Etiket arşivi: Selanik

Gözlerin Geçer Gözlerimden Her 10 Kasım’da..

Gözlerin Geçer Gözlerimden Her 10 Kasım’da..

 

Gözlerin geçer gözlerimden her 10 Kasım’da

Öyle sevdalı, öyle kararlı, öyle coşkulu

Yaklaşırsın ve nasıl olur bilmem

birden Çanakkale’de bulurum kendimi

sesler uğuldar kulaklarımda

anlarım ki son zafere doğrulmuş ordular…

—–

Sonra, başka bir zaman, başka bir yer

buz gibi sessizliğin ortasında…

gözümün önünde, can çekişir yiğitler

sanki mermiyi sevgili kolu sanır da giderler üzerine

——

Sazendeler belirir bir Balkan havasıyla

Biraz puslanır gözlerim…

Anlarım, Selanik sokaklarında koşuyorum

Sonra bir tren alır beni İstanbul’a

İstanbul’da bir vapur yol alır, adı Kurtuluş olacağa

——

Boğaziçi’nin bir kıyısında kendimi bulurum

görürüm, Bandırma’dır

geçerken önümden

bir selam çakarsın güverteden

işte o an diner dalga,

susar martı,

an durur, sonsuzluk başlar

adı Cumhuriyet olan…

Bugün yine gözlerin geçti gözlerimden

Döndün Dolmabahçe’ye

Geldikleri gibi gidecekler, dedin…

Eserini daha ileriye taşımak tutkusuyla,

Vatanı 21. yüzyılın mimarı yapmak iradesiyle,

Göndereceğiz, dedim…

Rifat Serdaroğlu : ALEYKÜMSELÂM !


ALEYKÜMSELÂM !

portresi3

Rifat Serdaroğlu

TÜSİAD (TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği) Başkanı Muharrem Yılmaz, Cizre’de sözlerine “Selam Cizira Botani” diye Kürtçe başladı.

Selam Cizira Botani!
Selam Cizira Botani!
Biz de selamını alalım;

Aleykümselâm ya Serok Boktani.
Aleyna Aleykümselâm ya Serok Boktani!

Allah bir insanı rezil etmek isterse önce aklını ve utanma duygusunu alırmış.

TÜSİAD’ı kuran ve rahmete kavuşmuş kişiler, bu derneği kurarken çok düşündüler ve derneğin adının başına “TÜRK” ismini bilerek ve isteyerek koydular.
TÜRK dediler, TÜRKİYE / TÜRKİYELİ demediler.

Cumhuriyet – Atatürk Türkiye’si ve Türk Milleti sayesinde zengin olduklarının bilinciyle, bir minnet duygusunun ifadesi olarak “TÜRK”adını koydular.

Atatürk olmasaydı, Cumhuriyet olmasaydı kendilerinin bu servetlere
asla sahip olamayacaklarını onlar çok iyi biliyorlardı.

Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Ali Koçman, Şahap Kocatopçu gibi Başkanlar,
Lâik Cumhuriyete ve Çağdaş Türkiye’ye sahip çıktılar ve savundular.

Ne Tarikat-Cemaat artıklarına, ne de uyuşturucu kaçakçısı Kürtçü-Bölücülere
prim verip şirin görünmeye çalışmadılar.

Sayın Muharrem Yılmaz;

TÜİK’in açıklamalarına göre, Tütün Ürünleri Sanayisinin %69’u, Otomotiv Sanayisinin %50,3’ü, Elektronik Sanayisinin %48,5i yabancı denetimine geçmiş bulunmaktadır.

AKP Hükümetinin “İthalata” dayalı ekonomik politikası, Türk Sanayisini zorlamakta, sanayicilerimiz mevcut tesislerini yenileyememekte ve yeni sanayi tesisleri kurulamamaktadır.

Böyle bir ortamda elbette ki ülkemizin problemleriyle ilgilenip, çözüme katkıda bulunmak takdir edilecek bir davranıştır.

Tamam da, lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve sorduklarımı iyice düşünün;

*Siz Selanik-Drama kasabasından Türkiye’ye gelen muhacir bir ailenin çocuğusunuz.
Doğum yeriniz Bursa’ya gittiğinizde, konuşmanıza Arnavutça-Boşnakça-Pomakça-Rumca mı başlarsınız?

Karadeniz’de Lazca-Gürcüce mi selamlama yaparsınız?

Böyle bir saçmalığı şimdiye kadar yapmadığınıza göre, Cizre’de niçin Kürtçe selamlama yaptınız? Orası Türkiye Cumhuriyetinin şirin bir ilçesi değil mi?
Orasını siz de, PKK gibi Kürdistan’ın bir ilçesi olarak mı görüyorsunuz?

*Siz TÜSİAD’ın Başkanısınız!
Toplantı yapacağınız yere bir adet olsun Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafı astıramadınız mı?
Türk Bayrağı ve Atatürk resminin olmadığı bir salonda konuşmak sizi
rahatsız etmedi mi?

*Cizre’deki konuşmanızda, Türkiye’nin 54 bin insanının ölümüne, 400 Milyar Dolarlık ekonomik kaybımıza neden olan ve hür dünyanın “Terör Örgütü” kabul ettiği PKK Narko-Terör örgütünü lanetleyecek tek kelime söyleyemediniz mi?.

En azından sizin Cizre ziyaretinizden bir gün önce, kendi “Asayiş Gücünü” oluşturan PKK’lılara;

Siz ne yapıyorsunuz, aklınızı başınıza alın.
Ayrı bir devlet mi kuruyorsunuz”
 diyemediniz mi?.

Değerli Okurlar;

Hiçbir millete demokratik özgürlük-çağdaşlık-aydınlanma, birileri tarafından
hediye edilmemiştir. O milletler bunları hak ederek, kazanmışlardır.

Bugün imrendiğimiz Avrupa Demokrasi, uğruna yıllarca savaşıp
bu yolda canlarını vermekten çekinmeyen kişiler sayesinde oldu.

Biz Türkler, Atatürk önderliğinde kendi devletimizi kurmak için
tüm emperyalist devletlere karşı savaştık.

Can verdik, kan akıttık.
Kazandık, devletimizi kurduk.

Fakat demokrasimiz bize giydirildi.
Bizim demokratik mücadelemiz çok yapaydı.

Atatürk bize Cumhuriyeti hediye etti.
Fakat Cumhuriyet yalnızca bir çerçevedir.

Bu güzel çerçevenin içini standartları, gelişmiş ülkelerdeki gibi yüksek olan
bir demokrasi yerleştirmek bizim işimiz.

Bunun için her birimizin, Cumhuriyetimizin kurum ve kuruluşlarımızın,
omurgalı davranmak mecburiyetimiz vardır.

Biz de Cumhuriyetimizi, en gelişmiş bir demokrasi ile taçlandırıp onunla
gurur duymalıyız.

Bunu Türk Milleti olarak biz yapamazsak, Cumhuriyet çerçevesinin içine ya
“Federe İslam Devletini” ya da “Kuzey Kürdistan” adlı Marksist-Leninist
Kürtçü devleti yerleştirecekler.

O zaman TÜSİAD Başkanının ve müsamere çocuğu tipindeki arkadaşlarının
hep bir ağızdan ve yüksek sesle “Cumhuriyet Türkiye’si ruhuna haydi hep beraber,
El-Fatiha!…”
 diye bağırmaları gerekir.

Not; Serok=Başkan / Boktani = Kötü (Konçimari Lehçesi)

Sağlık ve başarı dileklerimle.
27 Haziran 2013, İLK KURŞUN