Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Senin yerliliğin de batsın, milliliğin de batsın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Senin yerliliğin de batsın, milliliğin de batsın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan seçildiği kurultay sonrasında yaptığı ilk grup toplantısında kendisine “PYD terör örgütü müdür?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Ben de sana soruyorum Bay Recep, sen mahkeme kararına rağmen terör örgütü saymasına rağmen hangi vatansever duygularla Salih Müslim’i Ankara’ya davet ettin, ayağına halılar serdin. Yiğitsen, şerefliysen açıkla” dedi.

[Haber görseli]

Hafta sonu gerçekleşen 36. Olağan Kurultayı’nda yeniden CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt verdi.

“CHP’yi yönetenler atamayla değil seçimle iş başına gelirler”
Geçtiğimiz haftasonu yapılan CHP 36’ncı Olağan Kurultayında Parti Meclisine girebilmek için 488 kişinin başvurduğunu anımsatarak şunları söyledi: “Bu güzel bir şey. 488 arkadaşımız PM’de ben de söz sahibi olmak istiyorum diyorsa ve bunun önü açıksa bununla hiçbir sorun yok. Hiç kimsenin unutmaması gereken bir gerçek var. CHP’yi yönetenler atamayla değil seçimle iş başına gelirler. Dolayısıyla CHP’yi diğer partilerle de karıştırmamak gerekiyor. Demokrasi kültürümüz var. Yeterlidir, yetersizdir bu tartışılabilir. Ama biz demokrasi şölenini gerçekleştirdik. Sayın Deniz Baykal aramızda değildi, tedavi görüyor. Bütün vatandaşların Deniz Baykal’a şifa dilekleri var. İnşallah kısa süre içinde sağlığına kavuşur, Türkiye’ye döner. En büyük beklentimiz budur. İkincisi hapiste bir milletvekili arkadaşımız var. Sayın Enis Berberoğlu o da aramızda yoktu. Ama önde bir koltuğu boş bıraktık, bu bizim için önemliydi. Ayrıca ilk kez PM’ye bir onur üyesi seçtik. Bütün delege arkadaşlarımın oy birliği ile onur üyesi de Sayın Enis Berberoğlu oldu. Buradan kendisine selamlarımızı gönderiyoruz.

 “Türkiye’nin egemen güçlerin sözleri ile dış politika oluşturması asla kabul edilemez”

36. Kurultay’da Türkiye’nin 5 temel sorununu gündeme getirdim. Bu sorunlardan birisi vardı, terör. Ama 4 temel sorun ağırlığını koruyor. Bu sorunların ısrarla gündemde tutulması lazım. Türkiye’nin egemen güçlerin sözleri ile dış politika oluşturması asla kabul edilemez. Cumhuriyeti egemen güçlerin isteği üzerine kurmadık. Acı ile kanla, gözyaşıyla kurduk.

“Bir genç geldi yanıma, dedi ki; “Ben Recep Tayyip Erdoğan’ın hayranıyım…'”

Kurultayda bir gıda zehirlenmesi de yaşandı. Ben o akşam arkadaşlarımı ziyarete gittim. Bir genç geldi yanıma, dedi ki; “Ben Recep Tayyip Erdoğan’ın hayranıyım. Bizim askerlerimiz Afrin’de El Bab’da şehit oluyor, 3.5 milyon Suriyeli var, onlar neden gitmiyorlar. Sen bunu neden dillendirmiyorsun. Suriyeliler birinci sınıf vatandaş” dedi. Ben bunları dillendirdim, senin hayran olduğun Recep Tayyip Erdoğan saldırdı dedim. Suriye’de gerçek anlamda söz sahibi olmak istiyorsak, olaylar sonlandıktan sonra gerçek anlamda aktör olmak istiyorsa, Esad’la temasa geçmeli. Suriye’nin toprak bütünlüğünü biz de onlar da savunuyorlar. Kiminle sağlayacağız. Suriye’nin sahibi belli. İleride önüne diz çökmeden bugünden arkadaşlarını görevlendir, gitsinler, temasa geçsinler. Bu hem bizim hem Suriye’nin çıkarına hizmet eder.

Biz katmadeğeri yüksek ürünler üretmeliyiz. Eğitimin niteliği ve kalitesini de bu bağlamda ele almalıyız. Kim memnun? Biri desin ki ben eğitim sisteminden memnunum. Aklı başında hiçbir kişi memnun değil.

“İnsanlar bugün çaresizliklerini ve işsizliklerini kendilerini yakarak anlatabiliyorlar”

İnsanlar bugün çaresizliklerini ve işsizliklerini kendilerini yakarak anlatabiliyorlar. Bir devlet düşünün, işsizliğe çözüm bulamıyorlar. Yeni işsizler ordusu yaratıyor. Bir bulaşıcı hastalık gibi bu yayılarak devam etmeye başladı.

  • 16 Ocak’ta 8 aydır maaşı ödenmeyen bir işçi Türkiye İş Kurumu’nun önünde çıplak protesto etti.
  • İş bulamayan bir işçi Balıkesir’de kendisini yaktı.
  • 3 Şubat’ta Bolu’da bir kişi Erdoğan’ın posterini indirdi.
  • 4 Şubat’ta bir kişi Sivas’ta üstüne benzini döktü kendisini yakmaya kalktı.

Burada acı olan, bir kişinin kendisini yakması haber dahi olmuyor. Korkuyorlar. Haber dahi yapamıyorlar. Köpeğin insanı ısırması haber değil derler, insanın köpeği ısırması haber derler. İş bulamadığı için bir kişi kendisini yakıyorsa bu dünyanın her yerinde haberdir. Onların istediği ne. Diktatörün istediği haberdir. Bu medyayı da günü gelecek, Batı’daki gibi özgür, bağımsız bir medyaya dönüştürmek zorundayız. Bu bizim namus borcumuz, bunu mutlaka ama mutlaka yapacağız. İşsiz olan birisi yasa dışı alana davetiye çıkarılan kişidir. Nasıl geçinecek? Eğer bir parça asgari ücrette artış olduysa o da CHP’nin söylemleri ile olmuştur.

“AYM üyeleri niye orada duruyor?”

Barış bildirisi imzaladı diye üniversiteden hocaları kapının önüne koyular. Ben merak ediyorum AYM üyeleri niye orada duruyor. Siz mahkeme değilsiniz ki, alttaki mahkeme mahkemedir. Halkın mahkemesi değilsin. Halkın mahkemesiysen o kararı uygulatırsın ya da istifa edersin. AYM ağzında bir fermuar, sesini dahi çıkaramıyor. Hangi AYM, hangi YSK. Öyle bir devlet oluştu ki, demokrasiden parti devletine, parti devletinden hanedan devletine.

TTB üyelerinin serbest bırakılması 

Bugün TTB üyeleri serbest bırakıldı. ‘Savaş doğada ve insanda tahribat yaratan bir halk sağlığı sorunudur’ demişlerdi. 12 Eylül döneminden yine TTB ile ilgili bir olayı aktarmak isterim. Askeri darbe döneminde TTB ‘idam doğru değildir’ diye bir bildiri yayınladı. Dönemin cumhurbaşkanına, başbakanına ve TBMM üyeleri bu bildiriyi gönderdi. 1985’te savcı soruşturma açtı. Üyeler gözaltına alındılar ve davalar açıldı. Nusret Fişek mahkemede şunu söylüyor. ‘Biz değil bir sanığın, harpte bir düşman askerinin yaşaması için uğraşırız’ diyor. Biz doktoruz, hasta gelecek biz tedavi edeceğiz. Siz bu davaları niye açtınız? 1985’te sıkı yönetim mahkemesinde bunların hepsi beraat etti. Ama haklı çıktılar, idam kaldırıldı. Eğer idam olsaydı, Ergenekon Balyoz davalarında idamına karar verilen pek çok paşa, öğrenci.. pek çoğu asılmıştı. Hepsi suçsuz çıktı

Toplum olağanüstü gergin bir ortamda, aşırı kutuplaşmış bir ortamda. Biz her ortamda halkımıza huzur vaadetmeliyiz. Türkiye son 15 yılda bu noktaya taşındı. Bunun vebali çok ağırdır. Huzurlu bir Türkiye’den gerginliğin yaşandığı bir Türkiye’ye ulaştık.

“Bütün CHP’lilerin yanımda olmasını istiyorum” 

Kurultayın bana yüklediği ağır bir sorumluluk var. Bunun bilincindeyim. Ben sorumluluğu üstleniyorum. Bu zor sorumluluğu yerine getirmek için olağanüstü çaba harcanması gerektiğini de biliyorum ama bunu yaparken bütün CHP’lilerin yanımda olmasını istiyorum. Ortak ses çıkarmasını istiyorum. Biz Kuvayı Milliyeciyiz. Bu mücadeleyi yapacağız.

“Yigitsen karşıma çıkarsın” – VİDEO

“Hangi vatansever duygularla Salih Müslim’i Ankara’ya davet ettin, ayağına halılar serdin?”

