Sorunun kaynağı çözümün belirleyicisi olamaz
Türker Ertürk
Bugüne kadar hep yanılan, geçmişte darbecilere yardım ve yataklık yapan siyasilerin ülkemizi götüreceği yer; iç savaş ve cehennemdir!
Daha önce yazdık ve anlattık, 15 Temmuz Darbe Girişimi; emperyalizmin desteği ve yönlendirmesiyle, Siyasal İslamcı Gülen Cemaati tarafından yapılmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından engellenmiştir. Darbe Girişimine katılanların üniforma giymiş olması, bu yalın gerçeği değiştirmez.
Ayrıca; darbecileri darbe girişimi yapabilecek konuma getirenler de, Ergenekon-Balyoz tipi kumpas davalarının ve TSK’ya yönelik itibarsızlaştırma operasyonlarının içinde bulunmuş olan iktidar da Siyasal İslamcı dünya görüşüne sahiptir.
HER İKİSİ DE SİYASAL İSLAMCI
Bizim; her iki tarafla aynı ülkede yaşamak, aynı pasaportu taşımak ve aynı dili konuşmak dışında, ortak bir tarafımız yoktur. Ama her iki tarafın, bir biriyle ortak yönü çoktur.
Her iki taraf da; egemenliğin kaynağını gökte arayan, nüfusunun ezici çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde demokrasinin olmazsa olmazı olan laikliğe yan bakan, Atatürk’e düşmanlık eden ve onun önderliğinde yapılan Aydınlanma Devrimlerine karşı olan, Siyasal İslamcı dünya görüşüne sahiptir.
DEMOKRASİ TRAMVAYI
En önemli farkları ise; Siyasal İslamcı hedeflerine yönelik yöntemleridir. Birincisi hedefine devletin ince kılcallarına sızarak, kurumlarını ele geçirerek darbe yöntemini benimsemişken, ikincisi “Demokrasi tramvayı”, dilimleme siyaseti ve “kaynayan kurbağa” yöntemini uygulamış ve uygulamaktadır. Yoktur aslında birbirlerinden farkları!
Gülen Cemaatinin yaptığı Darbe Girişimi ile Siyasal İslamcı dünya görüşü, geniş kitlelerde büyük zemin kaybetmişti. İşte bu nedenle; aynı zemine oturan İktidar, bu zemini onarma telaşı içine girerek saptırma ve iftira yöntemlerine başvurmaktadır.
NEFRET İÇERİKLİ SÖYLEMLER
Darbe Girişimini engelleyenin esas olarak Cumhuriyetin kurucu ideolojisine bağlı, Atatürkçü askerler olmasına rağmen; TSK darbenin kaynağı olarak gösterilmiş ve bizzat İktidar tarafından itibarsızlaştırma ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle operasyonlara maruz kalmıştır.
Öte yandan; 14 yıldır İktidarın tasarrufları ile oluşan tüm musibetler, günahlar ve işlenen suçlar Cemaatin üzerine atılmaktadır. Gülen’in Müslüman olmadığı, Ermeni veya Yahudi olduğu yolunda etnik ve dinsel nefret içerikli suçlamalar, İslam’ı temsil etmediği yolunda yapılan açıklamalar, bu yönde yapılan çalışmalardan sadece bazılarıdır.
İSLAM’I KİM TEMSİL EDİYOR?
Siyasal İslam birleştirmez; böler ve parçalar. Siyasal İslamcı her yapı, gerçek İslam’ı kendisinin temsil ettiğini söyler, hatta diğerlerini “Din dışı” ilan eder. Bugün de yapılan, budur! Çağdaş dünya ise; Gerçek dini kimin temsil ettiği, kimin inanıp inanmadığı, kimin ne kadar Müslüman veya Hristiyan olup olmadığı konuları ile ilgilenmez. Çağdaş ve medeni dünya için din; inanç, itikat biraz da kültürdür. Bunun dışında dine anlam yüklemek ve dünyevi yaşamın referansı haline getirmek; kan, kin, gözyaşı ve Ortaçağ karanlığında debelenmek demektir.
Bugün yaşadığımız sorunların ve 15 Temmuz’da Darbe Girişimi ile karşılaşmamızın baş sorumlusu; 14 yıldır her istediğini yapan, hukuku, demokrasiyi, parlamenter sistemi, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisini aşındıran ve ayaklar altına alan AKP İktidarlarıdır. Aldatıldık ve kandırıldık diyerek, sorumluluktan kurtulunamaz.
SS TABURLARI
Sorunun asli kaynağı, çözümün ana belirleyicisi olamaz.
Bugüne kadar hep yanılan, geçmişte darbecilere yardım ve yataklık yapan siyasilerin ülkemizi götüreceği yer; iç savaş ve cehennemdir! Türkiye; ne yazık ki halen bu rotada seyretmektedir. Bu ülkenin aydınlık yüzleri, nitelikli insanları, çağdaşları ve Atatürkçüleri korkusuzca ortaya çıkmalı ve rol almalıdır.
Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığına E. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin getirildiğini basından öğrendik. Sanırım, özellikle bu dönemde, bu göreve getirilebilecek en son isim bile olamaz. Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisiyle barışık olmayan bir şahsiyet. “Özerlik, eyalet sistemi” gibi görüşleri olduğu bilinen birisi. Hatta hakkında; Radikal İslami akımlarla ilişkilendirilen ve Suriye’deki vekalet savaşına savaşçı yetiştirdiği iddiaları var.
Ayrıca, emekli bir büyükelçimizden Cenevre kaynaklı bir bilgi aldım :
– Tanrıverdi, bir tarikatın gençlerini ve Suriye’den gelen Sünni mültecileri kullanarak; Nazi SS Taburları benzeri milis güçleri kuracak ve örgütleyecekmiş.
Buna; Gezi Olayları sonrası sokağın gücünün fark edilmesi ve 15 Temmuz Darbe Girişimi ile yaşanan tecrübelerin neden olduğu söyleniyor. Umarım bu haber yanlıştır!
(http://www.turkererturk.com.tr/sorunun-kaynagi-cozumun-belirleyicisi-olamaz/)
=================================
Dostlar,
Çok değerli emekli amiral Sn. Türker Ertürk’ün bu makalesi, özellikle son paragrafı açısından büyük önem taşıyor..
Gerçek ise dehşet vericidir ve ülkemizde Hitler – Nazi faşizmi benzeri bir gidişin alarmıdır.
Sorunun açıklığa kavuşturulması için TBMM’de görüşme yapılmalı, soru önergeleri verilmeli ve ilgililer kesinlikle böylesi bir insanlık ve hukuk dışı girişimden uzak durmaya çağrılmalı, zorlanmalıdır.
Hiç kimse iktidarın böylesi bir çağ dışı girişimine en küçük destek vermemelidir.
Başbakan ve öbür yetkililer kamuoyuna açıklama yapmalı,
herkes mutlak biçimde hukuk devleti sınırları içinde kalmalıdır.
Böylesi bir yapılanma yasalar karşısında çok ağır bir suçtur (TCK md. 309)
Her – kes yapıp edeceklerini ”adamakıllı düşünmeli”, asla hukuk dışına çıkmamalıdır.
Sevgi ve saygı ile.
25 Ocak 2017, Tekirdağ
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com