Etiket arşivi: İşsizliğin yüksek olduğu

Ekonomi İçin Ufukta Zor Günler

Ekonomi İçin Ufukta Zor Günler

Portresi

Mahfi Eğilmez
Kendime Yazılar..

08 Aug 2015
Koalisyon mu olur erken seçim mi yapılır diye tartışarak geçen her gün ekonomi elimizden daha çok kayıyor. Öyle bir noktaya doğru gidiyoruz ki iktidar olmak mı iyi muhalefette kalmak mı iyi yanıtlamak zorlaşıyor.

Eldeki verileri ve bilgileri sıralayalım ve buna göre durum tespiti yapalım. Önce kısaca siyasal duruma, jeopolitik risklere, terör meselesine ve dünya konjonktürüne bakalım.

Siyasal durum karışıklığını koruyor. Diyelim ki erken seçim oldu ve AKP 280 milletvekiliyle tek başına iktidar oldu. Bu kadar zayıf bir iktidar yapısal reformları yapabilir mi?
Bana olası görünmüyor. Jeopolitik riskler ve terör tehdidi en yüksek düzeye çıkmış durumda.
Sınırda çatışma devam ediyor, ayrıca terör tırmanıyor. Düne kadar çözüm süreci
bu olayların panzehiri gibi takdim ediliyordu, bugün işler tersine döndü çözüm sürecinden vazgeçilmesi bu gidişin panzehiri gibi sunulur oldu. Yani Türkiye’nin bu konularda kafası karışık, net bir çözümü ve yaklaşımı yok.

Dünyada konjonktür iniş yolunda devam ediyor. Risk iştahı giderek azalıyor, likidite bolluğuna karşın gelişme yolundaki ülkelere ilgi azalıyor, tam tersine bu ülkelerden para çıkışı oluyor. Bunun temel nedeni de Fed’in faiz artıracağına ilişkin beklenti. Son 15 gün içinde Eylül ayında faz artırımı bekleyenlerin sayısı ikiye katlandı. Yıl bitmeden faiz artırımı olacağı konusunda görüş belirtenlerin oranı ise % 80’in üzerine çıktı. Fed, faiz artırdığında “kusursuz fırtına” başlayacak gibi görünüyor. Çünkü bu artırım bir kezlik bir artırım olmayacak.
İlk artırım, olayın artık süreceğinin de sinyali olacak. Hatta şimdi asıl merak konusu;
Fed’in 2. faiz artırımını ne zaman yapacağı oldu.

Şimdi de Türkiye ekonomisiyle ilgili eldeki veri ve bilgileri sıralayalım :

1. Büyüme art arda üçüncü yıldır potansiyel büyüme oranının altında kalıyor. İşsizliğin yüksek olduğu bir ekonomide bunun bedeli giderek ağırlaşıyor. Her ne kadar Haziran ayı sanayi üretimi verisi umut yaratmış görünse de bu gelişmenin kalıcı olması beklenmiyor.

2. Büyümede yapılan büyük fedakârlığa karşın cari açık hala %5’in üzerinde kalmaya devam ediyor. Bunun temel nedenlerinden birisi GSYH’nın da Dolar cinsinden düşmüş olması.

3. Enflasyon, yaz aylarının etkisiyle düşme eğilimi gösterse de yılsonu beklentisinin %8 dolayında olduğu ortada.

4.  Türkiye’nin dış finansman bağımlılığı devam ediyor. Önümüzdeki bir yıl için yaklaşık 165 milyar Doları ödeme zamanı gelen dış borç, 35 – 40 milyar Doları da cari açık olmak üzere toplam 200 milyar $ dolayında dış finansman gereksinimi var. Bu büyük finansman ihtiyacı Türkiye ekonomisini kırılgan hale getiriyor.

5. İhracat peş peşe 7 aydır düşüyor. Temmuz ayında, çok uzun süredir ilk kez görülen
bir durum ortaya çıktı: İhracattaki gerileme oranı ithalattaki gerileme oranını geçti.

