Sistematik ve Yaygın Tutuklamanın Görünmeyen Yüzü

Sistematik ve Yaygın Tutuklamanın Görünmeyen Yüzü

Sistematik ve Yaygın Tutuklamanın Görünmeyen Yüzü

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır..)

Büyükada’daki, Beşiktaş maçındaki, sosyal medyadaki ipe sapa gelmez tutuklamaları görünce ne kadar önemli bir şey dediğini anlıyorum. Evet keremaltıparmaksonbiliyoruz, insanlar benzer şeyler başkaları tarafından söylenmesin diye bir nevi vekaleten tutuklanıyor. Buna “chilling effect” (dondurucu etki) de deniyor. Ama bence sistematik ve yaygın tutuklamanın ilk bakışta görülmeyen ama çok önemli bir nedeni daha var, haksız tutuklamalara karşı çıkılmasını imkansız hale getirme.

“X yalnız değildir”, “Unutursak kalbimiz kurusun” diyoruz ama o kadar çok X ve o kadar çok unutulmayacak şey oluyor ki; kaçınılmaz olarak X yalnız kalıyor, kalbimiz de kuruyor. O nedenle, tutuklama kararlarına sadece susturma aracı olarak bakmamak lazım. Sistemli tutuklama aynı zamanda suyu bulandırma yöntemi. Ne kadar çok kişiyi anlamsız yere tutuklarsanız, her bir tutuklamayla tek tek mücadele o kadar anlamsız ve zor hale dönüşüyor.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklandığı zamanı hatırlayın, herkesin gözü o davanın üzerindeydi. Şimdi 200’e yaklaşan gazeteci tutuklu ve hiçbirinin davası Dündar/Gül davası kadar ilgi çekemiyor artık. Belediye başkanları, milletvekilleri, insan hakları savunucuları için de benzer hatta belki daha ağır bir durum söz konusu.

Bugün Yaman Akdeniz duruşmadan yazmış, Murat Aksoy ifade veriyor ve bir tane bile CHP’li vekil yok diyor. Murat Aksoy’un serbest bırakıldıktan sonra nasıl bir skandalla tekrar tutuklandığını düşününce, bir tek bu vaka olsaydı herhalde herkesin gözü üstünde olurdu diye düşünmeden edemiyor insan. Ama hangi birine yetişeceksiniz ki? Yağmur gibi geliyor.

Bu sistemi görmek lazım. Eğer devlet 10 kişiyi haksız yere atsa AİHM de afili bir kararla bunun ne kadar yanlış olduğunu söyleyecekti. Ama 100 bin kişiyi atınca, “kusura bakmayın ben bakamam” dedi.

O nedenle tutuklamaya sadece bir gözdağı olarak bakmamak lazım.

  • Sistemli ve yaygın tutuklama her şeyden önce adalet arayışının sulandırma aracı.

Bir başka deyişle birçok tutuklamanın asıl sebebi, başka tutuklamaları görünmez kılmak. Çok başarılı bir strateji olduğu kesin çünkü gerçekten bir süre sonra olağanlaşan tutuklamalar görünmez hale geliyor. Sorun bu stratejiye karşı ne yapmak gerektiğini düşünmekte.
==============================
Dostlar,

Sistematik ve Yaygın Tutuklamaların Psiko-Politik Dinamiği

Teşekkürler sevgili Yrd. Doç. Kerem Altıparmak
Evet, çoook haklısınız..

  • .. olağanlaşan tutuklamalar görünmez hale geliyor sistematik yaygın tutuklamalarla.. Ve bu bilinçli.. Sorun bu stratejiye karşı ne yapmak gerektiğini düşünmekte..Düşünmeliyiz, bir çare bulmalıyız, birşey (ler) yapmalıyız..
    Bu böyle dayanılır gibi değil… Kişileri ve toplumu ”öğrenilmiş çaresizlik” 
    (learned helplessness) ile teslim almak.. ‘‘Pes sendromu” ile diz çöktürmek.. A’sından Z’sine bilinçli olduğundan zerrece kuşku duymuyoruz. Yerli – yabancı Sosyal Psikoloji danışmanlarının akıl verdiğinden hiç kuşku yok..Bilimi insanlık düşmanı olarak kullanan zavallı – sefil ”uzmanlar’’ (!)

Bu seri – kitlesel tutuklama salvoları bize Çetin Altan‘ın 1973 Orhan Kemal Roman Ödülünü kazanan ve pek çok dile çevrilen Büyük Gözaltı kitabını anımsatıyor.

Anayasa hukuku profesörü Başbakan Nihat Erim’in 22 Nisan 1971 günü TRT’de yaptığı konuşmada

  • Alınacak tedbirler balyoz gibi kafalarına hemen inecektir..” sözlerini de!

Günümüz hukuk ucubeleri OHAL KHK’larından geri kalmaz dev gafı ile bir Anayasa Hukuku Profesörünün ”Makable şamil kanun çıkaracağız..” zırvalarını da.. (geçmişe yürürlüklü yasa..)

12 Eylül 1980 darbesinin kitlesel tutuklamalarını, gözaltında yitikleri, yargısız infazlarını,
Kenen Evren’in 1 sağdan – 1 de soldan idam itiraflarını da…. unutamıyoruz!

Ama Türkiye tüm bu gladyo – mafya – kontrgerilla kuşatmalarını, tuzakları aştı!
Epey şerbetli sayılırız.. Bu ”elde var 1” değil ”elde var epey..” demektir ki ciddi savaşım (mücadele) aracıdır..

Bu da geçer, bu da geçecek.. Bu kez sanırız epey bir bağışıklık – direnç de kazanacağız.

Bu kaçıncı yahuuu!??

Sevgi, saygı, kaygı ama tükenmeyen UMUT ile. 20 Ağustos 2017, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir