Etiket arşivi: Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin

Atma irecep, din kardeşiyiz


Atma irecep, din kardeşiyiz

T.C. Levent Kırca
AYDINLIK, 27 Mayıs 2013
ulusalkanal.com.tr

Abimin, Obama’nın sözünden çıkmadığını, abim derken kimi kasdettiğimi biliyorsunuz.

Sağ olsun, hiç ikiletmiyor Obama’yı. Adam ne derse o oluyor.
Abim, Suriye için bir plan yaptı Reyhanlı’da.
Geri tepti, yüzüne gözüne bulaştırdı.
Esad yaptı dediyse de, kimse yemedi. Abim Reyhanlı’ya gideceğine, soluğu kardeşi Obama’nın yanında aldı. Amerika bunları yedirdi, içirdi, bağrına bastı. Abim, Bill Clinton’dan dolayı iyi tanıdığımız oval ofiste başbaşa Beyaz Saray’ın önünde bir konuşma yaptı, kimse iplemedi.
“Reyhanlı’da feleğimiz şaştı, gel bir el at şuraya. İsteyenin bir yüzü kara.
Sen zaten zencisin.’’

Parmağını salladı Obama. “Valla” dedi, “Seni severim din kardeşiyiz ama sen yüzüne gözüne bulaştırdın bu işi. Biz seni Bop Eşbaşkanı yaptık. Sen işin Bop’unu çıkarttın.
Bir çuval inciri Bop’ettin. Bundan böyle “taktik” değişecek, “tiktak” olacak. Artık patlama, çatlama yok. Ne olacaksa, diplomatik yoldan yapılacak. Ben Putin’e imza verdim,
söz kestik. Kavli karar ettik.”

a) Esad, seçime gidecek. Seçime kadar hükümetin başında kalacak.
b) Seçimleri “Baas Partisi” kazanacak. Esad’sız yola devam edilecek.

Böyle buyurdu Putin.

Bana bir şans daha ver dediyse de dinletemedi abim.
Türkiye’ye doğru gelirken karıkoca, “ellerim böyle boş, boş mu kalacaktı?” şarkısını okudular yol boyu… Üstüne birde jet lag oldular mı sana…

Bu durum Türkiye’de bütün hesapları değiştirdi. Akan sular durdu, göller oldu ırmak.
Şimdi abim “hangi yüzle” Reyhanlı’ya gidiyor?
Birkaç Akil, akil verdi. Dedi ki; “Reyhanlı’nın tıpkısını kuralım film seti gibi… etrafa da figüran koyalım. Abimiz, Reyhanlı’ya gidiyormuş gibi film setine gitsin, figüranlar tezahürat yapsın. Yandaş basın da, kendilerinden beklenileni yapsın.
Olur mu?
Olmaz.
Obama’ya sordular. Dedi ki;
“Yer, yine Reyhanlı olsun. Reyhanlı’yı Reyhanlı’dan çıkarın, figüranları Reyhanlılı gibi yapın.
Hani Abdullah Abi gittiğinde de, öyle yapmıştınız ya… Durum bundan ibaret.
“Abim yaptı, Cafer bez getir” durumunda. Değneğin iki ucu da Bop’lu.
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen pis bıyık.”

Yani abimin işi zor.

**********

BATAN GEMİNİN MALLARI

Devlet Tiyatroları, Devlet Bale ve Operası ve de Senfoni Orkestrası kapatılıyor.
Haydi gözümüz aydın!
Susma sustukça sıra sana da geldi.
Söz sloganlıktan çıktı, reel oldu.
Güzel Sanatlar da kapatılıyor…
Oh… Sen sağ ben selamet. “Yok canım” diyenler, “Vah canım” diyorlar… söylemiştik.
Şimdi sırada sinemalar ve televizyon dizileri var. Özel tiyatrolar şimdilik duruyor.
Onları da abim denetleyecek. Hükümetin istediği oyunları oynarsanız mesele yok.
O takdirde, devletten besleneceksiniz. Aksi takdirde sizi “Tarihin karanlık suları” bekliyor. Abime şakşak tutanlar kalacak.
Muhalefet yapanlara “elveda” şarkısı okunacak.
Ne var ki, en sonunda “Sanat” bütünüyle yok olacak.

Yok öyle heykelmiş, resimmiş, Fazıl’mış, Say’mış… Hepsi “mişli geçmiş” olacak.
Ama, biz buna müstehakız.
Başkaldırmadığımız için, ağlamadığımız için meme yok bize.

ABD

Türkiye’nin adı ABD olacak. Yani açılımı “Anadolu Birleşik Devletleri”
“İçerdekiler” oyunumuz turneleri nedeniyle, iki günde bir Atatürk Havaalanı’ndayız. Geçen gün alanda bilet işlemlerini yapan bankolarda, birkaç açık saçlı bayan çalışanın yanına, ikide sıkma başlı hanım oturtmuşlar. Kadınlar örtük ve kapalı. Doğrusu çok yadırgadım, ilk kez karşılaşıyorum. Kanıma dokundu. Makyajları full yapılmış, kaşlar cımbızlanmış, gözler sürmeli, kirpikler rimelli, dudaklar parlatılmış, yanaklar allıklı… Özellikle seçilmiş iki güzel bayan ama full otomatik,
pardon full kapalı.

Zavallı zavallı oturan başı açıklara “Ne diyorsunuz bu duruma?” diye sordum.
“Yakında bizi de kovup, yerimize bunlardan alacaklar. Çünkü biz zamanında başkaldırmadık. Şimdi başımıza geleceklerin müsebbibi biziz” dediler. Telefonumu çıkardım. Full örtük bayanlardan birinin fotoğrafını çektim. Durumu anlayan “full” bana çemkirdi. “Fotoğrafımı çekemezsiniz.” dedim;

“Çekmiyorum, çekmeye niyet ettim, besmele çekiyordum. “Amirimden izin almanız lazım” dedi. “Tamam, alayım da geleyim” dedim. Full yine çemkirdi. “İzin alsanız da, ben çekmenize müsaade etmiyorum.” Bu kez ben, biraz da herkesin duyabileceği bir sesle;

“İsminin Atatürk olduğu bir havaalanında, ben de sizin bu kıyafetinize
müsaade etmiyorum.

Burası Atatürk Havaalanı. Bu havaalanı da Türkiye Cumhuriyeti’nde.”
Çevredeki insanların “Oh”lamış bakışları ve gizliden havaalanındaki başparmakları gördüm. Ama korkusundan kimse yanımda yer alamadı.

**********

MALTEPE BELEDİYESİ

Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin ile birbirimizi çok severiz. Mert, dürüst ve de çalışkan bir adam. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde “İçerdekiler”i oynadık. Kulisteki soyunma odalarına, yitirdiğimiz değerli sanatçıların fotoğraflarını ve özgeçmişlerini asmış.

Adile Naşit, Erol Günaydın, Müşfik Kenter, Metin Serezli, Suna Pekuysal vs..

Ben Erol Günaydın’ın odasında soyunup, giyindim.
Bir an için, Günaydın’ın fotoğrafının yerine kendimi koydum.
Şüphesiz öldüğümde başkan bir kapıya da beni yapıştıracak.
Kendi kendimi takdir ettim. Hayat madem bu kadar kısa…
Sonunda bir kapıya asılı kalacağız…

  • Öyleyse vatanı savunmaktan, T.C.’yi korumaktan daha önemli bir ilke olmamalı.

“Onur” kalmalı, geriye “Şeref” kalmalı.

Saygılarımla…

Cumhuriyetin öncü mevzisinde olmak!


DOĞU PERİNÇEK

Cumhuriyetin öncü mevzisinde olmak!

AYDINLIK 24 Ekim 2012

Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği’nin 14 Ekim 2012 Pazar günü Berlin’de düzenlediği Milli Anayasa Kurultayı’nı Ulusal Kanal 20 Ekim 2012 Cumartesi günü baştan sona yayımladı. Kurultay’ın canlı yayınında yalnız ilk konuşmacıları dinleyebilmiştik. Bu kez 18 konuşmacının hepsinin görüşlerini öğrenme olanağı bulduk. Ama çok daha anlamlı olan salonun havasıydı.

Berlin’de toplum kürsünün çok ilerisinde

An der Urania salonu ünlüdür. Berlin Türk toplumunun öncüleri, toplantının asıl kahramanlarıydı. Salonu dolduran binin üzerinde izleyici, kürsüdeki konuşmacıların çok ilerisindeydi.

İlerisinde derken tanımlayalım: İzleyici kitlesi, kürsüden daha devrimci, daha cesur, daha kararlı, daha sorumlu ve daha bilinçliydi. Bunu konuşmalara gösterdikleri tavırlardan, alkışlanan görüşlerden, yoğunlaşan duyarlılıklardan ve salondan yükselen taleplerden herkes saptamıştır. Manzara çok açıktı.

Hemen belirtelim, salondaki kitle İşçi Partililer değildi. Arkadaşlarımın verdiği bilgiye göre, salonun hollerinde ve bina önünde 2 binin üzerinde Berlin gurbetçisi toplanınca, İşçi Partililer yerlerini ayakta kalan yurttaşlarımıza verdiler. O nedenle salonda, Berlin’deki gurbetçilerin öncü kesimi diyebileceğimiz işçi önderleri, aydınlar ve öğrenciler bulunuyordu.

Berlin’de salon hangi mevzideydi

Salondaki kitle,

– Türkiye’nin sorunlarını demokrasiye indirgeyen, bağımsızlık ihtiyacını gözardı eden görüşleri desteklemiyordu. Özellikle ABD emperyalizmine karşı kararlı mücadele talep ediyordu.

