Etiket arşivi: Şebnem Korur Fincancı

İnsan Hakları Hemen, Şimdi!

10 ARALIK İNSAN HAKLARI GÜNÜ
“İnsan Hakları Hemen, Şimdi!”

Hak örgütleri 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde açıkladı:

  • “Yemen’de 80 binin üzerinde çocuk açlıktan öldü. 3 milyon kadın ve çocuk açlık ve ölüm tehlikesi ile karşı karşıya. Dünya 21. yüzyılda açlıktan ölen çocuklarla yüzleşiyor.”

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık İnsan Hakları Gününde, İstanbul, Sultanahmet’te ortak basın açıklaması düzenledi.

Açıklamada, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri hatırlatıldı ve bir an önce çözüm üretilmesi gerektiği belirtildi. Açıklama, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından yapıldı. 10 Aralık 2018, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul ve ilanının 70. yıldönümü. Bu tarih dünyanın her yerinde “insan hakları günü” olarak kutlanıyor.

“İnsan hakları araçsallaştırıldı ve tehdit altında”

İlk sözüalan Yoleri, insan olmaktan gelen hakların dünya çapında korunamadığını ve tehdit altında olduğu vurguladı. Evrensel Beyannamede yer alan bir uygulama ve düzenin hala kurulamadığını, hakların olağanüstü hal (OHAL) rejimleriyle sürekli baskı altına alındığı belirten Yoleri, durumun bir “insanlık krizi” olduğunu söyledi.

Dünyadaki kötü gidişatın özelikle mültecilerin sayısını artırdığı, bu kişilerin haklarının pazarlık konusu yapıldığı, bu durumun da insan haklarının araçsallaşmasına özellikle katkı sunduğu, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi sisteminin insan haklarının evrenselliği ve uluslararası korumaya tabi olması anlayışı bakımından, yetersizlik ve eksikliklerinin ortaya çıktığının görüldüğü bu dönemde yeniden insan haklarını hatırlatmak başlıca görevlerimiz arasında.”

“Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorunu büyüdü”

Açıklamada, hak ihlallerinin Türkiye’de giderek arttığını belirtilirken, OHAL döneminde yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihlallerin zirve yaptığı aktarıldı.

“İnsan hakları örgütlerinin tespit ettiği en önemli noktalardan bir tanesi de, uluslararası anlaşmalarda evrensel hukukta ‘sert çekirdek haklar’ diye tarif edilen hakların ihlal edilmesiydi.

“Anayasa’nın da 15. maddesinde tanımlanan yani savaş, OHAL gibi koşullar altında bile ihlal edilemeyecek haklarımızın da OHAL süresince kısıtlandığını, ortadan kaldırıldığını gördük.”

Gözaltı süresinde, iki kez uzatılarak 12 güne çıkarılabilecek bir düzenleme getirildiğini söyleyen Yoleri, bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizdi.

“Kişiler sivil ölüme terk ediliyor”

Gülseren Yoleri, işlerinden çıkartılan kişilerin sivil ölüme mahkum edildiğini, bunun da büyük bir hak ihlali olduğunu söyledi. Yoleri, işinden ihraç edilen kişilerin başka işlere girmesinin de engellendiğini, eşlerinin ve çocuklarının bile işe giremediğini, gelir elde edemeyip sivil ölüme terk edildiğini vurguladı.

“İnsanlar artık ifade etmedikleri düşüncelerinden bile suçlanıyor” diyen Yoleri, 3. Havalimanı işçilerinin hukuksal durumlarından da söz etti:

“Örgütlenme özgürlüğüne yönelik baskılar devam ediyor. Özellikle sendikalaşma ya da sendikaların aldıkları kararların uygulanmasısında da çok ciddi engellemeler karşımıza çıkıyor.

“Yaratılan sınırlamaların bile ötesindeki uygulamalardan biri 3. Havalimanı işçilerinin iş bırakma eylemleri sırasında gözaltına alınmaları sürecinde ortaya çıktı. 40 yıllık hukukçuları bile şaşırtan bir uygulama ile işçilere hukuksal yardım verilmesi valilik kararı ile engellendi. Bunun hiçbir yasada yeri yok.”

“21. yüzyılda açlıktan ölen çocuklar var!”

Ardından konuşan TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Yemen’de yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Fransa ve Belçika’da gösteri yapan sarı yeleklilere selam gönderen Fincancı, “Yemen’de 80 binin üzerinde çocuk açlıktan öldü. Dünya 21. yüzyılda açlıktan ölen çocuklarla yüzleşiyor. 3 milyon kadın ve çocuk acil açlık ve ölüm tehlikesi ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı.

Fincancı’nın konuşmasından satır başları şöyle:

“Evrensel bildirgenin başlangıcında bir ifade var; insanlık ailesinin bütün üyeleri için eşit, bölünemez ve devredilemez hakların tanınmasının dünyada özgürlüğün ve adaletin temeli olduğu haklar korunamıyor ise, herkesin önünde baskıya karşı son çare olarak direnme hakkına başvurmak zorunda kalabileceği çok açık bir şekilde ifade ediliyor.

“Bu mecburiyetin yaşanmaması için de insan haklarının bir hukuk rejimi ile korunmasının zaruret olduğu belirtiliyor. Eğer hukuk rejimi ile koruyamıyorsak, haklarımızı dile getirmek ve haklarımızın ihlal edilmesini önlemek için mücadele etmek sorumluluğu taşıyoruz.”

İlk 11 aydaki yaşam hakkı ihlalleri

Açıklamada, TİHV dokümantasyon merkezinin verilerine göre, 2018 yılının ilk 11 ayındaki yaşam hakkı ihlalleri de anlatıldı:

* Dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açılması sonucu 14 kişi yaşamını yitirdi.
* Silahlı çatışmalar nedeniyle 185 güvenlik gücü (asker, polis, korucu olmak üzere), 311 militan, 33 sivil olmak üzere toplam 529 kişi yaşamını yitirdi.
* Güvenlik güçlerine ait araçların çarpması sonucu 7 kişi yaşamını yitirdi ve 31 kişi yaralandı.
* Mayın ve sahipsiz bombaların patlaması sonucu 2 kişi yaşamını yitirdi ve 22 kişi yaralandı.

 

AİHM Gülmen ile Özakça için yapılan acil tedbir başvurusunu reddetti

AİHM Gülmen ile Özakça için yapılan
acil tedbir başvurusunu reddetti:
‘Hayati tehlikeleri yok’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), açlık grevindeki Nuriye Gülmen ile Semih Özakça için yapılan acil tedbir başvurusunu reddetti.
Anayasa Mahkemesi’nden red kararının gelmesiyle iç hukuk yollarını tüketen Gülmen ile Özakça’nın avukatlarının acil tedbir kararı vermesi talebiyle başvurduğu AİHM’den gelen yanıt hayal kırıklığı yarattı. AİHM Türkiye Hükümetine, Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın derhal salıverilmelerinin sağlanması yönündeki geçici tedbirin bildirilmemesine karar verdi. Talebin yalnızca
ciddi ve telafi edilemez bir hayati risk yaratan yakın bir tehlike söz konusu olduğunda uygulanacağı ifadeleri dikkat çeken karar, “Sincan Hastanesi’nde tutulmalarının, bu kişilerin yaşamına geri dönülemez bir zarar verecek nitelikte gerçek ve yakın bir tehlike oluşturmadığı tespit edilmiştir” diye gerekçelendirildi.

Kendi doktorlarına imkan sağlayın’ 
Numune Hastanesi’nin Sağlık Kurulu Raporu’ndaki
* “Mevcut bulgulara göre hayati tehlike arz eder. Hayatını yalnız başına idame ettiremez” ifadelerinin anımsatıldığı kararda; hükümetten, günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeterli düzenlemelerin hayata geçirilmesini sağlamasını talep edildi. Kararda ayrıca; Gülmen ile Özakça’nın kendi seçtikleri doktorlara danışmalarına imkan sağlaması da hükümetten talep edildi. Mahkeme kararında açlık grevini sonlandırma çağrısını yineledikleri söylenerek, hükümetten her türlü gelişmeyi, Gülmen ile Özakça’dan da yerel mahkemelere yapabilecekleri her türlü başvuruyu haberdar etmeleri istendi.
‘Kararda akıl verdi’
Gülmen ile Özakça’nın avukatları, AİHM’in 24 uzman hekimin raporuna rağmen şimdilik hayati bir tehlike görmediğine karar vermesine tepki gösterdi.
* “Açlık grevinde olan ve yalnızca ifade hürriyeti sebebiyle örgüt üyesi ilan edilmiş bu iki insanı tutuklamak onlar için bir kötü muameleye dönüşmüş müdür? Sağlıkları için bir risk oluşturmakta mıdır” sorularının tespitlerini istediklerini söyleyen avukatlar,
* “Tutukluluğu beğenmiyorsak ulusal mahkemelere başvurmamız konusunda akıl da verdi kararında. Mahkemenin bu kararı, temsil ettiği varsayılan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” değerleri açısından utanç vericidir” dedi.
Artık hukuksal süreç yok
Halkın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada, “Bu mahkemeye yahut herhangi bir mahkemeye özel bir anlam yüklediğimiz için değil, pervasızlık, yüzeysellik ve temel haklar konusundaki utanmazca tasarruf nedeniyle kızgınız” denildi. 24 Mayıs günü başlatılan hukuksal sürecin sona erdiği belirtilen açıklamada,
“Artık geriye kalan Nuriye ve Semih’in başından beri güvendikleri ve tutkuyla sevdikleri Türkiye halkının vicdanı ile ömürlerini ortaya koyarak savundukları onurlarıdır. Onun da hukuka ihtiyacı yok, hep birlikte yanlarındayız” dendi.⁠⁠⁠
‘Sadece devlet görüşü”
AİHM’in verdiği ara kararla Numune Hastenesi’nde Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın kontrolleri için Ankara Tabip Odası tarafından görevlendirilen adli tıp uzmanı Şebnem Korur Fincancı, AİHM’in verdiği ret kararı için “Çok korkunç, inanılır gibi değil. Bizim hiçbir değerlendirmemizi hiçbir bilimsel görüşümüzü dikkate almamışlar. Sadece devletin görüşü değerlendirilmiş” dedi. Fincancı, AİHM’in Gülmen ile Özakça’ya “Açlık grevini bırakın” çağrısını yinelemesine “İnsanların özgür iradesiyle vermiş oldukları bir karar bu. Hekimler olarak bizlerin bunları sorma yükümlülüğümüz var ama böyle bir çağrı yapamaz hukukçular. AİHM’e yakışmayan bir çağrı” yorumu yaptı.
28 Haziran’da başlayan acil talepli hukuki sürecin bir ayı geçtikten sonra sonuçlanmasına tepki gösteren Fincancı, “Gerçekten çok üzücü ve çok taraflı bir karar olduğu düşüncesi oluşturuyor. Bizim değerlendirmemize yer verilmemesi de bunu doğruluyor.” diye konuştu.
(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/794940/AiHM_Gulmen_ile_Ozakca_icin_yapilan_acil_tedbir_basvurusunu_reddetti___Hayati_tehlikeleri_yok_.html, 03.08.2017)
=================================
Dostlar,Gerçekten şaşkınlık içindeyiz..
İnanmakta zorluk çekiyoruz..
AİHM – AİHS sistemine ve Avrupa Konseyi eliyle Avrupa’da yarım yüzyılı aşan bir süredir oya işlercesine geliştirilmeye çalışılan İNSAN HAKLARI HÜLYASI’na ağır bir darbedir bu karar. Ardalanını incelemek, kararı ve gerekçesini değerlendirmek gerekir.

Daire kararını temyiz etmek gerekir..

Ankara Numune Hastanesi referans hastanedir ve nitelikli hekimleri vardır. Çok sayıda uzman hekimin “yaşamsal tehlike varlığı ve hapiste tek başına yaşamını sürdüremeyeceği” bilimsel saptamasını görmezden gelmenin AİHM’ne, ona dayanak veren AİHS’ne ve de he ikisin, de var eden Avrupa Uygarlık – Özgürlük – İnsan Hakları sistematiğine katacağı hiçbir değer yoktur. İlgili Dairenin kabul edilemez bu kararı hızla temyiz edilmeli ve 17 yargıçlı Büyük Daire’de hızla düzeltilmelidir..

Gerçekten çok üzgün ve kaygılıyız.. Ölüme yatış 5 ayını bitirmek üzeredir..
Güvenilen dağlara kar yağmış, AİHM, AKP iktidarının yaptığı savunmaya dayalı kararla, onlarca yıldır biriktirdiği saygınlığını onarımı çok güç biçimde zedelemiştir.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın önüzdeki günlerde yitirilmesi ya da dönüşümsüz biçimde engelli kalmaları (başta Wernicke-Korsakoff sendromu!) durumuda AİHM bu kararını gözden geçirebilecek midir? Telefi etme yolu bulabilecek midir? Bu yitikler gerçekte tüm insanlığındır ancak hesabını verecek kişi – kurum ne yazık ki, postmoedern – dijital dünyada ortalıkta gözükmüyor… Çooook hazin ve çooook yazık; hatta utanılası!

Daire kararına hemen itiraz ve Büyük Daire’de ivedi kayıtlı temyiz lütfen..

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2017, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com