ERDOĞAN LOZAN ANDLAŞMASINA
NEDEN SALDIRIYOR!?
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net, profsaltik@gmail.com
Söylenecek öylesine çok şey var ki.. Erdoğan ne yapmak istiyor ?? Gündem mi olmak istiyor? Böyle bir sorunu mu var? Bir ülkenin devlet başkanının gündeme gelme – gündemde kalma sorunu olabilir mi?? Dilediği TV’ye çıkar konuşur, basın danışmanları etkinliklerini medyanın izlemesini ve haberleştirmesini sağlar kolaylıkla.. Erdoğan’a karşı basında bizim bil(e)mediğimiz bir medya ambargosu mu vardır?!
10 Ağustos 1920’de Osmanlı’nın son padişahı sefil Vahdettin‘in sadrazamı Tevfik Paşa’nın Paris’in Sevr banliyösünde imza koyduğu harita aşağıdaki gibi.. Büyük TATÜRK ulusumuzun önüne geçip “YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!” sloganı ile insanlık tarihinde örneği – benzeri olmayan bir büyük ulusal kurtuluş savaşı ve utkuyu kazanmasa idi, günümüzdeki misak-ı milli sınırlarına bile erişemeyecek, kırmızı renkli topraklarda küçük bir yarı sömürge devletçik olacaktık.
Belki de Türk ulusu tarih sahnesinden silinmiş olacaktı.. Asıl hedef buydu!
Erdoğan yalnızca Cumhurbaşkanlığı makamını değil, dilini – dinini -müslümanlığını da… Lozan’a ve bu eşsiz Andlaşmanın kahramanlarına, Atatürk – İnönü‘ye borçlu..
Bunca vefasızlık – değerbilmezlik, tarihsel gerçekleri yadsımak,
az eğitimli milyonlarca yurttaşı yanıltmak yakışıyor mu Türkiye’ye ve böyle davrananlara?
Erdoğan Türkiye gündemini mi değiştirmek istiyor?? Eğer böyle ise nasıl başaracaksınız??
Gerçek yaşamda öylesine okkalı gündem sorunları var ki! Yarın, 1 Ekim 2016 günü TBMM’nin
yeni yasama yılı açılışında konuşacaksınız.. TV’ler baştan sona canlı olarak verecek..
Meramınızı anlatırsınız uzun uzun.. 71. BM genel kurulunda olduğu gibi boş salona da konuşmuş olmazsınız.. Yerleşik geleneklerle 15 dakikayı geçmeyen konuşma süresini ikiye katlarsınız ve Türkiye’ye naklen canlı yayın yapmasına izin verdiğiniz ayrıcalıklı – yandaş medya 27-28 dakika boyunca kameralarını hiç ama hiç genel kurulun boş sıralarına çevirmezler!
Mustafa Kemal Paşa‘nın Sevr Andlaşması hakkında SÖYLEV’inde dile getirdiği çarpıcı gerçekler herkesi kendine getirmelidir :
“Yüzyıllardır hazırlanan suikast planı!”
- “Lozan Barış Antlaşması Türk Ulusunun yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sèvres Andlaşması ile tamamlandığı sanılmış, ‘büyük bir suikastın inhidâmını (yıkılışını) ifade eder’ bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir ‘siyasal zafer’ yapıtıdır.
Hiç unutmayalım :
- Büyük Millet Meclisi 19 Ağustos 1920 tarihli toplantısında, Sevr Andlaşması’nı imzalayan
ve bunu onaylayan Şüra-yı Saltanat’ta bulunanların vatan hiyanetiyle suçlanarak vatansız sayılmalarıkararını aldı. Aynı zamanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu Andlaşma ile kendini hiçbir biçimde bağlı görmediğini de ilan etmişti. - Yeni Sevr planları, BOP’un uzantısı olarak uygulamaya konulmuştur.
- Erdoğan’ın BOP eşbaşkanlığı görevi gereği midir Lozan Andlaşması hakkındaki
son saldırı??
– “… Aziz milletimizin inanç, cesaret ve fedakârlıkla elde ettiği zafer, Lozan Antlaşması ile diplomasi ve uluslararası hukuk alanına taşınarak tescil edilmiştir….. Bu düşüncelerle, Lozan Barış Antlaşması’ nın 93. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, Andlaşma’nın mimarı olan tüm devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum.””
Yukarıdaki sözler Erdoğan 24 Temmuz 2016 günü, Lozan Andlaşmasının 93. yılında yaptığı
basın açıklamasında yer alıyor. (http://www.tccb.gov.tr/basin-aciklamalari/365/49743/lozan-baris-antlasmasinin-93-yil-donumu.html, 24.07.2016)
Bu durum karşısında Erdoğan’ın belleğinde – sağlığında ciddi bir sorun olabileceğini
akla getirmemek olanaklı mı?? Midemiz bulanıyor, acıdan kıvranıyoruz..
Erdoğan’ın Lozan’ı sorumsuzca ve saygısızca hedef alan bu günkü muhtarlar konuşması için
başkaca olası gerekçeler de ileri sürülebilir..
Ancak bir hekim olarak bizim aklımıza düşen çoook ciddi bir kuşku var!
- Erdoğan ara sıra zaman ve yer yönelimini (oryantasyonunu) yitirmekte ve yaşamın gerçekliğinden koparak sanal iç alemine mi savrulmaktadır?? Azalan – zayıflayan – kalkan kortikal denetim yüzünden bilinçaltını mı dışavurmaktadır??
Bu tür sözlerini – çelişkilerini sonradan anımsamakta mıdır?
Bunlar hiiiç yabana atıl(a)mayacak ciddi ve Erdoğan’ın bilinen sağlık durumuna dayalı yerinde tıbbi gerekçeleri olan ussal (rasyonel) bilimsel kuşkular, olasılıklardır. Dünyada,
aklı başında hiçbir devlet başkanı, kendi ülkesinin temel kurucu andlaşmasını = tapusunu ölçüsüzce ve sorumsuzca, üstelik kamuoyu önünde küçümseyemez ve aşağılayamaz!
İki ay önce söylediklerinin bu gün tam tersini ileri sürenlere, “Nedendir bu yaman tutarsızlık?” diye sorarlar. Geçelim Erdoğan’ı, hangi danışmanı Prof. Seha L. Meray’ın sekiz cilt olarak Türkçeye çevirdiği Lozan tutanakları ve belgeleri, yapıtını hakkıyla incelemiştir ya da haberlidir??
- Erdoğan’ın tam donanımlı bir hastaneden sağlık raporu alarak kamuoyuna sunması kaçınılmaz bir zorunluk durumuna gelmiştir. Erdoğan, TBMM eliyle buna zorlanmalıdır.
Gelişmiş ülkelerde oturmuş, her yıl yinelenen yerleşik bir uygulamadır bu raporlar. Demokratik toplumlarda kamuoyunun, yöneticilerinin sağlık durumunu bilme hakkı vardır. En kolay işe, memurluğa girişte, askerlikte.. belli aralıklarla sağlık raporu yasalarla zorunlu kılınmıştır..
Ülkemiz iç – dış bunca ağır – yaşamsal sorunlarla boğuşurken Cumhurun başı Erdoğan’ın Lozan’ı, -gerçekte hiç haddi olmamakla birlikte- aşağılamaya kalkışması esef ve endişe vericidir. Gelin, bir Polyannavari beklentiyle bağlayalım :
AKP içi – Erdoğan ailesi içi bir akl-ı selim (sağduyulu) / bir üst ya da kâmil akıl devreye girer de, yarın düzeltici bir açıklama yapar mı? Yanlış anlaşıldığını vb. dile getirir mi?? Özür diler mi?? Bekleyip görelim, bu krediyi de bir kez daha, tükenmeyen sabrımızla, hiç hak etmediği halde Erdoğan ve AKP’sine verelim.. Erdoğan ve AKP’sinin akıllandığını düşünen, uman, ummak isteyen.. hayal eden.. herkese de bir turnusol kağıdı daha sunmuş olalım??
Yoksa siz hala, “çıkmamış canda ümit vardır..” atasözünün Erdoğan özelinde de geçerli olabileceğini mi düşlemektesiniz?? Yoksa siz her şeyin adım adım “2023 hedefleri”ne dönük kurgulu (planlı) adımlar olduğunu arada sırada unutmakta ya da dışlamakta mısınız??
Lozan’a emek veren herkesi, başta şehit ve gazilerimizi, Mustafa Kemal Paşa’yı,
Başdelege ve Dışişleri Bakanı İsmet İnönü’yü, Lozan görüşme (müzakere) kurulunu ve o arada
İsmet Paşa’nın hukuk danışmanı Prof. Veli SALTIK’ı şükran ve saygıyla anıyor; aziz anılarına ve benzersiz ürünleri Lozan Andlaşmasına saldıranlar adına da onlardan bağış diliyoruz.
Ancak, topraklarımızı ve Türk Devrimi’nin bize kazandırdıklarını tartışmaya açamayız.
Hiçbir iktidar bunu yapmağa yetkili değildir.
Sevgi, saygı ve kaygı ile.
01 Ekim 2016, Ankara