“Biz boşuna mı vuruşuyoruz?”
Tokmak : Rahmi Turan
SÖZCÜ, 7.4.16
(Bizim kapsamlı yorumumuz yazının altındadır..)
Başbakan’ın kafası karışık mıdır, nedir?
Sözlerinde tutarlılık yok!
Bir öyle diyor, bir böyle…
“2013 Mayıs’ına dönülürse, Türkiye içinde PKK’nın tek bir silahlı unsuru kalmazsa her şey konuşulabilir” diyordu.
Cumhurbaşkanı “Ortada müzakere edecek, görüşecek bir konu yoktur. Terörle mücadele son terörist imha edilinceye kadar devam edecek!” diye sert çıkınca Başbakan da hemen ağız değiştirip:
“Terörle mücadeleden geri dönüş yoktur! Bizden kimse terör örgütüyle masaya oturmamızı beklemesin” demeye başladı. Doğru olan budur ama…
Başbakan artık sözlerine dikkat edip, bir karar vermeli. Öyle mi, böyle mi?
Bölücülerin Meclis’teki uzantısı HDP, paçası tutuşunca “Masaya oturalım, Öcalan baş müzakereci olsun” demeye başladı. Başbakan’ı yanıltan bu komik teklif mi?
Davutoğlu’nun tutarsız konuşmaları, Güneydoğu’da kelle koltukta çarpışan yiğitlerimizin moralini etkiliyor. Bazı kahramanların “Ne oluyor? Biz burada boşuna mı vuruşuyoruz?” diye sorduklarını duyuyoruz.
Başbakan’ın, bir öyle bir böyle konuşup, kaş yapmak isterken, göz çıkarmaması lâzım!
==================================
TÜRKİYE, DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLDA;
DEVLET AKLI ve BEKA REFLEKSİ SÜRÜKLEYİCİ ARTIK..
Evet Dostlar,
Geri dönüş yolu kalmamıştır. Batı emperyalizminin güdümünde, kucağında, her türlü silah ve araç – gereç ile donanarak, donatılarak Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş ilan etmenin bir bedeli olacaktır. Epey geç de olsa bereket Devlet aklı ülkemizde baskın gelmiş ve bu maşa bölücü örgüt, ülkemizin güvenlik kuvvetlerince yok edilme aşamasına getirilmiştir. Sıra, adım adım, çok da gecikmeyen uygun bir zamanlama ile Kandil‘e gelmektedir. Merkezi Irak hükümeti ile gerekiyorsa Barzani ve ABD ile BM statüsünde Uluslararası Hukuktan kaynaklanan meşru savunma haklarımız gündeme getirilerek kara harekatı ile Kandil de susturulmalıdır. Hep yazdık, taşeron bölücü örgütü (PKK ve PYD gibi türevleri) besleyen tüm kaynaklara çok yönlü yaklaşım ile kurutma stratejisi izlenmelidir.
HDP, terörle tüm bağlarını net olarak kesmiyorsa meşruluğunu yitirecek ve hukuksal korumadan doğallıkla yoksun bırakılacak, mevzuatta tanımlı hukuksal yaptırıma uğrayacaktır.
300’ü aşkın güvenlik görevlimizi şehit verdik. Yüzlerce masum sivil yurttaş canını yitirdi.
Yüreğimiz yangın yeridir.
On milyarlarca TL ile ölçülecek maddi yitiğimiz var. Artık masaya oturmak diye birşey yok!.. T.C. Anayasası yurttaşların yasal eşitliğine dayalı (m. 10) “eşit yurttaşlık” a değil!. Hiçbir etnik kümeye, inanç topluluğuna.. ayrıcalıklı bir hukuksal statü vermek söz konusu edilemez. Kopenhag ölçütleri düzeyinde temel kişi hak ve özgürlükleri ülkemizde Anayasa’da ve yasalarda kabul edilmiştir. Bu topraklarda T.C. yurttaşı herkes, birbirinden ne fazla ne eksik haklara sahip olmayı istemeden eşit ve 1. sınıf yurttaşlar olarak birlikte yaşayacaktır. Devlet, tekil (üniter) yapısını kesinlikle koruyacaktır. Ancak AKP baskıcılığının, dinci faşizminin defedilerek pozitif (normatif) hukuk düzeninde yazılı hak ve özgürlüklerin tam anlamıyla kullanımı gerekir. Erdoğan’ın son günlerde maşallah 1 numaralı ulusalcı kesildiğini görüyoruz son zamanlarda;
– Tek devlet,
– Tek millet,
– Tek bayrak ve
– Tek vatan
söylemini dilinden düşürmez oldu.. Artık “Türk Milleti” de diyor!?.. MHP’ye söyleyecek birşey bırakmadı.. Tayyip beyin bu kaçıncı dönüşü?? İçtenliğine inanmak için herhalde olağanüstü saf ya da “iyi niyetli” olmak gerek.. İç ve dış siyasal konjonktürün gerekleridir bunlar.. Tayyip bey içeride ve dışarıda olağanüstü sıkışmıştır. Canhıraş bir çaba ile direnerek gündem belirlemeye, dahası gündemde kalmaya çabalamaktadır. AKP grubu için için kaynamaktadır. Tipik suret-i Haktan geçinme durumudur. Skandallar birbirini izlemektedir. Ekonomi çöküştedir, 50 milyon insanın kişisel verileri sızdırılmıştır.. Yandaş kadrolar ülkeyi yönetememektedir. HDP ve MHP’nin tabanına oynanacak, uygun koşulda erken – baskın seçimle 367 yakalanmaya çalışılacaktır. Plan budur. 367+ vekil sağlanınca da gelsin yeni anayasa ve Başkanlık.. Halife-Sultan Tayyip bey o zaman kimselere danışmadan federasyona da, özerkliğe de, Apo’nun geleceğine de… her şeye ama her şeye, -üst aklın güdümüyle- karar verebilir..
Tayyip bey vuruşarak çekilmeyi seçmiş görünüyor.. Oysa uzlaşarak çekilmesi kendisinin ve ülkemizin daha yararına olurdu. Danışmanlarına ve kendisini iktidara getirip BOP eşbaşkanı olarak yıllardır ülkesine ihanete zorlayarak kullanan yabancı aklıdanelerine danışarak bu yönde öneri alması çok yerinde olacak.. Bu seçenekleri irdelemeye başlamakta büyük yarar var…
11,5 milyon Panama belgesi, Zerrab’ın ABD’de ifadeleri, Zencani’nin Türkiye’de dağıttığı 8,5 milyar Dolar rüşvet, 17-25 Aralık 2013’te iç edilen 3 milyar Dolar… hangisini sayalım?
Başbakan Davutoğlu ise, -konjonktürel bir siyasal aktör olarak- pişmiş aşa su katmasın.. Silahları götürmek ya da gömmek, yurt dışına elini kolunu sallaya sallaya gitmek yok artık.. Ya silahıyla teslim olup yargılanacak ya da yok olacak, kaçabiliyorsa yurt dışına kaçacak.. Bunca cephane, muazzam silah stoku Devlete geçecek ve silahların balistik – kriminalistik incelemesi yapılarak hangi eylemelerde kullanıldığı belirlenecek.
Bu muazzam silah – cephane stoklama sürecine AÇILIM adı altında 4-5 yıl boyunca göz yuman AKP iktidarı ile yasa dışı emirlere uyan bürokratlar da yasal hesabını verecek..
Türkiye Cumhuriyeti’ne çok yönlü asimetrik (kalleşçe, kahpece!) bir saldırı söz konusudur. Elbette Devlet sonuna dek hukuk devleti olarak kalacak ve ileride Lahey Adalet Divanı’na, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne malzeme sağlamayacaktır. Ancak önlemleri de meşru savunma sınırları içinde, –üzgünüz ama– asimetrik olabilecektir.
Türkiye, dönüşü olmayan bir yola girmiştir; Devlet aklı ve beka refleksi sürükleyicidir artık.
Sevgi ve saygı ile.
07 Nisan 2016, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
Yazımızın pdf biçimi : TURKIYE_DONUSU_OLMAYAN_YOLDA_DEVLET_AKLI_ve_BEKA_REFLEKSI_SURUKLEYICI_ARTIK