24 Nisan ve Soykırım İddiaları

Dostlar,

ADD Genel Yönetim Kurulu ve ADD Bilim Danışma Kurulu’ndan değerli çalılma arkadaşımız Sayın Ahmet Gürel’in sözde Ermeni soykırımı konusunda (24 Nisan 1915) makalesi aşağıda..

Daha kapsamlı bilgi edinmek isteyenler için Değerli Gürel’in kitabını okumak gerek..

Ahmet_Gurel'in_Turk_Ermeni_Iliskileri_kitabi

Teşekkürler sevgili Gürel..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 24.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

AHMET GÜREL
ADD Bilim ve Danışma Kurulu Üyesi 

portresi

24 Nisan ve Soykırım İddiaları

Her 24 Nisan geldiğinde, Ermeni diasporasının; “Türkler Ermeni Soykırımı” yaptılar, diye kulis yaptığını ve 2015 yılına da büyük hazırlıkları olduklarını biliyoruz. Gerçekten de 24 Nisan 1915 tarihinde ne oldu? O tarihte, Osmanlı Hükümeti’nce 2345 Ermeni lideri ve ihtilalcisi Anadolu’da olaylara karıştıkları nedeniyle tutuklanmıştır. Aynı gün, iletişim araçları yeterli olmamasına karşın, Bütün Ermeniler Katagigosu olan Başpiskopos Kevork, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na Türklerin ‘Ermeni katliamı’ yaptığını duyurmuştur.

‘Soykırım’ kavramını, devletler hukukuna 11 Aralık 1946 tarihinde girmiş ve
12 Ocak 1951’de yürürlüğe girmiştir. ‘Soykırım Sözleşmesi’ni, Türkiye 1950’de imzalarken; İngiltere 1970’te, ABD 1989’da, Ermenistan ise 1991 yılında kabul etmişlerdir.1

Emperyalist ülkelerin emelleri için kullanılan Ermeniler, bu kez de aynı ülkeler tarafından
‘Soykırım’ adına çıkışı olmayan bir yöne doğru götürmektedirler.

Sözde Ermeni Soykırımı’nın ilan edildiği günden bu güne, dünyada birçok sahte belgelere dayalı kitap yayınlanmıştır. Ermenilere destek olan başta İngiltere olmak üzere tüm emperyalist güçler, Ermeni katliamı yalanını çeşitli propaganda araçlarıyla kendi kamuoyuna sunmuşlardır. İngiliz İstihbarat Birimi, Türkiye için Mavi Kitap
(The Blue Book) yayımlanmıştır. Arnold J. Toynbee ve James Bryce tarafından Türklerin aleyhine hazırlanmış olan bu kitapta, Türklerin, Osmanlı topraklarında
600 bin Ermeni’yi öldürdüğü yazılmıştır.

Mavi Kitap’ı takma tanıklara dayanarak yazdığı açıklanan Prof. A. J. Toynbee,2
1960 yılında yapılan bir konferansta, Prof. Türkkaya Ataöv’ün bir sorusu üzerine; 1914-18 arasında yapılan, kendininkiler dahil tüm İngiliz yayınlarının savaşı ne pahasına olursa olsun kazanma hedefine yönelik tek yanlı ve abartmalı yayınlar olduğunu,
bugün böyle değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.3

ABD İstanbul Büyükelçisi Henry Morgenthau, anılarını içeren ‘Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü’ adlı kitap, sahte Ermeni tezleriyle hazırlanan başka bir kitap olmuştur.

ABD Princeton Üniversitesi’nde görevli tarihçi Prof. Health Lowry’nin yaptığı araştırmalar sonucunda; Morgenthau’nun İstanbul’da görev yaptığı döneme ait kendisinin ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporlar ile anıların karşılaştırılması sonucunda, anılarda gerçek olmayan verilerin kullanıldığı kanıtlanmıştır.
Prof. Lowry, anlatımını şöyle sürdürmüştür :

“Amerikan kamuoyunun belirgin politikası haline gelen ve günümüzde varlığını sürdüren güçlü Türkiye karşıtlığı, kitabın temel taşlarından biri olmuştur. Morgenthau’nun bu kitabı, İttihat ve Terakki Hükümeti’nin I. Dünya savaşını bahane ederek, Ermeni azınlığa karşı planlı bir soykırım uyguladığı inancının ana çıkış noktalarından biridir.4

1920’de, Aram Andonyan adında bir Ermeni, Paris’te sahte evraklara dayalı bir kitap yayınlamıştır. Bu kitap, diğerleri gibi düzmece propaganda araçlarından biridir.
Batılılar ve Ermenilerin gerçeklerle yüzleşmek istemediğini belirten Amerikalı Savcı
Sam Weems, ‘Ermeni Hilesi’ adlı bir kitabında görüşünü şöyle açıklamıştır:

  • “O tarihlerde ileri sürüldüğü gibi bir soykırım yapılması mümkün olamaz. Ermeniler, hiç utanmadan, sıkılmadan Washington’da milyonlarca dolar verip bir bina satın alıyorlar ve soykırım müzesi kurmaya kalkıyorlar.
    Bu Hıristiyanlık adına utanç verici bir durumdur. Eğer soykırım müzesi kuracaklarsa, sergileyecekleri arasında Türklere ait hatıralar da olmalıdır. Yoksa kurdukları müze, ırkçı nefret müzesi olmaktan öte bir anlam taşımaz.”5

Türkiye’nin, soykırım yaptığı iddia edilen Ermenilerin ülkesi Ermenistan’dan 41 yıl, destekçileri İngiltere’den 20 yıl, ABD’den 39 yıl önce neden ‘Soykırım Sözleşmesi’ni imzaladığını iyi düşünmemiz gerekiyor?

Eğer Türkiye, 1915 yılında soykırım yaptıysa, geriye dönük bir yaptırımla,
‘Soykırım Sözleşmesi’ni imzalamışken niçin yargılanmamıştır?
Yıllarca yapılmayan bu suçlama, niçin 1980 yıllarından sonra gündeme getirilmiştir?

Fransız Av. Georges de Maleville’nin yazdığı ‘1915 Osmanlı-Rus Ermeni Trajedisi’ adlı kitap, Türkiye’yi asılsız iddialarla suçlayanlar için hazırlanmış bir iddianamedir.
Av. Georges de Maleville, ‘Ermeni soykırımı’ tezini belgelerle sadece çürütmekle kalmıyor, Fransa’nın diktiği kin anıtlarının boş bir düşüncenin ürünü olduğunu vurgulayarak tarihe bir not düşüyordu:

“1. Dünya SavaşınIın ilanından başlayarak, Kilikya ve Maraş yöresindeki Ermeniler ayaklanmıştır. Öylesine önemli bir ayaklanma olmuştur ki, 1915 Şubatı’nda, Rusya’nın Londra Büyükelçisi, Antakya’ya çıkartma yaparak gelen 15 bin asiye erzak sağlamak amacıyla, İngiliz Hükümeti’nden yardım isteminde bulunacaktır. Olayın ciddiyetini belirtmek için, Osmanlı İmparatorluğu’nun aynı dönemde, Çanakkale’yi savunmakta olduğunu belirtelim.”6

ABD’li Prof. Bernard Lewis, ‘Ermeni soykırımının gerçek olmadığı’ konusundaki görüşünü açıklaması nedeniyle, Ermenilerin yoğun tepkisiyle karşılaşmıştır.
16 Kasım 1993’te ‘Le Monde’ gazetesinde Bernard Lewis, Ermeni soykırımıyla ilgili olarak makalesinde şunları yazmaktadır:

  • “Osmanlı Hükümeti’nin Ermeni ulusuna karşı kitlesel yok etmeyi öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur.
  • Türklerin ‘tehcire’ başvurmalarının geçerli nedenleri vardır.
  • Çünkü Ermeniler, Osmanlı topraklarını işgal eden Rusya ile birlikte
    Türklere karşı çarpışıyorlardı.”7

Tehcir sırasında bölgedeki aşiretlerin saldırılarına karşı Ermenilerin korunması,
gıda ve ilaçlarının karşılanması için Türk hükümetinin ordusuna emir verdiğini anlatan
ABD’li Prof. Dr. Stanford Shaw, göçle ilgili görüşlerini şöyle anlatıyordu:

  • “Bölgede Ermeni nüfusu iddia edildiği kadar değildi. Tehcirden önce
    iki yüz elli bin Ermeni Rus Ordusu’na katılmış, yedi yüz bin Ermeni de Rusya Ermenistan’ına göç etmiştir. Ancak savaş ve tehcir sırasında her iki taraftan da karşılıklı olarak on binlerle ifade edilecek kadar öldürmeler olmuştur. Fakat ölen Ermenilerin sayısı üç yüz bini geçmez. Fakat tepki olarak Ermenilere karşı katliam da olmuştur. Ama Osmanlı hükümeti emriyle gerçekleştirilmiş bir Ermeni katliamı kesinlikle söz konusu değildir.”8

Prof. Dr. Justin Mc Carthy, Yeditepe Üniversitesi’nde ‘Ermeni Soykırımı İddialarında Gerçek Nedir?’ konulu konferansında şunları söylemiştir:

“Bugün Ermenistan olarak bilinen yerin büyük çoğunluğu, Rusya’nın bu bölgeyi işgali öncesinde Türklere aitti. Ermeniler, Güney Kafkasya’nın hiçbir yerinde çoğunluk olmamıştır. Türk-Rus savaşlarında, Ermeniler, Ruslara katılmış ve Türkiye’ye karşı düşmanla işbirliği yapmışlardır. Ruslar, geri çekilirken beraberinde Ermenileri de götürmüşlerdir. Ve sonradan bunları Türklerin topraklarına tekrar yerleştirmişlerdir.

* Ölümleri, öldürmeleri başlatan Ermenilerdir.
* Türkler Ermenilere saldırmadılar.

* Ermeniler Türklere saldırdılar; Türkler Ermenilerin saldırılarına yanıt verdi.
* Kan dökülmesini Türkler başlatmadı.”9

Taşnak lideri ve Ermenistan’ın 1918-1920 arasında ilk Başbakanı olan
Ovanes Kaçaznuni, Ermeni gerçeğinin yanlışlarını o yıllarda görmüştür.
‘Büyük Ermenistan’ hayalinin gerçekçi olmadığını saptayan bu lider, Kaçaznuni’nin tehcir konusundaki tespiti çok ilginçtir, okuyalım:

  • “1915 yaz ve sonbahar döneminde, Türkiye Ermenileri zorunlu tehcire tabi tutuldu, kitlesel sürgünler ve baskınlar gerçekleştirildi. Bütün bunlar, Ermeni sorununa ölümcül bir darbe vurdu. Tarihsel Ermenistan’ın, bize devreden gelenekleri ve Avrupa diplomasisinin vaatleri doğrultusunda, bağımsızlığımızın temelini oluşturması gereken bölgeler boşaltıldı; Ermeni illeri, Ermenisiz kaldı.
  • Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir konu bulunmamaktadır. Sonradan da anlaşılacağı üzere, Türkiye’de Ermeni meselesinin temelli çözümü açısından bu yöntem, en keskin ve en uygun bir yöntemdi.”10

‘Türk Ermeni İlişkileri’ (Yabancı Belgeler Işığında, Dünü Bugünü) adlı kitabımda yer alan 524 yabancı belgeden yalnızca 10 tanesini bu makaleme aldım. 1906-1922 arasında Ermeniler tarafından 518.105 Türk’ün katledildiğinin belgesini bile dünyaya duyuramazken, onlar haksız oldukları bu konuda her ülkeyi soykırım anıtlarıyla doldurmak başarısını göstermektedir.

Tarihi gerçekleri saptıranlara, Değerli Hukukçu Emin Değer‘in, ‘Tarihe Not Düşürmek’ başlıklı yazısıyla yanıt verelim:

  • “Soykırım yapmamış bir ulusun bireylerinin bilgisizliğinden, bilenlerin de ilgisizliğinden yararlanarak yerel karşılıklı öldürme olaylarını soykırım olarak yansıtan kimi aydınların yol açtığı suçluluk psikozuyla hareket etmeyen her sağduyulu insanın, savunma değil hesap sorma konumunda olması gereken günlerdeyiz.”

Kaynaklar

1- Ali Eşref Uzundere, İnsanlık Suçu; Iğdır ve Çevresinde Ermenilerin Türk Kırımı, T.C. Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 2002, s. 52–55.
2- SBF Profesörler Kurulu Salonunda yapılan bir konferans.
3- Türkkaya Ataöv, Ermeniler, Mavi Kitap ve Toynbee, Cumhuriyet, 12 Mart 2005.
4- Şükrü Elekdağ, ‘Tarihsel Gerçekler Işığında Ermeni Soykırım Savı’ adlı makalesi, Cumhuriyet, 25 Nisan 2005, sayı: 3.  
5- Mürsel Köse, İşgalden Kurtuluşa, Kuban Yayıncılık, Ankara 2003, s. 144.
6- Georges de Maleville, 1915 Osmanlı-Rus Ermeni Trajedisi, Toplumsal Dönüşüm Yayınları,  İstanbul 1998, s. 72–73..
7- Ali Eşref Uzundere, İnsanlık Suçu; Iğdır ve Çevresinde Ermenilerin Türk Kırımı, T.C. Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 2002, s. 308.
8- Köse, a.g.e., s. 134.
9- Prof. Dr. Justin Mc Carthy ile yapılan röportaj, Hürriyet, 22 Mart 2001.
10-Ovanes Kaçaznuni, Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok, Kaynak Yayınları, İstanbul 2005, s. 32–33.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir