ÜMİT KOCASAKAL İYİMSERLİĞİ !
İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL’ı izleyip de iyimser olmamak ne mümkün! Bulunduğu ortama olağanüstü olumlu enerji yayan, kabına sığmayan ve neredeyse yorulmayan bir kişilikten söz ediyoruz.
Bugünlerde ardışık terör saldırılarıyla baskı altında pek çoğumuz! Şu ya da bu şekilde etkilenmeyenimiz yok gibi! Korkmuyoruz deyişimiz bile bir korkunun eseri.
Bombalı saldırı araçlarının plakaları belleğimize işlenmiş gibi! Saldırılması olası yerler de öyle! Bu durum bile terörün amacına ulaştığının belirtisidir!
Ümit Kocasakal dün akşamki konuşmasında terör eylemlerine birkaç tümceyle değindi. Ankara’da ve başka yerlerde patlayan bombalar Türkiye’nin terör örgütüyle masaya oturtulması girişiminden başka bir şey değildir dedi ve bu konuda başkaca bir şey söyleme gereği duymadı!
İki saate yakın süren konferans bittiğinde salonda bulunanların biraz daha sürseydi diye mırıldandıklarını duyar gibi oldum!
Yaptığı millet ve halk tanımı bugüne dek işitilmiş değildi. Millet iradesi adı altında pazarlananın ne milletle ne de halkla ilintisi yoktur diyerek aydınlattı izleyenleri.
Millet, bu coğrafyada geçmişte yaşamışların yanı sıra, şu anda yaşamakta olanları ve gelecekte yaşayacakları kapsayacaktır saptaması önemliydi. Halk ise şu anda yaşayanların oluşturduğu topluluktur Ümit Kocasakal’a göre. Seçimlerde oy verenler ise millet iradesi olmak şöyle dursun halk iradesi bile sayılmaz. Seçime katılıp da farklı partilere oy verenler yok mu?
Seçime katılmayanlar göz ardı edilebilir mi? Ya seçimde oy verip de oyları baraja takılanlar!
Özetle, seçimlere katılanların oluşturduğu sonuç “millet iradesi” ile karıştırılmamalıdır!
Üstelik, bu seçimde A partisine oy verenlerin izleyen seçimde yine aynı tercih içinde olacağının güvencesi var mıdır?
Kocasakal, Yeni Anayasa söylemlerinin ardında yatan düzenbazlıkları hukukçu olmayanların da anlayabileceği şekilde ustalıkla anlattı. Yeni Anayasa yapmak bir yana hiçbir meclis çoğunluğunun anayasamızın değiştirilmesi söz konusu bile olamayacak maddeleri üzerinde
bir çalışma yapma yetkisinin olmadığını; şu anda bu çalışmalara şu ya da bu şekilde katılanların suç işlemekte olduğunu üzerine basa basa vurguladı!
Yazılacak pek çok şey olmakla birlikte, konuşmadaki bir başka önemli bölüm Türkiye’de yaşanan olumsuz sürecin sorumlusuna ilişkindi. Özellikle, Atatürkçü, Cumhuriyetçi kesimdeki ağırlıklı kanı halkın sorumlu olduğu yolundadır. Oysa, halkın tek suçu cahil ve
geri bırakılmış olmasıdır. Bu durum da kesinlikle onun sorumluluğu değildir! Halkı, siyasi tercihlerinden dolayı aşağılamak, “bu halkla bu kadar olur” gibi söylemlere sığınmak
halkı çözümün değil sorunun bir parçasına dönüştürecektir. Bizim amacımız halkı başkalarının kucağına itmek değil kazanmak olmalıdır.
Tam da burada, Kocasakal kendisine özgü “genetiği değiştirilmiş aydın” ve “genetiği değiştirilmiş sosyalist” terimleriyle gerçek suçlunun halk olmadığını, aydın ve sosyalist geçinenler olduğunu söylemekten de geri durmadı!
Sayısız başlık altında başka pek çok şey yazılabilir(di) Ümit Kocasakal’ın konuşması için!
Bir yazının sınırlarını aşacağı kesindir konuşmasının tümünün kâğıda dökülmesi.
Kocasakal iyimserliğinin içini doldurarak, yapılacaklar bitmedi diyerek ve özellikle de; Türkiye’de bir iktidar sorununun yanı sıra görmezden gelinmemesi gereken bir
muhalefet sorunu olduğuna vurgu yaparak önemli bir iş yaptı.
Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz koşullarda Ümit Kocasakal görüşleri,
düşünceleri ve çözüm önerileri önemsenmesi gereken gerçekten milli bir aydındır!
“Türkiye kuruluş ayarlarına dönmelidir!” sözleriyle sonuçlandırdı konuşmasını Kocasakal! Sözü dolandırmadan bu kuruluş ayarlarının Kemalizm olduğunun altını çizerek
çözümü de sunmuş oldu!
Aralarında benim de bulunduğum izleyicilere “iyi ki buradaydım” dedirten bir etkinlikti!
Dr. Ceyhun BALCI
17.03.2016, İzmir
===================================
Dostlar,
Hem İzmir Tabip Odası yönetimindeki meslektaşlarımıza, kadim dostumuz genel sekreter
Uzm. Dr. Mete Güzeland‘a hem de toplantıyı izleyip üşenmeden not alan ve özetleyen yine aynı Oda’nın önceki yöneticilerinden sevgili meslektaşımız Uzm. Dr. Ceyhun Balcı‘ya
teşekkür ediyoruz…
Elbette, İstanbul Barosu’nun çok değerli başkanı, Ceza Hukuku uzmanı
Sayın Doç. Dr. Ümit Kocasakal‘a da şükranlarımızı sunuyoruz..
Uyarıları ciddiye alınız, “yeni anayasa” saçmalığını kesiniz, kendinizi sanık sandalyesinde bulmak istemiyorsanız.. TCK md. 309 çok açık ve zaman aşımı süresi çoook uzun..
Sevgi ve saygı ile.
17 Mart 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com