Etiket arşivi: Özcan Yeniçeri

Yarın çok geç olabilir!

Yarın çok geç olabilir!

Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ
ozcanyeniceri@gmail.com
YENİÇAĞ, 23 Eylül 2019
AK Parti iktidarının yürüttüğü dış politika Türkiye’yi Ortadoğu’da bütünüyle yalnızlaştırmıştır. AKP yöneticileri her ne kadar bu yalnızlığa “değerli” demiş olsalar da bu yalnızlığın giderek Türkiye’yi çaresiz bırakacağı açıktır. AKP’nin

“değerli yalnızlık” politikası Türkiye’yi kendi ekonomik ve kültürel hinterlandında yapayalnız bırakmıştır.

Uygulanan politikanın sonucu olarak Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Lübnan vb. ülkeler Türkiye’ye karşı GKRY’nin ve Yunanistan’ın yanında saf tutmuşlardır.

ABD ve İsrail’in güdümüne giren Mısır, Suud, BAE vb. ülkeler açıktan Türkiye düşmanlığı yapmaktadır. İşin ilginç yanı Orta Doğu’da Türkiye düşmanlığı konjonktürel değil giderek kurumsal bir boyut kazanmış olmasıdır.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı İbrahim bin Abdülaziz, GKRY’ye ziyarette bulunur.  “Türkiye’ye karşı GKRY’nin yanındayız” mesajı verir. GKRY’nin dış işleri bakanı Nikos Hristodulidis de “Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerine karşı Suudi Arabistan gibi ülkelerin desteğini arkamıza aldık.” der.

BAE’nin Washington Büyükelçisi Yusuf El-Uteybe, New York Times gazetesi köşe yazarına yazdığı e-mailde “Türkiye veya Katar’a yemek bile organize ettirmem” diyerek niyetini belli eder.

Lefkoşa’da yapılan ‘Dış Rumlar Konferansı’nda Mısır Büyükelçisi Muhammed ‘gerekirse Türkiye’ye karşı askeri güç kullanmaktan çekinmeyeceklerini’ ifade eder.

Tarihten husumet çıkarmak dönemi!

Suudlar, Osmanlı’nın Dir’iyye ve öbür bölge kentlerini yıkıma tabi tuttuklarını ders müfredatına koydurmuştur. Suudi Arabistan Türkiye düşmanlığı o hale vardırmıştır ki, bu ülkede yayınlanan “Ukaz” gazetesi’nde Hani ez-Zahiri’nin kaleme aldığı bir yazıda, Osmanlı Devleti’ni “DEAŞ’ın ilk devleti 1299-1923″ başlıklı bir makaleyi yayımlayarak, Osmanlı’yı yerden yere vurmuştur.

Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Avn ise “Osmanlıların Lübnanlılara devlet terörü uyguladığını”  iddia etmiştir. Türkiye’ye karşı tarihten husumet çıkarmak dönemi başlamıştır.

Mısır’da ise Türkiye düşmanlığı had safhaya ulaşmıştır. Mısır’daki bir üniversite öğretim üyesi olan Muhammed Sabri, Yavuz Sultan Selim’in binlerce Mısırlıyı katlettiği ve Osmanlı’nın Mısır’ı sömürdüğü iddiasını ortaya atmıştı. Bunun üzerine  Sisi, Kahire Valisi Atıf Abdülhamid’e verdiği talimatla Zeytin semtindeki ‘Birinci Selim Caddesi’nin ismini değiştirmiştir.

Suriye’yi fırsat olarak görmek!

  • Gelinen aşamada Türkiye’nin Ortadoğu’da siyasi stratejisini kökten ele alması şarttır.

Çünkü AK Parti iktidarının mevcut Ortadoğu ülkelerine yönelik uyguladığı siyaset hem yanlış hem de Türkiye düşmanlığı üretir durumda olduğunu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Yanlışta ısrar felakete davetiye çıkarmaktır.

Türkiye Ortadoğu siyasetini hızla gözden geçirmek zorundadır. Bunun için Suriye’den işe başlanmalıdır.

ABD/İsrail ve Rusya’nın Suriye’deki etkili olacakları bölgelerle YPG/PYD konusunda anlaştığı görülüyor. PYD’nin ABD himayesi altında Fırat’ın doğusunda korunmasına Rusya’nın bir tepkisi yoktur.

  • Türkiye Fırat’ın doğusunda ABD, batısında da Rusya tarafından engelleniyor.

Bu koşullarda Suriye ile Türkiye’nin karşıt cephelerde birbirlerine karşı konumlanmış durumunu ABD/İsrail’le yörüngesindeki Suud/Mısır vb. ülkeler teşvik ediyor.

Halbuki Suriye yönetiminin son günlerde BM’ye gönderdiği mektupta ortaya koyduğu görüş Ankara’nın görüşlerine bire bir uymaktadır. Şam’ın mektubunda, ‘SDG‘li teröristlerin yalnızca Suriye halkına yönelik suçların işlenmesinde rol almadığı, aynı zamanda da insan kaçırma, işkence ve sivillerin evlerinden atılmasının yanı sıra insanların mülklerinin gasp edilmesi…gibi faaliyetlerde yeni bir aşamaya geçtiğinin’ altı çizilmiştir.

  • Türkiye PYD/YPG konusunda kendisiyle aynı görüşte ve benzer güvenlik kaygısında olan Suriye’yle derhal ve doğrudan görüşmeleri başlatmalıdır.

Suriye’yle Türkiye’nin doğrudan ilişki kurması hususunda Rusya ve İran’ın tepkisi yoktur aksine teşviki vardır.

  • Şam’la doğrudan ilişkiler her şeyi bir anda tersine çevirebilir!

Türkiye bölgede düşmanlarını azaltmak, dostlarını artırmak zorundadır. Buna da kendisini en çok meşgul eden Suriye’den hemen başlamak zorundadır. Yarın çok geç olabilir.

Ümit Özdağ : “AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

Ümit Özdağ’dan çarpıcı açıklamalar!

“AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

Ümit Özdağ'dan çarpıcı açıklamalar!
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır.)
Bağımsız Gaziantep Milletvekili Özdağ, Bağımsız Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve MHP Ankara eski Milletvekili Özcan Yeniçeri Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

Bağımsız Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, 5 Haziran 1926 tarihli Ankara Anlaşması ile Türkiye – Irak sınırının değiştirilemeyeceğinin tespit edildiğini belirterek, “Bu sınırda bir değişiklik olması ve sınırın diğer tarafındaki Irak’ın bu sınırdan uzaklaşması ile birlikte bu değiştirilemeyeceği tespit edilen sınır anlaşması ortadan kalkar ve Türkiye’nin Musul vilayeti üzerinde 5 Haziran 1926’ya kadar sürdürmüş olduğu bütün haklar ve iddialar tekrar devreye girer.” dedi.

Bağımsız Gaziantep Milletvekili Özdağ, Bağımsız Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu ve MHP Ankara eski Milletvekili Özcan Yeniçeri Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) 25 Eylül’de gerçekleşecek bağımsızlık referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özdağ, “Bu ülkenin kaderi Türkmenlerin varlık bölgesinde emperyalizmin kuklalığını kuşaklardır görev edinmiş bir Peşmerge başının çocukluğundan beri gördüğünü söylediği rüyalarına terk edilemez” dedi.

“AKP POLİTİKALARI KARARLI BİR ‘YAPAMAZSIN’ DİYEMEMEKTEDİR”

AK Parti hükümetinin referandum karşısında pasif kaldığını söyleyen Özdağ, Türkiye ile IKBY arasındaki enerji ilişkilerine dikkat çekerek şunları kaydetti:

Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın Çalık Holding CEO’su olduğu dönemde başlayan Barzani ile ikili ilişkiler Albayrak’ın Bakan olmasından itibaren daha da geliştirilmiştir. Ankara ve Erbil arasındaki ikili enerji ilişkilerine başından beri karşı olan Bağdat’ın Türkiye’yi uluslararası tahkim mahkemesinde suçladığı ve dondurduğu bir de dosya bulunmaktadır. Uzun süre Bağdat’ın uyarılarını görmezlikten gelen, Barzani’nin işgali altındaki bölgenin bağımsızlık yolunda ilerlemesi ve hatta Kerkük’ü de ele geçirmesi için ekonomik yatırımların önünü açan AKP politikaları, Barzani’nin 25 Eylül’de Kerkük’ü de içine alacak şekilde gerçekleştirmek istediği referanduma karşı etkili ve kararlı bir ‘yapamazsın’ diyememektedir. Bunun en önemli sebebi ise

  • Erdoğan ile Barzani arasında imzalanan anlaşma ile
  • Türkiye’nin elde ettiği söylenen bölge bloklarındaki hakları,
  • petrol taşımacılığı ve
  • Barzani’nin Türk enerji şirketlerindeki gizli ortaklığıdır.”

“POWERTRANS ŞİRKETİNDE ALBAYRAK’A SORMADAN HİÇBİR ADIM ATILMAMAKTADIR”

Erdoğan ve Barzani enerji ilişkileri ağının en esrarengiz şirketi olan Powertrans petrol taşımacılık şirketi halen aktif durumda” diyen Özdağ, “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı, Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde Kuzey Irak’ta kara yolu ile petrol taşımacılığı hakkı kazanan şirketin ortaklık yapısında Barzani’ye yakın Nezir ailesi temsilcisi ile Çalık Holding yöneticileri olduğu gibi Berat Albayrak’ın yayımlanan e-maillerinden anlaşıldığı üzere Powertrans şirketinde Albayrak’a sormadan hiçbir adım da atılmamaktadır” şeklinde konuştu.

“HABUR’DA TANK TATBİKATINI KİMSE CİDDİYE ALMAZ”

Türkiye’nin Barzani yönetimi ile en çok iş yapan ve Barzani’yi ekonomik olarak en çok destekleyen devlet konumunda olduğunu aktaran Özdağ,

  • “Bağımsızlık referandumuna neden Erdoğan yüksek sesle ‘hayır’ diyememektedir?” sorusunu sordu.Ekonomik tedbirlerle Barzani’nin Kerkük üzerindeki iddialarının geri çektirileceğini, Bağdat’ın desteklenebileceğini ve Barzani’ye referandum konusunda geri adım attırılabileceğini vurgulayan Özdağ, “25’inde yapılacak bir referandumu gerçekten durdurmak isteyen bir yönetim, hükümet, üç gün önce MGK toplantısı yapıp karar çıkarmaz. Kararları çok önce alır ve uygulamaya koyar, etkisini de göstertir bu kararların.
  • Habur’u kapatmayan bir hükümetin Habur’da tank tatbikatı yapmasını kimse ciddiye almaz, nitekim almıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“BÜTÜN HAKLAR VE İDDİALAR TEKRAR DEVREYE GİRER”

“5 Haziran 1926 tarihli Ankara Anlaşması’nın 5. maddesine dikkat çekmek istiyoruz” diyen Özdağ, bu Anlaşmaya göre Türkiye-Irak sınırının kesin olarak değiştirilemez bir sınır olarak belirlendiğinin altını çizerek şöyle konuştu:

“Bu sınırın değişmesi durumunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Musul vilayeti üzerindeki bütün hukuki ve siyasi hakları tekrar devreye girecektir. Bu sınırda bir değişiklik olması ve sınırın diğer tarafındaki Irak’ın bu sınırdan uzaklaşması ile birlikte bu değiştirilemeyeceği tespit edilen sınır anlaşması ortadan kalkar ve Türkiye’nin Musul vilayeti üzerinde 5 Haziran 1926’ya kadar sürdürmüş olduğu bütün haklar ve iddialar tekrar devreye girer. Bu hususu sadece biz dile getirmiyoruz, bu husus Abdullah Gül tarafından da Dışişleri Bakanlığı zamanında aynen bu şekilde ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet geleneği ve dış politikasının vazgeçilmez bir parçası’ şeklinde dile getirilmiştir.”

“BOŞ BİR BİNA ALDIK”

Özdağ, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Meral Akşener liderliğinde kurulacak yeni partinin logosunun ve adının netlik kazandığını belirten Özdağ, “Bunları Sayın Genel Başkan açıklayacak, hepsi büyük bir toplantıyla açıklanacak ama bunun dışında yoğun bir şekilde farklı çalışmalar devam ediyor. Genel merkezle ilgili bu gün bilgi aldım. Biz boş bir bina aldık. Daha iyi oldu boş ve yeni bina. Dilendiği gibi içi yapılıyor, o da 24 saat esasında yapılan bir çalışmayla inşaatı devam ediyor. Normal şartlarda üç buçuk ay sürmesi gereken bir inşaat olduğu ifade ediliyor ama biz bunu Ekim sonuna kadar yetiştirmiş olacağız fakat parti daha önce kurulur.” şeklinde konuştu. (Kaynak: Ümit Özdağ’dan çarpıcı açıklamalar!)

================================================
Dostlar, 

BARZANİSTAN HALKOYLAMASI; NE YAPMALI?

başlıklı yazımızı 19 Eylül 2017 günü sitemizde yayınlamıştık (üstünde tıklayınız..)
İşte Türkiye’nin durumu bu..
Ülke yöneticileri konumlarını kişisel ticaret bağları için kullandıklarında ülkenin bağımsızlığı – egemenliği de ipotek altına konmuş oluyor.. Irak / İKBY – Türkiye ilişkilerinde olduğu gibi. Anımsanacaktır, Erdoğan bir ara Türkiye’yi bir anonim şirket gibi yönetme düşüncesinden – isteğinden söz etmişti.

  • “Ben bu ülkenin anonim şirket gibi yönetilmesini istiyorum.”
    (Balıkesir Ekonomi Ödülleri Töreni, 15.03.2015; https://www.cnnturk.com/video/turkiye/ben-bu-ulkenin-anonim-sirket-gibi-yonetilmesini-istiyorum

Ne denli tehlikeli, ufuksuz bir değerlendirme ve istek. Bir ülke ve halkı 21. yy’da nasıl bir şirket gibi görülebilir, indirgenebilir? Şirketler kâr amaçlı kurulur. Bir Devletin asla kâr amacı güdemeyeceği vazgeçilmez temel kamu hizmetleri söz konusudur :
Sağlık, Eğitim, Adalet, Güvenlik.. gibi..

Dahası, bu bağlamda bir Devlet ile şirketi karşılaştırmaya girmek tuzağa çekilmek demektir.
O yüzden uzatmıyoruz. Ama bir noktayı mutlaka vurgulamak gerek :

Şirket babanızdan size miras kalabilir ya da siz miras bırakabilirsiniz. Ama ülke – vatan kuşaktan kuşağa kutsal bir emanettir, miras değildir; biz de siz de mirasyedi olamazsınız! Şirket alınır – satılır, pazarlanır, yeni ortaklar alır, tasfiye edilir.. Ülke – vatanın tek bir çakıl taşı verilebilir mi, satılabilir mi?

  • Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın diye Atatürk tarafından bizlere kutsal bir emanet olarak bırakılmadı mı??

Ne acı ki Ege’de onlarca adacık – kayalık – coğrafi formasyona Yunanistan’ın el koyması seyredilmektedir. Akla ülkemizin bir anonim şirket gibi yönetilip yönetilmediği geliyor. Ne oldu bu Ege’de onlarca adacık – kayalık – coğrafi formasyona ? Neden gıkınız çıkmıyor??

İKBY başkanı Barzani’ye gerçekte gıkınızı çıkaramadığınız gibi..
Bu 2 olay arasında ne gibi ortak yönler var??
Gün olur öğreniriz elbet.. Bu nasıl bir kadro ve hastalıklı siyaset anlayışıdır ki, Türkiye’nin başına ciddi bir bela olmuştur.. Türkiye tez elden bu kuşatmayı yarmadıkca başına çok daha ciddi felaketlerin geleceğini öngörmemek olanaksız..

Bir örneği daha anımsatalım : Katalonya… İspanya merkezi devletinden bölgesel özerklik alan Katalan kökenli İspanyollar şimdi de ayrılma halkoylamasına gitmek istiyor.. İspanya Anayasa Mahkemesi böylesi bir halkoylamasının Anayasaya aykırı olacağı yönünde hukuksal görüş bildirdi sorulması üzerine. Irak’ta da benzer gelişmeler oldu ve İKBY Başkanı Barzani tüm bunlara, ABD’nin “halkoylamasını iptal et” dileğine nasıl karşı çıkabiliyor tek başına?? Salt İsrail desteği yetiyor mu? İsrail ve ABD bu süreçte ters mi düştü birbirine?? Saf olmayalım..

Tavşan kaç, tazı tut politikası değil mi? Ya da kızım sana söylüyorum, gelinim anla..

Bu olay AKP = RTE için sanıldığından çok  daha ciddi bir turnusol kağıdı ve kırılma noktasıdır. AKP = RTE‘nin Barzani’ye kullandığı, karnından seslendirdiği tümceyi önlerine koyalım :

  • Çok ağır bedelleri olur…

Ama biz karnımızdan konuşmuyor, çok isabetli bir siyasal öngörüde bulunuyoruz; olacak budur!

Sevgi ve saygı ile. 23 Eylül 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com