Yedekci’nin eğitim raporunda çarpıcı rakamlar

CHP’li Yedekci’nin eğitim raporunda çarpıcı rakamlar

CHP İstanbul Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekci, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir basın açıklaması yaparak 2002 yılından bu güne dek eğitim sisteminde yaşanan sorunları rakamlarla açıkladı. (cumhuriyet.com.tr, 12 Ekim 2017) 

Yedekci, “2002 yılından bu yana eğitim sistemimiz çağdaş bilimsel normlardan uzaklaşıp, dogmatik bir yapıya evrilmiştir. Eğitim alanındaki başarısızlık hükümet tarafından da itiraf edilmiştir. Her geçen gün AKP tarafından Cumhuriyet değerlerine bağlı eğitim sistemini yerle bir edilmeye çalışılmaktadır. Sizlere eğitim sistemimizle ilgili kimi sorunlardan söz etmek istiyorum.” diyerek eğitimde adaletsizliği vurgulayan eğitim raporunu açıkladı.

 2016-17 eğitim öğretim yılında yaklaşık 1.897.524 öğrenci okullaşamadı.

455.119 ataması yapılmayan öğretmen yine atanamadı. Milli Eğitim Bakanlığı Ağustos ayında kadrolu atama yapmak yerine tüm İl ve İlçelerde ücretli öğretmenlik alımı yapmaya başladı. Ayrıca sözleşmeli öğretmenlik sistemi ile öğretmenlerin iş güvencesi ortadan kaldırıldı. (En az 100 bin olan öğretmen açığı, derhal kadrolu öğretmen ataması ile kapatılmalıdır.)

2016 yılında en zengin %onluk kesim ile en yoksul % onluk kesimin eğitim harcamalarında 64 kat fark oluştu. Yoksul aileler harcayabilecekleri her 100 liranın yalnızca 50 kuruşunu eğitime ayırabilirken, en varsıl %10’luk kesim ise 100 liralık harcamasının 5,2 lirasını eğitime harcayabilmiştir.

2016-17 eğitim öğretim yılında 817.799 öğrenci, 43,466 okul taşımalı eğitim kapsamında 11.900 merkeze taşındı. TEOG sonuçlarına göre yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrenci liselere yerleştirildi. Binlerce öğrenci istemediği okulla ya da evinden çok uzak okullara yerleştirildi. Sınavsız girilen Genel Liselerin kapatılması nedeniyle öğrenciler evlerinden uzak istemedikleri okullara kayıt yaptırmak zorunda kaldı.

Üniversiteleri kazanan yüzbinlerce öğrenci, Devlet yurtlarında yer bulamadığı için vakıf/dernek ya da özel yurtların önünde kuyruk oluşturdu. Devlet, üniversite öğrencilerinin %14,51’ine yurt olanağı sağlayabildi.

Köy okullarının ve Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının (YİBO) kapatılması nedeniyle köylerdeki yoksul aile çocukları cemaatlerin arkasında olduğu vakıf ve dernek yurtlarına terk edildi. 2002 yılından bu yana Yatılı okul sayısında % 34,54, öğrenci sayısında ise %66,07 oranında azalma meydana geldi.

Ailelerin en önemli sorunlarından birisi de, okul harcamalarıdır. Okula başlama maliyetlerini ve aylık sabit eğitim harcamalarını alt ve orta gelir düzeyindeki ailelerin karşılaması mümkün görünmemektedir. Üç çocuklu ailenin minimum bir aylık eğitim gideri 2460,87 TL’dir.

Devlet okullarında niteliğin düşmesi nedeniyle özel okullara rağbet arttı. Veliler zorunlu olarak çocuklarını özel okullara göndermeye başladı. Yaklaşık 1,3 milyar TL özel okullara giden öğrenciler için “”eğitim öğretim desteği” veriliyor. Bu bütçe Devlet okullarına ayrılmalıdır. Bu kaynak ile Devlet okullarına (ilk-ort-lise), öğrenci başına 75 TL bütçe ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin öğle yemeği verilmesi sorunu bu kaynakla çözülebilir.

Neredeyse tüm okullarda velilerden zorunlu bağış toplanıyor. Okulların temizlik, güvenlik gibi tüm sorunları velinin üzerine yıkılmıştır.

Okul yöneticilerinin %84’ü yandaş bir sendikanın üyelerinden atandı. Liyakat ilkesi ortadan kalktı. Öğretmenlere yönelik siyasal baskı arttı.

Dershanelerin kapatılması sonucu apartman dairelerine TEMEL LİSELER açıldı. Dershane eğitimi veren bu liselerin fiyatları 10-20 bin TL oldu. Dershanelerin ve Etüt Merkezlerinin kapatılması ile merdiven altı kurumlar arttı.

Plansız programsız İmam Hatip Liselerine yerleştirilen öğrencilerin yalnızca 1/5’i üniversite sınavını kazanabildi.

Milli Eğitim Bakanlığı Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğinde 15 Eylül 2017’de değişikliğe gitmiştir. Yönetmeliğin değiştirilen 7. maddesi ilk bakışta olumlu gibi görünse de, Anadolu lisesi açılabilmesi için; 9 uncu sınıfa kayıt olacak en az 2 şube sayısında öğrenci koşulu getirilirken, Anadolu İmam Hatip Liselerinde öğrenci sayısı koşulu getirilmediği için yine nüfusu az olan ilçe merkezlerinde yalnızca Anadolu İmam Hatip Lisesi açılabilecektir.

AKP iktidarı ile birlikte temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemde sayısız değişiklik yapıldı.

LGS, OKS oldu,
OKS, SBS oldu,
SBS, çoklu SBS’lere dönüştü,
Çoklu SBS’ler TEOG’a dönüştü.
Cumhurbaşkanı “Başbakana söylerim TEOG kalkar” dedi. TEOG kalktı.

Sınav sistemi değişikliği öğrencilerde kaygı yaratıyor

Sayın Başbakan ve Milli Eğitim Bakanının açıklamalarından anlaşıldığı kadarı ile TEOG yerine üç farklı model üzerinde çalışmakta ancak Başbakan ve Bakan tarafından açıklanan modellerde farklılıklar olduğu görülüyor. Yeni uygulanacak modelde netlik olmaması nedeniyle, aileler ve öğrenciler kaygılı ve tedirgin bir şekilde bekliyor. Öğrenciler sınav olacak mı, olmayacak mı? Olacak ise nasıl yapılacak? Bu sorular bir an önce yanıtlanmalı ve Ülkemizin aydınlık geleceği çocuklarımızın kaygı içinde bekleyişi bir an önce son bulmalıdır.

Açıklanan modellerden birincisi; “Her lisenin kendi sınavını yapması” bir kaos yaratacak

Bu model uygulamaya konursa öğrenciler, yaz boyunca liselerin sınavlarını izleyerek sayısız sınava girmek zorunda kalacaklar. Bu nedenle öğrencilerin sınav stresi artacak. Ayrıca sınav güvenliği sağlanamayacağı için kopya ve torpil mekanizması devreye girecek. Ayrıca sınav günleri çakışacağı için öğrenciler istedikleri tüm liselerin sınavlarına giremeyeceklerdir. Yeni bir kaos ortamı oluşacaktır.

Diğeri ise “Adrese dayalı kayıt sistemi” eğitimde adaletsizliktir

Tüm okullar donanım, fiziksel imkanlar ve akademik nitelik açısından eş seviyeye getirilmeden, çocuklarımıza aynı olanakları sunmadan adrese dayalı kayıt sistemi tek başına çözüm olmayacaktır. Eğitimde adaletsizlik yaratacak bu sistem çocuklarımızın eğitim hakkını gasp edebilir.

Üçüncü model ise; “MEB tarafından oluşturulan soru bankasından soruların çekilerek kimi yazılı sınavların açık uçlu sorularla merkezi yapılması”

Bu model şu an uygulanan TEOG modelinin ikiz kardeşidir. Sınav sisteminde köklü bir değişiklik yapılıyormuş gibi bir algı uyandırılmaktadır. Dağ fare doğurmuştur.

Cumhurbaşkanının TEOG fermanından sonra, MEB verilen emre uygun çözüm bulmaya çalışmış ancak ortaya attığı modeller sorunu çözmeye yeterli değildir. Hükümet kanadından yapılan açıklamalar, 8. sınıfta yine merkezi bir sınav yapılacağını neredeyse kesinleştirmiştir. Yeni türetilen model TEOG’un benzeri hatta ikizidir.

Ülke genelinde okulların nicelik ve niteliği eşitlendikten sonra yeni bir model üzerinde tartışılması gerekir. MEB merkezi sınavı kaldırmış gibi yapmaktadır. Liselerin kaçının ve hangi türlerinin sınavla öğrenci alacağı, sınavın şekli ve içeriği belli değildir.

Bakanlık tarafından önerilen modeller, yoksul aile çocuklarının NİTELİKLİ EĞİTİME ERİŞİM HAKKI engellenecektir. Ekonomik durumu iyi olan ailelerin çocuklarını ise avantajlı duruma geçirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı sınav sistemi sorununu çözebilmek için acilen MİLLİ EĞİTİM ŞURASInı toplamalıdır.

Kamu malları hoyratça kullanıldığı Fatih Projesi çöktü

Fatih Projesi kapsamında yaklaşık iki yıldır tablet dağıtımı yapılmadı. 2014’te bitirilmesi planlanan Fatih Projesi çöktü. Bu proje 2010’da başlamıştır. Başladığı yıl Milli Eğitim Bakanlığı 2014’te tamamlanacağını duyurdu. 2014’e gelindiğinde 2015’te tamamlanacağı söylenen projenin bitim süresi daha sonra 2017’ye uzatıldı, şu an ise 2018’de tamamlanacağı belirtilmektedir. Son bir yıldır Proje kapsamında alım yapılamamaktadır. Okullarda proje ile ilgili olumlu bir gelişme olmadığı belirlemeler arasındadır. Yapılan araştırmalar Fatih Projesinin niteliğe etkisinin alt düzeylerde kaldığını göstermektedir. Son günlerde Fatih Projesinin üç büyük GSM operatörüne devredileceği söylenmektedir. Buna neden gerek duyulduğunun kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir. Bakanlık yapamadı, GSM operatörleri mi yapsın denmektedir?

Proje kapsamında onlarca soruşturma açılmış, birçok bürokrat görevden alınmıştır. Başarısız olmuş bir projenin sonlandırılması gerekirken, yine kamu kaynaklarının hoyratça kullanılacağı bir yol seçilmeye çalışılmaktadır. MEB bürokratlarının proje kapsamında sürekli yurt dışı gezilerine katıldıkları bilinmektedir. Bu gezilerden nasıl sonuçlar elde edilmiştir? Projeye hangi katkıları olmuştur? MEB Fatih Projesi ile ilgili samimi ve güvenilir açıklamalar yapmak zorundadır. Aksi halde şaibeler ortadan kalkmayacaktır.

YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE İÇİN EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YANLIŞLAR DÜZELTİLMELİDİR!

Gençlerimizin, çocuklarımızın yap-boz tahtası olarak kullanılmasından bir an önce vazgeçilmelidir.

  • Sosyal, adil, eşit, çağdaş, Atatürkçü, uygar ve laik bir eğitim sistemi uygulanmalıdır.
  • Eğitim sistemi yüzünü bilime, fenne ve teknolojiye dönmelidir.

=====================================

CHP İstanbul Milletvekili Yrd. Doç. Dr. Gülay Yedekci‘nin basın açıklamasında dile getirdiği olgular son derece önemlidir. AKP = RTE bu yozlaştırıcı saldrılarına hemen son vermelidir.

Sevgi ve saygı ile. 12 Ekim 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir