Etiket arşivi: la liberté de la presse et les droits de l’Homme

Can Dündar ve Erdem Gül’den Brüksel’e dört dilde mektup


Can Dündar ve Erdem Gül’den
Brüksel’e 4 dilde mektup

Can Dündar ve Erdem Gül, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yarın Avrupa Birliği ile yapacağı zirve öncesinde Avrupalı liderlere bir mektup yazdı.

Can_Dundar_ve_Erdem_Gul_28Kasim2015

İki gazetecinin Silivri’den kaleme aldığı mektupta
“Mülteci krizindeki çözüm arzunuzun, Batı dünyasının da temel değerlerinden olan
insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü hassasiyetinize engel olmayacağını ummak istiyoruz. Ortak değerlerimizin ancak ortak tavırlar ve dayanışma ile korunabileceğini hatırlatıyor, bu dayanışmanın önemli ve acil olduğunu belirtmek istiyoruz.”
ifadeleri kullanıldı.
İşte tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün “tutuklu gazeteciler adına”
AB liderlerine yaptığı çağrı:
*****

“Türkiye’nin Avrupa ailesinin bir parçası olduğuna ve tam üyelik hedefine inanan gazeteciler olarak, size Silivri Cezaevi’nden yazıyoruz.
Düşünce ve ifade özgürlüğü, mensubu olduğumuz uygarlığın vazgeçilmez değeridir.
Bu özgürlüğü kullandığımız ve halkın haber alma hakkını savunduğumuz için
tutuklu yargılanıyoruz.
Bu hafta sonu buluşacağınız Türkiye Başbakanı ve onun temsil ettiği rejim,
insan hakları ve basın özgürlüğünü hiçe sayan politikası ve uygulamalarıyla tanınıyor.
Hükümetleriniz hepimizin yüreğini yakan mülteci krizi nedeniyle Ankara hükümetiyle müzakere halinde…
Toplantınızda bu soruna kalıcı bir çözüm bulunmasını samimiyetle arzu ediyoruz.
Bu konudaki çözüm arzunuzun, Batı dünyasının da temel değerlerinden olan insan hakları, basın ve ifade özgürlüğü hassasiyetinize engel olmayacağını ummak istiyoruz.
Ortak değerlerimizin ancak ortak tavırlar ve dayanışma ile korunabileceğini hatırlatıyor,
bu dayanışmanın önemli ve acil olduğunu belirtmek istiyoruz.
Tutuklu gazeteciler adına
Can Dündar ve Erdem Gül
******
Mektubun İngilizcesi
To the leaders of the European Union,

We as journalists who believe that Turkey is part of the European family and should be
a full member of the Union, write you this letter from Silivri Prison.

Freedom of thought and expression are the indispensable values of our civilization.
We have been arrested and held in custody pending our trial for exercising these freedoms
and defending the public’s right for information.

The Prime Minister of Turkey, whom you will meet this weekend, and the regime
he represents are well known for policies and practices that have flouted human rights
and freedom of the press.

Your governments are negotiating with Ankara in connection with the refugee crisis,
a crisis that has concerned and touched all our hearts.

We sincerely hope that the meeting produces a lasting solution to this problem.

We would also hope that your desire to end the crisis will not stand in the way of your sensitivity towards human rights, freedom of press and expression as fundamental values of the Western world.

We would respectfully remind you that our common values can only be protected by a common stance and solidarity, and this solidarity is now both more vital and urgent than ever.

On behalf of imprisoned journalists
Can Dündar and Erdem Gül

*****

Mektubun Fransızcası
Monsieur le Président de la République française,

En tant que journalistes qui croient en l’objectif d’une adhésion complète à l’Union européenne et qui croient que la Turquie fait partie de la famille européenne, nous vous écrivons de la prison de Silivri.
La liberté de pensée et la liberté d’expression sont des valeurs indispensables
de la civilisation à laquelle nous appartenons.

Nous sommes jugés et détenus pour avoir usé de ces libertés et pour avoir défendu le
droit du public à l’information
.
Le premier ministre turc, que vous rencontrerez ce week-end, et le régime qu’il représente sont connus pour leur politique et leurs pratiques qui ignorent complètement
la liberté de la presse et les droits de l’Homme.
Vos gouvernements sont en train de négocier avec le gouvernement d’Ankara afin de trouver une solution à la crise des réfugiés, qui brise nos coeurs à tous.
Nous espérons sincèrement que vous trouverez une solution durable à ce problème au cours de ce sommet.
Nous espérons que votre volonté de trouver une solution n’entamera pas votre attachement aux droits de l’Homme, de la presse et d’expression, qui sont les valeurs fondamentales du monde occidental.
Nous rappelons que nos valeurs communes ne peuvent être préservées que par la solidarité et par une position commune. Nous insistons sur le fait que cettesolidarité est très importante et urgente.
Au nom des journalistes détenus,
Can Dündar
Erdem Gül
*****

Mektubun Almancası
Sehr geehrte Frau Bundeskanzlerin Dr. Angela Merkel,

Wir sind Journalisten, die der festen Überzeugung sind, dass die Türkei ein Teil der europäischen Familie ist und deshalb eines nicht mehr fernen Tages den Status der EU Vollmitgliedschaft erlangen wird.

Wir schreiben Ihnen diese Zeilen aus dem Silivri-Gefängnis in der Türkei.
Die Meinungs- und Redefreiheit sind ein unverzichtbarer Wert unserer gemeinsamen Zivilisationsgeschichte.

Wir sind verhaftet worden, weil wir unser Recht auf Meinungsfreiheit in Anspruch genommen haben und weil wir die Informationsfreiheit der Öffentlichkeit verteidigen. Deshalb wurden wir bereits während unseres laufenden Gerichtsverfahrens in Haft genommen.
Am Wochenende treffen Sie mit dem türkischen Ministerpräsidenten zusammen.
Der Ministerpräsident und die Regierung, dessen Politik und alltägliche Praxis bekannt sind, lassen leider jede Achtung und jeden Respekt für die Meinungs- und Pressefreiheit vermissen.
Sie jedoch verhandeln mit der Türkei um eine Lösung für die Flüchtlingskrise,
die herzzerreißende Ausmaße erreicht hat.
Auch wir hoffen auf die bestmögliche Lösung für alle Beteiligten.
Wir hoffen aber auch, dass die bestmögliche Lösung für die Flüchtlingskrise Sie nicht daran hindern wird, weiterhin die westlichen Werte wie Bürgerrechte, Meinungs- und Pressefreiheit hoch zu halten und sie zu verteidigen.
Unsere gemeinsamen Werte sind jedoch nur zu verteidigen, wenn wir alle zusammenstehen und solidarisch handeln.
In diesem Sinne bitten wir Sie gerade jetzt sehr eindringlich um Ihre Solidarität.
Im Namen aller in der Türkei verhafteten Journalisten

Can Dündar

Erdem Gül

===================================

Dostlar,

Türkiye’nin IŞİD’e ve Suriye’de Esat rejimi karşıtlarına silah ve mühimmat dahil
her türlü lojistik desteği verdiğini Rus Devlet Başkanı Putin ve Başbakan Medvedev’in ağzından da net suçlamalar olarak duyuyoruz.

Putin ayrıca RTE’nin Türkiye’yi İslamlaştırma girişimlerine de dikkat çekiyor.

Bizim “içeride” söyleyemediklerimizi, söylersek Erdoğan’ın ertesi gün dava açtığı / açtırdığı gerekleri bir süpergücün Devler ve Hükümet Başkanları  söylüyorlar.. Türkiye öylesine bir açıkhava hapishanesine dönüştürüldü ki, majestelerinin yargısına döndü nerdeyse yargı organı! Majesteleri konuşuyor, hedef gösteriyor, dahası “Ben bu davanın savcısıyım”
dahi buyurabiliyor ve.. sonra gelsin öbek öbek davalar ve yıllar süren tutuklu yargılamalar..

Böylesi bir rejimin siyasal literatürde karşılığı açıkça FAŞİZMDİR!
Faşist rejimleri sürdürenler de diktatörlerdir.
Türkiye bu kritik eşiğe maalesef sürüklenmiştir.
Sorun salt Türkiye yurttaşlarının sorunu olmaktan çıkmıştır.
Majesteleri nasıl “Suriye’ye demokrasi götürmek” (!?) için harekete geçtilerse,
Batı Dünyasının pek çok kurumuna üye olan Türkiye’nin “sorunlu demokrasisi” de
Batı gündeminin sorunsalıdır, öyle olmak gerekir..

Yalın bir soru : AKP, 1 Kasım 2015’te raki yinelettiği seçimde iktidar olmasaydı,
yüce yargı gene de Dündar – Gül davasında tutuklu yargılama kararı verecek miydi?

Türk yargısı dik ve onurlu kalabilmeli, hatta AKP – RTE kuşatmasına hukuk devleti adına direnerek halkın savaşımına (mücadelesine) destek vermelidir.
“Majestelerinin yargısı” Türk hukuk tarihi adına çok ağır bir sıfat olacaktır.

Dündar – Gül davası, Batı – AB sistemi için de bir turnusol kağıdıdır, sınavdır.

Tutuklamaya itirazı değerlendirecek üst yargı makamının bu açık hukuksuzluğa /
insan hakkı ihlaline derhal son vermesini diliyoruz.. Dava adil ve açık olarak görülmeli
ve asıl AKP – RTE bu davada aklanmalıdır. Bacayı saran ateş tam da burasıdır!

Sevgi ve saygı ile.
29.11.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com