Etiket arşivi: Hipokrat

Kılıçdaroğlu’ndan Türk Tabipleri Birliği’ne destek : Savaş bir sağlık sorunudur

Kılıçdaroğlu’ndan Türk Tabipleri Birliği’ne destek:

* Savaş bir sağlık sorunudur

(AS: Bizim kapsamlı katkıız yazının altındadır..)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur‘ başlıklı açıklama nedeniyle haklarında dava açılan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerini ziyaret etti. Bunun için doktorların yargılanmasının kabul edilemeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, “‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur‘ dedi diye bir doktorun yargılanması hangi demokraside olabilir?” dedi. (cumhuriyet.com.tr, 26 Aralık 2018)

[Haber görseli]CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Ocak 2018 tarihinde yapılan ‘Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur‘ başlıklı açıklama nedeniyle haklarında dava açılan TTB Merkez Konseyi üyelerini, yarın Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak dava öncesi ziyaret etti. TTB Genel Merkezi’nde gerçekleşen ziyarette Kılıçdaroğlu’na Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve İstanbul Milletvekili Ali Şeker de eşlik etti. Ziyarette konuşan Kılıçdaroğlu, meslek ve sivil toplum kuruluşlarının demokrasilerde önemli yeri olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

“Sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları sadece kendi alanları ile ilgili değil, kendi alanlarını dolaylı olarak ilgilendiren diğer alanlarda da açıklama yapma hakkına sahiptirler. Tıp ve insan sağlığı gibi hemen hemen hayatın her alanıyla bağlantı kurulabilecek bir alanda görüş beyan etmeleri kadar doğal hiçbir şey yoktur. Çevreden tutun yaralanan insanın acil servise gelmesine kadar bütün bu süreç içinde hekimler görüş bildireceklerdir. ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur‘ dedi diye bir doktorun yargılanması hangi demokraside olabilir? Hekimin görevi zaten insanın hayatını kurtarmaktır. Bunun için yemin ediyor. Bunun için hekim, önüne gelen kişiye kimliğini ve inancını sormuyor. Ona sorduğu soru sağlıkla ilgili ‘derdin ve şikayetin nedir?’ şeklindedir.”

‘BU ÇİFTE STANDARTIN GEREKÇESİ NEDİR?’

Savaşın bir sağlık sorunu olduğunu da vurgulayan Kılıçdaroğlu,

Yemen’e bakın. Tam 5 milyon çocuk savaşın ortasında. İnsanlar birbirini kesip öldürüyor, emperyal güçler onlara silah veriyor, ölen de öldüren de Müslüman. Suriye’ye, Irak’a bakın. Bir doktorun, bir hekimin, bir hekim birliğinin bütün bu duyarlılıkları dikkate alarak görüş beyan etmesi kadar doğal başka ne olabilir? ‘Siz neden görüş beyan ettiniz?’ diye arkadaşlarımız yargılanıyor. Bu bir akıl tutulmasıdır. Sivil toplum örgütleri sadece kendi alanlarıyla ilgili değil, Türkiye’nin demokrasi ile görüşlerini de beyan ederler. Karşılaştıkları sorunları aşmak için de düşüncelerini aktarırlar. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması konusunda neden bir önlem alınmıyor? ‘Açıklama yaptı’ diye mahkemeye veriliyorlar; ama ‘doktorlara şiddet uygulandı’ diye yasal bir önlem alınmıyor. Bu çifte standardın gerekçesi nedir?”

diye konuştu.

‘YARGILAMA SÜRECİ DEMOKRASİYE AYKIRI’

“Biz, bizi eleştirsin veya eleştirmesin kendi görünüşünü kamuoyuyla paylaşan tüm sivil toplum kuruluşlarına her zaman saygı duyduk ve saygı duymaya devam ediyoruz” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

”Dolayısıyla TTB’nin ‘savaş bir sağlık sorunudur‘ şeklinde bir görüş beyan etmesini son derece doğal buluyoruz, yargılanma sürecini ise demokrasiye aykırı bir tutum olarak görüyoruz. Ne diye yargılama yapıyorsunuz? Savaşı kim savunuyor? İnsanların öldürülmesini kim savunuyor? Bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı savaş meydanlarında geçti; ama o ‘zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir‘ diyor. Siz 21’inci yüzyılda ‘savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dedi diye doktorları yargılıyorsunuz. Bu kabul edilecek bir olay değildir. Arkadaşlarımız dava sürecini takip edip TTB’nin yanında olacaklar. Dolayısıyla biz davanın bir an önce sonuçlanmasını ve Türkiye’nin bu hukuk garabetinden bir an önce çıkmasını arzu ediyoruz.”
=================================

Dostlar,

Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine ve üyesi olduğumuz yasal meslek örgütümüzün açıklamasına katılmamak olanak dışı..

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK,

  • “Milleti hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.”  demişti.

Biz hekimiz… en temel mesleksel (profesyonel) değerimiz “insanı yaşatmak” tır, “insan yaşamı” dır. Buna yemin ederiz tıp / hekimlik diplomamızı almadan önce..

Bu kadim etik ilke savaşta bile geçerlidir ve insanlığa Hipokrat‘tan armağandır. Savaşlarda düşmanın yaralısına bile sağlık hizmeti veririz hiç ayırmadan..

Biz hekimler sağlık hizmeti verdiğimiz insanların düşüncelerine, inançlarına, giysilerine, dinine, diline, etnik kökenine, cinsel tercihlerine…. kör ve sağırızdır.

Bakmaz, görmez, duymaz ve ilgilenmeyiz!

O yüzden Cenevre Savaş Hukuku Sözleşmeleri gereği çatışmalarda tutsak alın(a)mayız…
Çalıştığımız sağlık birimleri, hastaneler.. bombalanmaz, işgal edilmez..
Doktorların ve sağlık birimlerinin savaşta dokunulmazlığı vardır..
****
AKP, tek başına iktidarının 17. yılına girdi..
İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar kesin olarak yozlaştırır..
Yaşanan süreç bu mudur?
31 Mart 2019 yerel seçimleri yaklaşırken, beklediği başarıyı sağlayamayacağı kaygısı, AKP’yi sağduyudan bunca uzaklaştırmamalıdır! Bir yerel seçim uğruna ülke ve insanlarımız bunca gerilmemelidir. Yaratılan yıkım (tahribat) büyüktür ve onarımı son derece zor olduğu gibi; iktidara beklediği yararı da asla getirmeyecek, tersine zarar verecektir, vermektedir.

AKP topluma baskıyı artırdıkça oyları düşmektedir, o halde kısır döngüye girmek niyedir ki??

Türkiye parti devletine dönüşmemeli, despot bir tek adam yönetimine sürüklenmemelidir.
Kamuoyundan bunca direnme geliyorsa, bu, AKP için uyarıcı olmalıdır, tepki ise yersizdir,

Erdoğan, içte ve dışta hemen hemen herkesle kavgalıdır.

Bu durum normal değildir. Dolayısıyla ülke iyi yönetil(e)memektedir.

  • Erdoğan, bilinçaltı korkularının, kaygılarının… tutsağı olmamalıdır.

Başlatılan bu tür soruşturmalar, davalar derhal geri alınmalı, çok tehlikeli düzeylere tırmandırılan gerilim – kutuplaştırma mutlaka durdurulmalıdır. 

Bu yapılmazsa neler olabileceği tarih kitaplarında sayısız örneklerle doludur.

Erdoğan’ın “Ben halkın gücünden daha büyük bir güç tanımadım bugüne kadar” sözleri Ankara’da posterlerde dev puntolarla yazılı..

Eeee?? Halk, hukukunu korumak için meşru nefs-i müdafaaya itilmemeli..
Tarih boyunca bu tür yersiz kavgaları hep ama heeeeeeeeep halklar kazanmıştır.

