Etiket arşivi: “durgunluk içinde enflasyon” (Stagflasyon)

Dolar neden artıyor?


Dolar neden artıyor?


Dostlar
,

Yetkin ekonomist Sn. Mutafa Pamukoğlu’nun yazısı önemli.. (aşağıda)

ABD Doları adı başını gidiyor.. Eylül başında 2,15 TL iken artık 2,30 TL.
1 ay içinde 15 kuruş, 0,15 / 2,15 =  %7 değer kazandı. Ulusal gelirimiz (GSMH)
o oranda azaldı, dış borçlar % 7 büyüdü, dışsatımımız (ihracat) %7 ucuzladı, dışalımımız (ithalat) %7 pahalandı.. Doğalgaz ve elektirik %9 zamlandı, SGK da pek çok önemli ilaçta yurttaşın katkı payını artırarak ilaç maliyet artışını vatandaşa yükledi..

GSS’nin (Genel Sağlık Sigortası) içi iyice boşaldı, haydi iflas etti demesek de fiyaskoya dönüştü!

Dışsatım % 80’lere varan ölçüde dışalıma bağımlı olduğundan, yani ihracat yapabilmek için el mahkum ithal girdi çok yüksek oranda olduğundan, dışsatımcının işi daha da zor..
Bu dönemlerde ihracat ürünlerinizin değeri düşüp yabancı için alımı ucuzladığından
(TL karşısında güçlenen Dolar nedeniyle) ihracatınız nominal olarak artabilir de!
Ancak ülkenin alınterini, hammadesini… ucuza dışarıya peş keş çekmiş olursunuz. Dahası, pahalandığı için ithalatınız düşebilir ve dış ticaret açığı ile cari açığınız da düşebilir.. Ancak bunlar aldatıcıdır.. Çünkü sürdürülebilirliği yoktur bu tablonun. Enflasyon yükselecektir kaçınılmaz olarak (2 rakamlı enflasyona hazırlıyorlar ülkeyi pikolojik olarak) , büyüme hızı düşecektir (ha bire revize edip aşağı çekiyorlar..) , istihdam azalıp işsizlik artabilecektir ve en ürküncü durgunluk içinde enflasyon (Stagflasyon) yaşanabilecektir. Hatta cari açığınız açıklanamaz biçimde büyüyebilecektir.

Ntekim IMF geçtiğimiz günlerde yayımladığı Türkiye raporunda 11 madde açıklarken ülkemizi cari açığı en yüksek birkaç ülke içinde saymıştır! (Bu raporu sitemizde yayımladık : IMF’den 11 maddelik Türkiye raporu (http://ahmetsaltik.net/2014/10/03/imfden-11-maddelik-turkiye-raporu/..)

Fakat 12. CB – Yarıbaşkan RTE 1 Ekim 2014 günü TBMM açış konuşmasında
gene ortalığı güllük gülistanlık gösterdi! Sokaktaki yurttaş bu kuramsal gevezeliklerden
hadi diyelim ki çok birşey anlamıyor, anlamaz.. Yaşamın iğneden ipliğe pahalandığını, cebindeki paranın alım gücünün eridiğini, geçimin daha da zorlaştığını algılamaz mı?

Sorun burada ve bizler uzuuun uzun bayram (!) tatilleri ile oyalanıp devekuşu gibi davranıyoruz.. Gündem saptırıp sorunları öteliyoruz. Tezkere ve IŞİD benzeri
gündem başlıkları daha ne denli oyalayıcı olabilir? 1,5 + milyon göçmene harcanan
5 milyar Dolara yakın para (daha da harcanacak!) kimin sırtına yüklenecektir??

ABD Başkan Yardımcısı Biden
Türkiye’yi suçlamayı sürdürüyor ve
Türkiye’nin silahlandırdığı IŞİD ile savaşa zorluyor!

  • Onbinlerce ton silahı Türkiye IŞİD’e yolladı.. diye..

Bu nedenle 1,5 milyon sığınmacı (mülteci), Suriye – Irak pazarının elden çıkması, Tezkerenin askeri maliyetleri ve Batı’nın mülteci (sığınmacı) yükünü omuzlamaya yanaşmaması.. Ve RTE’nin “hata yaptığını” ABD Başkan Yrd. Biden’e itiraf etmesi..
Deliğe süpürülmemek için insanımızın sırtından ucuz (!) bir manevra daha..

