ETKİ AJANLARI – NÜFUZ CASUSLARI VE FETHULLAHÇILAR RAPORU

Dostlar,

necip hoca

Öldürülmesinin 10. yılında, Dr. Necip Hablemitoğlu‘nun önemli bir raporunu
paylaşmaki istiyoruz..

ETKİ AJANLARI – NÜFUZ CASUSLARI VE FETHULLAHÇILAR RAPORU

Metin 18 sayfa olup, pdf olarak okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız?

ETKI_AJANLARI_NUFUZ_CASUSLARI_ve_Fethullah_Gulen_raporu

Metinden 2 paragraf alıntı..

……..

  • Etki ajanları, her 3 kategoride de özellikle kendi ülkesine ve toplumuna aidiyet duygusu zayıf, parasal ve siyasal güç için her türlü ilişkiye girme eğilimli, ulusal bilinci gelişmemiş, tercihan da etnik-dinsel (laik sistemde kendilerini ezilen kabul edilen sünni şeriatçılarla, sünniler karşısında kendilerini ezilen kabul eden aleviler ya da süryaniler, nasturiler, bahailer, yehova şahitleri, bahailer vd.) özürlü azınlık ırkçıları arasından seçilirler.

*******************

  • Türkiye’nin AB adaylık kapısında sonsuza kadar beklemesi pahasına
    ulus-devlet bütünlüğünden ödün veren; uluslararası tahkimi tartışmasız kabul ile çağcıl kapitülasyonların kapısını açan; tam bağımsızlıktan vazgeçmenin Cumhuriyete en büyük ihanet olacağını algılayamayan; bölgesel ittifaklara yönelik alternatif politikalar üretmek yerine, sonuçları ne olursa olsun AB’ne koşulsuz teslimiyetçiliği yeğleyen; sömürge valisi görünümlü lider ve politikacılardan kurtulmak zorundadır…

***************

Evet… Dr. Hablemitoğlu‘nun uyarı ve önerileri yerine getirilseydi,
Türkiye günümüzdeki kuşatılımışlığını ve komploları yaşar mıydı ??

Bir kez daha, bu karanlığa terkedilmiş dosyanın açılmasını ve
gerçek katillerin kamuoyuna açıklanmasını diliyoruz
..

Rahmetli dostumuz Dr. Hablemitoğlu‘nu; nefes kesen, yürekli ve ve çok üretken yaşamıyla bize öğrettikleri için şükranlarımızı sunuyoruz…

Sevgi ve saygı ile.
21.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ETKİ AJANLARI – NÜFUZ CASUSLARI VE FETHULLAHÇILAR RAPORU” hakkında 2 yorum

  1. Rıza GÜNER

    HER ÜLKE KENDİ SEVİYESİNE GÖRE ETKİ AJANLARI İSTER!.. ABD’NİN TERCİHİ KENDİ HALKLARINA DÜŞMAN OLAN BİR SUBAY SINIFIDIR…

    1972 yılında İstanbul’a giderken otobüsümüz bilmediğim bir yerde, tahminen de Düzce civarında durduruldu ve aranmaya başlandı. Bagajlar bavullar açılırken ben bir kenara çekildim ve kendi icadım olan “H.ŞT AME…KA, P.UŞT AME..KA” türküsünü kendi kendime söylemeye başladım. Türkünün bu nakaratı beni kendimden geçirmiş, dalmışım. Gözlerimi açtığımda iki jandarma üstüme çökmüştü ve elime kelepçe takılıyordu.

    Bu türküyü söylerken, “DOST BİR ÜLKENİN MİLLİ DUYGULARINI RENCİDE ETMEK,” diye bir suç işlediğimi bilmiyordum. Nereye götürüldüğümü de bilmiyordum, ama İstanbul’da bir yerdi.

    Beni tıktıkları nezarethanede biri benim yaşımda, biri bizden biraz büyükçe iki kişi vardı ve Onlar da benim gibi korkunç suçlar işlemişlerdi.

