Etiket arşivi: Seçim yasakları

Seçim yasakları, Cumhurbaşkanı için de geçerli

Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı seçimi de dahil olmak üzere 298 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki seçimler bakımından propagandayla ilgili hususlarda anılan Kanun hükümlerine tabi” (Anayasa Mahkemesi /AYM, 29.9.22 ta. Ka.; Resmi Gazete/RG: 27.12.22)

CHP, 31/3/22 ta. ve 7393 sayılı Seçim torba yasasında başlıca üç grup hükmün iptali için AYM’ye başvurdu:

– İl ve ilçe seçim kurulları için kıdem yerine kura usulü,

– Seçim kurullarının üç ay içinde lağvedilmesi,

– CB’nin Seçim yasakları kapsamına alınmaması.

HANGİ KAMU YARARI?

İl ve İlçe seçim kurulları, Şubat 1950’den bu yana, yargıçların kıdemi esas alınarak belirlendi. 7393 sayılı Yasaya göre; başkan ve üyeler, ‘en kıdemli hakim’ yerine, en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş (ve disiplin cezası almamış) yargıçlar arasında, “ad çekme suretiyle belirlenir”.

Bu değişikliği Anayasa’ya aykırı bulmayan AYM, yetkisinin kuralın kamu yararı amacıyla çıkarılıp çıkarılmadığının denetimi ile sınırlı olduğunu belirtmekle birlikte, kıdemden kuraya geçilmesi ve kamu yararı arasında herhangi bir ilişki kurmamakta.

Ne var ki, kura çekilecek kadar yargıç olmayan il ve ilçelerde kıdemli yargıç kurul başkanı olarak -disiplin cezası kaydı aranmaksızın- görev yapabilecek. İki ana çelişki:

-Eğer kıdem yerine ad çekmede kamu yararı varsa, yeterli sayıda yargıç olmayan il ve ilçelerde kıdemin sürdürülmesi, kamu yararını zedelemiyor mu?

-Eğer disiplin cezası almış olmak, seçim kurulunda yer almaya engel ise, kıdem esasında bu koşulun aranmaması, genellik ve nesnellikten uzaklaşma bakımından açık bir çelişki oluşturmuyor mu?

KURULLARI DAĞITMAK

İki yıllığına belirlenen il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurullarının, yasanın yürürlüğe girişinden itibaren üç ay içinde lağvedilmesi, “Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz” kuralına (Any., md.67/son) açıkça aykırı.

Ne var ki, “görevlerini bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine göre ifa eden hakim sıfatını haiz mevcut başkan ve üyelerin yerine aynı görevleri yine aynı ilkeler çerçevesinde yerine getirmek üzere aynı güvencelere sahip başka hakimlerin belirlenmesini öngörmektedir” saptaması yapan AYM üyelerine göre, görevden almak, md.67/son anlamında “bir seçim kanunu olarak nitelenemez”.

Bu yanlış yorum, şu ana çelişkiyi açığa vuruyor: Eğer kıdem esası ve ad çekme yoluyla belirlenen yargıçlar aynı niteliklere sahip iseler, değişiklikte ne tür kamu yararı vardır?

Tek teselli kaynağı, Başkan Arslan ve 4 üyenin (Gökcan, Yıldırım, Kuz ve Hakyemez), bu görüşe katılmaması.

PROPAGANDA YASAĞI

Hükümet ilga edildiği için seçim propaganda yasağına ilişkin maddeden ‘başbakan’ çıkarılırken Cumhurbaşkanı’nın yazılmamış olması, açıkça Anayasa’ya aykırı.

AYM’nin, “Norm denetiminde tespit ya da yasama organına çağrı yapılması biçiminde bir tespit türü bulunmamakta” şeklindeki daraltıcı yorumuna karşın, seçim yasakları (298 sy. K., md.65)’nın CB için de geçerli olduğu saptaması kayda değer.

Saptama ve sonuç arasındaki çelişkiye girmeksizin, gerekçe yokluğu ve zayıflığı bakımından, yasama ve yargı faaliyetleri arasındaki paralellik açık. Üç ay gecikme ile yayımlanan AYM kararı, Anayasa’ya aykırı yasaya gerekçe üretme izlenimi veriyor.

NE RASTLANTI!

Anayasa’ya aykırı hükümlerine karşın, AYM’nin, bir madde dışında oybirliği ile reddettiği 7393 sayılı yasaya ilişkin kararı önceki günkü RG’de; buna karşılık oybirliği ile iptal ettiği limanlara ilişkin 7350 sayılı yasa maddesini yeniden düzenleyen 7429 sayılı Yasa, dünkü RG’de yayımlandı.

Soru1: AYM, cesurca oybirliği ile iptal ettiği yasayı aynen düzenleyen yasayı da oybirliği ile iptal edebilecek mi?

Soru 2: YSK, AYM’nin ürkekçe ve örtülü olarak saptadığı CB’nin siyasal yasaklara bağlılık gereklerini yerine getirebilecek mi?

Bu ve daha birçok soruya olumlu yanıt alabilmek umuduyla kutlu olsun 2023!

Finansal göstergeler alarm veriyor

Finansal göstergeler alarm veriyor

Hayri KOZANOĞLU
BİRGÜN

Türkiye, seçimlere alarm veren finansal göstergelerle giriyor. İsterseniz lafı uzatmadan 5 kritik veri üzerinde yoğunlaşalım:
1- Kamunun borçlanma maliyetleri artıyor 
finansal-gostergeler-alarm-veriyor-478427-1. 

2 – CDS (Kredi Temerrüt Takası) primleri yükseliyor
Kamunun borçlanma maliyetleri mevduat ve kredi faizleri için taban oluşturur. Eğer para basma olanağı bulunan kamu bile bu denli yüksek faizle borçlanıyorsa, öbür faizler çok daha üst noktalara sıçrar. Yabancıların ve yerli yatırımcıların döviz kuru riski nedeniyle ve borçların ödenmesinde zorluk yaşanacağı endişesiyle ancak bu faizlerle kamuya borç verdikleri gözleniyor. Türkiye’nin önünde

  • ya “yüksek enflasyon – yüksek faiz” senaryosu
  • ya da “gerileyen enflasyon – yüksek reel faiz” senaryosu bulunuyor.Her ikisi de farklı sorunlara işaret ediyor. Örneğin enflasyon düşerse bu kez söz konusu faizlerin reel maliyeti artacak, ödenmesi iyice zorlaşacaktır.

Türkiye’nin CDS, kredi temerrüt takası primi de ciddi bir sıçramayla 307 puana yükseldi. CDS, bir ülkenin aldığı kredilerin sigortalanması için talep edilen bedel anlamına geliyor. 5 yıllık CDS verileri gösterge kabul ediliyor. Daha Ocak 2018’de CDS 162’yken, bugün 300’ün üzerine çıkması ekonominin geleceğine ilişkin ciddi bir kaygıyı yansıtıyor. ABD’nin aynı vadedeki tahvillerinden, bir ülkenin tahvilleri için ne kadar ek faiz talep ediliyorsa, bununla CDS priminin kabataslak birbirine eşit olması beklenir. Türkiye’nin 2027 vadeli tahvilleri için, ABD tahvillerinden %3,07 daha yüksek, %5,82 faiz talep edilmesi bu varsayımı doğruluyor.

Bazı Ülkelerin CDS Primleri :

finansal-gostergeler-alarm-veriyor-478428-1.

Merkez Bankası’nın son verilerine göre Döviz Tevdiat Hesapları (DTH), 204 milyar $ gibi korku verici bir düzeyde bulunuyor. Ne var ki bu rakam, 2017 sonundaki 201 milyar dolara göre çok ciddi bir artış sergilemiyor. Ocak 2018’de Dolar kurunun 3.77 TL olduğunu hatırlarsak, şimdiki düzeye ulaşması için çok ciddi bir döviz talebi bulunması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu talebin döviz mevduatlarına yansımaması, yastık altına veya yurt dışına döviz aktarıldığı kuşkusunu güçlendiriyor.

3 – Döviz Tevdiat Hesapları 200 milyon doların üzerinde

Son verilere göre Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervleri bir önceki haftaya göre 3.2 milyar $ gerileyerek 78.9 milyar Dolara indi. Buna karşın kısa vadeli borç stoku, 2017 sonuna göre %6,5 oranında artışla 125.5 milyar Dolara yükseldi. Uluslararası piyasalarda en yakından izlenen bir gösterge, rezervlerin kısa vadeli borçlara oranıdır. Altın rezervlerini de katarak bu oranı hesaplarsak, %82,5 gibi çok kritik bir düzeye düştüğünü görürüz. Bu oran, 2016 sonunda %104,6; 2017 sonunda ise %91,4’tü.

finansal-gostergeler-alarm-veriyor-478429-1.

4 – Döviz rezervleri eriyor

finansal-gostergeler-alarm-veriyor-478430-1.finansal-gostergeler-alarm-veriyor-478431-1.

Son istatistikler yabancıların bayram öncesindeki hafta 289 milyon Dolarlık hisse senedi alırken, 460 milyon Dolarlık devlet iç borçlanma senedi (DİBS) sattığına işaret ediyor. Böylelikle yabancıların portföylerindeki hisse senetleri 34.8 milyar Dolara, DİBS senetleri 22.3 milyar Dolara gerilemiş bulunuyor.

5 – Yabancılar portföylerini boşalttı bile!

Toplamda 57.1 milyar Dolarlık bu portföy tutarı, 2012 sonunda 132.7, 2014 sonunda 113.5, daha 2018 Ocak itibariyle 85.9 milyar Dolardı.

3 belirleyici etmeni;

1. yabancı satışlarını,
2. borsa endeksinin düşüşünü (tahviller için DİBS faizlerinin yükselişini) ve
3. TL’nin Dolar karşısında değer yitirişini

göz önüne alırsak, hepsinin ortak etkisiyle, seçime girmeden yabancılar fiilen portföylerini boşaltmış görünüyor.
=================================

Dostlar,

Seçim yasakları nedeniyle bu makaleye biz yorum yaz(a)mıyoruz…

Ancak;

  • ..ülkemizin içine sürüklendiği ekonomik durum bizi çok üzüyor, kaygılandırıyor..

Seçim sonrasında görev alacak iktidarların, son derece akılcı ve orta – alt toplum katmanlarını ezmeyecek politikalarla bu ağır bunalıma çözümler üretmesini diliyoruz.Tüm olumsuzluklara karşın ülkemizin özgücünün (potansiyelinin) bu çok ağır bunalımı da aşmaya yeteceğini düşünüyoruz; son derece akılcı ulusalcı ekonomi politiklarıyla!

Sevgi ve saygı ile. 24 Haziran 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com