Dostlar,
Ekonomide çanlar, hiç kuşkunuz olmasın bizim için çalıyor..
Epey de ötelendi aslında elde avuçta ne varsa satarak..
Öyle ki, Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek; “SATACAK DEVLET MALI KALMADI” tarihsel itirafında bulundu geçtiğimiz günlerde.
Mr. Simsek, 24 milyon ehliyetin yenilenmesinin asıl gerekçesinin 2,4 milyar TL gelir beklentisi olduğunu da bir soru önergesini yanıtlarken yaptı..
Babacan’a gelince… ODTÜ’de Endüstri Mühendisliği okumuş ve bildiğimiz kadarıyla ekonomi ile ilgili bir derecesi yok.. Ama Dışişlerinden sonra ekonominin de patronu!?
Arşivimizi karıştırdığımızda Sn. Babacan’ın 2 söylemini paylaşmak uygun olacak :
11.6.2008’de Sn. Babacan’ın ABD Dışişleri Bakanı Rice’tan “ricası” yukarıdaki gibi..
“Rica” nı kendisi de içeriği de ciddi sorun… İlki ulusal onuru kırıyor..
İkincisi ise, “aman halk uyanmasın, onları AB’ye gireceğiz diye oyaladığımızı farketmesin, biz yalanımızı sürdürebilelim..” anlamına geliyor ki, dürüst politikacılıkla ilgisi yok, ciddi etik – moral sıkıntısı olan bir söylem.. Babacan’ı sabıkalı kılıyor!
İkincisi (yandaki) ise tam bir hesap – kitap adamının öngörüsü (!).. Babacan’a göre 2005’te yaptığı kestirimle, 10 yıl sonra Türkiye’nin borcu kalmayacaktır. 2005 sonunda toplam borç 445 Milyar $ olup, AKP’nin iktidar oluşundan (14.11. 2002) 3 yıl sonra 2 katını aşmıştır.. 221 Milyar $’dan 445 milyar $’a! 2005’ten günümüze geçen 8 yılda ise 445 milyar $’lık toplam borç 700 milyar $’ı aşmıştıır. Bu gidişle 2 yıl sonra, Babacan’ın kestirimiyle Türkiye’nin borcu kalmayacaktır. Türkiye’yi bu kadrolar yönetmekte ve halen yaşanan ağır ekonomik bunalım hafife alınmakta. Güvenmek olası mı? Babacan sabıkalıdır!
Yetkin ekonomist Mustafa Pamukoğlu‘nun yazısını irkilerek okuyoruz..
AKP İktidarını, tez elden bir Ulusal İktisat Kongresi toplayarak
acil önlemler belirlemeye ve uygulamaya çağırıyoruz..
Tabii kendilerini çok tehlikeli kumar oynamaktan geri çekebilir ve savaş çığırtkanlığını bırakabilirlrse.. Savaş ekonomisinin reçete olamayacağını kavrayabilirlerse!
Sevgi ve saygı ile.
Datça, 5.9.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
======================================
Ekonomide Dalgaları Aşarız!
Mustafa Pamukoğlu
pamukm@superonline.com
Bu söz, piyasadaki dalgalanmalara uzun süre sessiz kalan Ali Babacan’a ait.
Döviz kurunun ekonomi için önemli bir gösterge olmadığını, kur yükseldi diye her şeyin kötüye gittiğini, kur düşerse iyiye gideceğini öngörmenin doğru olmayacağını söylüyor ekonominin patronu.
Ayrıca ekonomimizin sağlam olduğunu ve ehil ellerle yönetildiğini ve
son 3 aydır dünyada yaşanan gelişmeler nedeniyle her şeyin yeniden fiyatlandırıldığını ve bu nedenle dalgalanmaların olmasının doğal olduğunu belirtiyor.
Merkez Bankası Başkanı da hem ekonomiyi hem de bankayı tehlikeye atarak,
faiz silahını kullanmayarak dövize müdahale ile doların belini kıracağını iddia ediyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün “Panik yapmaya gerek yok,
elimiz kolumuz bağlı değil; yurtdışına bir miktar para çıkabilir, bu da dövizin yükselmesine sebep olabilir ama bunu kontrol altına almayı biliriz.” diyerek kötümser olmamayı tavsiye ediyor.
Ekonomiyi yönetenler elbette ateşe körükle gitmeyecekler, sakin olmayı piyasaların istikrarı için söyleyecekler. Ancak bunu söylerken gerçekçi olmayı da bilmeleri gerekiyor.
Sebepleri de şöyle:
Merkez Bankası doların belini kıramaz
Genel kanı bu…
1- Satılabilir döviz rezervinin 40 milyar $ olması, dövize müdahale silahı olarak yeterli olmaz.
2- Brezilya modelinin (Brezilya geçen hafta döviz piyasasındaki volatiliteyi azaltmak için 60 milyar dolarlık dövize müdahale programını uygulamaya başladı) uygulanması ve agresif satıcı olarak dolara müdahale edilmesinin doları düşürmesi mümkün görünmüyor. Çünkü swap ve opsiyon işlemleri geçici çözümlerdir.
İş dünyası ihtiyatlı
İş dünyası kötümser bir hava yaratmadan ihtiyatlı davranıyor. Ortak görüşler şöyle:
* Kurdaki şiddet endişe verici.
Kur 1.92-1.95 olmalı. (İSO Başkanı)
* Kurun artışından ziyade enerji maliyetlerindeki artışlar bizi endişelendiriyor.
(Başaran Ulusoy)
* Mali disiplin sürmesi kaydıyla dövizdeki artış bizi endişelendirmiyor. (Zafer Kurtul)
* Yüksek kur istemiyoruz. Kurda denge istiyoruz. (TİM Başkanı)
* Dolar olması gereken seviyeye geldi. (NG Otel Grubu)
* Dolar yerinde kalsın. 1.90’a düşmesin. (Zorlu)
* Kurun 2.00-2.50 olması önemli değil. Belli seviyede olması önemli. (Hamdi Akın)
Ülke borcu tehlikeli sınırda
Ülkenin dış borcunun ulusal gelire oranı %50’yi geçmiş durumda.
Buna karşı kamu borcunun milli gelire oranına bak, diyerek savunma yapılıyor.
İç borç 396 milyar lira, dış borç 636 milyar liraya ulaştı.
Cari açık sürdürülemez hale geldi
Cari açığın milli gelire oranı %6-7. Artık sürdürülmesi zor.
Temmuz 2013 döneminde dış ticaret açığı 9.8 milyar, birikimli (kümülatif) 7 aylık açık 60.4 milyar $ oldu.
Geçen yıl bu rakamlar sırasıyla 8 milyar $ ve 51.1 milyar dolardı.
Dış ticaret açığında %18.3 artış var.
İhracatın ithalatı karşılama oranı %57.2 oldu. İthalat aldı başını gidiyor.
Büyüme oranı %3-4.Dış ticaret açığında artış %18. Aradaki fark neyle kapanacak?
Petrol fiyatları ve arzda çanlar bizim için çalıyor
Brent petrolün fiyatı 117 dolara çıktı. Bizde benzin 26.02.2013’te 4.92 lira iken 30.08.2013’te 5.16 lira oldu.
Olası bir Suriye müdahalesinde petrol arzında ciddi düşüş bekleniyor.
İran ve Suudi Arabistan karşı karşıya gelecek.
Libya’da kapatılan boru hatları ve grevler nedeniyle günlük üretim
1.4 milyon varilden 200 bin varile düşmüş durumda
Petrol fiyatları artarken liranın değeri düşüyor. Bu da çifte baskı yaratıyor.
Bütün bunlara karşın kaygılı olmamak mümkün mü?
Hele Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın savaş amigoluğu yapması bizi daha da endişelendiriyor…