EMEKLİ TÜMGENERAL
Ulusal kimlik bilincinden yoksun siyasal İslam, saltanat-hilafet dönemindeki tavrını bugün de sürdürüyor. Dünyanın en büyük sömürgeci devletlerine ve onların yerli işbirlikçilerine karşı güç koşullar altında kazanılmış “Türk Kurtuluş Savaşı”nı ve onun eşsiz komutanı Atatürk’ün adını tarih sayfalarından çıkarmak istiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun çokuluslu yapısı içinde diğer ulusların ardında kalan Türkler, bulundukları her ortamda ulusal kimliklerini sergilemekten kaçınırlar; adeta Türk olduğunu söylemekten utanırlardı. Çünkü İslama göre ulusçuluk günahtı. Köhne saltanatı ortadan kaldıran ve Cumhuriyeti kuran “Atatürk Devrimi”, ulusal niteliği nedeniyle başlangıcından bu yana hep siyasal İslamın hedefi oldu. Sonra da “Kurtuluş Savaşı” tartışmaya açıldı ve sonunda ulus kimliğinin reddi noktasına gelindi… Bugün, Türk kimliğinin yok edilmesi için Osmanoğlu soyu, Türk ulusuna “ecdat” olarak benimsetilmek isteniyor.
ATATÜRK DİYOR Kİ
- “Bizim karşı olduğumuz bu hanedandır (Osmanoğlu). Anadolu-Rumeli insanı, elbette bizim insanımızdır. Bizler o insanların devamıyız. Ama bizim atamız Osmanlı hanedanı değil! Biz hanedan soylu değiliz.”
- “Osmanoğulları 600 yıldan beri zorla Türk ulusunun egemenlik ve saltanatına el koymuşlardır. Şimdi de Türk ulusu, bu saldırılara ‘Artık yeter’ diyerek, ayaklanarak egemenlik ve saltanatını doğrudan kendi eline almış bulunuyor.”
- “Kafasını ve vicdanını en ileri gelişme alevleriyle güneşlendirmeye karar vermiş olan bugünün Türk çocukları biliyor ve bildirecekler ki onlar 400 çadırlı bir aşiretten değil, on binlerce yıllık, ari, medeni, yüksek bir ırktan gelen yüksek kabiliyetli bir millettir.”
Bilimsel tespitler Anadolu’da Türk kültürüne ait bulguların geçmişini binlerce yıl öncesine dayandırıyor. Ne var ki bu gerçek, siyasal İslamın sistemli çabalarıyla göz ardı ediliyor. Ve Anadolu’daki Türk varlığı 11. yüzyılda Selçuklularla başlatılıyor.
Zamanla yaygın yanlış kullanım, nadir doğru kullanımın yerine geçiyor ve gerçeklerden uzak yapay bir tarih anlayışı oluşturuluyor.
İslamiyet öncesini ve İslamiyeti kabul etmemiş olan Türkleri yok sayan bu sorunlu tarihsel yaklaşımla, Cumhuriyetin oluşturduğu “ulusal kimlik” ve “ulusal bilinç” yıkıma uğratılıyor.
- Böylece “Türkiye Cumhuriyeti”ni ”Türkiye İslam Cumhuriyeti”ne götürecek yolun taşları döşeniyor!…