Dr. Müh. Ali Nejat ÖLÇEN
Türban Cumhuriyete Karşı Simge!
Türban’ın simge olduğunu ilk söyleyen kişi,
BOP’un eşbaşkanı R.T. Erdoğan’dır.
Adaletsiz ve Kalkınmasız partisi “AKP” den yana olmayı betimleyen
bez parçasıdır türban.
Anayasa’nın 10. maddesi ”herkesin “felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olmasını” koşu görmüştür.
Hiçbir iktidar bu maddeyi yok sayarak ikilik yaratan; inanç özgürlüğünü ortadan kaldıran türbanı devlet politikasına dönüştüremez. Anayasa’mızın 10 ve 17. maddeleri
açık anlamıyla laiklik ilkesinin özü, özetidir. Özellikle 17. maddenin yurttaşlarımıza tanıdığı “inanç ve mezhep özgürlüğü hakkı”nı güvence altına almak görevini, Devletimize vermiştir. Hiçbir iktidar, Devleti bu görevi yapmaktan alıkoyamaz ve
böylesi güce sahip olamaz. Atatürkçü Düşünce Derneği bunun için vardır ve Cumhuriyetimizi koruma görevini Mustafa Kemal Atatürk’ten görev olarak devralmıştır.
Başbakan R.T. Erdoğan’ın Kabine üyeleriyle birlikte Yüce Divan’da yargılanmasını
görev bilmektedir, bunu sağlamaya kararlıdır.
- AKP yalnız çağdaş Türkiye’mizin Anayasasına değil,
İslamın Kutsal kitabına da ters düşmektedir:
Bakara Suresi 109. ayeti, Maide Suresi 13. ayeti, Hicr Suresi 85. ayeti,
Tegabün Suresi 64. ayeti ve Mümtehine Suresi 3. ayeti “hoşgörü”yü koşul görürken;
AKP bu ayetlerin tümünü yok saymakta tümüne karşı karar ve uygulamaları
pervasızca yürürlüğe koymaktadır.
çünkü Allah’ın adalet yapanları sevdiğini” belirttiğine göre; AKP iktidarı ülkemizde
bir benzerine rastlanmayacak ölçüde adaletsizliği kural haline getirmiş, adaletsizliğin hukukunu oluşturarak yalnız Anayasamıza değil Kutsal kitaba da ters düşmüştür.
Bu tutumuyla AKP’nin ne ulusumuza ve devletimize ve ne de İslam dinine bağlılığı
ve saygısı yoktur.
Adaletsiz ve Kalkınmasız Parti AKP iktidarı, Kutsal kitapta ve İslam kültürümüzde de yeri olmamakla birlikte, halkımızın “sıkma baş” olarak nitelediği türbanı simge
durumuna dönüştürmekle yetinmemekte; genç kız ve hanımlarımızın çağ dışı örtünmesini özendiren tutumunu sürdürmektedir. Böylesi çağ dışı girişimlerine ve ülkemizin bölünmesi kararlarına karşı çıkacak etkin yurtseverlerimizi Silivri, Hasdal türü zindanlara tıkmaktadır.
devlet-ulus bütünlüğünü zedelemeye başlamıştır. Buna gücü yetmeyeceğini
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak kanıtlamayı görev biliyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce, karar ve eylemlerinde mevcuttur.
O nedenle aynı gereksinimi duyan demokratik kitle örgütleri ve siyasal partileri
düşün ve eylem birliği içinde karşı çıkmaya çağırıyoruz ve
buna Atatürkçü Düşünce Derneği olarak hazırız.
- Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
*************
Örtünmeyle ilgili not :
İslamın kutsal Kitabı’nın Türkçe mealindeki tüm yayınlar Nur Suresi’nin 30. ayetini birbirinden çok farklı hatta değiştirerek asıl anlamını ortadan kaldırarak
tefsir etmektedirler. Örneğin:
-Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş ve Elmalılı Hamdi Yazır’a göre:
“Mümin kadılnara söyleyin “gözlerini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.”
“Mümin kadınlara söyle gözlerini harama bakmaktan çevirsinler,
iffetlerini korusunlar.”
“Mümin kadınlara da deki: Gözlerini indirsinler ve utanacak yerlerini korusunlar.”Bu yorumlardan hangisi doğru?
Sorunun yanıtını görmek için ayetin Arapça aslına bakmak gerekir. Aslı şöyle:
“Ve kul lilmü’miari yagdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünn.”
Ayetin aslına koyu harflerle işaretlediğimiz bölüm “ferçlerinizi örtün” anlamındadır. Çünkü: Füruc, “ferc”in çoğuldur ve ayetin aslı “inanan kadınlara da deyiniz ki kıçlarını örtsünler”.
Tanrı “kıç” sözcüğünü kullanırken bizimkiler neden kullanmaz da ayeti tahrif ederler!
Bu ayeti “sıkma baş”a dönüştürerek güzelim kızlarımızı ve kadınlarımızı umacı kılığına sokmanın İslamla ne ilgisi olabilir?
erkek müminler için de öngörmezdi. Nur Suresi’nin 30. ayetinin aslı şöyle:“Kul lilmü’miniyne yaguddü min ebsarihim ve yahfezu fürucehüm..”
Eğer fürucehüm “başörtüsü” olsaydı, bugün erkeklerin de kafalarını türban ile örtmeleri gerekirdi.
İslamın kutsal kitabı, öylesi ilkel bir kavme, aile hukukunu ve giysiyi insanca yaşamaya alıştırmak için “fürucehünn” ü koşul koyuyor.
çırıl çıplak soyunup yıkandığına tanık olmuştur. Bu öylesine doğaldı ki, kimse utanç duygusuyla karşılamıyordu.İslam’ın kutsal Kitabında o nedenle “giyinin ki, tanınıp incitilmeyesiniz” ayetine
yer verilmiştir. (Ahzap, 39)
Ali Nejat Ölçen
28.3.13