Etiket arşivi: yasama – yürütme ve yargıya tek başına hâkim olan “Tek Adam Yönetimi”

Kabineyi bırak müfredata bak

Kabineyi bırak müfredata bak
Emre Kongar
(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

İktidarın emrinde olan medya, tümüyle kabine değişikliği haberleriyle dolu: Bu değişikliğin önemi ve anlamıyla ilgili yorumlardan geçilmiyor. Oysa bizi kimin, nasıl yönettiği belli… 
Kabine değişikliğinin, egemenin kişisel tercihlerini belirtmesi dışında ciddi bir anlamı ve önemi yok. 
Tabii bu arada, toplumu asıl etkileyecek olan Milli Eğitim’deki müfredat değişikliğinin üstü örtülüveriyor
Başta Cumhuriyet olmak üzere birkaç muhalif gazete de yazmasa, çocuklarımızın geleceğini karartacak, toplumu yanlış yönde biçimlendirecek olan bu yeni müfredat programından haberimiz bile olmayacak.
***
Yeni müfredat programının temel değişikliklerini çok kaba olarak şöyle anlatabiliriz: 

1) Evrim çıkıyor, Şeriat giriyor. 
2) Atatürk ve Laiklik çıkıyor, Muamelat, Ukubat ve Cihad giriyor. 
3) Özet olarak: Bilim çıkıyor, Din giriyor

Zaten bütün Milli Eğitim sisteminin imam-hatip modeline uygun olarak yeniden yapılandırıldığı biliniyordu. 
Şimdi bir de kıyıda köşede, çağdaş eğitim veren okul kalmasın diye, tüm müfredat programı, yani zorunlu olarak takip edilmesi, okutulması ve öğretilmesi gereken konular, yeniden belirlendi.
***
İdris Küçükömer’le başlayıp, günümüzdeki İkinci Cumhuriyetçiler ve “Yetmez Ama ‘Evet’çiler” tarafından savunulan çarpık (güya sol) siyasal tezlerin sahipleri artık zaferlerini kutlamak için, zil takıp oynayabilirler: 
Asıl İkinci Cumhuriyet, (eğer adına hâlâ Cumhuriyet demek olanaklıysa) şimdi kuruluyor: 
Sadece Anayasa değişikliği ile, yasama, yürütme ve yargıya tek başına hâkim olan “Tek Adam Yönetimi” dayatarak değil… 
Çocuklarımızın beyni de yıkanarak… 
Ve kendi deyimleriyle “Dindar ve Kindar bir Nesil” yetiştirerek!
***
Kılıçdaroğlu’nun on maddelik Maltepe bildirgesinin sekizinci maddesi şöyleydi: 

8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. 
Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır.

Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
***

Bu iktidar sadece Demokratik rejimi sonlandırarak değil: 
Zaten sömürülmekte olan ülkemizi çağdaş dünyada daha da geri bıraktıracak… 
Ve iflas ettirerek tam bir sömürgeye dönüştürecek bir eğitim sistemi ile de… 
Halkımıza çok çok büyük bir kötülük daha yapıyor!

DİREN LAİK, DEMOKRATİK, ÇAĞDAŞ VE TEKNOLOJİK EĞİTİM… 
DİREN ADALET… 
DİREN DEMOKRASİ… 
DİREN KILIÇDAR!
=================================
Dostlar,

MİLLİ EĞİTİMDE DİNCİ – ŞERİATÇI MÜFREDAT GERİ ÇEKİLSİN

Türkiyemizin belki de en önemli gündem maddesi bu konu olmalıdır.
Kuşku yok öbür gündem maddeleri de çok yürek yakıcı..
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 4,5 aydır, dile kolay, 135 gündür ölüme yatmış durumdalar ve ne hazindir ki her geçen an ölümün karanlık sonsuzluğuna göz göre göre yaklaşmaktalar!?
Vicdanlar mühürlenmiş ve AKP iktidarı duymuyor, görmüyor..
Önceki gün TBMM’de, CHP Mersin Milletvekili Çocuk Hekimi Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’nın aşağıdaki tümceyi, birkaç dakikalık söz hakkı süresine sığdığı ölçüde 11 kez yineledi :

  • Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinde ölmesin..
  • Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinde ölmesin..
    ……………………..
    …………………………………….

Sevgili meslektaşımız Prof. Atıcı’nın sakalı, 20 Temmuz 2016’da AKP darbesiyle OHAL ilanından bu yana 1 karışı çoktan geçti..
Dağlar taşlar feryatları – figanları duydu ama AKP = RTE duymuyor, görmüyor, bakmıyor, ilgilenmiyor..

AKP = RTE, iktidarda zamanlarının iyice azaldığının ayırdındalar. Vargüçleriyle iktidarda biraz daha kalmak birincil hedef ve amaçları için çırpınmaktalar. Bu sürede de Türkiye’yi olabildiğince dincileştirerek gericileştirmek ve olabilirse bu sayede pekiştirilen (tahkim edilen) kendilerinin itiraf ettiği “az eğitimli” kitlenin oylarıyla iktidarı sürdürmek.. Bu mantıkla AKP – MHP’nin gelenekselci – muhafazakar – mütedeyyin ve az eğitimli tabanına sürekli politik ödünler vermek. Dolayısıyla Milli Eğitim müfredatında yapılan çağdışı – gerici – dinci – şeriatçı – bilim ve akıl dışı değişiklik 2 işlevli.. Hem AKP’nin dünkü örtük günümüzde artık apaçık kinci – dinci kuşaklar yetiştirme hedefinin gereği hem de değinilen tabanı bir arada tutup oylarını almak..
*****

İlköğretim çocukları, “kara çarşaflı öğretmenleri” eşliğinde yürütülüyor sokaklarda..
Önde mehter takımı yürüyor..
Ardında başlarında fes ile erkek öğrenciler..
Arkasında türbanlı kız öğrenciler..
Sınıflarda hep birlikte dinci sloganlar atılıyor ve tek parmak kaldırılarak topluca
tekbir getiriliyor..
Youtube’da izlemek için tıklayınız : https://youtu.be/9pqRkKq90nc

*****
Bu kentin valisi, Cumhuriyet başsavcısı, emniyet müdürü, garnizon komutanı nerededir?
Bu ülkenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı nerededir, bunları neden görmez??
Türkiye adım adım şeriat düzenine mi sürüklenmektedir göz göre göre!?
*****
TBMM İçtüzük değişikliklikleri bir başka yakıcı konu..
16 Nisan 2017 deli saçması halkoylaması ve YSK’nın tam kanunsuzluğu ile gayrımeşru duruma düşen anayasa değişikliği yetmezmiş gibi, zaten işlevsizleştirilen – göstermelikleştirilen TBMM, bu kez bir de İçtüzüğü ile felç edilerek teslim alınıyor. Muhalefetin sesi iyice kısılıyor. TBMM Başkanı, Atatürk’e aşırı alerjili Bay Kahraman papyon – fraktan rahatsız olduğundan, bu da kaldırılıyor.. Anayasa Mahkemesi’nin TBMM içtüzüğünü ve değişikliklerini -önüne getirilmesi durumunda- yasalar gibi anayasaya uygunluk bakımından denetleme yetkisi var (Anayasa md. 148/1). Ama bu Anayasa Mahkemesi ile mi? Kendini yokumsamadı mı bu heyet OHAL KHK’sından başka her şeye benzeyen “AKP OHAL KHK” larını incelemeyi yetkisi dışında gören ??
*****
AKP = RTE, giderayak vargücüyle abanıyor Türkiye’ye.. İç ve dış sorunlar ise tırmanmada. Heyhaaaat, çıkmaz sokak.. Yolun sonu görünüyor artık.. Ne yaparsanız yapın, yarattığınız enkazın altında kalacaksınız..
*****
Milli Eğitim Bakanlığı için merhum Prof. Ahmet Taner Kışlalı “Milli İHANET Bakanlığı” demişti. Şimdi ise “Dinci İhanet Bakanlığı” demek gerekecek.. Kala kala tek sözcük kaldı. Bu düzenleme Danıştay’dan mutlaka dönmelidir. Ardından yasa değişikliği – torba yasa ya da OHAL KHK’sı ile dayatmayı sürdürebilir mi AKP acaba??

Erdoğan, şu dakikalarda onlarca TV kanalında konuşmakta (21.7.17, 15:56).. Güncel yakıcı sorunlara değinmemekte.. Almanya ile yaratılan ciddi bunalıma gene içi boş – altı boş, hamasi çıkış, İsrail’in özür dayatması, ABD’nin Erdoğan’ın bu ülkeye gelmemesini istemesi.. Büyüklere masallara devam. İstanbul Şehir Hastaneleri.. Bir fiyasko – talan politikası kör kör gözüm parmağına sürdürülmek isteniyor.

  • Öyle sanıyoruz ki; ne Türkiye ne de başka bir ülke, bütün zamanlarda ve coğrafyalarda böylesine kötü bir yönetim görmedi! Bize de bu zulüm nasip oldu ne günah işledi isek??

Sevgi ve saygı ile. 21 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com