Etiket arşivi: sıbyan mektepleri

ÇOCUKLARIMIZI KARANLIĞA TESLİM ETMEYECEĞİZ!

ÇOCUKLARIMIZI KARANLIĞA
TESLİM ETMEYECEĞİZ!

10 Aralık 2022

ÇOCUKLARIMIZI KARANLIĞA TESLİM ETMEYECEĞİZ! – İlerici Kadınlar Derneği (ilericikadinlardernegi.org.tr)

TARİKAT VE CEMAATLER DAĞITILSIN!

Geçtiğimiz günlerde İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. 6 yaşındayken dini nikâhla “evlendirildiğini” ve yıllarca istismara uğradığını anlatarak şikâyetçi oldu. İstismarın basına yansıyan detayları (ayrıntıları) ve yargıya taşınan iddialar ülkemizin içine sürüklendiği karanlığın açık göstergesidir.

Ne yazık ki yaşanan bu istismar vakası ne münferittir (tekildir) ne de ilktir. Çocuk istismarı çok boyutlu ele alınması gereken hassas bir toplumsal sorundur. Öte yandan tarikat ve cemaat yapılanmalarında, bu yapılanmaların uzantısı olan okul ve kurslar ile yurtlarda çok sayıda cinsel istismar ve şiddet vakasının gündeme gelmesi tesadüf değildir. Karaman’da Ensar Vakfı yurtlarında, İzmir Dikili’de, İstanbul Ümraniye’de, Erzurum’da, Sakarya’da ve daha pek çok ilde tarikat okulları ve yurtlarında yaşanan istismar vakaları ortadadır. Basına yansıyan vakaların buz dağının görünen yüzü olduğunu tahmin etmek güç değildir.

Yaşananları pedofili olarak değerlendirmek ise gerçek sorunun üzerini örtmektir. Tarikat ve cemaatlerin sözde liderlerinin çocuk yaşta “evlilikleri” teşvik eden, kız çocuklarının eğitimden mahrum (yoksun) bırakılmasını öğütleyerek onları ‘tahrik’ unsuru, kadınları ‘et’ olarak nitelendiren vaazları ortadadır.

  • AKP iktidarı ile birlikte bu gerici zihniyet güç kazanmış bugün tarikat ve cemaatler
    devletin bütün kademelerine yerleşmiş, holdingleşmiş ve iktidar ortağı haline gelmiştir.

Laikliğin adım adım tasfiye edildiği, Anayasa’nın laiklik ilkesinin yok sayıldığı ülkemizde tarikat ve cemaatler kendi hukukunu icra etmektedir. Medeni Yasa yok sayılarak “dini nikâh” kılıfı altında şer-i hukuka zemin hazırlanmaktadır.

Bugün milyonlarca çocuk tarikat ve cemaatlere teslim edilmiş, her türlü gericiliğin pompalandığı bu yapılanmalar devletin yetkilerini de devralmıştır.

Çocuklarımızın geleceğinin tarikat ve cemaatlerin insafına terkedilmesine izin verilemez.

  • Hiranur Vakfı’nda yaşananları kınamak yetmez. Yapılması gerekenler bellidir :
  1. Devletin bütün kademelerine yerleşmiş, sosyal yaşamı adeta paralel hukuk ile tahakküm altına alan tarikat ve cemaatlerin egemenliğine son verilmeli, faaliyetleri yasaklanmalı, mal varlıklarına el konmalıdır.
  2. Özel kurum ve vakıflara bağlı “yatılı din eğitimi” yasaklanmalı, bütün “yatılı Kuran kursları” ve Anayasa’ya aykırı biçimde açılan ve faaliyet yürüten medreseler ile sıbyan mektepleri kapatılmalıdır.
  3. Hizmet ve yardımlaşma adı altında bütün özel kurum ve vakıfların kurduğu çocuk yuvaları, yetiştirme yurtları, dershaneler, sevgi evleri vb. devletleştirilmelidir. Yardım ve koruma hizmeti devlet tarafından konunun uzmanları ve eğitimcilerce sağlanmalıdır.
  4. Cemaat okulları, cemaat evleri, cemaat dershaneleri gibi bütün yasadışı ve gayri meşru “eğitim kurumları” devletleştirilmelidir. Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) sağlanarak parasız, laik ve bilimsel eğitim sistemi kurulmalıdır.
  5. Cemaat ve tarikatların “sivil toplum kuruluşları” olarak adlandırılan uzantılarının belediyeler ve hükümetler aracılığıyla topluma ve özellikle kadınlara yönelik “projeleri” ile “sosyal yardımlar” adı altındaki müdahaleleri sonlandırılmalıdır.
  6. Tarikat ve cemaat uzantısı kurumların Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı bütün protokoller iptal edilmelidir.
  7. Tarikat ve cemaat uzantısı olan kurumlara merkezi bütçeden ya da yerel yönetimler eliyle kaynak aktarılmasına son verilmelidir.
  8. Anayasa’nın laiklik ilkesini yok sayan bütün uygulamalara son verilmeli, laiklik amasız fakatsız tesis edilmelidir.

Adil Salih, Ressam
Afşin Burak Umar, Avukat
Ahmet Müfit Bayram, Yazar
Ahmet Saltık, Prof. Dr.
Akasya Kansu Karadağ, Dr., Hukukçu, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Alev Doğan, Gazeteci
Ali Güler, Tüm Yerel Sen Ankara Şube Mali Sekreteri
Ali Özgür Dedeoğlu, Eğitimci
Arzu Becerik, Avukat, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Danışma Kurulu Üyesi
Aslı Tanta, Avukatlar Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi
Ataol Behramoğlu, Şair
Aysel Tekerek, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı
Ayşe Sarısu Pehlivan, Yargıçlar Sendikası Başkanı
Ayşegül İbici Oruçkaptan, Peyzaj Mimarı
Bengisu İçten, Avukat
Berkay Çelen, Avukat, Yeni Ülke Dergisi Yayın Kurulu Üyesi
Bilgütay Hakkı Durna, Avukat
Can Kayabal, Dr.
Candan Badem, Akademisyen
Cengiz Kılçer, Şair, Yeni Ülke Dergisi Yayın Kurulu Üyesi
Ceyda Cimilli, Avukat
Deniz Aslan Şenkal, Genel Sağlık-İş Denetleme Kurulu Üyesi
Deniz Çelik, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi – İzmir Temsilcisi
Deniz Hakan, Yazar
Derya Ulkat, Müzisyen
Ece Ataer, Yazar
Ekim İsmi – Yeni Ülke Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Ekrem Ataer, Sanatçı, Yazar
Emine Yıldırım, Avukat
Ender Helvacıoğlu, Bilim ve Gelecek Genel Yayın Yönetmeni
Engin Ayça, Sinema Yönetmeni
Erendiz Sayron Atasü, Yazar
Ezgi Oral, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Fulya Durak, Avukat
Güldeste Dedeoğlu, Genel Sağlık-İş Denetleme Kurulu Sekreteri
Gülsen Tuncer, Sinema ve Tiyatro Sanatçısı, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Danışma Kurulu Üyesi
Gülser Han, Yazar
Gürseli Kara, Diş Hekimi, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Güvenç Dağüstün, Müzisyen
Haluk Tolga İlhan, Müzisyen
Hamide Rencüzoğulları, Gazeteci, Yazar
Hasan Aktaş, Eğitimci
Hasan Kırlangıç, İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı
Hülya Behramoğlu, Yazar
Hüseyin Çorlu, Bilses Vakfı ve SODEV Kurucu Üyesi
İbrahim Fikri Talman, Emekli Yargıç, Avukat
İlke Kızmaz, Müzisyen
İlker Cenan Bıçakçı, Prof. Dr.
İzge Günal, Prof. Dr.
Kemal Parlak – Sınıf Tavrı Sözcüsü
Korkut Boratav, Prof. Dr.
Kurtuluş Kılçer, Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Merkez Komite Üyesi
Mahmut Aslan, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Sekreteri
Murtaza Demir, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Kurucu Başkanı
Nimet Çakılkaya, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi – Antalya Temsilcisi
Nuray Yenil, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Genel Sekreteri
Onur Parlak, Avukat
Rıfat Okçabol, Prof. Dr.
Saadet Ülker, Prof. Dr., Türk Hemşireler Derneği Yönetim Kurulu Eski Başkanı
Savaş Karabulut, Dr., Mühendis
Selin Aksoy, Avukatlar Sendikası Başkanı
Semiha Özalp Günal, Yrd. Doç. Dr., İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Semra Pektopal, Birleşik Kamu İş 3. Dönem MYK üyesi
Serdar Şahinkaya, Yazar, 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu Koordinatörü
Serpil Güvenç, Yazar
Sertaç Canbolat, Çevirmen, Yazar
Sibel Altıntaş İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi – Gaziantep Temsilcisi
Sibel Özbudun, Yazar
Sinan Kaya, Ressam
Ş. Serap Çatalpınar, İTÜ Birlik Başkanı
Şükran Eroğlu, Avukat
Şükran Soner, Gazeteci, Yazar
Tansu Özcan, Akademisyen
Tülin Tankut, Yazar, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Danışma Kurulu Üyesi
Umut Kuruç, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) Genel Başkanı
Yaşar Yamaç, Tüm Emekli Sen Tunceli Şube Temsilcisi
Yeliz Toy, Eğitimci, Sendikacı, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Yeter Türkeş, Avukat
Yurdan Kaya, Sağlık Emekçisi, İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK Üyesi
Zülal Kalkandelen, Gazeteci, Yazar

Emin ÇÖLAŞAN : Türkiye nereye?

Türkiye nereye?

Emin ÇÖLAŞAN
SÖZCÜ, 15 Ekim 2017

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)

Sevgili okurlarım, laiklik anayasamızın en önemli maddelerinden biri. Laiklik her şeyimiz. Uygarlığın ve çağdaşlığın simgesi.
O kadar ki, cumhurbaşkanı bile o makama seçildiğinde, Meclis kürsüsünde “Laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma…” diye namusu ve şerefi üzerine yemin ediyor! Aynı yemini bugünkü dünya liderimiz de etmişti, herhalde unuttu gitti!
Türkiye’de bir süredir olanları hep birlikte hayret ve ibretle izlemeyi sürdürüyoruz.
Din ticareti ve din sömürüsü aldı başını gidiyor.
* * *
İş o boyuta vardı ki, şimdi nikah kıyma yetkisi imamlara verilmek üzere. İlgili yasa kısa bir süre sonra AKP ve onun küçük ortağı MHP‘nin oylarıyla Meclis’te kabul edilecek.
Böylece toplum bir kez daha bölünmüş olacak.
Örneğin kamuda işe alınma sınavlarına girenlere sorulacak:
– Evli misin? 
Yanıt evet olursa bir soru daha sorulacak:
– Nikahını kim kıydı?
Evlendirme memurunun kıydığını söyleyen kaybedecek, imamın kıydığını söyleyen kazanacak ve işe alınacak.
* * *
Bu işin Türkçesi, Medeni Kanun’la kazanılan haklar çöpe atılacak.
Mecelle, fıkıh ve Osmanlı’nın din kanunları 1926 yılında kaldırılmış, Medeni Kanun kabul edilmişti. İmam nikahları artık geçerli olmayacaktı.
Medeni Kanun Atatürk döneminin dört dörtlük eserlerinden biridir.
İlk resmi nikah 14 Ekim 1926’da kıyıldı. (AS:Medeni Yasanın yürürlüğe girdiği 4 Ekim 1926’dan 10 gün sonra) Aradan tam 91 yıl geçti, gericilik bu kez nikah masalarında hortlatılacak. Bu iktidar acaba medeni nikahın hangi zararını, hangi sakıncasını gördü ki şimdi imam nikahını yeniden getirmeye kalkışıyor? Bu sorunun bir tek yanıtı var:
Din sömürüsü ve toplumun din duygularını gıdıklamak.
* * *
Din ticaretinin ve din sömürüsünün hangi kurumlarda hangi boyutlara ulaştığını bugün sizlere iki fotoğrafla göstereyim. İlki, İstanbul Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Cemil Boz‘un makam odası. Şu manzaraya, arkasındaki tablolara bakınız!

15szt05b_ant_ist_izm_ank_trb_yeni_siyahi

Arapça mıdır, Farsça mıdır, Osmanlıca mıdır, ne olduğunu anlaşılmayan yazılar, harfler… Bir tek Türkçe yazı yok. Ayıptır be… Bu şahıs İstanbul’da çok önemli. Gençlik ve sporla ilgili her yetki, harcanan yüz milyonlarca lira onun emrinde. Bu kafalar sadece İstanbul’u değil Türkiye’yi yönetiyor, daha fazla ne demeli!
* * *
aÖteki fotoğraf Bursa Uludağ Üniversitesiyle
ilgili.
(http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/emin-colasan/turkiye-nereye-2-2049600/)
============================
Dostlar,

Sayın Çölaşan çok çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor ve insanı bunaltan bir soruya yanıt arıyor.. Hepimizi bu sorunun yanıtını bulmaya çağırıyor gerçekte :

* Türkiye nereye??

Yarın, 17.10.2016 günü TBMM genel kurulunda söz konusu hükümet tasarısı görüşülebilir. 130 dolayında madde içeren kırkambar bir torba yasa eskinin “bonmarşe” leri gibi; binbir çeşit.. Ne ararsanız var içinde.

Dün Cumhuriyet‘te sübyan mekteplerinde 5-6 yaşlarında ihram ve fes giydirilmiş  küçücük çocukların yaşamdan kopartılarak uhrevi yaşama yönlendirmeleri nedeniyle annelerine yaşamın kötü olduğunu, ne zaman öleceklerini söyledikleri… haberi fotoğraflı olarak vardı. (15.10.17)

  • Sıbyan mektepleri çocukları böyle zehirliyor… “Anne ne zaman öleceğiz, burası çok sıkıcı..
Mahalle aralarında hızla yayılan ve denetimden bağışık (muaf) tutulan sıbyan mektepleri çocukların yaşamını kabusa çeviriyor. Ailelerine günahkar diye bakıyor, bir an önce gerçek saydıkları dünyaya göçmeyi hayal ediyor… (haberin tümü : http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ turkiye/844971/Sibyan_mektepleri_cocuklari_boyle_zehirliyor…__Anne_ne_zaman_olecegiz__burasi_cok_sikici_.html veya Subyan_mektepleri_cocuklari_boyle_zehirliyor_anne_ne_zaman_
olecegiz).

El kadar çocuklar yaşam sevinci yerine depresyona sokularak hiçliğe itiliyor ve daha yaşamadan ölümü arzular duruma sürükleniyorlar! Bu yapılanların din adına ve dine uygun olduğu söylenebilir mi? Hz. Muhammed’e ait olduğu belirtilen bir hadiste “hiç ölmeyecekmiş gibi yaşama sarılma ve yarın ölecekmiş gibi  ahirete hazırlık” dinamik bir denge içinde önerilmiyor mu?

Bu yapılan hiçbir dine sığmayacağı gibi, hastalıklı bir toplum yaratarak Türkiye’yi çağdan koparır. En açık anlatımıyla insanlık düşmanı bir girişimdir. Siyasal iktidarın çanak tutmasıyla bu hazin tablolar ülkemizde yaşanmaktadır. Ancak artık bir “dur” deme zamanı gelmiş çatmıştır.

Ne işe yarar, bir işe yarar mı bilemiyoruz ama bir kez daha uyaralım ve çağrı yapalım :

AKP = RTE bu çağdışı ve insanlık düşmanı tablonun doğrudan sorumlusudurlar. Her şeyin bir sınır vardır. Türkiye haddinden fazla dincileştirilmiş, yozlaştırılmıştır. Yapılanların büyük oranda Din ile de ilgisi yoktur ve laiklik çok derin yara almıştır. Dayatılanlar ve gelinen yer açıkça Anayasaya aykırıdır, anayasayı çiğneme suçudur. Toplumda gerilim son derece yüksektir ve bu durum çok tehlikeli gelişmeler doğurabilir.

Basından öğreniyoruz, “Kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç” diyen rektör hakkında suç duyurusu yapılıyor (Cumhuriyet portalı, 16.10.17). Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, “Bir kadınla tokalaşma için ateş tutmaktan daha korkunç” diyen Adıyaman Üniversitesi Rektörü Mustafa Talha Gönüllü hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu kişiyi Erdoğan atadı ve yapısını bilmiyor muydu? Gene mi kandırıldı??

2016 Mart’ında 14 Mart tıp haftası nedeniyle bir üniversite bize konferans için salon vermemişti. Rektörü FETÖ’den gitti.. Uludağ Üniversitesi’nde bir zamanlar Atatürk aşığı bir rektör, meslektaşımız ve ADD’de çalışma arkadaşımız Prof. Mustafa Yurtkuran vardı ve biz orada konferans vermiştik. Bu rektör Ergenekon kumpasına kurban edildi. Bu üniversitenin sürüklendiği yere bakar mısınız? Kamu kurumları ADD’ye salon vermekten korkuyor, özel salonlar kiralanıyor ücreti ödenerek. Ama AKP’li belediyeler yandaş vakıflara koca koca hazır binaları ücretsiz veriyorlar toplumu daha da dinci kılmak için!

AKP = RTE‘yi bir kez daha sağduyuya ve dini siyasete daha çok alet etmememeye çağırıyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 16 Ekim 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com