Dostlar,
26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe’den başatılan Büyük Taarruz sürüyordu günümüzden 91 yıl önce bu gün de..
26 Ağustos’tan başlayarak sitemize konuya ilişkin yazılar koymayı sürdürüyoruz.
9 Eylül 1922’de işgalci Yunan birliklerini silip – süpürme eylemi tamamlanmış olacak.
Mehmetçik, Ege’yi işgalden kurtararak, yalın ayak, sırtında yükü ve elinde silahı – süngüsü ile ama seller gibi İzmir’e akmayı sürdürüyordu 91 yıl öncesinde..
Şimdilerde ise kimi zibidiler türediler,
30 Ağustos Zafer Bayramlarında
Bayrak geçit töreninde ayağa kalkarak
saygı selamı vermiyorlar !?
O bayrak ki, muzaffer Başkomutan Mustafa Kenal Paşa 9 Eylül’de (1922)
İzmir Hükümet Konağı’na girerken merdivenlere serilen işgalci ve zalim Yunanların bayrağını çiğnememiş,
- “Bayrak, bir ulusun onuru ve namusudur, çiğnenemez..”
diyerek kaldırtmıştır.
Günümüzde Bayrak geçit töreninde ayağa kalkmayan kimi kendini bilez soysuzlar, gerçekte kendi namus ve onurlarına saygısızlık etmektedirler. Bu çıplak gerçeğin bile ayırdında ol(a)mayacak denli gafildirler (aymaz) ve dalalet (sapkınlık) içindedirler.
Bunlar, Mustafa Kemal Paşa‘nın Kadim SÖYLEV‘ini bitirirken
GENÇLİĞE SESLENİŞ ile kapanan bölümdeki “.. dahili ve harici bedhahlar..” ın
ta kendisi olsalar gerektir.
Ama mutlaka tepeleneceklerdir!
Aşağıda, Cumhuriyetimizin ağabeyi, 91 yaşındaki bilge insan
Dr. Müh. Ali Neejat Ölçen‘den bir makale sunuyoruz..
- 30 Ağustos’u Doğru Anlamak
Sayın Ölçen’e teşekkür ederken, tarih çınarının makalesini okuyalım ve 30 Ağustos’u doğru anlayalım.. Ona hürmet kusuru etmeyelim..
Sevgi ve saygı ile.
Datça, 5.9.13
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
==========================================
30 Ağustos’u Doğru Anlamak
Dr. Müh. Ali Nejat ÖLÇEN
30 Ağustos, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yaratılmasını sağlayan temel utkumuzdur (zaferimiz).
“Ulus-devlet” bütünlüğünü karmaşaya sürüklemekte olan siyasal partilerin üyeleri;
eğer Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti temel alan Devletimizi yaratmış olmasaydı, boyunlarınızda Haç olacaktı.
Eğer Osmanlı Devleti sürüp gitseydi, Halife ve de Padişah olan kişinin ayaklarına kapanıp el etek öpecektiniz. Meclisi Mebusan’ın mutfağında bulaşıkçısı bile olamayacaktınız.
- Nankörlüğünüzün utancını ne zaman duyacaksınız?
Ülkeyi karmaşaya sürüklenen, gerici ve emperyalizmin uşağı kadrolara sesleniyorum:
– Eğer adam olduğunuzu sanıyor ve Türkçe konuşabiliyorsanız, Camiye gidip
kötüye kullandığınız dinin gereğini yerine getiriyormuş gibi namaz kılıyorsanız,
bu 30 Ağustos sayesindedir.
Böylesi utkular’ı (zaferler’i) kutlamakla yetinilmez, o utkuların yarattığı kurumlara bilimle, akılla, donanımla sahip çıkmak gerekir. O utkular savaş alanından önce karargâh’ta kazanılır. Utkuyu yaratacak olan o karargâh’ta:1. Hazırlanan savaş stratejisi,
2. Stratejinin planları,
3. O plânların uygulanacağına ilişkin kararın verileceği gün ve saat ,
4. Savaş planlarını uygulayacak asker gücünün yapılanmasındaki tutarlılık,
koşul konusudur.
30 Ağustos utkusunun mimarı Başkomutan Mustafa Kemal Paşa,
bu 4 koşulu yürürlüğe koyarken Yunan ordusunu Sakarya meydanına çekmenin
koşul olduğunu görmüş ve onun gerçekleşebilmesi için Eskişehir’in Yunan ordusu tarafından işgalinin gereğine karar vermişti. 30 Ağustos utkusunun kazanılması
bu yanlış sanılan (gerçekte doğru olan) kararın sonucudur.
Ne yazık ki, aydın kesimlerden ve onların örgütlerinden yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yaratılmasına olanak sağlayan 30 Ağustos utkusuna ilişkin coşkusal kutlamaların ötesine geçilmediğini görmenin hüznünü yaşamıştır bu satırları yazan kişi (Ali Nejat Ölçen).
şu direktifi verdim: Orduyu Eskişehir şimal ve cenubunda topladıktan sonra,
düşman ordusuyla büyük bir mesafe koymak lazımdır ki, Ordu’nun tanzim, tenkis ve takviyesi mümkün olabilsin. Bunun için Sakarya şarkına kadar çekilmek lazımdır.”
Başkomutan Mustafa Kemal, savaş utkusunun gereği olan yukarıki 4 ilkeden en önemli olanını; “savaş planının uygulanması için asker gücünün yapılanması” koşulunu sağlamak amacıyla İsmet Paşa’nın Karacahisar’daki karargâhına gitmiştir.
Şimdi dikkat ediniz, aldığı ve uygulanması için verdiği direktifi’nin kamuoyunda
yanlış yorumlanacağını da bilerek o kararın gereğini şöyle açıklamıştı:
“Bu tarzı hareketimizin en büyük mahzuru, Eskişehir gibi mühim mevakimizi ve
çok araziyi düşmana terk etmekten dolayı efkarı umumiyede hasıl olacak manevi sarsıntıdır. Fakat az zamanda, istihsal edilecek muvaffakiyetli netaiçle,
bu mahzurlar kendiliğinden zail olacaktır.”
30 Ağustos utkusunun kazanılmasını sağlayan karar budur. Düşmanın Eskişehir’de oyalanması gerekiyordu. Bu karar alınmadıkça, Yunan ordusunu Sakarya meydanına çekmek olanaklı değildi. Nitekim 30 Temmuz 1921 günü TBMM’nin gizli celsesinde “Heyeti Vekile Reisi” Fevzi Çakmak, sorulara şu yanıtı verecektir:
“Eskişehir’in işgali bizi sulha icbar edemez. Zaten Eskişehir’in bizim için mühim olan fabrikaları kısmen buraya (Ankara’ya A.N.Ö.) nakledilmiştir. Şimendifer
akşam tahrip edilmiştir. Düşmanın istifadesini mucip hiçbir şey bırakılmamıştır.”
30 Ağustos utkusunu yaratan bu stratejik kararın kimi aydınlarımız tarafından hala
ne denli yanlış yorumlandığına tanık olmaktayız. Örneğin, Necati Akgül adlı bir yazar, Eskişehir’e Yunan ordusunun girişini İsmet Paşa’nın geri çekilme kararının sonucu olduğunu yazmaktadır. O’na göre “Sakarya Meydan Savaşında İsmet Paşa yoktur. Çünkü O, Altıntaş bozgununa neden olmuş ve bir tahta sandalya üzerinde uyuya kalmış”! Böyle yazıyor kitabında. Bu kişi, Sakarya Meydan Savaşını Başkomutan Mustafa Kemal’dan çok iyi biliyor olmalı! Gerçek dışı art niyet ürünü bu yazıların
hiçbiri için kitabında tek bir satır dipnota rastlayamazsınız.
Yukarıya aktardığım bilgiler, TBMM’nin gizli celselerindeki görüşmeleri temel alarak hazırlanmış ve 20 yıldır yayınlamakta olduğum Türkiye Sorunları kitap dizisinin 71. sayısında (Ocak 2008) yer almıştı.
Ali Nejat Ölçen