Cumhurbaşkanı Recep tayyip Erdoğan’ın, CHP’nin kurultayı devam ederken söylediği ” Şimdi kongre yapıyorsun. PYD, YPG terör örgütü müdür? Yiğitsen açıkla” sözlerine karşılık veren Kemal Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“Lafa bak. E peki açıklayacağım. Vallahi de billahi de ben yiğidim. Anadolu’nun yiğidiyim. Anadolu’nun efesiyim. Hiç endişem yok. Açıklayacağım şimdi. 50 sefer söyledim, bir defa daha söyleyeyim. Meydanlarda, gazetelerde söyledim. Bunlar terör örgütüdür. Ben söyledim. Peki sen gerçekten yiğit misin değil misin? Sen de yiğitsen karşıma çıkarsın Recep Bey, karşıma çıkarsın. Oturmuşsun ahkam kesiyorsun. Gelsene karşıma ya. Sen reissin, diktatörsün, dikta yönetiminin bütün uygulamalarını yapıyorsun. Ama bu garip Kemal’in karşısına çıkmaya cesaret edemiyorsun. Niçin? Benim tankım yok, topum yok, valim yok, benim Allah’ım var Allah’ım. Yalan, cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden adama yakışmaz, bir partinin genel başkanına yakışmaz. Çıkacaksın önce milletten özür dileyeceksin. Sen IŞİD’e kol kanat gererken, silah gönderme diye seni uyarıyordum. Sen hala El Nusra terör örgütü müdür değil midir söyleyemiyorsun. Şimdi ben ona bir soru sorayım. PYD’nin terör örgütü olduğuna ilişkin ilk karar, Mardin’de çıkıyor PYD – YPG- PKK terör örgütüdür diyor. Hem alt mahkeme hem Yargıtay. Şimdi bu karardan sonra, bunlar PYD’nin Başkanı Salih Müslim’i Ankara’ya davet ediyor. Şimdi ben sana soruyorum. Bay Recep, gözlerinden öptüğüm Recep.

  • Sen mahkeme kararına rağmen Yargıtay kararına rağmen terör örgütü saymasına rağmen, sen hangi vatansever duygularla Salih Müslim’i Ankara’ya davet ettin? Ayağına halılar serdin. Yiğitsen açıkla, şerefliysen açıkla. Açıklayabilir mi?
  • Emin olun tık çıkmaz. ‘Ey Amerika’ diye bağıran sayın Cumhurbaşkanı, Amerika size sorsa. Ey Recep Tayyip Erdoğan sen PYD’nin liderini Ankara’ya davet ettin. Sen terör örgütünün üyesi olduğunu bilmiyor muydun? Eğer terör örgütüyse senin onu tutuklaman gerekmiyor muydu?
  • AKP’nin yöneticileri, iktidar sahipleri terör örgütüne açıkça yardım ve yataklık yapmışlardır. Bütün cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum. 2016’da söylüyorum ben bunu.”

“Senin yerliliğin de batsın, milliliğin de batsın”

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Ben ona diyorum ki sen FETÖ’ya, PKK’ya El Nusra’ya IŞİD’e yardım ve yataklık yaptın, tık yok. Mahkemeye dahi veremiyor. Mahkemeye versin beni, veremiyor. Sen terör örgütlerine yardım ve yataklık yaptın diyorum, tık yok. Mahkemeye veremiyor. Mahmut Tanal karşımda oturuyor. Salı günü dilekçeni ver. Erdoğan’ın yardım ve yataklık yaptığına dilekçeni ver. Salih Müslim’i kim davet ettiyse onlar terör örgütüyle işbirliği içindedirler. Sosyalist enternasyonalde YPG ile ilgili verdiğimiz mücadeleden bunların haberi yok. Biz nasıl mücadele ediyoruz orada, onlar bizi kendileri gibi sanıyorlar. Biz vatanseveriz. Biz onları vatansever olarak görmüyoruz. Onlar kendi ülkelerinin çıkarlarını değil kendi çıkarlarını savunur onlar. Ayrıca ben ona bir soru daha sormuştum.

Bu Man Adası. 15 milyon dolarlık mal satmış oraya. Dedim ki 15 milyon dolarlık malı sattığın şirket hangi şirket? Oğlu var, dünürü var, eniştesi var bunlardan birisine söyle. Şu şirkete sattık de. Tık yok. Burada kendisini yakan işçiler var ya ekmek alırken vergi ödüyor. Bunlar vergi ödememek için Man adasında şirket kuruyorlar.

Senin yerliliğin de batsın, senin milliğin de batsın.

Sevgili Recep, bu namus ve şeref kavramı ne anlama geliyor? Sen tarafsız davranacağına dair namusun ve şerefin üzerine tüm milletvekillerinin önünde yemin ettin. Bu namus ve şerefi nerede bıraktın sen? Niye benim bu soruma cevap vermiyorsun?

Ey Bay Recep, benim sorularıma yiğitsen cevap ver.”

==========================================
Dostlar,

Bu son derece önemli konuşmayı, tarihe not düşmesi amacıyla biz de aynen paylaşıyoruz…

Sevgi ve saygı ile. 06 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir