslu şirketlerin artan gücünün ve kârı önceleyen politikaların ilaçların niteliğini ve güvenliğini olumsuz etkilediği belirtildi. İlaç üretim, dağıtım ve depolama süreçlerinde kimi zaman asgari güvenlik standartlarının karşılanmadığı vurgulanan belgede, bunların düzeltilmesi için ülke yönetimlerine ve tabip birliklerine önerilerde bulunuldu.

Eczacıların ve hekimlerin uyarıları ortada….

Sağlıklı olmak, ilaca, aşıya güvenle ulaşmak istiyorsak eczacıların çığlığına kulak vermeli ve haklarının arkasında durmalıyız.

Lösemide ilaç krizi

Dostlar,

İnsan ve toplum sağlığı açısından vazgeçilemez bir insanlık hakkı olan İLACA ERİŞİM HAKKI, piyasa canavarına teslim..

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” masalının / canavarının maskesi giderek düşüyor..

SGK’nın IMF – DB güdümünde bütünüyle “moneter” (salt parasal!) politikaları artık sık sık tıkanıyor.

2. önemli sorun kaynağı ise yerli ilaç sanayimizin batırılması..

AB ile Gümrük Birliği Anlaşması‘nın yürülük aldığı 1.1.96 öncesinde ilaç gereksiniminin % 70’e varan bölümünü yerli ilaç hammaddesi üretimi ile karşılayabilen Türkiye, günümüzde %50’den çok dışa bağımlı duruma geldi.

Türkiye yerli ilaç sanayisini tasfiye etti!
SSK’nın ilaç fabrikası kapatıldı!

Her zaman olduğu gibi, kendisine dönük, kendisinin üzerinden oynanan oyunları dışlayamayan halk ödüyor acı bedelini.. Olan halk sağlığına oluyor..

Çok yazık..

    – Türkiye, ulusal ilaç-aşı-biyolojik maddeler üretme politikası yoksunluğunu aşmalı..
    – Tümüyle değilse de önemli ölçüde özyeterlik kazanmalı..

Bu konularda yazdığımız kapsamlı 2 rapora sitemizde “raporlar” kategorisinden erişilebilir.

1. Türkiye AB İlişkilerinde Türk Sağlık Politikaları / Turkish Health Policies Through EU Accession Process
http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/06/AB_Surecinde_Turk_Saglik_Politikalari.pdf

2. AB Sürecinde Türk İlaç ve Eczacılık Politikaları / Turkish Policies on Drug and Pharmaceuticals within EU Accession Process
http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/06/AB_Surecinde_Turk_Ilac_ve_Eczac%C4%B1l%C4%B1k_Politikalar%C4%B11.pdf

Aşağıda, Lösemi ilacı PURİTHENOL kıtlığına ilişkin acı haberi sunuyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 9.10.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=============================================================================

Lösemide ilaç krizi

Hastalığın tekrarlamasını önleyen Purithenol SGK kapsamına alınmadı, fiyatı düştü, firma ithalattan vazgeçti

Löseminin tekrarlamasını önleyen ve alternatifi olmayan “Purithenol” adlı ilacın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bedeli ödenecek ilaçlar kapsamına alınmaması ve fiyatının da 9 TL’ye düşmesi nedeniyle ithalatçı firma ithalattan vazgeçince lösemi hastaları çaresiz kaldı.

Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre üretimi Almanya’da gerçekleştirilen ve bir ithalatçı firma tarafından Türkiye’ye getirilen ilacın SGK tarafından bedeli ödenecek ilaçlar kapsamında değerlendirilmediği ve 9 TL’ye satıldığı belirlendi. Türkiye ithalatçısı firmanın, ilacın fiyatının düşmesi nedeniyle ithal etmekten vazgeçtiği ileri sürülürken, ilacın yurtdışında 60 ile 90 Avro arasında satıldığı kaydedildi.

Türkiye’deki lösemi hastaları 4 aydır ilaca ulaşmakta güçlük çekerken, Türk Eczacıları Birliği’nin yurtdışı fiyatı üzerinden hastalara ilaç temin etmeye çalıştığı belirtildi.

İlacın bulunamamasını fırsat bilen karaborsacıların ise fahiş fiyatlardan hasta ve hasta yakınlarına ilaç satmaya çalıştığı iddia edildi.

İlacın ithal edilmemesinin maddiyatla ilgili olabileceğini söyleyen Antalya Eczacı Odası Başkanı Kerem Zabun, Türkiye’deki stoklarının tümüyle tükenmesinin ardından, ilacı kullanan hastaların mağduriyetinin artacağını aktardı.

İlacın bulunamaması nedeniyle bu ilaçla yapılan tedavilerin yarım kalacağını ve hastaların olumsuz etkileneceğini dile getiren Kerem Zabun şöyle dedi:

“Yurtdışı fiyatı dikkate alındığında bu ilacın karaborsadaki fiyatı 3- 4 katına çıkabilir.
Bakanlık ya da TEB aracılığıyla bu iş bir an önce çözülmeli.” (Cumhuriyet 08.10.2012)