Etiket arşivi: Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da toprak devrimi temelinde ve kooperatifleşme

ATATÜRK : Ülkede topraksız çiftçi bırakılmamalıdır

 Ülkede topraksız çiftçi bırakılmamalıdır..

Atatürk’ün önderliğindeki Türk milletinin Batı’nın emperyal güçlerine karşı vermiş olduğu milli mücadelenin sonucunda Cumhuriyet kuruldu.
O’nun 1905’te öğrencilik yıllarından beri hedefleriydi :
Bu topraklarda cumhuriyet kurulmalı,
Latin alfabesine geçilmeli ve
Kadınlarımız kara çarşaftan kurtulmalı.

Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
AYDINLIK
Gazetesi haber kapısı (portalı), 02.11.2015

Atatürk’ün önderliğindeki Türk milletinin Batı’nın emperyal güçlerine karşı vermiş olduğu milli mücadelenin sonucunda cumhuriyet kuruldu.
O’nun 1905’te öğrencilik yıllarından beri;

– Bu topraklarda cumhuriyet kurulmalı,
– Latin alfabesine geçilmeli ve
– Kadınlarımız kara çarşaftan kurtulmalı.
– Cumhuriyete tepeden inme diyenler, aslında cumhuriyetin
milli mücadeledeki asıl amaç olduğunu unutmamalı.

sözleri yeterince bilinmiyor.

Öbür yandan cumhuriyetimizin niteliğini belirleyen
“Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” özdeyişi neredeyse unutulmuş gibi… Oysa bu özdeyiş, Türk milleti ve milletin o yıllarda belkemiğini oluşturan ve savaş cephelerinde birlikte olduğu köylüleri
iyi tahlil etmesinin bir sonucuydu.

ATATÜRK, TOPRAK DEVRİMİ İÇİN NELER SÖYLEMİŞTİ?

Bu bağlamda Atatürk, milletin büyük çoğunluğunu oluşturan köylülerin yaşamlarını iyileştirmek için, onların toprak sahibi olmaları gerektiğini biliyordu. Bu amaçla yaptığı söylevlerin kimilerini şöyle sıralamak olası:

– “Şark vilayetlerimizin bir kısmında ihdas edilen umumi müfettişlik isabetli ve faydalı olmuştur. Cumhuriyet kanunlarının emniyetle sığınılacak yegane yer olduğunun anlaşılması bu havalide huzur ve inkişaf için esaslı bir mebdedir. Yeni faaliyet devremizde gerek bu havalide, gerek memleketin
diğer kısımlarında toprağı olmayan çiftçilere toprak tedarik etmek meselesiyle ehemmiyetli olarak iştigal buyuracaksınız”

(1 Kasım 1928, TBMM Açış Konuşması).

Çiftçiye arazi vermek de, hükümetin mütemadiyen takip etmesi lazım gelen bir keyfiyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin istihsalatını zenginleştirecek başlıca çarelerdendir.”
(1 Kasım 1929, TBMM Açış Konuşması).

Toprak Kanunu’nun bir neticeye varmasını Kamutay’ın yüksek hizmetlerinden beklerim. Her Türk çiftçisi ailesinin, geçinebileceği ve çalışacağı toprağa malik olması, behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli
ve iman bu esastadır.” (1 Kasım 1936, TBMM Açış Konuşması).

– “Bir defa memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise bir çiftçi ailesini geçindirebilecek toprağın, hiçbir sebep ve suretle bölünemez bir maliyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgesinin
nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınıflamak lazımdır.”
(1 Kasım 1937, TBMM Açış Konuşması).

ATATÜRK’ÜN ÖZLEMİNİ ÇEKİP
GERÇEKLEŞTİREMEDİĞİ PROJE

Atatürk’ün yönlendirmesiyle, kuruluş yıllarında köylüleri toprak sahibi yapmaya yönelik kimi yasalar kabul edildi. Bu bağlamda da topraksız ve
az topraklı köylülerin bir kesimine toprak dağıtıldığı biliniyor. 1925 Bütçe Yasasıyla yetki alan hükümet, daha önce çıkarılan 716 sayılı yasaya dayanarak göçmenlere ve topraksız köylülerin kimilerine toprak dağıttı. Bu bağlamda Ziraat Bankası da kullanıldı. Örneğin Ankara’da 7 bin dönümlük bir çiftlik satın alındı ve 89 köylü ailesine dağıtıldı. Köylüleri toprak sahibi yapmak için ayrıca 1924 Anayasası’nın 74. maddesine 1937’de çıkarılan bu yasa ile bir fıkra eklendi. Fıkra’da “Çiftçiyi toprak sahibi yapmak ve Osmanlı devleti tarafından idare etmek için istimlak olunacak arazi ve ormanların istimlak bedelleri ve bu bedellerin tediyesi sureti mahsus kanunlarla tayin olunur.” yazıldı.

Atatürk’ün ölümünden sonra, 2. Paylaşım Savaşı’nın da getirdikleri olumsuzluklar eklenince çiftçiyi topraklandırma konusu, neredeyse 1945 yılına dek askıda kaldı. 1945’te, Atatürk’ün söylevleri doğrultusunda 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edildi. Yasa, büyük toprak sahiplerinin topraklarının kamu mülkiyetine geçirilmesini, bunların bir kesimini topraksız ve az topraklı köylülere dağıtılmasını ve kırsal bölgelerde köklü değişiklikleri içeriyordu.

Daha sonra Toprak Devrimi konusunda atımlar atılmadı değil.
Bülent Ecevit döneminde kimi girişimler oldu. Toprak Reformu adıyla örgütlenmeler gerçekleştirildi. Bununla birlikte, anılan girişimler yaşama geçirilemedi. Siyasete ve ekonomiye egemen olan büyük toprak sahipleri, toprak ağaları, aşiret reisleri ve şeyhler yasanın uygulanmasını engelledi. Özetle, Atatürk’ün özlemini çektiği, ancak gerçekleştiremediği konulardan birisi, günümüzde Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da ağırlıklı olarak egemen olan ağalık (feodalite) düzenini sona erdirecek olan,
Toprak Devrimiydi.

TOPRAK DEVRİMİ NEDEN GERÇEKLEŞEMEDİ?

Kimilerinin Doğu sorunu, kimilerinin Kürt sorunu dediği sorunun
temel çözümünü Toprak Devrimi’nde aramakla yoksulları da içine alacak çözümlerin üretilmesi, Kürt feodallerinin de Türk egemenlerinin de
işine gelmiyor.

Kürt ve Türk kökenli yoksulların örgütlü olarak devrede olmaması da
işlerine geliyor. Bir başka deyişle sorunun çözümünde, sendikalar ve köylülerin örgütleri devrede değildir. Yani, çözüm arayışında, Kürt tarafının yok sayılan toplumsal güçlerinin karşılığında Türk tarafının yok sayılanları da yoktur.

Özetle çözüm                   :
Emek ekseninde, emek ve sermaye ilişkisinde aranmıyor. Aslında hiçe sayılan ya da emeği ile üreten Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımızın çıkarları ortak.
Bu konunun farkına varıldığında çözüm kendiliğinden gelecektir.

Ancak Kürt sorununun çözümü, egemenler arasında etnik kökenli kültürel zeminde ve kimi zamanlar açıkça dile getirilen ucu açık özerk yapılanmalarda aranıyor. Sanki bunlar gerçekleştirildiği zaman Kürt kökenli yurttaşların yoksulluk sorunları çözülecekmiş gibi bir görüntü yaratılıyor.

Çözüm; kırsallığın ağır bastığı Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da
toprak devrimi temelinde ve kooperatifleşmeyle
 sağlanabilecektir.

Bu durum Türkiye’nin başka bölgelerine de örnek olabilecektir.
Ancak bu örnek, Kürt egemenleri kadar en az Türk egemenleri tarafından istenmeyen bir örnektir.

Köylülerin örgütlenmesi, işçilerin de, diğer emeği ile geçinenlerin de örgütlenmesine hız getirecek ve daha eşitlikçi bir düzeni Türkiye’de oluşturacaktır.

==============================

Dostlar,

Son zamanlarda okuduğumuz en iç açıcı yazılardan biri..
Prof. Mustafa Kaymakçı dostumuz, uzun yıllardır tanıştığımız
bir bilim emekçisi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden emekli..

Gördünüz mü AÇILIMCILAR, burnundan kıl aldırmayan akiller??

Ülkemizin; kökleri çok gerilerde, Osmanlı’da yatan ve kapitalistlerle – feodal toprak ağalarının işbirliği ile günümüze dek bilerek çözülmeyerek ülkemizin – halkımızın kanlı bir iç savaşla bölünmesi için kama olarak kullanılan
yapay bir sorun! Çözüm önerisi de yurtsever bir Ziraat Mühendisinden geliyor!

Yüce ATATÜRK, yaşamı boyunca TOPRAK REFORMU için çabaladı.
Ancak verili koşullar bu tasarımını yaşama geçirmesine olanak vermedi.
Cumhurbaşkanı İnönü önderliğinde Atatürk’ün partisi CHP 1945’te
son bir atak yaptı ancak o da mütegallibe ittifakı ile kadük edildi.

Günümüzde “KÜRT SORUNU” diye utanmazca adlandırılan ve yüz kızartıcı biçimde sömürülen yapay sorun aslında bir ekonomik demokrasi sorunudur
ve sorumlusu başta Kürt toprak ağaları ile onları açıktan destekleyen sermaye sınıfıdır. Ne hazindir ki, günümüzde özerklik – bölünme hedefli,
emperyalizm adına vekaleten için savaşan HDP – PKK ve öbür yapılanmalar hiçbir biçimde Doğu – Güneydoğu’da Toprak Reformundan, feodalitenin tasfiyesinden söz etmiyorlar!? Kürtlerin Kürtçü önderlerinin binlerce dönüm toprakları, onlarca köyleri ve binlerle marabaları.. düzen vahşice sürüyor.

  • Ahmet Türk’ün Mardin’de, E. Sedat Bucak’ın Urfa’da… uçsuz bucaksız toprakları kilometrelerce git git bitmiyor!? Niçin ??
  • Narko- Dolarlar Narko-sektör boyutuna vardı ve
    PKK’nın başlıca finansman kaynağı oldu..
  • T.C. Devleti neden bu sefil halkaları kırmıyor da “AÇILIM” tiyatrosu
    oynuyor onyıllardır??..
  • Üstelik onbinlerce cana, yüzmilyarlarca dolar korkunç faturaya karşın??Öcalan, Demirtaş vd. neden bu konuda tek bir tümce (cümle) kurmuyorlar??
    Üstelik emperyalizmin taşeronu bölücü terör örgütleri, T.C. Devletinin
    bölge insanına götürdüğü kamu yatırımlarını engellemeye çabalıyor, okulları, dozerleri… yakıp yıkıyor, inşaatlarda çalışan yoksu Kürt işçileri öldürüyor!
    Bu son olgu bile, oynanan oyunun gerçek niteliğini tüm çıplaklığıyla
    ortaya koymuyor mu? Hal böyle iken, “başka başka notalar” dayatanlar için geriye 2 hazin trajik damga kalıyor..

Aptal ve Hain!

Sevgi ve saygı ile.
03 Kasım 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com