    Benim yaşımda olanı, Şeriatçı diye biliniyormuş; kahvede tv izlerken, ABD Başkanı Nixon’dan söz edilince; “BEN NİXON’IN ANASINI AVRADINI…” demiş ve “Dost Bir Ülkenin Devlet Başkanına Küfür,” suçunu işlemişti.

    Bizden büyükçe olanı çevresinde Ülkücü olarak tanınıyormuş… Oda da; sokakta kendisini karşılamaya gelen küçük oğlunun elinde bir Amerikan Bayrağı bulmuş ve “biz Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı altında yaşıyoruz!” diyerek, ABD Bayrağını yırtıp çöpe atmış ve “DOST BİR ÜLKENİN BAYRAĞINA HAKARET” suçunu işlemişti.

    O tarihte İstanbul’da üç Sıkıyönetim Mahkemesi vardı. Bizi götürdükleri Sıkıyönetim Mahkemesi’nin Savcı ve Yargıçları; bir bize, bir suçlarımıza bakıp, “ben de Nixon’ın da, Amerika’nın da… ” diye söze giren kişilerdi… Bizi yargılayıp ceza vermek istemediler. “Böyle bir suçtan ABD’nin kendi yurttaşlarına ne ceza verdiğinin ABD Büyük Elçiliğine sorulmasına ve tutuksuz yargılanmalarına…” diye karar verdiler ve bizi serbest bıraktılar.

    Bir süre sonra, o zaman İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olan Faik Türün tarafından, bizi serbest bırakan Mahkeme lağv edildi… Faik Türün’ün anlayışıyla karar veren mahkemelerde, bizim suçlarımızdaki Amerika ve Dost Bir Ülke ve ABD Başkanı çıkarılır; yerine Türkiye ve Yüce Bayrağımız ve Mümtaz Cumhurbaşkanımız konularak en ağır cezalara çarptırılmamız sağlanırdı.

    Saygıyla andığım Necip Hablemitoğlu’nun sandığı gibi; “Sünni ezilen, Alevi ezilen ya da başka türlü ezilen, vatanını milletini az seven” sıradan kişiler, ABD’nin etki ajanları olamazlar.

    ABD’nin etki ajanları, öncelikle; “ASKERLİKTEN MÜMKÜN OLDUĞU KADAR AZ ANLAYAN, KENDİ HALKLARINA; ALEVİ DİYE, SOSYALİST diye, KOMUNİST DİYE, BÖLÜCÜ VE TERÖRİST DİYE DÜŞMAN OLAN ASKERİ ŞAHSİYETLERDİR!..”

    Kırk yıl siyaset yapan, ama bir arpa boyu ilerlemeyen lidercikler; “TÜRKİYE GAZETELERİNDE NEDEN ALEVİ BİR KÖŞE YAZARI YOK?” diye sormayı akıl etmeyen gazeteciler ve benzerleri ABD tarafından etki ajanı olarak seçilebilirler. ABD daima her hangi bir etkisi olan kişileri etki ajanı olarak belirler… Ki; Diyarbakır Cezaevi Komutanı Cevat beyefendi, Mamak Askeri Cezaevi Komutanı Raci Tetik ve benzerleri “avır boys” statüsündedirler.

    Kontrol Edilebilir Kriz Bölgelerini, Roma Gladyatörleri gibi savaşmayı gizlemek için ortaya çıkan BOPÇULAR DA AVIR BOYS statüsündedirler.

    Sevgi ve savgıyla andığım Necip Hamlemitoğlu, ne yazık, Fethullahçıları hiç tanımıyor… Ve ne yazık ki bu konuda yazdıkları doğru değil.

    Cevapla
  2. Rıza GÜNER

    ANTONYÜS, JÜL SEZAR’IN HANÇERLENMESİ ÜSTÜNE; “bir insanın yaptığı iyilikler kendisiyle birlikte toprağa gömülür; yaptığı kötülükler ise adıyla birlikte kıyamete kadar anılır…” demişti.

    Bu söz Atatürkçülerin kulağına küpe olsun!..

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir