Etiket arşivi: Atatürk’te birleşen

SİNERJİ


SİNERJİ

portresi_sade

 


Türker ERTÜRK

 
Geçtiğimiz Salı günkü yazımızda Türkiye’nin hızla felakete doğru yol aldığını,
bunun sorumlusunun Erdoğan, AKP iktidarı ve arkasındaki zihniyet olduğunu,
bu problemimizi çözebilmek için

  • Erdoğan ve AKP’yi iktidardan ivedilikle düşürmenin ülkemiz için yaşamsal değerde olduğunu belirtmiştik.

Ayrıca problemin çözümünde göz önünde bulundurulması gereken verileri vermiş, Erdoğan ve AKP iktidarı ile arkasındaki zihniyet nasıl siyaseten yıkılır?
Bir iktidar alternatifi nasıl yaratılır? Sorularının yanıtını bugüne bırakmıştık.

“ Halk iktidardan daha güçlüdür, Muhalefet işbirliği yapmalıdır,
Birleşmeden iktidar olmak mümkün değil,
Birleşe birleşe kazanacağız.. “
sözlerinin hepsi doğru ama problemimizi çözmüyor. Bizim genel doğrulara değil AKP’yi iktidardan indirecek akıl dolu girişime ve girişimlere ihtiyacımız var.

Birleşmek çok güzel bir söz ama nasıl olacağının arkasını doldurmak gerçekten çok güç! Duyguların, dinsel, mezhepsel ve ideolojik koşullanmaların çok olduğu
bizim gibi ülkelerde birleşebilmek ve birlikte olabilmek gerçekten zor bir zanaat.

Birleşme tepede, örgüt ve parti düzeyinde mi olmalı, yoksa halkta mı?
Bana sorarsanız birleşme halkta olur. Örgütlerin ve partilerin çıkar hesapları vardır, ama halkın böyle bir hesabı olmaz.

Keşke olabilse!

Gelelim pratiğe ve güncel duruma. Önümüzde ülkemiz için çok kritik üç seçim var. Bunlardan ilki 6 ay sonra yapılacak olan yerel seçimler. Meclis’te temsil edilen
veya edilemeyen karşıt (muhalif) partiler AKP’yi iktidardan düşürmek ve bir iktidar seçeneği (alternatifi) yaratmak için işbirliği yapabilirler mi? Keşke olabilse!
Bana bu iş biraz olanaksız gibi geliyor. Niçin?

Zaten MHP yetkililer yaptığı açıklamalarla bu işin içinde olmayacaklarını açıkça ifade ettiler. CHP açısından da sorun var.

  • Çünkü CHP operasyon yemiş olup kafası karışıktır.

Operasyonun amacı CHP’yi Atatürkçü çizgiden çıkarmak, AKP tarafından alt yükleniciliği (taşeronluğu) yapılan emperyal projelere koltuk değnekliği yaptırmaktı. Fakat operasyonla CHP’ye nakledilen dokuyu taban kan uyuşmazlığı nedeniyle reddetmiştir. Fakat böyle olmasına rağmen operasyonun partiye kattığı isimler hala yetkili yerlerdedir. Bu isimler tabanın tepkisi nedeniyle biraz söylem değişikliği içine girerek ve kısmen de gizlenerek, hedeflerine daha uzun erimde dilimleme yöntemi ile ulaşmak üzere strateji değiştirmişlerdir.

Bakınız yeni anayasa yapmak mümkün olmamasına ve Anayasamızın değiştirilemeyecek ilk dört maddesinde vücut bulan Cumhuriyetimizin ideolojisi değiştirilemez olmasına karşın, operasyonun etkin kıldığı isimler sayesinde
CHP suç işlemekte ve masaya oturarak (Anayasa Uzlaşma Komisyonu) kuruluş felsefemizi koruyormuş gibi yaparak pazarlıklar yapmaktadır. Biraz güçlensinler partideki ulusalcıların hepsini tasfiye edecekler.

Atatürk’ü katliamcı ilan edenleri, Türk kimliği ile sorunları olanları, cemaatçileri ve
“6 Ok”un modası geçti, en az ikisini kaldırmak lazım diyenler, bu partiye
malum operasyon sonrasında monte edilmiş, yetkili yerlere getirilmiş ve halen korunmaktadır.

  • “6 Ok” bu partinin (CHP) sonsuza dek yaşayacak kurucu ilkeleridir.

Bu ilkeleri beğenmeyen, ilkelerden birinin veya ikisinin modası geçmiştir diyenin
bu partide işi olamaz. Kendisine uygun bir parti bulur, yoksa kurar ve orada siyasal yaşamını sürdürür. Bir düşünün briç kulübüne giriyorsunuz ama siz orada pişpirik oynamak istiyorsunuz! Sizi oradan hemen atarlar!

  • Her CHP’liye düşen, bu partiye operasyonla gelen ve kurucu ilkelere düşmanlık edenlerin partiden defolup gitmesini sağlamak ve bunun için mücadele vermektir.

Milli bir cephe mümkün mü?

