Onur Hoca ile timsah
Prof. Dr. Selçuk EREZ
İstanbul Tabip Odası Başkanı
Cumhuriyet, 15.02.18
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
İstanbul Tabip Odası geçen yıl Haldun Taner’in “Timsah” adlı bir oynununu İstanbul, Eskişehir ve İzmir’de sahneledi.
Taner, 1960’ta 147 öğretim üyesinin askeri yönetim tarafından üniversitelerden gerekçesiz uzaklaştırılmasını eleştirmek için yazmıştı bu oyunu. “Timsah”ın 2017 yılındaki oyuncuları, elli küsur yıl önceki gibi üniversitelerden uluslararası hukuk kurallarına aykırı uzaklaştırılmış olan akademisyenler oldu..
Bu oyunda, üniversitedeki görevinden uzaklaştırılan vatandaşı, bir sirkte kayıp düştüğü çukurdaki timsahın yuttuğu İvan adlı bir karakter simgeliyordu: Görevinden, yaşadığı ortamdan böylece uzaklaşmış olan İvan, oyun boyunca timsahın içinden konuşuyor, yutulmasına değişik tepkiler sergileyen insanlar konusundaki düşüncelerini açıklıyordu.
Oyunun sonunda timsahtan çıkan İvan şöyle diyordu:
-Ben otuz yılını memuriyete adayan ve son on beş gününü timsahın midesinde geçiren İvan İvanoviç.. İnsanlara tuhaf bir yerden seslendim.. Koşup geldiler. Başına felaket gelmiş bir insanın neler söyleyeceğini merak ettiler. Bu yolculuk bana kırk seyahatte öğrenebileceğimden fazlasını öğretti: Timsahın içinde otururken ülkemin insanlarını, insanlarıyla beraber ülkemi tanıdım.
Timsah oynunu yaratıcı bir şekilde yöneterek başarısını sağlamış olan Orhan Alkaya’nın başrole yani İvan rolüne en uygun oyuncuyu seçmesi gerekiyordu. Alkaya, bu rol için Onur Hamzaoğlu’nu seçmişti. Seçim isabetliydi: Onur Hoca rolünde çok başarılı oldu.
Neden? Adaylar arasında timsahlarla en çok cebelleşmiş akademisyen Hamzaoğlu’ydu da ondan.
Onur Hoca, çevre kirliliğinin doğmamış bebekleri bile zehirlediği Dilovası’nda, annelerin ilk sütünde ve bebeklerin dışkısında Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırın üzerinde ağır metal bulunduğunu kanıtlayan bir araştırmayı yöneltmişti. 2011’den beri bu nedenle üniversitesi ve Belediye Başkanlığı tarafından adeta bir timsahın ağzına doğru itilmişti: Soruşturmalarla, yargılamalarla uğraşmakla geçti yılları: “Böyle bir kirlilik yok” deniyordu, “şarlatanlık”la suçlanıyordu.
Onur Hoca, bir taraftan bu davalarla uğraştı, bir taraftan öğrencilerini yetiştirmeyi, bilimsel yayınlarda bulunmayı sürdürdü. Davaların tümünde aklandı, timsahın içinden çıkmasını bildi!
Bir zaman sonra, Barış Bildirisi’ni imzaladığından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden uzaklaştırılanlardan biri de Prof. Hamzaoğlu oldu: Hamzaoğlu yeniden dönmüştü timsahın midesine. Olanlara depresyona girerek değil, 2017 model timsahın içinden gerçekleri söylemeyi sürdürerek tepki gösterdi.
Geçenlerde eşsözcüsü olduğu kuruluşun birçok üyesiyle beraber yeniden itiliverdi timsahın midesine. Timsahın onu sindiremeyeceğini iyi biliyorum. Ancak Timsah oyunun provalarına kadar insan sağlığı ve hakları mücadelesini hayranlıkla izlediğim, yakından tanıdığımda “Onun gibi daha birkaç yüz akademisyenimiz olsaydı dünya demokrasi indeksinde böyle düşük bir yerde mi olurduk?” diye düşündüğüm meslektaşımın bir an önce aramıza dönmesini istiyorum.
========================================
Dostlar,
Sevgili kardeşimiz Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu‘nu GATA Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda asistan olduğu yıllardan beri tanırız. Genç bir teğmen… yüzbaşı…. 12 Eylül faşist yönetiminin 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yasasında yaptığı bölücü – parçalayıcı değişiklik nedeniyle TTB’ye asker hekim olarak üye olamıyordu ama Halk Sağlığı çalışmalarına şevkle, iştahla, coşkuyla katılıyordu. Ad – Soyadında minik bir değişiklik yapmıştı; Hamza Onuroğulları… (diye anımsıyoruz??..)
Zamanla akademik yükselmesi oldu.. Halk Sağlığı uzmanlık eğitimine ek olarak Epidemiyoloji alanında yandal eğitimi aldı.. Çok başarılı bir hekim akademisyen oldu. 28 Şubat sürecinde “solcu” olduğu için görevinden uzaklaştırıldı.. Birkaç yıl kamu görevi dışında kaldı. Daha sonra merhum Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kocaeli Üniversitesine rektör olduğunda, Doçentlik kadrosuna atanma kapısı aralandı. Ne var ki, 28 Şubat sürecinin askerlikten attığı birisi için Doçentlik kadrosuna atanmak üzere bilimsel rapor düzenleyecek profesör bulmak kolay değildi. Rektör Baki hoca, 2547 sayılı yasa uyarınca 5 profesörü kendisi belirleyip Onur hocanın bilimsel eserler dosyasını yollayabilirdi ama bunu Onur’a bırakmıştı centilmenlik göstererek. Sevgili Onur kardeşimiz o sırada Trakya Üniversitesi’nde görevli iken bizden jüri üyesi olup olamayacağımızı sordu. Hiç çekincesiz “derhal” dedik ve 2 aylık süreyi kullanmadan, bilimsel çalışmalarını zaten bildiğimizden, çok olumlu bir rapor vererek Rektörlüğe yolladık, Onur kardeşimiz Doçent kadrosuna atandı.
Başı dertten kurtulmadı siyasal görüşleri ve Halkın sağlık hakkını savunduğu için. Kocaeli’nde hakkında açılan davaları izledik, Ankara’dan gidilip geliniyor ve “Onur’umuzu koruyor – savunuyorduk”.. Tüm davalardan aklandı, hatta kendisine “şarlatan” diyen Kocaeli Belediye Başkanı cezalandırıldı.
Barış bildirisine imza ile bir darbe daha aldı Onur hoca ve kamu görevinden dışlandı..
Prof. Dr. Hamzaoğlu, Ocak 2016’da yayımlanan “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı Barış Bildirisini imzalayan 1128 akademisyenden biri olduğu gerekçesiyle, 1 Eylül 2016 Dünya Barış Gününde, Kanun Hükmünde Kararname ile Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edildi
Geçtiğimiz günlerde Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü olarak kimi demeçleri nedeniyle Ankara’da gözaltına alındı ve tutuklandı, şimdilerde hapiste..
- O’nun hapiste değil, Anabilim Dalı’nın başında olması gerek.
Son derece nitelikli bir bilim insanı olarak Halk Sağlığı bilim alanlarında yan dal uzmanı olduğu Epidemiyoloji birikimini de kullanarak araştırma yapmalı, bilim üretmeli.. Öğrenci ve asistan yetiştirmeli.
- Türkiye, Onur hocayı hapiste tutarak gerçekte kendini mahkum etmemeli ve ülkemizi bu seçkin bilim insanının hizmetlerinden yoksun bırakmamalı.
Onur hoca ayrıca TTB’nin 40 yıldır dirençle çıkarageldiği bilimsel hakemli saygın TOPLUM VE HEKİM dergimizin çok başarılı başeditörü idi. O’nun bu hizmeti de çok değerli ve vazgeçilmez.. Onur’a reva görülen ceza kişisel kalmıyor..
Prof. Dr. Onur Hamazaoğlu‘nun serbest bırakılması ve düşünce özgürlüğü kapsamındaki söz ve eylemleri nedeniyle suçlanmaması gerektiği inancındayız. Yine de aleyhinde dava açılacaksa, hiç olmazsa yargılamanın tutuksuz sürdürülmesini, kamu görevine iadesini bekliyoruz..
Sevgi ve saygı ile. 23 Şubat 2018, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
Onur için üzülüyorum. Halk sağlığı topluluğumuzca yalnız bırakıldığı içindir belki de başına gelenler. Topluluğumuz genel toplumun Onur gibileri için kullandığı “Soğuktan donmak üzere iken iken başına inek dışkılayan serçenin başına gelenler” fıkrasından ders alınması gerekir diye yaklaşmaktan ne zaman vazgeçer o zaman Onur manevi hapishanesinden de çıkar.
Fıkralarımız bile erkek egemen, zayıflardan değil güçlülerden, mazlumlardan değil zalimlerden yana.
Sen camiamızın mazlumlarını sesi oluyorsun. Onur ile ilgili yazın ve her iki yazıyı halk sağlığı üye gurubunda paylaşımın için teşekkür ederim.
Geri izleme: TTB Başkanlarından çağrı: Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’na özgürlük – Prof. Dr. Ahmet SALTIK