6. İhracattaki kadar vahim olmasa da turizm gelirlerimizde de düşüş var.

7. Bütün bunlara paralel olarak TL, yabancı paralar karşısında değer yitiriyor.
İşin kötüsü bu kayıp ihracat artışı getirmiyor, maliyet artışı getiriyor ve
enflasyonu yükseltiyor.

8. Türkiye, son 6 yıldır orta gelir tuzağına takılmış kalmış durumda.
Kişi başına geliri, dolayısıyla refahı artıramıyor.

9. Türkiye’nin risk primi yükselmiş durumda. CDS primi 240’ın üzerine çıktı (bu yıla girerken 184 idi.) Yabancı yatırımcıların raporlarında Türkiye, riskleri giderek artan bir ekonomi olarak değerlendiriliyor. Böyle bir ortamda inşaat dışında yeni yatırım yapılmıyor.

10. Türkiye, tasarruf oranını artıramıyor. 2000’ler öncesindeki kaos ortamında bile tasarruf oranı %20’lerde olan Türkiye bugün %14 dolayındaki tasarruf oranıyla, dışa bağımlı,
sıkıntılı bir durum yaşıyor.

Siyasal durum, jeopolitik durum, dış dünyanın durumu ve Türkiye’nin ekonomik durumu kabaca böyle görünüyor. Bu durum son derecede sıkıntılı bir görünüm ortaya koyuyor.
Bu sıkıntılı durumu aşabilmek için iç siyasetten dış politikaya, çözüm sürecinden
yapısal reformlara dek pek çok konuda kararlı ve net adımlar atılması gerekiyor.

Bu aşamada artık kimin, nasıl, ne zaman ve niçin iktidar olacağının hiçbir anlamı yok.

Böyle bir ortamda iktidar olmak da iyi bir şey midir orası da net değil.
Kimsenin birbirini yenerek kazanç sağlayamayacağı bir noktadayız.
Bir Çin Atasözü diyor ki:

‘Kör, körü yenerse birlikte suya düşerler.’

2001 krizinden bu yana göreli olarak ileri gitmiş göründüğümüz tek alan ekonomi.
Orada da şu anda elimizde devasa bir sorunlar yumağı var. Her geçen gün hastalık ilerliyor. Müdahale geciktikçe hastalık iyileştirilmesi çok zor bir yönelime giriyor. Her geçen gün yaşananlar, her gecikilen müdahale adımı Merkez Bankası’nın faizi daha fazla artırmasına yol açacak biçimde gelişiyor. Merkez Bankası’na sürekli faiz düşürme çağrısı yapanlar, Fed faizi artırdığında bu kez faiz artırmada geç kaldığı için Merkez Bankası’nı eleştirmeye başlayacaklar.

Ağustos ayındayız. Kusursuz fırtına artık çok yakınımızda bulunuyor.

Bir Çin Atasözü diyor ki:

‘Uçurumun kenarında atın yularını çeksen de yararı olmaz.’

===================================

Dostlar,

Ne yazık ki acı ama gerçekçi bir irdeleme..

Dr. Mahfi Eğilmez ülkemize yol göstermeyi ve uyarmayı sürdürüyor..
Bu denli mi ustalıkla ve anlaşılır, etkili biçimde ağır tablo sergilenir??

Durum hiiiç iç açıcı değil..

Yaşasın 13 yıllık tek başına AKP iktidarı!
Bir de Bay RTE öve öve, şişirme rakamlarla halkımızı ve kendini kandırmaya çabalamaz mı??

Dileriz, ancak deneme – yanılma yöntemiyle öğrenebilen, okulda kalma süresi 6.5 yıl dolayında olan (ya giderek dincileştirilen ezberci eğitimin niteliği?) necip milletimiz
daha çok gecikmeden ve sona yaklaşan AKP darbesi ile tam teslim alınmadan,
“yinelenecek seçimde” AKP’den kurtulacak yönde oy kullanır…

Sevgi ve saygı ile.
11 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com