YASA ve DÜZEN
Coşkun GÜREL
E. Dz. Albay, ADD Kadıköy Şb. Önceki Başkanlarından
(A.S. : Bizim katkılarımız yazının altındadır..)
İngilizce “Law and Order” tanımın Türkçe karşılığıdır “Yasa ve Düzen”. Toplumun esenlik, güvenlik ve erinci (huzuru) için en temel, vazgeçilemez gereklerinin başında gelir. Açılımında ise öncelikle yasa sözcüğüne vurgu yapmak zorunlu olmalı. Yasa (lar)’ın; bir toplumun tümünü kapsayacak içeriklerde kurumlaştırılması zorunludur. Bu şu demektir ki; toplumu oluşturan bireyler arasında yasa (lar) ayırımsız uygulanmalıdır. Kişilerin, ya da kurumların tamamını kuşatmalı;, ün, konum, varsıllık (zenginlik) ya da yoksulluk gibi bireysel olgu ve derecelendirmeleri hiç umursamadan, dışarıda tutmalıdır. Düzen ise; değinilen yasal ortamın, toplumun tamamına yaygın bir duruş ve değerlendirmenin hiç aksamadan, bağımsız ve özgür görevliler tarafından sağlanması anlamındadır. Bu görevi üstlenmiş olanların gücüne “Yargı Erki” diyoruz. Adalet; bu erkin aksamadan, düzenli ve kapsamlı olarak kullanılması bağlamında gerçekleşebilir. Simgesel olarak gözü kapalı bir bayanın elinde tuttuğu terazi ile bütünleşik bir kavram olan adaletin uygulayıcılarının dayanacakları, gözetecekleri başlıca değer yargıları, kuşkusuz şunlardır :
- Yasama ve yürütme erklerinin, ayrıca varsılların (zenginlerin) etkisi ve telkinlerinden, özel çıkarlarının baskısından uzak ve bağımsız olmak, vicdani değer yargılarında da yansızlığını korumak.
Türk Ulusu‘nun genel birlik ve bütünlüğünün korunması ve topluca kalkınma, uygarlaşma ve ileri gitme, erinç (huzur) içinde geleceğe yönelme bağlamında Yüce Atatürk’ün öngördüğü “ayrıcalıksız, sınıfsız bir toplum olma ereği“ nin dile getirilişi işte bu açıdan son derece doğru, geçerli ve uygun bir özdeyiş niteliğindedir.
Şu sıralar giderek koyulaşan, artık taşınamaz ağırlıklara dönüşen, karanlık, ürkütücü ve bunaltıcı çirkinlik, çirkeflik, haddini bilmezlik, bunaltıcı baskıcılık, dayatmacılık ve rezillik ortamında yaşadıklarımıza bakılırsa; yurdumuzda adalet kavramının yerle bir edildiği açıkça görülmektedir. Bir belirgin mahkeme ile bir başkasının aynı konuda çelişik ve birbirine aykırı kararlar verebilmesi de, artık genel olarak adalete güven duygusunun kalmadığı kaygısını doğruluyor. Durum; çeteleşmenin, elinde şu ya da bu güç elde etmiş olanın, keyfiliğin, haksızlığın, şiddetin ve kaosun derinleştiği, yarınların değil, günün bile güvensizliğinin egemen olduğunu en çarpıcı biçimlerde gündemde tutulduğunu apaçık yansıtıyor.
Bu bir çöküştür, bitiş, tükeniş ve yokoluşa yönelmedir!
Kimse kendi konumunun aynen süreceği ya da, daha üst düzeylere tırmanabileceği aymazlığına düşmemelidir. Hepimizi kuşatan girdap (burgaç), ayrım gözetmeksizin tümümüzü yutacak boyutlara varmıştır artık.
Duraksamanın, bu körlemesine doludizgin gidişin karşısında beklemenin, şu ya da bu safsatalarla eylenmenin zamanı geçmiştir. Yasa ve Düzenden eser kalmadığını anlayamamanın, tam tersine gücü gücüne yetenin ön aldığını görememenin ve engellememenin, tarihsel ölçeklerde çok büyük, ileride taşınması olanaksız bir suç niteliğine dönüştüğünü algılamak artık kaçınılmaz zorunluluk olmuştur.
===========================================================
Değerli Sitemiz okurları,
Dostumuz Sayın E. Dz. Alb. Coşkun Gürel‘in yazısını kaygı ile ürpererek okuduk ve paylaşma zorunluğu duyduk..
ADD Kadıköy Şubesi’nin başkanlığını yaptığı 90’lar sonu – 2000’ler başındaki yıllarda son derece başarılı ve verimli hizmeleri olnuştu. Biz de ADD Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Marmara Bölge sorumlusu idik. İşbirliğimiz çok keyif verici ve verimli idi. Dayanışma ve destekleri için bir kez daha buradan açıkça teşekkür ediyoruz. 80’i geçen yaşına karşın Sn. Gürel pırıl pırıl bir zihne sahip.. Yukarıdaki yazısı da bu gerçeğin kanıtı değil mi?? Bu önemli yazının kritik son bölümünü, yineleme pahasına aşağıda bir kez daha sunmak istiyoruz hoşgörünüzle :
-
Bu bir çöküştür, bitiş, tükeniş ve yokoluşa yönelmedir!
-
Kimse kendi konumunun aynen süreceği ya da, daha üst düzeylere tırmanabileceği aymazlığına düşmemelidir. Hepimizi kuşatan girdap (burgaç), ayrım gözetmeksizin tümümüzü yutacak boyutlara varmıştır artık.
-
Duraksamanın, bu körlemesine doludizgin gidişin karşısında beklemenin, şu ya da bu safsatalarla eylenmenin zamanı geçmiştir. Yasa ve Düzenden eser kalmadığını anlayamamanın, tam tersine gücü gücüne yetenin ön aldığını görememenin ve engellememenin, tarihsel ölçeklerde çok büyük, ileride taşınması olanaksız bir suç niteliğine dönüştüğünü algılamak artık kaçınılmaz zorunluluk olmuştur…
*****
AKP iktidarının kendisi ülkemiz ve hatta bölgemiz için en büyük güvenlik sorunu hatta tehdit durumuna gelmiştir..
Bu durum kabul edilemez, sürdürülemez ve katlanılmaz aşamadadır.
Dün 24 insanımızı yitirdik ama RTE bu akşam kızını nikah kıyıyor..
Olacak şey midir??
Hangi vicdana sığar ve gerçekte anlamı nedir bu davranışın?? -
Ya AKP aklını başına alacak yola gelecektir, ya AKP’nin sağduyulu yöneticileri vahim gidişe “dur” diyeceklerdir ya da Ulusumuz bir kez daha kendi yazgısına el koyacaktır.
Başka yol var mı, kaldı mı ? AKP – RTE bıraktı mı??
- RTE, Türkiye’yi ve AKP’yi daha da öte felaketlere sürüklemeden mutlaka frene basmalıdır
- Ya da mutlaka engellenmelidir, engellenecektir..
- Bir faninin akıl dışı kör hırslarına 80 milyonluk bir ülke ve ulusun geleceği
feda ve kurban edilemez..Asla ve kat’a!
Böylece bilinmesinde ve bu şaşmaz tarihsel gerçeğin tez elden kabulünde sayısız yarar var..Sevgi ve saygı ile.
14 Mayıs 2016, AnkaraDr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com