Şimdi ne diyorsunuz partiler arası işbirliği yapmak, ülkemizin hızla felakete doğru gidişini durdurmak, antiemperyalist ve Milli bir cephe kurmak mümkün mü?

Yabancı bir kelime olan Sinerji, bir sistemin başka bir sistemle birleştiğinde etkisinin ikisinin etki gücü toplamından fazla olması durumudur. Buna topluluk enerjisi veya birleşmenin ve bir araya gelmenin enerjisi de denebilir. Ama her birleşme sinerji yaratmaz. Hatta kimi kez sistemler birleşince ortaya çıkan birliktelik birleşen parçalardan daha az değerli olur buna da ters sinerji (antagonizma) denir.

İktidar partisinin oyları düşüyor, muhalefet partilerinin ve özellikle CHP’nin oyu anlamlı olarak yükselmiyorsa bunun bir anlamı olmalı! Halk seçenek göremiyor! Ayrıca YCHP söylemleri nedeniyle CHP oylarının bir bölümü MHP’ye, bir bölümü İP’ye kaçtı, bir bölümü de sandığa küstü. Siz şimdi beraberiz derseniz halka inandırıcı olabilir misiniz?

Şöyle düşünün: A partisine kızarak tepkisel olarak B partisine geliyorsunuz ama
A ve B partileri birlikte hareket edeceğiz diyor, ne yaparsınız?

Önümüzdeki siyasal tablo ve kamuoyu yoklamaları esasında çok açık ileti veriyor :

  • Halk, sağcısı, solcusu ve merkezde bulunanı ile geniş kesimleri kucaklayan, soğuk savaşın söylemleri içinde olmayan, Atatürk’te birleşen ve ülkemizin kötü gidişine dur diyecek yeni bir siyasal oluşum beklentisi içindedir. Türkiye’de koşullar hiçbir dönem yeni bir partinin kurulması açısından bu denli elverişli olmamıştır.

Keşke şimdiye dek kurulmuş olsaydı ama olmadı, oldurulmadı!
Yerel seçimlerden sonra mutlaka kurulmalı ve genel seçimlere girmelidir.
Yeni kurulacak partinin CHP ve MHP’yi doğru rotalara oturtmak açısında da
olumlu etkisi olacaktır.

  • CHP’nin kesinlikle ve kesinlikle kendisini raydan çıkaran tertibi geriye çeviren Milli bir operasyona ihtiyacı vardır.

Çıkarlardan uzak yurtseverliğin ve CHP’liliğin gereği bu operasyona destek vermektir.

Bu konuya Suriye nedeniyle ara vermez isek, kaldığımız yerden devam edeceğiz.

  • Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Bu vesile ile bayramınızı kutlar,
    bu zaferi bize kazandıranları, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk
    ve silah arkadaşları olmak üzere saygı ve minnetle anıyorum.

Saygılar sunarım.

E. Amiral Türker ERTÜRK : BİRLEŞE BİRLEŞE

E. Amiral Türker ERTÜRK

portresi_gulumseyen

BİRLEŞE BİRLEŞE

Geçtiğimiz Salı günü, 23 Nisan 2013’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi Yenimahalle/Ankara’da Türkiye çapında çok önemli bir olay vardı. Tam 18 aydır Anadolu’yu karış karış gezen ve işbirlikçi AKP iktidarının sahneye koyduğu iç barışımızı dinamitleyecek olan bölücü Anayasa’yı halka anlatmaya çalışan Milli Anayasa Forumu’nun 2. Kurultayı yapıldı. Burada Forum vites büyüterek, Anadolu’nun
her yanından gelen delegelerin oyları ile ülkemizin tüm sorunlarına çözüm üreten
bir Milli Merkez haline geldi.

Salonun kapasitesi yaklaşık olarak 1500 ile sınırlı olmasına arşın 15 bin insanımız Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne çıkarma yapmıştı. Ben de oradaydım!
İnanın yaşadıklarımı ve gördüklerimi kelimelerle anlatamam. Sağcısı, solcusu ve mütedeyyini ile her kesimden insanımız vardı. Atatürk’te birleşen, ulusal bakış açısına sahip olan, antiemperyalist refleks gösteren ve halen Milli değerlerimize karşı sürdürülen düşmanlığa hayır diyen ve isyan eden herkes oradaydı.
Salon iğne atsanız yere düşmeyecek durumdaydı. Yerler, koltukların araları, koridorlar, salonun dışında fuaye ve kültür merkezinin etrafı hıncahınç vatansever doluydu. Siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar ve askerler dahil
yok yoktu.

Kurultay 14: 00’de başladı ama saat 11: 30’da salon tıka basa dolmuştu bile. Programın 18: 00’e dek sürdüğünü düşünürseniz, salona 11: 00’de gelen bir insan neredeyse 8-9 saat yerinden kalkmadan belki de kendi etrafında 360 derece dönme fırsatı bile bulamadan oturduğu yer neresi ise orada kalmak zorundaydı. Tuvalet veya başka bir zorunlu gereksinim nedeniyle dışarı çıkmayı başaran birisinin aynı başarıyı yerine dönerken yinelemesi olanaklı değildi.

Bindirilmiş kıtalar ve kumanya yok!

Siyaseten deneyimli ve delegelik yapmış farklı partilerden arkadaşlar şimdiye dek
böyle coşkulu ve yüksek katılımlı bir kurultaya veya kongreye tanıklık yapmadıklarını anlattılar. Gördüklerini ve tanık olduklarını “inanılmaz” olarak tanımladılar.

Bindirilmiş kıtalar yok, avanta ulaşım ve otobüs yok, kumanya yok, susarsan bedava su bile yok. Tüm giderlerini kendin karşılamak zorundasın. Kurultay süresince çektiğin eziyet de cabası.

Bunlar yetmiyormuş gibi, bir de salonda bulunan katılımcılardan ve delegelerden yardım için para istendi. Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele vermek zordu. Çünkü devlet parası, ihale sözüne karşı müteahhit yardımı ve TESEV gibi Sivil Toplum Kuruluşlarından gelen dolar veya avrolar da yoktu.

Salonu sahneden yani cepheden izlediğimden her şeyi tüm ayrıntısı ile görebiliyordum. Koltukların arasında güç bela yardım kutusu dolaştırılıyordu. Ortam çok sıkışık olduğundan para toplama kutusu her sıraya uzatılamıyordu. İnsanlar itiraz ediyordu
“Niçin bizim sıraya kutu gelmiyor, yardım etmek istiyoruz..” diye. Cami dışında para toplamanın zorluğunu bilenler bunun ne anlama geldiğini çok iyi anlarlar!

İnanın dünyanın en iyi pop sanatçısını getirseniz insanları bu kadar zaman o salonun içinde tıkış tıkış gavur azabı içinde tutamazdınız!

Ama gerek salonun içinde gerekse dışında bulunanlarda azap çekiyor görüntüsü yoktu. İnsanlar mutluydu, coşkuluydu, heyecanlıydı, gözlerinin içi ışıl ışıldı fakat bir o denli öfkeliydi ve isyan içindeydi.

Daha önce yolları bir noktada kesişmemiş, farklı dünya görüşüne sahip hatta geçmişte aralarında husumet yaşamış insanları bir araya getiren acaba neydi? Hiç kuşkunuz olmasın, onları birleştiren duygu ve düşünce AKP’ye ve arkasındaki emperyalizme karşı duyulan öfke ve hiddetti. Çünkü buraya gelen herkes farkındaydı ki;
AKP emperyalizmin taşeronuydu ve Cumhuriyetimizin tüm değerlerine düşmandı.

  • Gün, birlik olma ve birlikte olma zamanıydı

Salon “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı ile inliyordu. Gerçekten birleşmekten başka çare yoktu. Gün kavga ve ayrılıkları kaşıma değil birlik olma, birlikte olma zamanıydı. Çünkü emperyalizm çok güçlüydü.

Emperyalizmin ve onun ağababası ABD’nin ha bugün çöktüğü ha yarın çökeceği gerçekçi bir değerlendirme değildi.

Emperyalizm 2002’ye, 2007’ye ve 2009’a göre ülkemiz ve bölgemiz için yaptığı planların gerçekleştirilmeları bu planların operasyonlarıydı. Silivri ve Hasdal zindanları bu emperyal planlara karşı gelişen veya gelişebilecek direnci kırmak içindi.

Emperyalizmin bölgeye yönelik planlarını sekteye uğratabilmek için bölge ülkelerinin
(Türkiye, Suriye, Irak, İran, Rusya) birlik olması gerekliydi. Ne yazık ki gelişmeler bunun tersisi açısından ciddi mesafeler kaydetmişti. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaydi.

Emperyalizmin ülkemize yönelik planlarını bozguna uğratabilmek için Millici güçlerin birleşmesi gerekliydi. Bugüne dek bu da başarılamamıştı. Birleşmeyi engellemek için Meclis’te grubu bulunan partilere operasyon yapıldığı da bir gerçekti.

Milli Anayasa Forumu iken 23 Nisan 2013’te Milli Merkez’e dönüşen bu çatı,
her geçen gün daha çok güçlenen birleşmenin umudu ve bu birlikteliğin faaliyet odağı olmuştu. Fakat arkası doldurulmadan yalnızca sözlerle, cafcaflı söylemlerle ve propaganda amaçlı siyasal söylevlerle birleşme sağlanamaz. Olsa olsa düş kırıklığı olur! Birleşmenin ve her görüşten Millicileri bir araya getirmenin yolu özenli konuşmaktan, birleştirici ve kucaklayıcı davranış biçiminden geçer. Bu nedenle Kurultay’da CHP Milletvekili İsa Gök’ün duygu ve hamasetten uzak olarak yaptığı çözüm ve uyarı içeren konuşmasını çok önemsedim. Bu nedenle Milli Merkez’in,
halkın yükselen beklentilerine yanıt verebilmek için en az yedi fırın ekmek yemesi ve bunu çok kısa sürede de becermesi gerek.

Kurultayda çok çok çok sayıda okurum bana gelerek yazılarımı eskisi gibi bitirmemi ve bu şekli sevdiklerini ifade ettiler. Emriniz olur!

Saygılar sunarım. 27.4.13