Etiket arşivi: Atatürkçü ekonomi politikası

EKONOMİDE ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ??


EKONOMİDE ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ??

Prof. Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
5.11.12, Ankara

“Tarih, milletlerin yükseliş ve çöküş nedenlerini ararken
birçok siyasal, askeri, toplumsal neden bulmakta ve saymaktadır.
Kuşku yok; bütün bu nedenler, toplumsal olaylarda rol oynarlar.
Bir milletin doğrudan doğruya yaşamıyla, yükselişiyle,
çöküşüyle ilişkili ve ilgili olan, milletin ekonomisidir
.
Tarihin ve deneyimin belirlediği bu gerçek, bizim ulusal yaşamımızda
ve ulusal tarihimizde de tümüyle belirmiş bulunmaktadır
.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
İzmir İktisat Kongresi açış konuşması,
17 Şubat 1923

Ekonomide durum, göründüğünün ya da algılandığının ötesinde olumsuz bir tablo içinde.

Artık mızrak çuvala sığdırılamıyor.. AKP kadroları da bunalmış durumdalar.

Popülist ve talancı ekonomi politkaları ülkenin salt bu gününü değil geleceğini de tüketti,
ipotek altına soktu.

Nominal (rakamsal) olarak cari açıkta ABD’den sonra dünya 2. siyiz (2011!
Oransal olarak ise 2. olan ABD’nin 3 katını geçiyoruz, ulusal gelirin % 10’larındayız.

  • 2011 cari açığında oransal olarak dünya birincisiyiz!

AB’ye giriş için üst sınır olan Maastricht Ekoonomik Ölçütleri en çok % 6,5..

Başbakan, -diplomasını bir türlü görmedik ama- iktisatçı galiba??
Ama “önce imam diplomalı”. İman kuvvetiyle ekonomi yönetimi de batakta.
Halimiz ne olacak?

24 Ocak 1980 Kararları’ndan bu yana izlediğimiz “batakçı küresel uydu ekonomi politikları”nı bırakıp;

  • Atatürk döneminin planlı, devlet öncülüğünde karma karma ekonomi modeline geçiş dışında çare yok..

Bu model 1930 sonrası dünya “1929 Büyük Ekonomik Bunalımı”yla kavrulurken, ülkemizde uygulandı. 1923-38 arası ortalama kalkınma hızı, onca yokluk içinde ve
hatırı sayılır borç alınmaksızın ortalama % 6,6 oldu.

Ekonomi 15 yılda 2’ye katlandı. Enflasyon ise 15 yılda toplam %2,2’de kaldı! (www.selimsomcag.com ve Bilsay Kuruç; Mustafa Kemal Döneminde Ekonomi)

Batılılar buna “Atatürk’ün Ekonomi Mucizesi” dediler.. (Mustafa Aysan)

Gerçekten Türk tarihi incelenirse,
bütün yükseliş ve çöküş nedenlerinin
ekonomi sorunundan başka bir şey olmadığı anlaşılır
.

Tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler veya yenilgiler,
yokluk ve yıkımlar.. bunların hepsi meydana geldikleri dönemlerdeki
ekonomik durumumuzla ilgili ve ilişkilidir.
Yeni Türkiye’mizi yaraşır olduğu düzeye eriştirebilmek için,
kesinlikle ekonomimize 1. derecede önem vermek zorundayız.
Çünkü zamanımız,
tümüyle bir ekonomi döneminden başka bir şey değildir
.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
İzmir İktisat Kongresi açış konuşması,
17 Şubat 1923

Harvard’lı ekonomi profesörü Dani Rordik de benzer öneride.

Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Güney Afrika, Güney Amerika ülkeleri (BRICS),
adı konmamış bir Atatürkçü ekonomi politikası izlemekteler; ULUS DEVLET temelinde..

Kaldı ki, Atatürkçü ekonomi politikası da ULUS DEVLET üretir karşılıklı olarak.

  • 2001 krizine benzer bir krizle, RT Erdoğan’ın deliğe süpürülmesi
    hiç de sürpriz görülmüyor.

Ancak kritik soru; yerine hangi kadroların nasıl bir programla geleceği / getirileceğidir.

2001’de indirilen 57. koalisyon hükümetinin yerine AKP getirilmiştir.

2001’de Kemal Derviş 15 günde 15 yasa dayatması ile geldi
.
Bu kez Kemal Derviş ya da naibi (yerine atanan) “yeni bölücü anayasa” gelmesin çantasında!

Tabii bu reçete Türk halkına ancak 12 Eylül / 12 Mart benzeri bir Amerikancı darbenin sıkıyönetim ortamında dayatılabilir.

Büyük ölçüde tasfiye edilmiş “bu Ordu” da, geçmişte olduğundan pek de farklı olmamak üzere, yapsa yapsa ancak “Amerikancı bir darbe” yapabilir; “Bizim oğlanlar” vizesiyle..
(27 Mayıs 1960’ı ayırıyoruz..)

Sevgi ve saygı ile.
05.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

NAZİF EKZEN: Türkiye gene ön sıralarda

NAZİF EKZEN

IMF’nin 2012 Tokyo Genel Kurul Toplantısı için hazırlattığı, World Economic Outlook, October-2012, çalışması “Coping with High Debt and Sluggish Growth” başlığını taşıyor. Başlığı Türkçeye, “yüksek borç ve düşük büyüme ile baş edebilmek” şeklinde çevirebiliriz. Dünya ekonomisinin 2012 yılında içinde bulunduğu durumu çağrıştırmayı amaçlamış. Ancak daha çok Batılı ekonomilerin içinde bulunduğu duruma atıf yapıyor.

Çalışmanın 2. bölümündeki, bölgeler ve ülkeler ait, 2011- 2012 yılı gerçekleşmeleri ve 2013 yılı beklentilerinden alıntılar yaptık. Yaptığımız alıntılar Türk ekonomisinin cari işlemler dengesi açığına ilişkindi.

Cari açık sıralaması

  • 2011’de Türkiye mutlak olarak 77.1 milyar $ cari işlemler açığı verdi.

Açık Türkiye’nin GSYİH’nin %10 kadar oldu. Türk ekonomisinde mutlak değer olarak yaşanan cari açık tutarı, uluslararası alanda ABD ekonomisinin verdiği 473 milyar dolarlık açıktan sonra gelen en büyük ikinci cari açık olarak kayıtlara geçti. ABD ekonomisinde yaşanan cari açığın GSYİH’ye oranı ise %3.1 oldu. Türkiye 2011 yılında mutlak değer olarak ve GSYİH’nin payı olarak ilk sıralarda yer almıştı. Geçen yıl Türkiye’yi 70 milyar $ ile İtalya, 65 milyar dolar ile Fransa, 55 milyar dolar ile İspanya, 52 milyar dolar ile Brezilya ve 46 milyar dolar ile İngiltere izliyordu. Çin 201 milyar dolar ve Almanya 188 milyar dolar ile en yüksek cari işlemler fazlası veren ülkeler sıralamasında ilk iki sırada yer aldı.

Rakamlarla Türkiye

Türkiye içinde bulunduğu Avrupa bölgesinde ise her iki sıralama açısından da birinci oldu. Türkiye’yi mutlak değer olarak yüksek açıklar ile takip eden ülkelerin konumuna GSYİH oranları açısından bakıldığında, bu ülkelerdeki cari açıklarının GSYİH’nin %2-3,5’u arasında değiştiği görülüyordu.

Cari açığa ilişkin olarak, geçtiğimiz hafta Türkiye’nin açıkladığı orta-vadeli programında, 2012 gerçekleşmesinin yüzde 7.3 olacağı, 2013 yılı içinde de yüzde 7.1 hedefi belirlendiği yazılı. IMF’in Tokyo da açıkladığı, “World Economic Outlook” çalışması, Türkiye için 2012 yılı cari açık gerçekleşmesinin GSMH’nin yüzde 7.5’ i kadar olacağını söylüyor.

Cari açık yarışı

2012 yılına ait gerçekleşme beklentileri, Türkiye’nin mutlak olarak 60 milyar dolara ulaşan bir cari işlemler açığı yaşayacağını gösteriyor. Bu yıl sonu beklentilerine göre, 2012 yılında da uluslararası alanda cari işlemler açığı sıralamasında, ABD 460-470 milyar dolar ile ilk sırada yer alırken, Türkiye 60 milyar dolar büyüklüğü ile ikinci ya da üçüncü sırada yer alacak. Türkiye, GSYİH’nin %7.5’i oranında gerçekleşecek cari açık ile Avrupa bölgesinde gene 1. sıradaki ülke olacak. Tahminlere göre, Sırbistan bu yıl GSYİH’nin % 11.5 olarak gerçekleşecek cari açık oranı ile Türkiye’yi geride bırakabilir. Ancak Sırbistan’ın cari açığının mutlak olarak 5 milyar dolar olması bekleniyor. Avrupa bilgesinde mutlak değer olarak Türkiye’yi takip eden ülkelerden, İtalya, Fransa ve İspanya’nın cari açıklarının 2012 sonunda % 2-1,7 seviyelerine gerilemesi bekleniyor. Cari açıkta artış, sadece, büyüme hızı negatif olarak seyreden İngiliz ekonomisinde bekleniyor. İngiliz ekonomisinin 2012 yılı içinde reel olarak % 0.4 gerileme göstermesi, buna karşılık cari işlemler açığının % 3.3 düzeyine çıkması bekleniyor. Avrupa ekonomileri içinde İngiltere, hem büyümenin negatif olduğu, hem de cari açığının hızla büyüdüğü tek örnek. İngiltere’nin cari açığı mutlak olarak Türkiye’yi geçecek ve ABD’den sonra ikinci sırada yer alacak. Türkiye, İngiltere’den sonra 3. sıraya inebilir.

Yurt-içi tasarrufta durum değişmiyor

İnşaatçılık bütün hızıyla sürüyor. Türkiye’nin sanayicileri de inşaatçılığa soyunuyor. Kırsalda ve kentlerde inşaatçılığa yeni alanlar, “2B” ve “Kentsel Dönüşüm” ile hızla açılıyor. Ancak yetmiyor. Örnek gene geçen hafta açıklanan orta-vadeli programın makro göstergelerinden. 2012 yılında Türkiye’de toplam sabit sermaye yatırımları uzun bir aradan sonra yeniden reel olarak gerilemiş. Toplam sabit sermaye yatırımları % 0.6, özel sabit sermaye yatırımları daha yüksek, (-) % 1.7 oranında gerilemiş. Oysa 2012 yılı programı toplam sabit sermaye yatırımlarında % 6.2, özel kesim sabit sermaye yatırımlarında % 7.7 artış öngörmüştü.

  • Yatırım harcamaları 2012 yılında bütünüyle negatife dönmüş durumdadır.

Toplam talebin belirleyici bileşenlerinden, özel kesim yatırımlarında %1.7 reel gerileme olurken, özel tüketimde sadece % 0.6 olmuş ve bu eğilime karşılık 2012 yılı içinde Türkiye’nin yurt-dışından kaynak talebinde, cari açığında sınırlı bir düşüş olmuştur.

Türkiye’nin yurt-dışında yüksek kaynak kullanma talebi sürmektedir
. Azaltılamamaktadır.

2012 yılına ilişkin yurt-içi tasarruf göstergeleri, özel ve kamu tasarruf oranlarındaki düşüklüğün sürdüğünü göstermektedir. 2012 yılında toplam tasarrufların GSYİH’nin % 15.2’si düzeyine ulaşacağı tahmin edilmiştir. Gerçekleşme % 14.3 olacaktır. Özel tasarrufların % 13.1 olacağı tahmin edilmiştir, ancak % 11.9 düzeyinde kalacaktır.

Yatırım düşüyor!

Şimdi, 2012 örneğinde somutlaştığı şekliyle, özel tüketim ve özel yatırım seviyeleri hızla düşmekte, yatırım harcamalarında görüldüğü gibi negatif olmakta ancak cari açık düşmemektedir; Türkiye bu alanda dünya sıralamasında ön sıralardaki yerini korumaya devam etmektedir.

Türkiye yurt-içi tasarruflarını arttıramamaktadır.

Tokyo’da açıklanan World Economic Outlook’ta Türkiye’nin 2012 yılı büyüme hızı % olarak tahin edilmektedir. 2013 yılı ise AKP Hükümeti’nin açıkladığı gibi % 4 değil, % 3.5 olarak öngörülmektedir.

Sanayinin kaybı

Daha açıklığa kavuşuyor,

  • Türkiye yatırım yapmıyor, yapamıyor.

İnşaatçılığı giderek daha çok yatırımcılık sayıyor. Sanayi alt-yapısı giderek aşınıyor. 1970’li yılların sonunda sanayide, ara malları sanayi sürecini 1980 programı dayatması ile kaybetmişti. Şimdi bir başka dayatma sürecinde ülke ölçeğinde, mevcut imalat sanayi kapasitelerini, kültürünü kaybetme riski ile karşı-karşıyadır. Kayıplar net olarak sanayi kesiminden geliyor ve daha çoğu da imalat sanayi kesiminden geliyor. Kuşkusuz yaşanan kayıplara karşılık, inşaatçılıkta, kırda ve kentte kamu eliyle, kamu pasiflerinin aktifleştirilerek özele devredilmesiyle bir büyük transfer yaşanmaktadır. Sonraki yazıda bu değişime bakacağız. (AYDINLIK, 17.10.12)

================================================

Dostlar,

Sayın Nazif Ekzen’in acı gerçeklerle dolu ama çok ufuk açıcı bu yazısını 29 Ekim’in yoğun gündemi ile biraz gecikerek paylaşıyoruz. Biz de bu konuya ilişkin bir irdeleme yaptık,
bu yazının üstünde sitemizde bulacaksınız :

EKONOMİDE ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ??

Sevgi ve saygı ile.
05.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net