Laiklik ve aydınlanma konusunda açık ve kesin mücadele yanlısıydı.

– Atatürk önderliğindeki Cumhuriyet kurumlarının yıkıma uğradığını yoğun bir duyarlılıkla saptıyor ve bekçi tavrını değil, devrimle yeniden kurumlaşma programını onaylıyordu.

– Vatanı ve Cumhuriyeti savunan güçlerin teferruatı bırakıp birleşerek iktidar hedefli bir mücadeleye girmesini ateşli olarak arzuluyordu.

AKP’nin yasadışı olduğu yönündeki saptamaları hararetli olarak onaylıyor;
Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül iktidarının yıkılması çağrılarını alkışlıyordu.

– CHP ve MHP yönetimlerinin AKP ve BDP ile birlikte Anayasa yapmalarına şiddetle karşı çıkıyordu.

– Sistem içi çözümlere iltifat etmiyordu.

– Vatan ve Cumhuriyet için fedakârlık, fedailik, kendimizi adama gibi geleneksel devrimci değerlere sahip çıkıyordu.

– Gençlikten umutluydu; Türkiye Gençlik Birliği’ne çok sıcak bir sevgi gösteriyor ve güveniyordu.

Bursa Nutku rüzgârı

Özetle salonda Atatürk’ün Büyük Nutku’nun sonundaki rüzgâr esiyordu. Berlin toplumu, Türkiye’nin içinde bulunduğu “ahval ve şartları” gerçekçi olarak saptamış ve ileri atılmak için gereken fedakârlık ve kararlılık çağrılarına coşkuyla cevap veriyordu.

Büyük çoğunluğu CHP’li, MHP’li ve bağımsız Atatürkçülerden oluşan salondaki kitle,
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey ve TGB Genel Başkanı
İlker Yücel’in konuşmalarını ayağa kalkarak uzun uzun coşkuyla alkışlayarak,
beklentisini ortaya koydu. Ataol Behramoğlu’nun

  • “Nerde varsa böyle zulüm
  • Çaresi isyan olmuştur”

dizelerinin uyandırdığı coşku, toplumun ruh halini yansıtıyor.

Yine Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin’in ABD İstanbul Başkonsolosu’na karşı onurlu duruşunun büyük sevgiyle karşılanması da
dikkat çekiyordu.

Cumhuriyetin öncü müfrezesini örgütlemek

Berlin’deki Urania salonunda toplanan öncüler ile İstanbul ve Ankara Barosu’nun onbinlerce avukatının kararlı yönelişleri, önümüzdeki süreçte Türkiye halkına önderlik etmek isteyen herkes için ders olmalıdır.

Bugün en büyük yanlış, günlük hayhuy içinde ne yapacağını bilmeyen sıradan insanlara göre tavır ve siyaset saptamaktır.

Cumhuriyet bu yıkımdan kurtarılacaksa, ilk önce Cumhuriyetin öncülerinin başına geçmek gerekir. Atatürk de öyle yapmıştır; 1908 devrimcileri de öyle yapmışlardı;
1876 Meşrutiyetini gerçekleştiren Namık Kemaller de öyle yapmıştır.

Bugün kitle kuyrukçuluğuyla yapılabilecek iş, düzene teslim olmaktır.
Büyük kitleyi harekete geçirecek olan, Cumhuriyetin öncü müfrezesidir.

İlk iş o öncü müfrezenin birleştirilmesi ve örgütlenmesidir.

Türkiye Hatay olacak

Bu açıdan Berlin’deki salonda toplanan kitlenin kürsüdeki seçkinlerin ilerisinde olması, çok önemli bir uyarıdır.

İstanbul ve Ankara’nın onbinlerce avukatı da o uyarıyı yapmıştır.

Anketlerde meclisteki AKP, CHP ve MHP’ye sırtını dönen % 60 da aynı uyarıyı yapıyor. Çünkü bu % 60, sistem partilerinden vazgeçmeye yöneldiğine göre, statüko içindeki tavırların o büyük çoğunlukla birleşme şansı olmayacaktır.

16 Eylül 2012 günü Hatay halkının o sistemin duvarlarına hapsolmayan kararlığını da dikkate almak zorundayız.

  • Hatay, öncüdür. Yarın Türkiye Hatay olacaktır.

Bugün Cumhuriyetin öncülerinin mevzisinde olmak ve o öncüleri örgütlemek, ilk yapılacak iştir.

  • Tepesinde AKP’nin oturduğu statüko içinde hiçbir çözüm yoktur.

SİLİVRİ’DEN BAYRAM İSTEĞİ:
Ulusal Kanal Berlin toplantısını sık sık göstermeli.
Ama araya 45 dakika reklam koymadan.

(Son Güncelleme: Perşembe, 25 Ekim 2012 18:34)