Sevgi, saygı ve kaygı ile. 26 Aralık 2018, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

GEZİ DAVASINDA YARGILANAN HEKİMLERE DESTEK EYLEMİ


Dostlar
,

Meslektaşlarımızı destekliyoruz..
Onlar suç işlemediler; evrensel – kaçınılmaz görevlerini yerine geetirdiler.
Hekimlik mesleğini gerçekte “hekimlik” kılan eylemi sergilediler.O karmaşada Polis, meydanda cankurtaranlar için koridorlar oluşturmak zorunda idi, yapmadı.Sağlık Bakanlığı olağanüstü duruma olağanüstü önlem almalı ve
olay yerinde acil sağlık hizmeti vermeliydi, vermedi.

Yurttaşlar resmi sağlık kuruluşlarında fişlenecekleri kaygısı ile endişelendiler..

Ne kaldı geriye?? Hekimlerin olay yerinde gönüllü acil sağlık hizmeti vermesi..

Bravo İstanbul Tabip Odası üyesi meslektaşlarımıza..

Yazıklar olsun bu insancıl davranışı dava konusu edenlere..

Sevgi ve saygı ile.
12 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

GEZİ DAVASINDA YARGILANAN HEKİMLERE DESTEK EYLEMİ

"Yine olsa yine yaparım"

İSTANBUL – Gezi Parkı direnişi sırasında yaralılara yardım eden hekimlerin yargılanmasını protesto eden İstanbul Tabip Odası üyeleri, bugün Dolmahçe
Bezm-i Alem Valide Sultan Camisş önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören,
Bu daha başlangıç mücadeleye devam” dedi.

Hakkında dava açılan doktor Erenç Yasemin Dokudan ise, “Yine olsa yine yaparım” diye konuştu.İstanbul Tabip Odası üyeleri tarafından cami önünde yapılan eyleme
CHP’li milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Kadir Gökmen Öğüt de destek verdi.
Grup adına yapılan basın açıklamasında,

“Bu işin zaman aşımı olmaz. Bu yargılamada geniş anlamda Anadolu topraklarında yaşadığı bilinen ve kendisinden önceki biriken hekimlik değerlerini toplayarak dillendirdiği kabul edilen Hipokrat ve O’na atfedilen hekimlik etiği kuralları değerleri ve yaklaşımı var. Bu yargılamada yalnızca bu ülkede bu çağda değil binlerce yıllık tarihten süzülüp gelen coğrafya ya da kavimlere göre değiştirilemeyen etik, ahlaki ve vicdani değerler var. Yargılamak bir yana bu değerleri kabul etmek hatta kabul etmek değil saygı da duymak zorundasınız.” denildi.
DOKTORLARA DESTEK

Basın açıklamasının ardından cami önünde bulunan bir kadın;“Burada bir avuç insan olarak sizi karşıladığımız için sizden özür diliyorum.
Burada binler on binler olmalıydık. Yavrularımız bu kapıdan girerken bu kadar az olmamalıydık..” dedi. Kadının bu konuşması doktorlardan alkış aldı.

“YAZILAN İDDİANAMEDE HEKİMLİK MESLEĞİNİN YARGILANDIĞINI GÖRÜYORUZ

Basın açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tanrıkulu,
yıllarca avukatlık yaptığını belirterek, “Böyle bir iddianame görmedim. Hekimlerin
en doğal görevi yaralılara müdahale etmektir. Kendi hekimlik bilgilerini onların yararına kullanmalıdır. Ama bugün gördük ki, yazılan iddianame de hekimlik mesleğinin yargılandığını görüyoruz. Bu iddianame doktorlar tarafından övünç meselesidir,
onur meselesidir. Bunu yazan savcılar bakımından da utanç belgesidir.” diye konuştu.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/yine-olsa-yine-yaparim-h51084.html, 12.4.14