Yazık günah değil mi Suriye – Irak’ta öldürülen yüz binlerce insana, ırzına geçilen kadınlara, masum çocuk ve yaşlılara ve ülkemiz ekonomisine binen çooook ağır yüke.. Tüm bunlar “Tek adam – RTE yönetimi” nin ağır – altından kalkılamaz faturaları ve hala ülkenin tepesinde afra – tafrasından geçilmiyor!?..

Ne bahtsız  – talihsiz ülke bu Türkiye..
Yığınlar uykuda, çaresiz ve muhalefet yok gibi..
Bu atipik – kural dışı tablo sürdürülemeyeceğine göre, Türkiye neye gebe acaba??
Bu arada devekuşu boğulmasın!?

Sevgi ve saygıyla.
05.10.2014, Manavgat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

========================================

Dolar neden artıyor?

Mustafa_Pamukoglu

 

MUSTAFA PAMUKOĞLU
AYDINLIK, 3.10.14

 

Doların Eylül başında (2014) 2.15 TL iken 2.29 TL’ye gelmesi, Merkez Bankası’nın döviz satım ihalelerinde günlük alımı 40 milyon Dolara çıkarmasına karşın yükselişin durmaması ve devam edeceği hususundaki beklentiler, dikkatleri FED’e ve
küresel gelişmelere tekrar çevirdi.

FED YOLUN SONUNDA

2007 krizinde FED piyasalara fon desteğini kesmek üzere iki şey yaptı.

1- Faiz oranlarını sıfıra çekti.
2- Piyasadan devlet tahvilini ve ipoteğe dayalı tahvilleri satın alarak yatırımcıları
özel sektör tahvillerini ve hisse senetlerini almaya yöneltti.
3- Piyasadan tahvil alımlarını Ekim ayında sonlandıracak ve tahvil alım programı bitecek.

FAİZ ARTIRIMI KAPIDA

FED, ABD ekonomisinin durumu düzelinceye dek faiz artırımı yapmama kararı almıştı.
Şu anda ABD ekonomisinde FED’in dikkate aldığı göstergelerde belirgin iyileşme var.

1- Aylık istihdam artışı 200 bin ortalamayı aştı.
2- İşsizlik maaş başvuruları aylık 400 binin altına düştü. FED işsizlik oranının % 6.5’un altına düşmesini bekliyordu. Bu gerçekleşmiş durumda.
3- ABD büyümesi % 2-3 aralığına ulaştı.
4- Enflasyon oranının %2’lerde olmasını istiyordu. Enflasyon, resesyon tehlikesini yaratan %1’in üstüne çıktı. Korkular ortadan kalktı.
Bu göstergeler artık faiz artırımına gitmeyi olanaklı kılıyor.
2014 sonu veya 2015 yılı ilk yarısında FED faiz artırımına gidecek.

FED FAİZİ BİZİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR

FED faizleri sıfır olarak tuttukça, Amerika’dan sıfır maliyetle kredi bulan yatırımcı,
soluğu Türkiye gibi yükselen piyasalarda aldı. Bu yüksek bir geliri ifade ediyordu.
Bir de politik riskler bu kadar değildi. Türkiye hem güvenilir hem de kazançlı pazardı.
Ama devran değişti. Faiz artırımından sonra yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelirken
artık şunları hesaplayacak ve eskisi gibi kolay gelmeyecek:

1- Kazancım azaldı. Türkiye’nin politik ve ülke riski ciddi biçimde artmış durumda.
Değer mi, değmez mi?
2- Türkiye cari açıkta Hindistan, Brezilya, Endenezya ve Meksika ile birlikte dünyanın en tehlikeli sınırında.

Yani ekonomimizin kırılganlığı her kesim tarafından dillendiriliyor.
Bu da FED faiz artırımından sonra en çok dikkat edilecek husus olacak.

PARANIN PATRONU RAHATLIYOR

Dünya para musluğunu açan ve kapatan FED rahatladıkça ve Dolar lehine kararlar aldıkça ve alacağını bildirdikçe Dolar değer kazanacak.
Avrupa’daki gelişmeler ters yönde olsa bile, Doların Avro karşısındaki değer artışı sürecek.

ÇEVREDE TEHLİKE İŞARETLERİ VAR

IŞİD ve Güney’imizdeki olaylar bizi tahmin edemeyeceğimiz yerlere sürüklüyor.

Savaşa girme korkusu insanları dövize yöneltmiş durumda.
Piyasalar, FED faiz artırımı ve savaş risklerinin çok az bir bölümünü fiyatladı.
Büyük bölüm duruyor. Bu nedenle Dolardaki artış devam edecek, diye bekleniyor.
Bütün bu gelişmeler, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci tarafından tehlikeli
bulunmazsa da ekonomimiz açısından kaygılanmaya yetiyor ve artıyor bile…

Türkiye’yi bekleyen tehlike: Reel sektör krizi yolda


Dostlar,

Yetkin Ekonomist, dostumuz Sn. Prof. Dr. Aziz Konukman‘ın uyarıları “çok ciddi”..
Siyasal iktidar 40 cepheye su taşımakla meşgul.

Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin kredibilite notunu düşürüyor.
AKP yönetimine derin ve anlamlı ileti:

– Böyle giderseniz yabancı yatırıım alamazsınız..

Başbakanın bu gelişmelere söyleyeceği yok.. Bu yıl % 4’ül de altında büyüme bekleniyor. % 1,5’i de nüfus artış hızına gider, kalır geriye % 2,5.. Bu büyüme ile ülke ne uzar ne de kısalır.. Örn. borçlarını ödeyemez, cari açığını ve dış ticaret açığını kapartamaz, işsizlik oranını azaltamaz, gelir dağılımını iyileştiremez, ülke gönencini artıramaz, kapasite kullanımını yükseletemez… Özetle hemen hiçb,r makro-ekonomik veriyi iyileştiremezsiniz..

Olsa olsa var gücünüzle, Cumhurbaşkanı seçimlerine dek bir yere dek öteleyebilisiniz. Ardından, kapıları zorlayan, gecikme sınırlarını tüketmiş bir ekonomik bunalım ülkenin ufkunda karabulutlar gibi duruyor.. Bunun için çok kapsamlı ve hızlı önlemlerin yürütülmesi gerek,, Başbakan anlamsız çırpınıyor.. Faiz takıntısı var dinsel yetiştirilişi bağlamında ama piyasa ekonomisi sizin “faizden hoşlanmayışınıza (?!) indeksli de değil.. Nitekim MB Başkanı da bu istemi kibarca ama apaçık reddetti.

AYM’ne ve başkanına laf yetiştirmek yerine, bir kez de olsun,

– Galiba hata yaptık..AYM’ne teşekkür ederiz. Bu sayede hukuk devleti ilkeleri dışına çıkmaktan korunmuş olduk…

Gibisinden “olgun”, çoooook özlediğimiz söylemleri Başbakan RTE’nin ağzından duyamayacak mıyız?? Herkes hep yanlışta ama AKP hep doğruyu yapıyor…
Böyle birşey olabilir mi??

Böylelikle, yapay bir gerilim hattında RTE, saflarını sıkılaştırma veya koruma yolu izliyor.. Ancak bunu da bir sonu olmak gerek.. Bir AKP’li vekil HSYK yasasının AYM’nce iptal edilen hükümleri karşısında, artık Hukuk 1 öğrencisinini bile yap(a)mayacağı komik bir savunmaya girişiyor :

300 dolayında vekil TBMM’de bu yasaya “evet” demiş ama “birkaç” yargıç iptal etmiş.. Böyle olur muymuş?? Egemenlik erkinin Anayasa tarafında 3 ana organa dağıtıldığının ayırdında değil bu vekil.. Bu erkler arasında üstünlük sırlaması da yok ve Dünyanın her yerinde Mahkemeler 1 ya da birkaç yargıçtan oluşur.. Parlamantolarda yüzlerce vekil olur.. Aslında bilirler de, sokaktaki halkın eğitimsizliğine oynayarak yine mağdur edebiyatı malzeme yapılır..

Halk Bankası Genel Müdürü değil miydi yatak odasında milyonlarca dolar ve avroyu istifleyen?? 4-5 hafya bile yatmadı; yurtseveler 6-7 yıl hücrede tutsak alınırken..
Ziraat Bankası Yönetim Kurulu’na getirildi, yurtseverler açığa alınır ve emekli edilirken. Bunca zulmün sürdürülmesi olanağı var mı??
Hangi halk daha fazlasına dayanabilr?
Hangi milletin algısı – idraki sonsuza dek tutsak alınabilmiştir ki?

AKP’yi sonbahardaki ağır ekonomik bunalım götürecek gibi görünüyor..
Ama Cumurbaşkanlığı seçimleri çooook önemli onun öncesinde..

Sevgi ve saygı ile.
13 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

Türkiye’yi bekleyen tehlike: Reel sektör krizi yolda!

reel_sektor_krizi_kapida_AYDINLIK_13.4.14

 

 

 


http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/38007-turkiyeyi-bekleyen-tehlike-reel-sektor-krizi-yolda.html, 13.4.14

Prof. Dr. Aziz KONUKMAN

Kredi ve kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısında ciddi artış belirlendi.
Prof. Dr. Aziz Konukman, hem fiyatların arttığı hem de işsizliğin olduğu
bir konjonktüre hızla gidildiği uyarısında bulundu

Türkiye Bankalar Birliği (TBB), “negatif nitelikli bireysel kredi ve kredi kartı” sayılarını hafta içinde açıkladı. Kredi kartı ve kredi sınırlamalarının başlamasının ardından açıklanan rakamlar,

  • 2014 Şubat ayında, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısının %63.4,
    kredi borcunu ödemeyenlerin sayısının da % 51.4 arttığını gözler önüne serdi.

Açıklamaya göre, hem kredi kartını hem de kredi borcunu ödemeyelerin sayısı ise geçen yıla göre %56 arttı.

Kredi borcunu ödemeyen kişilerin sayısı 1 190 694 ve kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı ise 1 648 916 kişi olarak belirtilirken,
toplam borçlu sayısı 2 839 610 kişi olarak belirlendi.

Ekonomide daralma olacak

Kredi kartı ve kredi borçlusu sayısındaki artışı Aydınlık’a değerlendiren
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Aziz Konukman, kriz uyarısı yaptı.

Sıcak paranın eskisi gibi gelmeyeceğini belirten Konukman, önümüzdeki süreçte ekonomide ciddi bir daralma yaşanacağını ifade etti. Bankalar Birliği’nin rakamlarının tüketicilerin bu yükü kaldıramayacak durumda olduğunu gösterdiğini kaydeden Prof. Konukman,

“Bu modelin sürdürülebilmesi için tüketicilerin harcanabilir gelir içinde
hem kredi hem de tüketici kredilerinin çok yükseklerde olmaması gerek.
Merkez Bankası’nın finansal istikrar raporunda harcanabilir gelir için de tüketicilerin borçlarının %55’e vardığı gördük. Bu sürdürülebilir bir durum değil.
Amerika’da Avrupa’da bu daha da yüksek denilebilir. Ama oradakiler daha çok servet sahibi olabilmek için borçlanıyorlar. Bizde ise insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için borçlanıyorlar.” dedi.

Borçlanabilme de sınıra geldi

Vatandaşların borçlanabilmelerinin de sınıra geldiğini işaret eden Konukman,
şöyle devam etti:

“Bırakın sınıra gelmeyi kredilerini ödeyemez noktaya geldiler. Dolayısıyla büyümenin hedeflendiği gibi olma şansı yok. Dünya Bankası kestirimlerini hep aşağı doğru çekti. Önümüzdeki dönem büyüme daha da aşağıya çekilecek. Buna bağlı olarak da tüketici kredilerinde çok ciddi gerileme olacak. Kredilerdeki ödeyememe durumu zaten bunun işareti. Siz harcanabilir gelirin %55’i borç rakamı derseniz bu sistemi nasıl yöneteceksiniz?

Reel gelirler de artmıyor

Örneğin memurların durumunu düşünün. Hep öngörülen enflasyon ile gerçekleşen arasında fark oluyor. Bütçeden onlara bir ödeme yapıyorsunuz ama gecikmeli yapıyorsunuz. Dolayısıyla her kezinde memur reel ücretleri geride kalıyor.
Bundan sonraki süreçte reel ücretler de alım gücünü telafi edemeyecek.

Borçlanma eskisi gibi yapılamayacak. Bankacılık sektörü eskisi gibi sıcak para girişi olmadığı için kredi veremeyecek. Yeni borçlanmayı bırakın, mevcutların
nasıl ödeneceği sorunu var.”

Reel sektör

Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin krizinin bankacılık krizi değil, reel sektör krizi olacağını kaydeden Konukman, şu görüşleri savundu:

“1994 ve 2001 krizi bankacılık kriziydi. Ama 2009 krizi dünya ekonomisindeki krizin yansımasıydı. Biz onu işsizlik olarak, fabrikaların kapanması olarak, kapasite kullanım oranlarının düşmesi olarak gördük. Şimdi Türkiye’de sıcak paranın çıkışına bağlı olarak bu tür bir krize hazırlıklı olacağız. Özel sektör borçlarını ödemede zorlanacak. Ödeyemeyince işçi çıkartacak. Hem fiyatların arttığı hem de işsizliğin olduğu bir konjonktüre hızla gidiyoruz. Zaten IMF Başkanı, ‘Gelişmekte olan ülkelerde durgunluğa hazırlıklı olalım’ dedi. Keşke öyle olsa Türkiye’de “durgunluk içinde enflasyon” (AS : Stagflasyon!) yaşanacak gibi görünüyor.”