Seçime doğru yaklaşılırken Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının hukuken nasıl gerçekleşeceği sorunu gündemi zorlayacak.
Zira yürürlükteki anayasa, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor (AS: md. 101/2) ve üçüncü kez aday olabilmek için tek bir istisnai hal tanımlıyor: (AS: md. 116/3) “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi.”
Kuralın ve istisnasının anayasada açıkça belirtildiği durumlarda yorum yoluyla değişiklik, genişletme veya daraltma yapılamaz.
Anayasada bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği kurala bağlanmış ve istisnalar arasında mevcut cumhurbaşkanının her koşulda üçüncü kere aday olabileceği belirtilmemişse hiçbir yargı makamı anayasayı yapan iradenin yerine geçerek, yorum yoluyla yeni bir istisna uyduramaz.
Böyle bir yorum yargının anayasayı yapan kurucu iradenin, yani, millet iradesinin üstünde yer alması anlamına gelir ki bu demokrasinin ve anayasa hukukunun temel ilkeleri açısından kabul edilebilir bir şey değildir.
Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının önündeki engel ya bütün bu ilkelerin hiçe sayılmasıyla verilecek bir yargı kararıyla ya da muhalefetin iktidarın erken seçim kararına iştirak etmesiyle kalkabilir.
Muhalefet desteği olmadan erken seçim kararı matematik olarak imkânsız çünkü bu karar için Meclis’te 360 milletvekilinin “evet” oyu vermesi gerekiyor. AKP, MHP ve BBP’nin toplamda 336 sandalyesi olduğundan, en az 24 vekilin desteğine daha ihtiyaç var. (Mehmet Ali Çelebi’nin geçen hafta AKP’ye katılmasını bu amaçla yapılmış bir transfer gibi görmeliyiz.)
MUHALEFETİN AÇMAZI
Erdoğan’ın mağdurmuş gibi görünmesine yol açmamak ve bizzat Erdoğan’ı sandığa gömmek istedikleri için muhalefetin Erdoğan’dan gelecek bir erken seçim teklifine “evet” demeye meyilli olduğunu biliyoruz. Bu eğilim, hukuk ve demokrasiyle tarif edilemeyecek romantik bir eğilimdir.
Öte yandan normal zamanından sadece 40-45 gün önce yapılacak bir seçimin gerçek anlamda bir erken seçim olmayacağı, Erdoğan’ın adaylık engelini aşmaya yönelik olarak “anayasaya karşı hile” niteliği taşıyacağı da ortada.
Bizzat Erdoğan için yazdırılmış bir anayasaya karşı yine Erdoğan’ın ikbali için bir hile yapılacak ve muhalefet hem bunun içerisinde yer almayı hem de seçimin zamanı ve koşullarıyla ilgili kendisine dayatılan bütün şartları kabulleniyor olacak.
Bu kadarı fazla değil mi?
GAYRİ MEŞRU TALEBE ‘HAYIR’ DEYİN!
- Erdoğan’ın üçüncü kere aday olmasının hiçbir hukuki meşruiyeti yok.
Cumhur İttifakı sözcüleri istedikleri kadar Erdoğan’ın “demokratik meşruiyeti var” diye söylesinler, böyle bir hakkı da yok. Muhalefet liderleri, Erdoğan’a oy vermiş seçmenlere saygılarından dolayı kendilerini bu hilenin içinde yer almaya mecbur hissetmemeli. Çünkü hukuk ya vardır ya yoktur!
Biz son 21 yılda Erdoğan’ın hukuka, demokratik kurallara ve insan haklarına saygı gösterdiğine kaç kez tanik olduk ki?
Hukuka ve demokratik değerlere ilişkin tavrı tescilli bir siyasetçi lehine muhalefetin bu tür bir hileye destek olması siyasetsizlik ve hukuksuzluk değil midir?
Böylesi bir desteğin muhalefetin bizzat kendisine, seçmenlere ve Türkiye’ye maliyetini kimse düşünmez mi? Bu kadarı göz göre göre milleti aldatmak olmaz mı?
Nereden bakarsanız bakın, muhalefetin hiçbir koşulda bu oyuna alet olmaması gerekir. Muhalefet açıkça ve cesaretle bu gayri meşru teklife hayır demelidir.
2023’E KALACAK SEÇİM, ERKEN SEÇİM DEĞİLDİR!
Gelecek Partisi yöneticisi ve anayasa hukukçusu Prof. Serap Yazıcı önemli bir detayı (ayrıntıyı) daha hatırlatıyor: Seçimler normal tarihinde (18 Haziran 2023, Pazar) yapılacak ise seçim takvimi resmen 18 Nisan’da başlayacak demektir. Bu nedenle, 18 Nisan ile 18 Haziran arasında bir günde yapılacak seçim, anayasanın aradığı “seçimin yenilenmesi” şartını karşılamaz. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iste-erdoganin-3-kez-aday-olabilmesinin-yolu-585170h.htm
Bu durumda muhalefetin 18 Nisan-18 Haziran 2023 arası yapılacak bir erken seçime evet demesi anayasanın arkasından dolanmak gibi bir tavır olmaktan bile çıkar ve doğrudan hukukun çiğnenmesi olur.
18 Nisan’dan kısa bir süre öncesi bir tarihte yapılacak seçim de yapılma kastı itibarıyla anayasaya karşı hile niteliği taşır.
Bu maksatla muhalefet, 2023 yılının herhangi bir gününe kalacak bir erken seçim kararını asla desteklemeyeceğini peşinen ilan etmelidir.
========================
Dostlar,
İlkesel olarak Sn. Özkan ile aynı düşüncedeyiz.
“Mağduru oynamasın”, ve / veya bu iklimle aday olursa oyları artabilir… varsayımı ile Hukuk kurban edilemez. Anayasanın ilgili 2 maddesini fıkralarıyla yukarıdaki yazıda ayraç içinde biz ekledik. Durum çok nettir, kafa karıştırılmasına izin verilemez.
**
6 Nisan 2022’de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve seçim sisteminde önemli değişiklikler getiren, ülke barajını %10’dan %7’ye düşüren ve büyük partilerin lehine düzenlemeler içeren 7393 sayılı yasal düzenleme, ancak 6 Nisan 2023 sonrası yapılacak bir genel seçimde uygulanabilecektir (Anayasa m. 67/son).
Cumhur ittifakı, kurguladığı bu avantajdan yoksun kalmak istemez elbette. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesince CHP’nin başvurusu üzerine Anayasaya aykırı bulunmayarak hukuk düzenimizde yerini almıştır. AKP-MHP’nin Seçimi öne alma girişiminde bulunmamaları biraz da bu yüzdendir. 18 Nisan 2023, erken seçim takviminin “biçimsel olarak” başlatılmasının son günüdür. Ancak böylesi bir yönelim asla gerçek anlamda erken seçim olmayacaktır.
Hukuk – Anayasa tanımazlığı 20+ yıldır belgeli bir parti ve yöneticisine hak etmedikleri kimi ödünleri vermeye hele hukuku çiğneyerek ve ülkenin geleceğini tehlikeye sokarak.. hiç kimsenin kesinlikle hakkı yoktur. Üstelik 3. kez Cumhurbaşkanlığı?! Neden, niçin, bulunmaz Hint kumaşı mıdır Bay RTE? Diploması bile ortalıkta yokken.. Türkiye bunları hak etmiyor.
***
2017 Anayasa değişikliği bir geçiş hükmü koymamış ve Erdoğan lehine yorumlanabilecek ayrık bir düzenleme de getirmemiştir.
Buna ek olarak, değiştirilen 1982 Anayasasının tümü değil, kimi hükümleridir.
Dolayısıyla “yeni bir anayasa” söz konusu olmayıp, 1982 anayasası yürürlüktedir.
- Erdoğan’ın 3. kez aday olması anayasal olarak O – LA – NAK – SIZ – DIR!
Ancak TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı siyaset psikolojisi bakımından ön almak için kurgulu iletilerle hiçbir sorun olmadığını, 3. kez adaylığın meşru (yasal ve hukuksal olmadan da öte!) olduğunu ileri sürmektedirler ve muhalefet bu çıkışlara ne yazık ki sessiz kalmaktadır.
- Sorun çıkarmayalım, aday olsun, nasılsa sandığa gömeriz yaklaşımı hukuk dışı ve ilkesizdir, çok büyük bir politik kumardır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur.
Hukuk karşısında herkes eşittir (Anayasa md. 10).
Bu bağlamda şimdiden hazırlık yapılmalı ve seçenek planlar geliştirilmelidir. Son sözü YSK (Yüksek Seçim Kurulu) söyleyecektir. Adaylar YSK’ya başvuracak ve bu Kurul seçime katılabilecekleri belirleyerek duyuracaktır. YSK’nın bu bağlamdaki kararı kesindir ve başka hiçbir makama, Anayasa Mahkemesi dahil, başvurulamaz (Anayasa md. 79/2). (Geçmişte bir başvuruyu AYM, yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir).
- YSK’nın, Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine karar vermesi
bir hukuk kırımı (katliamı) hatta apaçık SİVİL DARBE olacaktır!
Ardından da seçimde engellenemeyecek hileler, Devlet gücü ve atı alanın Üsküdar’a / Üsküdar’ı bir kez daha geçmesi..
Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin dinci – teokratik bir şeriat devletine dönüşmesinin ve federasyon altında parçalanmasının kapılarını
ardına dek açacaktır.
Türkiye’nin geleceği ile kumar oynama hakkı hiç kimsenin olamaz!
- Muhalefet, 6’lı Masa’dan daha geniş bir tabanla hazırlanan lanetli oyunu bozmak zorundadır.
Sevgi ve saygı ile. 17 Ekim 2022, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
Anayasa Hukuku Doktora Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik