Etiket arşivi: İsviçre hükümeti

Mustafa MUTLU : YİRMİ MADDEDE BUGÜNKÜ TARİHİ DAVA


YİRMİ MADDEDE BUGÜNKÜ TARİHİ DAVA !

Mustafa MUTLU
AYDINLIK, 28.1.15
Türkiye için tarihi önemdeki “kader duruşması” bugün…
Olup bitenleri, konuyu hiç bilmeyenler için özetleyelim:
Bir     : İsviçre Hükümeti, “Ermeni soykırımı olmamıştır” demeyi suç sayan yasayı kabul etti ve bunu söyleyen dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı’nı mahkûm etti.

İki      : Bunun üzerine Talat Paşa Komitesi üyeleri İsviçre’ye giderek “insan hak ve özgürlükleri”ne aykırı, salakça hazırlanmış bu “ırkçı” yasayı protesto etti.

Üç     : İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Ermeni soykırımı yoktur” diyerek,
yasayı bile bile ihlal etti.

Dört    : Perinçek hakkında dava açıldı ve İsviçre adaleti, cezalandırılmasına karar verdi.

Beş     : Perinçek’in avukatları bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.

Altı     : AİHM’in ilgili dairesi Perinçek’in ifade özgürlüğünün kısıtlandığına,
Ermeni soykırımının varlığını iddia etmenin siyasetçilerin işi olmadığına karar verdi. Mahkumiyet kararını, Perinçek lehine bozdu.

Yedi      : İsviçre Hükümeti temyize gitti.

Sekiz     : AİHM’in Büyük Dairesi aylar önce duruşma tarihini açıkladı: 28 Ocak 2015… Yani bugün. Davanın bir numaralı aktörü Doğu Perinçek, bugün yapılacak duruşmaya davet edildi.

Dokuz     : Ancak Perinçek hakkında, Ergenekon Davası nedeniyle anlamsız bir yurt dışına çıkma yasağı bulunuyordu. Avukatları, bu yasağın kaldırılması için dört ay önce
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na dilekçe verdi.

On     : Nedense bu izin, davaya 15 gün kalıncaya kadar çıkmadı.
Bunun üzerine ben bu sütunlarda bir yazı yazdım ve bu davanın Perinçek’in değil, Türkiye’nin davası olduğunu, onun mutlaka Strazburg’a gitmesi gerektiğini,
eğer kaçmasından korkuluyorsa seve seve rehin olabileceğimi yazdım.

On bir      : Bu sözlerim, kısa sürede on binlerin katıldığı büyük bir kampanyaya dönüştü.
Yaşlı, genç, erkek, kadın her siyasi görüşten on binlerce yurttaş, “Perinçek’i gönder, beni al” yazılı dövizle kamera karşısına geçip fotoğraf ya da görüntü çekti ve kanala gönderdi.
Sağır sultanı oynayan köşe yazarları bile harekete geçip konuyla ilgili yazmak zorunda kaldı.

On iki     : Ve nihayet ilgili mahkeme, bugünkü duruşmaya sadece 11 gün kala
Perinçek’in yurt dışı yasağını kaldırdı.

On üç        : Perinçek ve Talat Paşa Komitesi’nin önde gelen isimleri de dün 150’ye yakın vatandaş, gazeteci, siyasetçi, milletvekili, hukukçu ve sivil toplum örgütü temsilcileriyle Strazburg’a geldi. Merak edenler için söyleyeyim ben de heyetteyim ve bugünkü duruşmayı izleme şansını elde eden ender Türk gazetecilerden biriyim.

On dört     : Sabiha Gökçen’den kalabalık bir yurtsever grubu tarafından tezahüratlarla ve coşkuyla yolcu edildik. Doğu Perinçek burada yaptığı konuşmada, kendisinin ve Türkiye’nin haklılığını bütün dünyanın göreceğini söyledi.

On beş     : Yolculuk oldukça coşkuyla geçti. Strazburg’a hareket eden uçaktaki
değişik siyasi görüşteki yolcular arasında karamsar olan bir kişi bile yoktu.

On altı     : Strazburg’daki ilk izlenimim; polisin olası bir “Türk-Ermeni karşılaşması”na hazır olduğuydu.

On yedi      : Dün öğleden sonra kenti gezerken bu dava için Avrupa’nın dört bir yanından Strazburg’a akın eden Türkleri gördük ve kucaklaştık.

On sekiz       : Kente Ermeni diasporasının düzenlediği organizasyonlarla gelenlerin sayısı da oldukça fazla… Fransız polisinin, bugünkü duruşma öncesinde ve sonrasında Türklerle Ermeniler arasında tatsız olaylar yaşanmaması için gerekli önlemleri aldığı bize gelen haberler arasında…

On dokuz     : Bu duruşma, milli maçlar dışında Türklerin organize olarak yurtdışına aktıkları ilk ciddi organizasyon olma niteliğini taşıyor.

Yirmi     : Bu ruhun, Türk siyasetine yansımaması bana göre mümkün değil…

*****

Gelelim sonuca                                    :

Perinçek’in kimliğinde Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan bu dava,
100 yıllık soykırım yalanının ipliğini pazara çıkaracak
AKP iktidarının tam 13 yıldır kaderine terk ettiği bu konuda Türkiye’yi zafere taşıyan herkese, sıradan bir Türk vatandaşı olarak teşekkürü borç bilirim.

GÜNÜN SORUSU

Sorum CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na     :

Böyle bir dönemde, Hrant Dink’in cenazesinde “Soykırım tanınmalı” pankartının arkasında yürüyen genel başkan yardımcılarınızla ve milletvekillerinizle gurur duyuyor musunuz?

SEVGİLİLER GÜNÜ’NDE HUBER’DE BULUŞUYORUZ! (85)

Önceki Cumhurbaşkanı Gül’ün, beş aydan fazla bir süredir işgal ettiği Huber Köşkü hakkındaki 100’üncü yazımı, (eğer o güne kadar Köşk boşaltılmazsa) 14 Şubat Sevgililer Günü’nde yazacağım.

14 Şubat Cumartesi günü saat 12:00’de Huber Köşkü’nün sahil kapısında olacağım ve
bu işgalin daha kaç gün süreceğini sormak için Sayın Gül’ün gelmesini bekleyeceğim.
Eğer siz de benimle birlikte beklemek isterseniz sevgilinizi, eşinizi alın gelin;
hep birlikte Boğaz keyfi yapalım!
Var mısınız?

GÜNÜN İSYANI!

İsyanım “Ermeni Soykırımı olmamıştır” diyenleri hapse atmak için yasa çıkaran ve
Ermeni goygoyculuğu yapmaktan vazgeçmeyip AİHM kararını temyiz eden
İsviçre Hükümeti’ne:

Tarih yazmak size mi kaldı a haddini bilmezler?

Doğu Perinçek’in Yurtdışına Çıkış İznini Kim – Neden Engelliyor??


Doğu Perinçek’in Yurtdışına Çıkış İznini Kim – Neden Engelliyor??

Dostlar,

Bu tarihsel eyleme gönülden başarı diliyoruz.
Özlenen sonuca ulaşması içten beklentimizdir.

Şu ana dek AKP hükümetinden tek bir yetkilinin ağzını açmaması çok düşündürücüdür.
İbret vericidir.

23 Nisan 2014 günü hiçbir tarihsel – bilimsel – hakçı gerekçesi yokken dönemin başbakanı Bay RTE‘nin sözde soykırımı adresleyerek özür bağlamında yersiz sözler kullanması
kabul edilemez” bir durumdu. Hem de bir 23 Nisan günü.. Aslında daha net ve ağır sıfatları
hak ediyor bu davranış ancak Bay RTE’nin onlarca avukatı, yüzlerce danışmanı,
binlerce gönüllü ihbarcısı.. akbaba gibi interneti, basını tarıyor..

Bilinçli ve kasıtlı olarak ha bire hakaret davaları açılarak maddi – manevi tazminat
hatta hapis cezaları ile insanlar yıldırılmak isteniyor.. Ağzımızı açmamamız isteniyor
12. CB – Yarıbaşkan Bay RTE‘nin eylemleri hakkında.. Ne denli yanlış, saçma da, akıl dışı ve ülkemize zarar verici de olsa.
Böyle demokrasi olur mu?
Bu tablo apaçık faşist baskı düzenidir, despotik ve totaliderdir; bunu reddediyoruz!

Örn. son olarak önceki 16 Türk Devleti‘ni temsilen birer askerin ilginç giysileri – donanımı içinde hazırlanan mizansen tam bir komedidir. Dahası trajik bir komedidir.
Bay RTE, gündem olmak için artık bu tür sansayonel yöntemlere başvurarak
Devletimizi gülünç duruma mı düşürecektir? Buna kimin hakkı olabilir??

Gerçekten Bay RTE, Anayasada Cumhurbaşkanı’na tanınan “sorumsuzluk” içinde midir?

Anayasa’nın ilgili 105. maddesinin yan başlığı “E. Sorumluluk ve sorumsuzluk hali”

biçimindedir. Dikkat buyurulsun, 2 kavram birliktedir.
Hukuk devleti kuralsızlık – boşluk ve sorumsuzluk kabul etmez..
Anayasada yazsa bile..

*****

Öte yandan, Sayın Doğu Perinçek‘in yaklaşık 4 ay önce, 28 Ocak 2015 günü
AİHM temyiz duruşmasını gerekçe göstererek yurt dışına çıkış yasağının
geçici olarak kaldırılması istemine bu güne dek yanıt verilmemesi dehşet vericidir.

Apaçık suçtur!
Kamuoyunu tahriktir

Anayasa madde 74 çok açıktır :

“… Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu,
gecikmeksizin dilekçe sahiplerine
 yazılı olarak bildirilir…”

Bu durumda 4 aydır hiçbir yanıt verilmemiş olmasını nasıl açıklayabiliriz?
Üstelik hukuk kurumları – yüksek yargı orunları (makamları) böylesine pervasızca
anayasal haklarımızı çiğnerse; biz sıradan yurttaşlar kendimizi nasıl
demokratik hukuk devleti güvencesi altında duyumsayabiliriz ki?

Örn. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamında oturan Cumhuriyetin 1 numaralı savcısı yüksek yargıç zat, bu dilekçe ile ilgili ne işlem yapıldığını, eğer sonuç almak “zaman alacak – uzayacaksa” bir ara yanıt ile dilekçe sahibi Sn. Perinçek’e bildiremez mi?

Bildirmek zorundadır, Anayasa buyruğu bu yöndedir. Hiç kimse keyfi davranamaz..
Buyurucu hukuk kuralları bir yana, asgari nezaket gereği, yurttaşa saygı gereği değil midir?

Soruyoruz                      :

Bu dilekçe nerededir?
Şimdiye dek ne işlem görmüştür?
İlgili dosyanın bulunduğu Yargıtay 9. Dairesi’ne bir Başsavcılık Tebliğnamesi ile
görüş de belirterek gereği için yollanmış mıdır?

Yollanmadı ise neden ve bu dilekçe halen nerededir?
Niçin sonuca bağlan(a)mamaktadır?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı da,
Yargıtay 1. Başkanı da derhal kamuoyuna doyurucu açıklama yapmalıdır.
28 Ocak’a 12-13 gün kalmıştır.
Niçin zaman böylesine telafisi olanaksız biçimde hoyratça tüketilmektedir?

*****

Son olarak;

Sn. Doğu Perinçek, İVEDİLİKLE Anayasa Mahkemesi’ne BİREYSEL BAŞVURU yapmalı ve sorunun çözümünü istemelidir. Bu başvuru için koşullar oluşmuştur.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3,5 aydır sorunu çözüme kavuşturmaması
iyi niyetle açıklanamaz ve iç hukuk yollarının, AYM öncesinde bittiği anlamındadır.

Evet, ivedilikle bu yola başvurulmalıdır..

Vee, Hükümet sözcüsü Başbakan yardımcısı hukukçu, avukat Bay Arınç,
yanı başına Adalet Bakanını da alıp kamuoyuna hemen açıklama yapmalıdır.

Türkiye, her şeye karşın bir hukuk devletidir; heniz guguk devletine tümüyle dönüştürülememiştir ve şu ya da bu hanedanın devleti ise asla olmayacaktır.

Davanın temyiz aşamasında yeterince savunulamaması nedeniyle yitirilmesinin
bağışlanmaz sorumlusu doğrudan AKP iktidarı olacaktır. Üstelik lehte bir karar eldeyken!
Üstelik Ermeni diyasporası vargücüyle çabalar, neyi var neyi yoksa sergilerken.
Karşımızda İsviçre hükümeti tüm olanaklarıyla saf tutmuşken..
Türkiye’nin de Devlet olarak müdahil bulunması dengeleme içi yeterli değildir.

Bu savunmayı en ustaca yapacak kişi de, davaları İsviçre’de açan, AİHM’ne dek taşıyan,
bu uluslararası Mahkemede ilk bölümünü kazanan, hem dava sahibi / davacı hem de
usta bir hukukçu ve alanın (sözde Ermeni soykırımının) uzmanı
Sn. Hukuk Doktoru Doğu Perinçek’tir.

Unutulmasın; son söz savunmanındır..
Bu savunma alınmadan AİHM karar da veremeyebilir..
Doğu beyi avukatları ile temsil ettirmek yeterli değildir.
Duruşmada replik – duplik süreci yaşanacaktır.
Temyiz eden taraf önce tezlerini sunacaktır.
Buna Perinçek tarafı yanıt verecektir.
Sonra yine İsviçre hükümeti söz alacaktır ve son olarak söz yine bu aşamada davalı sıfatıyla Sn. Perinçek’e geçecektir. En kritik ve belirleyici aşama bu aşamadır.
Bu sırada en etkili son savunmayı kuşkusuz ve tartışmasız Perinçek’in kendisi yapabilecektir.
Duruşma akışı içinde mola almak ve Sn. Perinçek’in yanıtlarını mahkemeye sunmak olanağı olamayabilecektir, olmayacaktır.

Önceki bir yazımızda değinmiştik; AKP hükümetinin hukuku bunca katleden kasıtlı tutumu karşısında AİHM,

“hukukun çaresiz bırakılamayacağı” evrensel gerekçesi ile, 

çok özel bir içtihat yaratarak, 

AİHM Türk Hükümetinden davacı Perinçek’in duruşmada hazır bulundurulmasını isteyen bir ara kararla müzekkere yazmalıdır.

Daha olmadı,

TELEKONFERANS yöntemi ile Doğu Perinçek
AİHM’nde dinlenmelidir.

Duruşmayı tümüyle izlemesi sağlanmalı, günümüz teknolojisi ile mekandan bağımsız olarak ama çevrim içi (on line), eş zamanlı (real time) katılımı sağlanmalıdır.

UNUTULMASIN; Perinçek kendisini değil, ülkemizi savunmakta, iğrenç bir emperyalist yalan – iftira çamuru karşısında tüm masum Türkiye’nin meşru haklarını korumaktadır.

AKP hükümetinin tutumu; ülkemize dönük sözde Ermeni soykırımı suçlamalarında
nerede durduğunun turnusol kağıdı olacaktır.. Bir kez daha, çok net olarak..

Tarihin nefesi ensenizdedir ve en azından bu izzetinefis sorumluluğundan kaçamayacaksınız..

Hukuk tanımaz fanatik AKP kadrolarına ve
yargıdaki yüksek sorumlu – yetkililere bir kez daha, geç olmadan anımsatmak isteriz.

Sevgi ve saygı ile.
15.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net